
AnadoluJet Hava Yolları'nın TK7976 no.lu uçuşu ile saat 09:55'te Sabiha Gökçen havalimanından hareket ederek 11:45'te 2023 İtalya Kültür Başkenti ilan edilen Bergamo'ya varış. Özel tur otobüsüyle hareket ederek, Bergamo Yukarı Şehri'ne çıkış. Bergamo'ya hakim bir tepe bulunan bir restoranda, muhteşem bir ortamda keyifli bir öğle yemeğinin ardından, kuzey İtalya'nın biraz da Orta Avrupa görünüşlü şehri Bergamo gezisi. Burası bir Orta Çağ akropolünü barındıran güzel bir kent. Alp Sıradağları'nın eteklerindeki Bergamo stratejik konumu sayesinde, vadi ve dağ arasındaki ticaret monopolü sağlamakta idi. Güçlü surlarının içindeki Bergamo'nun yukarı şehri Orta Çağ, rönesans ve barok yapıları barındırmakta. Bu şehrin bir diğer mühim unsuru ise, Osmanlı'nın müzik tarihinde önemli bir yer tutan Donizetti ailesinin kenti olması. Città Alta olarak adlandırılan yukarı şehir gezisi sırasında, Donizettiano olarak adlandırılan Donizetti Müzesi ve çok güzel bir Barok bazilikası olan Santa Maria Maggiore'yi ziyaretleri. La Rocca adı verilen kaleden eski ve yeni Bergamo'nun enfes manzarasını seyredebilirsiniz. İtalya'nın en hoş, küçük meydanlarından biri olan Città Alta'nın canlı merkezi Piazza Vecchia'nın etrafında önemli yapıtları görebilirsiniz. Geziden sonra, İtalya'nın en güzel şehirlerinden biri olan Verona'ya doğru yola hareket. Akşam varışı takiben, şehir merkezinde bulunan otelimize yerleşme. Akşam yemeği serbest. Geceleme otelde.

Kahvaltının ardından, Orta Çağ'dan Rönesans'a geçişi en iyi şekilde simgeleyen kentlerden biri olan Padua'yı gezmek üzere hareket. Şehri süsleyen Piazza Signori, Piazza delle Erbe gibi Orta Çağ meydanları ile Rönesans'ın Avrupa'daki öncü simgelerinden biri, Giotto'nun eseri Scrovegni Şapeli karşısında hayran kalmamak mümkün değil. Bir yanda Orta Çağ'da, 1222 yılında kurulmuş olan İtalya'nin ikinci eski üniversitesi, diğer yanda Orta Çağ düşüncesinden çekmediği kalmayan ve Engizisyon tarafından yargılanan Galileo'nun bu üniveristede ders vermiş olması. Rönesansın ilk çıkış merkezlerinden biri olan Venedik'in gölgesindeki bu kentte pek çok önemli yapıyı geziyoruz: ilk olarak, freskleriyle
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Scrovegni şapeli'ni ziyaret. Üstad Giotto'nun şaheserlerinden, Rönesansın dünyadaki en eski örneklerinden biri olan ve Banker Scrovegni tarafından üstada ısmarlanmış bu kilisenin enfes freskleri XIV. yüzyılın en dikkat çekici örnekleri arasındadır. Geziye Battistero ile devam. Padova'nın katedrali olan Duomo'nun vaftizhanesi, XIV. yüzyıl sonlarında, dönemin Rönesans sanatçısı Giusto de Menabuoi'nin çok güzel fresklerini barındırır. Piazza Signori ve Piazza delle Erbe'yi gezdikten sonra, Truva Savaşı sonrası halkıyla birlikte yola çıkarak Padova'ya ulaştığı ve bu kenti kurduğu söylenen Antenor'un mezarının önünden geçerek San Antonio bazilikası'na doğru yürüyüş. Burası, aslen Portekizli olduğu sanılan, ancak XIII. yüzyılda İtalya'da, Padova'da yaşayan azize adanmış, Hıristiyan dünyasının hac merkezlerinden biri olan bazilikayı gezdikten sonra tüm İtalya'nın en güzel meydanlarından biri olan Prato della Valle'yi görülmesi. Geziler esnasında öğle yemeği için serbest zaman. Gezilerin ardından Verona'ya dönüş. Akşam yemeği, Rönesans döneminin izlerini yansıtan eski bir sarayın içinde bölgenin tipik lezzetlerini tadabileceğiniz bir restoranda. Geceleme otelde.

Sabah, Verona'nın batısında bulunan ve kuzeyinde Alplerlerin sarp yamaçlarının yükseldiği İtalya'nın en büyük gölü, Garda'nın doğu kıyısına doğru hareket. Etrafındaki surlarıyla âdeta bir Orta Çağ kasabası görünümünü veren Lazise'ye varış. Kentin daracık sokaklarında gezintinin ardından, ünlü şaraplara adını veren, Bardolino'ya doğru yola devam. Bardolino'nun göle hakim tepelerinde bulunan Zeni şarap imalathanesindeki şarap müzesi gezisi. Garda Gölü'nün güneydoğu kıyısında yer alan İtalya'nın önemli şarap apelasyonlarından biri olan "Classico bölgesi" şaraplarının tadımı. Göl kıyısındaki çok güzel bir kasaba olan Bardolino'yu gezdikten sonra, öğle yemeği için tarihî merkezde serbest zaman. Daha sonra, Peschiera üzerinden Garda Gölü'nün güneyine doğru yola devam. Roma döneminden beri bir sayfiye yeri ve kaplıca merkezi olan ve ünlü opera sanatçısı Maria Callas'ın da tatillerini geçirdiği bir villasının bulunduğu Garda Gölü'nün İncisi Sirmione'ye varış. Üstünde yer aldığı dört kilometre uzunluğundaki yarımadanın ucunda bulunan Sirmione'nin tarihi merkezinde gezinti. Veronalı della Scala ailesi tarafından yatırılan, şehrin girişinde stratejik bir yerde konumlandırılmış Rocca Scaligera kalesi, hendek ile çevrilmiş olup Sirmione'nin en bilinen yapısıdır. Bu şirin kasabada dolaştıktan sonra ve gölde tekne turunun ardından akşamüstü, Verona'daki otelimize dönüş. Akşam yemeği, Verona'nın diğer lezzetlerini tadabileceğiniz, şehrin sunabileceği en romantik ve çağrıştırıcı manzaralardan birini sunan Adige Nehri'ne bakan bir restoranda. Geceleme otelde.

Sabah, Verona'dan 40 kilometre uzaklıkta bulunan, Retrone ve Bacchiglione nehirlerinin kesiştiği noktada kurulu olan Vicenza gezisi için hareket.
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Vicenza klasik Roma mimarisinden esinlenen ünlü Rönesans mimarı Andrea Palladio'nun izlerini taşımakta. Emsalsız bir görünüşe sahip Vicenza'da Palladiana Bazilikası ve Loggia del Capitanio ile Piazza dei Signori Meydanı, Olimpico Tiyatrosu, Corso Andrea Palladio, Palazzo Chiericati sarayı gibi şehrin en güzel eserlerini ve alanlarını keşfedebilirsiniz. 1580 ile 1584 yılları arasında tahtadan yapılmış olan yarım elips biçimindeki Olimpico Tiyatrosu, günümüze kadar kalan en eski Rönesans tiyatrosu olup gizli bir mücevherdir. Gezinin ardından Verona'ya dönüş. İtalya'nın vazgeçilmez lezzeti "pizza" dan oluşan geç bir öğle yemeği. Ardından, Adige Nehri üzerine kurulu, köprülerle çevrilmiş, âdeta bir Orta Çağ hikâyesinden fırlamış gibi duran romantik Verona'nın dar sokaklarında gezerek
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan büyülü şehrin geçmişini tanıma: Shakespeare'in aynı adlı ölümsüz aşk öyküsü eserinin kahramanları Romeo ve Juliet'in izini sürerek, Juliet'in yaşadığı iddia edilen evi (Casa Di Giullietta) görüp, antik Roma döneminden kalan Arena'nın önünden geçerek kentin dar sokakları boyunca yürümek. Romanesk tarzda bir XXII. Yüzyıl yapısı olan San Zeno Maggiore kilisesi gezisi; kaynağını Alplerden alarak Verona'dan geçen Adige Irmağı kıyısında yürüyüş. Akşam yemeğini, bu harika şehirde arzu ettiğiniz gibi dolaşabilmeniz veya dilediğinizi yiyebilmeniz için serbest bıraktık. Akşam, 2000 yıllık Roma Arenası'nda gerçekleşen Avrupa'nın en önemli festivallerinden birinde sahneye konacak, Opera Buffa'nın çok seçkin bir örneği sayılan Rossini'nin "Sevil Berberi" operasını en ön sıralardan izleme. "Bay Crescendo" lakaplı Rossini'nin İspanyol esintisiyle mutlu aşkın hikayesi "Il Barbiere di Siviglia", dünya opera edebiyatının vazgeçilmez yapıtlarından biridir. Geceleme otelde.

Kahvaltının ardından Verona'dan ayrılıp kuzeye, Grappa adı verilen dünyaca ünlü İtalyan içkisinin doğum yeri olan Bassano del Grappa'ya doğru yola çıkış. Alplerin eteklerinde, Brenta Nehri'nin berrak suları üzerinde, kemerlerle kaplı, ahşaptan yapılmış ve "Ponte Vecchio" olarak ta bilinen tarihi "Ponte degli Alpini" köprüsü şehrin iki yakasını birleştiriyor. Alp Dağları'nın eteklerindeki Kuzey İtalya'nın en güzel kasabalarından birini keşfettikten ve en ünlü "Grappa" üreticilerinden biri tarafından kurulan Poli Grappa müzesini gezdikten sonra, Conegliano ve Valdobiaddene kasabaları arasında uzanan, İtalya'nın en eski ve en pitoresk şarap yollarından biri olarak bilinen "Strada del Prosecco" da ilerleyerek, İtalya'nın en bilinen köpüklü şarabı Prosecco'nun kalbi olan Valdobbiadene'ye varış. Küçük kasabalarla birbirinden ayrılan ve
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan yemyeşil Prosecco Tepeleri, bağcılık kültürünün yüzlerce yıllık varlığını da kanıtlamaktadır. Prosecco ve diğer bölge şarapları tadımı eşliğinde Valdobbiadene yakınlarındaki tipik bir restoranda geç bir öğle yemeği. Akabinde, Venedik Marco Polo havalimanına doğru yola devam. Türk Hava Yolları'nın TK1870 no.lu uçuşu ile saat 20:10'da hareketle 23:45'te İstanbul havalimanına varış.