22 Nisan 2026 Çarşamba Tren ile İstanbul>Sivas
İstanbul - Söğütlüçeşme Tren Garı'ndan, saat 09:00'de kalkan YHT ile Sivas'a hareket, 16:22'de varış. Saat 16:30'da Sivas Tren Garı'nda buluşma ve 4/11 Eylül 1919 da,
Sivas Kongresi'nin toplandığı binada bulunan
Atatürk ve Etnoğrafya Müzesi gezisi:
Mustafa Kemal Paşa ve delegeler, Sivas'ta geçen 108 gün boyunca, kongrenin de toplandığı lise binasında konakladılar ve Kurtuluş Savaşı'nın hedefi burada tayin edildi: ''Manda yok, himaye yok. Parolamız tek: ya İstiklal ya Ölüm'' bu kongrede ortaya çıktı. Milli Egemenlik vurgusu yapıldı ve Anadolu'daki tüm Kuva-yi Milliye örgütlerini bir çatı altında toplayan ''Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'' kuruldu. Sivas Kongresi sonrası Damat Ferit Paşa Hükümeti istifa etti. Yeni hükümeti Anadolu ile iyi ilişkiler kurabilecek Ali Rıza Paşa kurdu. 9 Ekim 1919'da İstanbul Meclisi'nin yeniden açılacağı duyuruldu. 20 Ekim'de İstanbul ve Heyet-i Temsiliye (Ankara) temsilcileri Amasya'da buluştular. İstanbul artık Sivas'ta netleşen Heyet-i Temsiliye'yi kabul etmişti. Mustafa Kemal Paşa'nın Meclis'i Anadolu'da açma teklifi ise kabul edilmedi. Kongre sonrasında 17 Eylül 1919'da İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Sir John de Robeck, Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a göndereceği telgrafta, ''Anadolu'da bağımsız bir Cumhuriyet'in kurulmasına doğru gidilmektedir'' diye yazacaktır.
Ardından şehir turu için hareket. Eski adı Sebasteia olan Sivas Anadolu'nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Selçuklu Türkleri Malazgirt Meydan Muharebesi'nden önce Sivas'a kadar uzanmış ve 1059'a doğru bir ara kenti ele geçirmişlerdi. Ancak yörenin kesin olarak Türk egemenliğine girmesi Malazgirt Zaferi'nden kısa bir süre sonra gerçekleşir. Şehirde bu dönemlerden bir çok eser bulunmaktadır. Bunlardan
Ulu Cami, Gök Medrese, Çifte Minare Medresesi, Şifaiye Medresesi, Bürûciye Medresesi bugün gezeceğimiz başlıca eserlerdir. Trenin geç kalkmasından dolayı gezilemeyen yerler ertesi sabah yapılacaktır. Geziden sonra otele yerleşme ve akşam yemeği.
23 Nisan 2026 Perşembe Sivas - Kangal - Tuğut - Divriği

Sabah, kahvaltının ardından, bir gün önceden kalan gezileri tamamlayıp,
Divriği'ye hareket. Yolda,
Kangal Kasabası'nda bir mola verip, ünlü kangal köpeklerinin üretildiği bir çiftlikte bu muhteşem hayvanları yakından tanıma. Ardından
Tuğut Köyü ne hareket. Şu an, çok bakımsız kalmış bu Alevi köyü Yemen evlerini anımsatan taş binalar bandırmakta. Eski bir tarihe ve geleneğe sahip olan Tuğut köyü'nün adı günümüzde
"Çiğdemli" ye dönüştürülmüş. Tuğut, bir dönem Erzincan'ı Malatya'ya bağlayan eski yol üzerinde yer alıyordu. Bir konaklama merkezi, aynı zamanda bir üretim yeriydi. Geçen yüzyıllarda Tuğut'tan Divriği ve İstanbul'a göçen varlıklı aileler, geri döndüklerinde köyde geniş odalı, çarkıfelekli ahşap tavanları olan, ustalıkla planlanmış büyük evler yaptırmışlar ve Divriği'deki büyük konakları andıran evlerde oturmuşlardı. Eski yolun önemini kaybetmesi Tuğut'un önemini yitirmesine neden olmuş. Tuğut sokaklarını keşfettikten sonra
Divriği'ye varış ve öğle yemeği. Ardından şehrin keşfi: Divriği, Fırat Nehri'nin bir kolu olan Çaltı Çayı Vadisi kenarında, çıplak ve vahşi görüntülü dağların ortasında, zengin demir madenleri barındıran toprakların üzerinde kurulmuş. Geçmişte, Mezopotamya'ya demir ihraç ederek zenginliğini arttıran yörede Ortaçağ'da inşa edilmiş olan ve 1985 yılından beri
Dünya Mirası listesinde yer alan Divriği Ulu Camii ve Fahreddin Behramşah'ın kızı olan Turan Melek tarafından Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem Darüşşifası şehri çok önemli kılmakta. Cami 1228-29 yıllarında Mengücekli beyi Ahmed Şah tarafından; Dârüşşifa ise aynı tarihte, Ahmed Şah'ın eşi ve Erzincan beyi Şah adlı bir mimara yaptırılmış. Plan tipi ve süsleme olarak benzeri olmayan bir eserdir. Ardından şehrin eski konaklarının olduğu mahallede gezinti ve
Cam terastan vadinin muhteşem mazarasını seyir. Akşamüstü otele yerleşme. Akşam yemeği yöresel mutfağın lezzetlerini tadacağınız bir lokantada. Geceleme otelde.
24 Nisan 2026 Cuma Tren ile Divriği - Kemaliye - Taş Yol - Karanlık Kanyon - Apcaağa Köyü

Sabah, kahvaltının ardından bölgesel trenle
Kemaliye'nin istasyonu Bağıştaş'a hareket: Yapacağınız bu
bir saatlik tren yolculuğu boyunca Doğu Ekspresi' nin en güzel manzaralarının olduğu Karasu ve Çaltı suyu Vadileri'ni görebilirsiniz. Trenden indikten sonra kısa bir yolculukla
Kemaliye'ye varış ve
Fırat Nehri'nin yamaçlarındaki Vadi Otel'e yerleşme. Gün boyu Kemaliye ve çevresinin keşfi: Yapımı 100 seneden fazla süren
Taş Yol gezisi ve dünyanın en büyük kanyonlarından olan
Karanlık Kanyon'da tekne turu. Tekne turu esnasında kanyonun muhteşemliğini seyrederken, taş yol hikayesi ile sizlere eşlik edecek. Ardından, kaldırım taşı sokakları ve ahşap evleriyle şirin
Sırakonak Köyü'nde mola ve buradan
Apcaağa Köyü'ne 45 dakikalık bir doğa yürüyüşü. Apcaağa Köyü, şair
Ahmet Kutsi Tecer'in köyü olup şairin
Orada bir köy var şiirine konu olmuş. Kaya başı kır kahvesinde muhteşem Kemaliye manzarası eşliğinde çay-kahve molası. Ardından, Apcağa köyü ve Ahmet Kutsi Tecer kültür evi gezisi. Daha sonra, yöresel tatlardan oluşan öğle yemeği. Öğleden sonra,
Doğa Tarihi Müzesi gezisi. TÜBİTAK tarafından desteklenen "Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti" isimli proje kapsamında kurulan ve yürütücülüğünü Prof. Dr. Ali Demirsoy'un yaptığı bu Doğa Tarihi Müzesi'nin hedefi ülkemizde doğa bilincini geliştirmek; kendi öz değerlerimize sahip çıkılmasını sağlamak; bölgenin ve ülkemizin biyoçeşitliliğinin ortaya çıkmasını sağlamak olarak saptanmış. Türkiye'nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan müzede, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyal sergilenmekte. Daha sonra Kemaliye mimari dokusunun günümüze korunmuş olarak geldiği
Taşdibi Mahallesi, su değirmeni, mani yolu, Lökhane, Zincirli Kaya, hamam ve
kent merkezi gezisi. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
25 Nisan 2026 Cumartesi Başpınar Köyü - Çemişgezek - Ağuçan Ocağı - Hozat - Ovacık - Munzur Gözeleri - Tunceli

Sabah, kahvaltıdan sonra
Munzur Dağları'nın eteklerinde, harika manzaraları seyredeceğiniz unutulmaz bir gün:
Vali Recep Yazıcıoğlu Köprüsü'nden geçerek, olağanüstü manzaralar göreceğiniz, virajlı dağ yollarını aşarak
Başpınar Köyü'ne varış.
Munzur Dağı eteklerinde, 1400 mt. rakımda konumlanmış bu köyün, Tuğut'u andıran taş evlerle çevrili sokaklarını gezerken, kendinizi zamanın durduğu bir yerde hissedebilirsiniz. Burada verilecek molanın ardından,
Çemişgezek istikametinde yola devam ve Munzur ve Murat Nehirleri arasında, Yılandağı eteklerinde ve 975 mt. rakımda kurulmuş
Çemişgezek'e varış. Şehrin ortasından geçen
Tağar Çayı'nın oluşturduğu vadi, hem güzelliği, hemde barındırdığı nesli tükenmekte olan vaşak ve benekli semender gibi canlılar açısından önemlidir. Şehrin tarihi miraslarının keşfi. İlk olarak, şehre hakim bir tepede bulunan ve Selçuklu ile Osmanlı mimari tarzları arasındaki geçişi yansıtan
Yelmaniye Camii gezisi: Cami'nin günümüze kadar gelen görkemli taç kapısının taş işlemeciliği ve mezarlığındaki koç şeklindeki mezar taşları (artık Tunceli Müzesi'nde sergileniyor) ilginçtir. Daha sonra, Tahar Çayı üzerinde, şehir merkezine yakın bir konumda bulunan, 1807 yıllında Yusuf Ziya paşa tarafında inşa ettirilmiş
Tahar Köprüsü'nün ve
Derviş Hücreleri diye de anılan
İn Mağaraları'nın görülmesi: Bozulmamış bir ekolojik yapıya sahip olan Tahar Vadisi'nin sarp kalker kayalarına oyulmuş bu odaların konut amaçlı yapılmış olmaları muhtemeldir. Geziden sonra
Hozat'a doğru yola devam. Yol üzerinde, eski adı
Bargini olan
Karabakır Köyü'nde mola vererek, önemli bir
Dersim Alevi Ocağı olan ve bu konumu
Sünköy ile tartışma konusu olan
Ağuiçan Ocağı'nı ziyaret.
Hozat'a varışta şehrin çarşısında mola ve öğle yemeği. Daha sonra
Ovacık'a doğru yola devam ve şehri gezerek yöresel ürünleri alabilmek için serbest zaman. Ardından
Munzur Gözeleri'nin gezilmesi. Doğal güzellikleri açısından Türkiye'nin en önde gelen yörelerinden olan ve Tunceli-Ovacık arasında uzanan Munzur Vadisi, 1971 senesinde Milli park ilan edilmiştir. Kuzeyde 3300 metreye yükselen Munzur Dağları'na kadar uzanır. Yöreye özgü hayvanlar ile zenginleşen bitki örtüsü ve yaban hayvan varlığı ile eşsiz bir bölge oluşturmaktadır. Başta akarsu kaynakları ve gözeler olmak üzere zengin doğal güzellikleri ve endemik bitki türleri ile dikkat çeker. Munzur'un can sularından
Halbori Gözeleri'ni ve
Laş Deresi'ni görerek, Tunceli'ye varmadan önce bölgenin en önemli ziyaretgahlarından olan
Ana Fatma Ziyaretgahı'nda bir mola verip,
Tunceli'ye varış. Akşam yemeği nehir kıyısında bir restoranda ve geceleme otelde.
26 Nisan 2026 Pazar Pertek - Sağman Köyü - Harput Kalesi - Hazar Gölü - İstanbul

Sabah, kahvaltıdan sonra,
Merkez Cem Evi ve 1937 yılında Alman mimarlar tarafından tasarlanan bir
Erken Cumhuriyet Dönemi Yapısı olması ve kültür varlığı özelliği göstermesi nedeniyle tescil edilerek koruma altına alınan Kışla Binası'nda, 2020 senesinde açılan
Tunceli Müzesi gezileri. Yöredeki mezarlıkladan toplanan
"Koç şeklindeki mezar taşları" bu müzede sergilenmekte. Ardından öğle yemeği molası ve
Pertek istikametinde yola devam. Baraj sularının yükselmesiyle bir adada kalan Pertek Kalesi'nin kıyıdan görülmesinden sonra
Sağman Köyü'ne doğru hareket. Artukoğulları sülalesinden bir Türk Beyi tarafından yaptırıldığı sanılan
Sağman Kalesi (Derun-i Hisar) ile 1555'te Keyhüsrev Bey'in oğlu Salih Bey'in yaptırdığı ve taç kapısındaki oyma işçiliği dikkat çekici güzellikte olan
Sağman Camii gezisi. Daha sonra Pertek-Elazığ feribotuyla baraj sularından geçerek tarihi
Harput Kasabası' na varış. Burada, M.Ö 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından yaptırılan Harput kalesi gezisi. Daha sonra Pisa Kulesi'ni aratmayacak kadar eğik olan minaresinden dolayı
Eğri Minareli Camii olarak da anılan ve 1156-1157 yılları arasında, Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından yaptırılan
Ulu Camii ile
Arap Baba Türbesi ve
Meryem Ana Kilisesi gezileri. Ardından, bölge kadınlarının yaptığı takı ve dantellerin satıldığı
El Emeği Göz Nuru Çarşısı'nda ve daha sonrada
Elazığ şehir mekezinde birer mola vererek,
Hazar Gölü kıyısına gidiş. Göl kıyısında bir lokantada son akşam yemeği ve
Havalimanı'na transfer.
Saat 23:35'de, Türk Hava Yolları'nın TK2647 no.lu uçuşu ile İstabul Havalimanı'na hareket ve saat 01:35'de varış.