Sabah, 07:30 Kadıköy Evlendirme Dairesi önünden, 08:00 Taksim'den hareket ve yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Barel Vineyards'a varış. 2010 yılında Akın ailesi tarafından hayata biraz daha tat katmak amacı ile Tekirdağ'ın Karaevli köyünde kurulmuştur. 1997 yılında 150 dönümlük arazi üzerine kurulan tesis, kendi bağlarından aldığı üzümlerini 2009 yılında tekrar aynı bağların içinde kurulan butik işletmesiyle üretime taşımıştır. Öğle yemeğimiz Tekirdağ'ın meşhur köftesi ve Hayrabolu tatlısından oluşuyor. Öğleden sonra Barbaros bağlarını ziyaret edeceğiz, Can Topsakal'ın, 2000 yılında Tekirdağ'ın Barbaros kasabası tepelerinde, 230 dönümlük bağları kurması ile başlar. Fransa'da önemli şatoların da danışmanlarından Xavier Vignon ile yola çıkar. 'Şato Tarzı' üretimle ve biyodinamik bağcılık yöntemleriyle muhteşem renkli, kompleks aromalı, yumuşak tanenli yıllandırılabilir ürünler üretilmektedir. Bağların ve üretim tesisinin gezilmesinden sonra Bağ Evi'nin muhteşem manzarası eşliğinde 6 farklı ürün tadımı. Daha sonra otelimize yerleşmek üzere aracımızla devam ve kısa bir istirahatdan sonra akşam yemeğimiz için Kumbağ'a hareket. Deniz mahsülleri ve taze balıklardan oluşan menümüze Umurbey'in ürünleri eşlik edecek. 1993 Yılında Umur Arıner tarafından kurulan ve Türkiye'deki 'Şato Tarzı' üretim yapan üreticilerden biri olan Umurbey, 120 dönümlük bağında Cabernet Sauvignon, Merlot, Shiraz, Sauvignon Blanc, Chardonnay ve Semillon üzüm çeşitlerini yetiştirmektedir. Konaklamamız Rodosto Hotel'de.

Sabah kahvaltısının ardından günün ilk tadımı için Chateau Kalpak'a hareket. 'Tek Bağ - Tek Şato' düşüncesiyle 1993'de başlayan Chateau Kalpak serüveni ilk ürünlerini 2010 da üretip 2013 de keyif dünyasına sundu. Sadece kırmızı üzümler kullanarak üretimini yer çekimi prensibiyle yapan tesis 'el yapımı' ürünlerini 18-24 ay meşe fıçılarda dinlendirdikten sonra kupajlarını yapmaktadir. Bu tadımdan sonra Şarköy'de yerel lezzetlerden oluşan öğle yemeğimize Kayra bağlarının ürünleri eşlik edecek. Öğleden sonra Melen Bağlarını ziyaret edeceğiz. Geçmişte Ganahora olarak anılan bu bölgede, manastırların çevresinde gelişen bağcılık, eski bir gelenek. Bugün bu manastırlardan sadece biri ayakta; Melen Bağları içerisinde yer alan St. İoannis Theologos Manastırı. Melen'in emeğiyle yeşeren bağlar, bu kadim yapının da eski günlerdeki gibi giyinip kuşanmasına sebep oluyor. Bölgenin en eski butik üreticilerinden Melen, bu köklü mirasın kendine düşen kısmın hak ettiği değeri vermeye çalışıyor. Yerel peynirler eşliğinde Melen ürünlerini tattıkdan sonra dönüş yoluna geçiyoruz. Uçmakdere'nin eşsiz manzarasıyla devam eden yolumuz, turumuzun son durağı İstanbul'da bitecek.