1. Gün Pazarİstanbul - Bordeaux - Sarlat

İstanbul Havalimanından, Türk Hava Yollarının TK1389 No.lu seferi ile saat 08:20'da Bordeaux'ya uçuş ve saat 11:10'da varış. Karşılama ve özel tur aracı ile
Sarlat'ya hareket. Ağaç yoğunluğundan dolayı
Kara Perigord olarak bilinen ve mutfak olarakta Fransa'nın en meşhur bölgelerinin başında gelen Perigord bölgesinin başkenti
Sarlat'ya varış ve otele yerleşme. Daha sonra birbirinden, güzel yapıları ile bin senelik bir mimari sunan Sarlat' nın surlarla çevrili, el değmemiş ve dolayısıyla bozulmamış tarihî şehirinde gezinti. Sarlat, metrekareye düşen sınıflandırılmış tarihî yapı yoğunluğu açısından Avrupa'nın birinci şehridir.
Akşam yemeği, şehir merkezinde, La Rapière restoranda geleneksel Perigord mutfağı tadımı. Geceleme Plaza Madeleine & Spa Hotel'de.
2. Gün PazartesiSarlat - Saint Emilion - Bordeaux

Sabah, kahvaltının ardından,
Dordogne vadisindeki Roque Gageac kasabasından geçip
Dordogne Nehri'nin çizdiği menderesleri kısmen takip ederek, bağlarıyla birlikte
tarafından Dünya Mirası listesine alınan Saint Emilion'a hareket. Adını VIII. yüzyılda bir mağaraya yerleşerek tek başına yaşayan bir keşişten alan Saint Emilion, gerçek bir açık hava müzesi ve çok sayıda şato ve şarap mahzenini barındıran küçük bir tarihi kasabadır. İlk sınıflandırılması 1954 yılında yapılan yüksek değerli Saint Emilion şarapları 'Premier Grand Cru Classé” ve 'Grand Cru Classé' olmak üzere iki farklı kategoride değerlendirilmiş. Bir “Grand Cru Classé” olan Franc Mayne Şatosu'nun tesislerini ve ilginç yeraltı “chai'sini gezerek bu çok özel şarapların degüstasyonu. Daha sonra, Ortaçağ döneminde 70 hektarlık yeraltı galerileri üzerine amfitiyatro şeklinde inşa edilen Saint Emilion'un keşfi. Kasabanın tarihî merkezinde öğle yemeği molasının ardından,
Bordeaux'ya doğru yola devam. Varışta otele yerleşme. Ardından şehir dolaşarak,
akşam yemeği alınacak,
çok güzel tarihi fayanslarla süslü La Belle Epoque restoranına varış. Geceleme Hilton Garden Inn Bordeaux Centre Hotel'de.
3. Gün SalıBordeaux - Medoc - Bordeaux

Sabah, yürüyerek, şehrin
tarafından Dünya Mirası listesine alınan eski mahallelerinin keşfi. Garonne Nehri'nin kıyısına kurulup o devirde Fransa'nın ilk limanı olan
Bordeaux, Ortaçağ'dan XIX. yüzyıl'a kadar başta şarap ticareti ile önemli bir merkez haline gelerek çok zenginleşmiş. Yürüyüş esnasında Büyük Tiyatro, rıhtım bölgeleri, Quinconces Meydanı ve Girondins Anıtı, Borsa Sarayı, Katedral ve Çan Kulesi gibi görkemli yapıları görebilirsiniz. Daha sonra,
Dordogne ile
Garonne nehirlerinin birleşmesinden oluşan
Gironde NehriMedoc bölgesinin keşfi. Bu bölgeyi bir uçtan öbür uca aşan şarap yolu üzerinde uçsuz bucaksız ünlü bağlar ve birbirinden görkemli şatolar bulunmakta. Bordeaux şaraplarının ilk resmi sınıflandırması olan "Premier Grand Cru Classé" ve "Grand Cru Classé" 1855 yılında yer alan Paris Fuarı için Napoleon III tarafından yaptırılmış. Bordeaux şaraplarının mükemmelliğinin kalbinde yapacağınız bu gezi esnasında
Pauillac bağlarının en ünlülerinden, bir
"Grand Cru Classé en 1855" olarak sınıflandırılmış Pontet-Canet Şatosu'nun "chai" sini (şarap deposu) ziyaret ve degüstasyon. Daha sonra, şarap yolunu güneye doğru takip ederek eşsiz tatlar sunan
Margaux şarapları bölgesine varış. Meşhur
Château Margaux ve bağlarına genel bir bakış ve daha sonra Bordeaux'ya dönüş.
Akşam yemeği Le Comptoir Cuisine restoranında.4. Gün ÇarşambaBordeaux - Arcachon - Biarritz - Bayonne

Sabah, Atlantik kıyısındaki istiridye çiftlikleri ile tanınan
Bassin d'Arcachon'a hareket. Büyük bir göle benzeyen Bassin d'Arcachon havzasında, okyanusdan kaynaklanan med ve cezir olayıyla kendine özgü manzaralar sergileyen bölgenin istiridye merkezi olan
Gujan Mestras'a varış. Çok sayıdaki istiridiye üreticisinin kulübe ve teknelerinin bulunduğu ilginç limanı gezdikten sonra kıyıdaki kabanalarda bir
istiridye degüstasyonu. Daha sonra, 'Belle Epoque' döneminden beri yazlık şehir diye adlandırılan bir tatil beldesi olan Arcachon şehrinden geçerek, Bassin d'Arcachon'un en güney noktasındaki
Pyla'ya hareket. 107 metre ile Avrupa'nın en yüksek kum tepesi olan ve tepesinden müthiş manzaraları gözlemleyebileceğiniz
Dune du Pyla'ya tırmanabilmek için serbest zaman. Pyla ile Arcachon arasında bulunan La Teste de Buch'da öğle yemeği molası. Daha sonra kumlu topraklarıyla tanınan, Fransa'nın en büyük ormanlık alanı
Landes'dan geçerek, bask dilinde
Euskal Herria diye geçen,
Bask Ülkesine doğru yola devam. Sırtını
Pirene Dağları'na dayamış Atlantik Okyanusu'na bakan eşsiz tatil beldesi
Biarritz'e varış. Fransa'nın en güzel plajlarından birine sahip olan Biarritz bir zamanlar soylular sınıfının tatil mekânı iken günümüzde Avrupa'nın sörf merkezi oldu. Varışı takiben şehrin keşfi. Görülecek yerlerin arasında şehrin geçmişdeki ihtişamını yansıtan olağanüstü güzel villalar ve binalar, restore edilen Art Deco Casino, Gustave Eiffel'in tasarladığı metal yaya köprüsü ile karaya bağlı Bakire Kayası, büyük plaj, eski liman bulunmakta. Gezinin ardından
Nive ve Adour nehirlerinin kesiştiği noktada bulunan
bölgenin başkenti Bayon'a doğru yola devam.
Akşam yemeği Bistro Toqué restoranda. Geceleme Villa Koegui Bayonne Hotel'de.
5. Gün PerşembeAinhoa - Espelette - Saint jean de Luz - Hondarribia - San Sebastian

Sabah, tarihi şehirde gezinti. Burada yer alan bir geleneksel Bayon jambonu ve kaz ciğeri imalathanesini ziyaret. Kaz ciğeri ve Bayon jambonu hazırlama ve kurutma tekniklerini öğrendikten sonra ürünlerinin tadımı. Ardından, biberiyle ünlü
Espelette'e hareket. Fransa'da ki tek AOC (Menşei Kontrollü Adlandırma) apelasyonlu biber olan
"Espelette Biberi" AB tarafından da PDO (Koruma altına alınmış menşei adı) olarak sınıflandırılmış. Bask bölgesi, XV. yy'da Fransa'da ilk defa Bayon şehrinde yapılan çikolata üretimi ile de meşhurdur. Espelette köyünde, lokal çikolata spesyalitelerinin değişik lezzetlerini tadabileceğiniz bir çikolata imalathanesini ziyareti. Daha sonra
Fransa'nın en güzel köyleri labeli taşıyan Ainhoa'da öğle yemeği molası. Tipik kırmızı boyalı tahta panjurlu ve balkonlu beyaz duvarlı evleri, neşeli şenlik anlamına gelen Basklar'ın ulusal oyunu
jai alai'nın oynandığı yüksek cepheli pelot tesisi, küçük kilisesi, Bask haçı ile bezenmiş karekteristik mezar stelleriyle Ainhoa mezarlığı ile Espelette köyü, Bask bölgesinin en tipik örneklerini oluşturmakta. Arcachon ile İspanya arasındaki tek doğal limana sahip olan Fransız Bask kıyısının ünlü başka bir şehri,
Saint Jean de Luz'e hareket. Günümüzde hala faaliyette bir balıkçı limanı olan Saint Jean de Luz, XVI. yüzyılda balina ve morina avı sayesinde zenginleşmiş, XVII. ve XVIII. yüzyılda ise korsanları ile tanınmış. 1660 senesinde şehir, İspanya yakınında olduğu için, Güneş Kral” olarak bilinen Fransa Kralı XIV. Louis ile İspanya Prensesi Maria Theresa'nın evlilik kutlaması için seçilmiş. Geziden sonra, 543 metrelik Jaizkibel Dağı'nın eteklerindeki Guipuzcoa kıyılarının en güzel noktalarının birinde bulunan, şirin ve pitoresk, müstahkem liman kasabası
Hondarribia'ya hareket. Burada denize dökülen ve Fransa ile doğal bir sınır oluşturan
Bidassoa Nehri'nin karşı yakasındaki Fransız Hendaye kasabasını uzaktan görmek mümkün. XVI. Yüzyılda V. Karl Şarlken tarafından restore edilen kalenin etrafında gelişen şehirde, ferforje balkon korkulukları ile eski evleri görüp, tarihi merkezdeki dar ve dolambaçlı sokaklarda gezinti. Ardından, mükemmel bir coğrafya ile kutsanmış Guipuzcoa kıyısının en meşhur yazlık şehir
San Sebastian'a doğru yola devam. San Sebastian'ı Basklar
Donostia olarak adlandırmakta. Şehir, kendine tepeden bakan yemyeşil Monte Urgull ve Monte Igueldo tepeleri ile çevrilmiş geniş Bahia de la Concha koyunun etrafında uzanmakta. 1350 metre uzunluğundaki Bask kıyısının en ünlü plajı Playa de la Concha'nın kenarındaki Paseo de la Concha kordonu, tarihi merkezin ucundaki bulvardan kraliyet ailesinin eski yazlık sarayının bulunduğu Miramar parkına kadar uzanmakta. Paseo de la Concha Kordonu, görkemli 'Belle Epoque' dönemi binaları ile göz kamaştırmakta. Her sene Eylül ayında, dünyaca ünlü
San Sebastian Film Festivali burada yer almakta. Bunun yanı sıra şehir, üç Michelin yıldızlı üç lokanta ve sayısız Pintxo barı ile yeme içme kültüründe de önemli bir yer tutmakta. Varışta otele yerleşme.
Akşam yemeği tanınmış Michelin yıldızlı şef Martin Berasategui tarafından yönetilen Le Bodegón Alejandro restoranda. Geceleme Mercure Monte Igueldo Hotel'de.
6. Gün CumaSan Sebastian - Portugalete - Castro Urdiales - Bilbao

Sabah, 2016’da Avrupa Kültür Başkenti olan
San Sebastian'ın keşfi: şehrin tarihi merkezi olan Parte Vieja'nın ızgara şeklindeki dar sokakları, Zuluoga Meydanı, San Vincente Gotik kilisesi, Santa Maria del Coro Barok Bazilikası, pitoresk küçük liman, Urgull Tepesi ve Paseo Nuevo, balkonları ile Plaza de la Constitucion Meydanı, eski bir casino olan belediye binası, La Concha plajı ve kordonu. Öğle yemeği molasının ardından
Bilbao'ya hareket. Varışta,
Nervion Nehri'nin denize döküldüğü yerde bulunan
Portugalete semtine doğru yola devam. Burada, Portugalete'yi karşı yakadaki
Getxo semtine bağlayan, ilginç mimarisi ile dikkat çeken ve
tarafından Dünya Mirası listesine alınan Vizcaya (baskça Bizkaiko Zubia) Köprüsü'nü görebilirsiniz. 1893'te açılan köprü dünyanın ilk asma köprüsü olmuş. Daha sonra, Bilbao merkezinden 35 kilometre uzaklıktaki
Castro Urdiales'e doğru yola devam.
Cantabria Denizi'ne açılan
Castro Urdiales, Bilbaolular için önemli bir tatil beldesidir.
Kale ve
Santa Maria de la Asuncion Gotik Kilisesi'nin bulunduğu tarihi kasabada gezinti.
Balıkçı limanına ve kordona hakim bir lokantada akşam yemeğinin ardından Bilbao'ya dönüş. Geceleme NYX Hotel Bilbao'da.
7. Gün CumartesiLa Rioja bölgesi - Bilbao

Kahvaltının ardından, muhteşem doğa manzarları eşliğinde Bilbao'nun bir buçuk saat güneyinde bulunan
La Rioja bölgesine yolculuk. La Rioja denince akla şarap gelmekte. Önemli bir kırmızı şarap bölgesi olan La Rioja Güneyinde
Ebro Nehri ile sınırlı ve 150 kilometre uzunluk ile 50 kilometre genişliğindeki bir alandan oluşmakta.
Joven, crianza, reserva ve gran reserva adında dört ana çeşide ayrılan aromalı ve gövdeli kırmızı şaraplar Tempranillo, Graciano, Garnacha (Grenache) ve Mazuelo (Carignan) üzümlerinden yapılmakta. Rioja'da bir miktar beyaz ve roze de üretilmekte ve bunun için Viura (Macabeo), Garnacha Blanca, Malvasia, Riojano ve Maturana Blanca üzümleri kullanılmakta. 1991 yılında prestijli Denominacion de Origen Calificada” (DOCa) kategorisine yükselen Rioja şarapları, İspanya'da Priorato ile bu sınıflandırmaya layık görülen sadece iki şarap bölgesinin ilkidir. Bilbao etkisi olarak adlandırılan modern mimariye yönelim, Rioja'da yansımalarını bularak bu bölgenin görünümünü ve kaderini değiştirmiş.
Guggenheim müzesi mimarı Frank O. Gehry'nin İspanya'da tasarladığı ikinci şaheser olan
Marques de Riscal'in otel-şaraphane binasını görerek
La Rioja Alavesa'nın başkenti
Laguardia'ya varış. Surlarla çevrili çok şirin bir Ortaçağ kasabası olan Laguardia bir tepede kurulu bir şehir olup, 300 den fazla mahzene sahipdir. Araç trafiğine kapalı, daracık, labirent gibi kaldırım taşlı sokakları, küçük meydanları, tarihi binaları ile Laguardia'yı keşfederek zamanda yolculukdan sonra, muhteşem bağ manzaralarına hakim bir konumda bulunan ultramodern bir cam strüktürle, olağanüstü tasarlanmış dev
Bodegas Baigorri tesisini ziyaret. Bodegas Baigorri, ünlü Bask mimar
Iñaki Aspiazu tarafından tasarlanmış. Şarap tadımı eşliğinde öğle yemeğinin ardından,
Briones Kasabası'na doğru yola devam. Burada bulunan
Dinastia Vivanco Museo de la Cultura del Vino Şarap Kültürü Müzesi'ni ziyaret. 9000 metrekare kapalı bir alanda kurulmuş harikulade müzede, La Rioja'da kökleri M.Ö. II. yüzyılda Romalılar dönemine kadar uzanan şarap yapımının sosyal ve kültürel önemi anlatan eserler bulunmakta. Gezinin ardından Bilbao'ya dönüş.
Akşam yemeği, Bilbao'nun kalbi atttığı Pintxos barlarında, Bask Bölgesi'nin tapas'ı diyebileceğimiz pintxos ve ekmek üzerinde çeşitli malzemelerden oluşan pintxos'ların tadımı. Geceleme otelde.
8. Gün PazarBilbao - İstanbul

Sabah, 1997 yılında açılan ve Solomon R. Guggenheim Vakfı'nın dünyadaki beş müzesinden biri olan
Guggenheim Müzesi gezisi.
Nervión Nehri'nin kenarında eski bir demiryolu deposunun üzerine inşa edilen devasa
Guggenheim Müzesi Amerikalı mimar Frank O. Gehry'nin en önemli eseridir. Titanyumdan yapılmış göz alıcı Guggenheim müzesi dünyanın en ilginç mimariye sahip binalarından biri olarak kabul edilmekte. Frank O. Gehry'nin ikonik mimarisinin meyvesi olan muhteşem modern sanat müzesi Guggenheim, Bilbao'daki radikal değişim başırısının sembolü olarak kabul görmekte. 55 metre yüksekliğinde ve yaklaşık 900 m2 lik ışık dolu atriumu ile müzenin iç mimari tasarımı dışı kadar ilgi çekicidir. Müzenin koleksyonları Amerika ve Avrupa'da savaş sonrası dönemi resim ve heykel sanatı üzerinde yoğunlaşarak, XX. yüzyılın ortalarından günümüze kadar uzanmakta. Müzenin açılışından beri, burada 100 den fazla sergi düzenlenmiş. Müzeyi ve çevresini keşfettikten sonra, kısa bir yürüyüş mesafesinde bulunan
Güzel Sanatlar Müzesi'i gezisi. 1945-1960 arasında inşa edilen
Museo de Bellas Artes oldukça zengin sanat koleksiyonlarına sah olup, salonlarında XIII. yüzyıldan günümüze kadar farklı dönemleri kapsayan ve aralarında resim, heykel, kağıt üzerine çalışmalar ve uygulamalı sanatlardan oluşan 8 bin den fazla eser sergilenmekte. Eski, modern ve çağdaş sanatın birçok seçkin örneklerini barındıran müze, ilgi çekici İspanyol ve Flaman ünlü ustaların resimlerinin yanı sıra Bask sanatçıların eserlerinden oluşan büyük bir koleksiyonuna sahip. Daha sonra, şehir turu: Bir liman-şehir olarak 15 Haziran 1300’de
Diego Lopez de Haro tarafından kurulan Bilbao sonraki yüzyıllarda deniz ticaretini genişleterek Kuzey Avrupa ile ilişkilerini güçlendirmiş. İspanya'nın Bask özerkliğine son verildiği XIX. yüzyıl Karlist Savaşlarından sonra Bilbao, yakınlardaki zengin demir madenleri sayesinde yaşanan sanayi devrimi ile büyük bir ekonomik üstünlük kazanmış. Şehrin en eski bölümü olan
Casco Viejo'nun karşısında,
Nervion'un batı kıyısında yeni, modern bir mahalle olan
El Ensanche'de bankacılar, armatörler ve tüccarlar birçok
Art Nouveau-Jugendstil ve
Eklektik Mimari tarzında binalar inşa ettirmişler. 1945'ten sonra endüstrileşmeye ve büyümeye devam eden Bilbao, okyanusun kıyılarına kadar yayılmış. 1970-1980 arasındaki büyük ekonomik kriz sırasında çok sayıda fabrika kapanmış. 1979'da Bask bölgesine özerklik statüsünün iade edilmesi ve İspanya'nın 1986'da Avrupa Birliği'ne girmesiyle 1990'ların sonunda bu eski sanayi şehrinde büyük bir değişim başlamış. Terk edilmiş fabrikaların yerine yeni kent projeleri geliştirilmiş ve Bilbao son derece modern, sanatsever, yaşam kalitesi yüksek olan bir şehire dönüşerek bu günlere ulaşmış.
Diğer adı
Nervion olan
Ria de Bilbao Nehri'nin içinden aktığı Bilbao, iki tarihi yakasını birleştiren çok sayıda köprüye sahip. Gezi sırasında, Moyua Meydanı, ağaçlarla bezeli uzun şık caddeleri ve görkemli binaları ile El Ensanche mahallesi, Abando mahallesi ve ilginç vitrayları ile tren garı, ilginç Zubizuri yaya köprüsü, tarihi Ayuntamiento köprüsü ve Arenal köprüsü, tarihi Casco Viejo semtindeki hareketli Plaza Nueva Meydanı, Santiago Katedrali, İspanya'nın en büyük kapalı pazar yeri Mercado de la Ribera, Arriaga Tiyatrosu görülecek yerler arasında. Gezinin sonunda Havalimanına transfer ve Türk Hava Yolları'nın saat 18.30'daki TK1318 No.lu seferi ile İstanbul'a hareket. Saat 23.30'da varış.