25 Aralık 2025 Perşembe İstanbul - Nuakşot

İstanbul Havalimanı'ndan, Türk Hava Yolları'nın TK583 no.lu uçuşu ile saat 15:35'te hareketle saat 20:00'de Berberi dilinde "Rüzgarlar Diyarı" anlamına gelen Moritanya'nın başkenti ve en büyük kenti Nuakşot (Nouakchott) 'a varış. Gümrük işlerinden ve karşılamadan sonra otele transfer ve yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
26 Aralık 2025 Cuma Nuakşot - Akjoudj - Terjit Vahası - Atar

Moritanya'nın büyük kısmı, Sahra Çölü'nün hakim olduğu bir ülkedir. Fakat güneydeki kısmı, göz alabildiğine kum tepeleri diyarıdır ve daha güneye devam edilirse Sahra bölgesinden çıkılarak Sahel bölgesine girilir. Kuzey-güney ekseni boyunca, geniş kumul oluşumlarına sahip iki kurak bölgeyi sınırlayan bir dizi plato ve uçurum bulunmakta. Ülkenin orta kesimleri ise, Moritanya'nın dağlık bölgesi olarak kabul edilen dik yamaçları ile Adrar ve Tagant bölgelerinden oluşmakta. Adrar bölgesinin doğu ucunda, ulaşılması çok zor olan ve yalnızca uzaydan veya havadan gözlemlenebilen 50 kilometre çapında bir jeolojik oluşum olan ve mavi bir gözü andıran "Richat yapısı" bulunmakta. Moritanya aynı zamanda birçok vahaya ev sahipliği yapmakta. İklime bağlı olan Moritanya'nın bitki örtüsü üç kuşağa ayrılır. Büyük Sahra alanı ise bitki örtüsünden yoksun olup sadece adacıklar halinde seyrek vahalar ihtiva eder. Yeraltı kaynakları, özellikle demir, bakır, iridyum ve titan madenleri bakımından zengindir. Moritanya'nın nüfusu ise, ülkenin yerlileri sayılan ve Berberi-Arap-Zenci melezi olan Maurlar ile Toucouleur, Soninke (Sarakole), Volof, Bambara ve Peuller'den oluşmakta.
Kahvaltının ardından, Atlas Okyanusu'na kıyısı olan Nuakşot'tan ve kıyı havzasından ayrılarak ülkenin iç kesimlerinin büyük kısmını kaplayan Moritanya'nın tarihi kalbi Adrar bölgesine doğru hareket. Adrar bölgesine ulaşabilmek için otobüsle 470 kilometre asfalt yol katedeceğiz. 1943'te bakır madenlerinin keşfiyle ortaya çıkan Akjoudj şehrinde mola. Sömürge döneminde "Fort Repoux" olarak adlandırılan Akjoudj'un yakınlarında ve yerel dilde "kalp" anlamına gelen Guelb Mogrein'i ve madenlerin cüruf yığınlarını görmek mümkün. Akjoudj'den sonra ilk dağlar ve güzel kum tepeleri karşımıza çıkacak. Yol üzerinde piknik yaptıktan sonra Adrar bölgesine ulaşıp Terjit vahası gezisi. Kaynakları ile meşhur Terjit'e varışta muhteşem manzaralar eşliğinde yüzebileceğiniz doğal havuzların bulunduğu kanyonda yürüyüş. Terjit vahası çölde bitki örtüsünün olduğu izole bir yerdir. Terjit, suyun sürekli aktığı bir kanyonun içine gömülü adeta bir cennet köşesi. Sıcaklık dışarıya göre birkaç derece daha düşük. Vahayı oluşturan ağaçlar ve etrafındaki siyah taşlardan ve kum tepelerinden oluşan yüksek plato rengarenk, muhteşem bir manzara sunmakta. Serinletici vaha gezisinin ardından, Adrar dağ kitlesinde kazılmış bir yoldan geçerek Atar'a doğru yola devam. Akşamüstü Adrar eyaletinin idarî merkezi olan ve Berber dilinde ''dağ'' anlamına gelen Atar şehrine varışı takiben "auberge" e yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme "auberge" de.
27 Aralık 2025 Cumartesi Atar - Amodjar Geçidi - Agrour Kayalıkları - Chinguetti

Atar'ın kuruluş tarihi çok eskilere dayanır. Kuzeyi ve güneyi arasındaki tüm alışverişler Atar'da merkezileştirildiği için Trans-Sahra ticareti için önemli bir etap idi. Sömürge döneminde bir Fransız garnizon kasabası da oldu. Bağımsızlığını kazandıktan sonra ve özellikle Nuakşot'un kuruluşundan sonra Atar, ekonomik ve siyasi önemini yavaş yavaş kaybetti. Atar dünyanın en uzun off-road yarışı olarak bilinen Paris-Dakar Rallisi'ne 1979-2007 yılları arasında ev sahipliği yapmış. Özellikle Moritanya çöllerinde amansız mücadeleye giren motosiklet, otomobil, kamyon ve ATV araçları, gerek görüntüleriyle gerekse de fotoğraflarıyla her zaman büyüleyici ve ilgi çekici oldu. Kahvaltının ardından, 4x4 arazi araçlarıyla hareket ederek Atar'ın kalbi büyük bir döner kavşağa bakan merkez pazarında gezinti. Daha sonra, muhteşem manzarayı seyretmek için duracağımız Amodjar geçidi üzerinden Chinguetti'ye doğru yola devam. Yoldan ayrılarak, eski kervan yolu yakınındaki bulunan ve ülkedeki en zengin kaya resimlerine ev sahipliği yapan Agrour kayalıkları gezisi. Amodjar geçidinden "Fort Saganne" adlı Alain Corneau'nun filminin çekimleri için inşa edilen Saganne Kalesi'ni uzaktan görebilirsiniz. Öğlen saatlerinde Chinguetti'ye varış ve "auberge" e yerleşme. Öğle yemeğinden sonra,
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Chinguetti'yi keşfetmek üzere hareket. "Bilgiye açılan kapı" olarak nitelendirilen tarihi şehir, XI. ve XII. yüzyıllarda Sahra'dan geçen kervanların ihtiyaçlarını karşılamak için inşa edilmiş. Bu ticaret merkezi, İslam kültürünün önemli bir merkeze haline geldi. Mağrip, Arabistan ve Siyah Afrika ile Trans-Sahra ticareti, şehrin uzun süre refahını sağlamış ve İslam kültürünün sınırların dışına yayılmasını mümkün kılmış. XVIII. yüzyılda zirvede olan Chinguetti'de bir düzine cami vardı. Moritanyalılar için Chinguetti, tıpkı Mekke, Medine veya Kudüs gibi İslam'ın büyük kutsal şehirlerinden biridir. Hacılar, Mekke'ye uzun süren hac seyatine çıkmak için burada toplanırlardı. Amansız alüvyon yığılmasının kurbanı olan tarihi şehirde, kare minareli camiye çıkan dar sokakların ayırdığı avlulu evlerini görmek mümkün. Bu tür ızgara planı, Batı Sahra nüfusunun göçebe kültürüne odaklanan geleneksel bir yaşam tarzı temsil etmekte. Bilginler şehri Chinguetti'de bugün hala, yok olma tehdidi altında gerçek edebi hazineler olan 12 aile kütüphanesi mevcut. Eserler İslam, bilim ve edebiyatla ilgilidir. Son olarak, "mehari" olarak adlandırılan hecin develeriyle Moritanya'daki en güzel ve en yüksek kum tepeleri olan Guitti kumullarına doğru hareket ederek gezinti. Sonsuzluğa uzanan erg Ouarane (veya Warane) nın büyüleyici kum tepelerinin genişliğini değerlendirebilirsinz. Gün batımının kızıllığının, kum tepelerinin kızıllığına karıştığı inanılmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz. Akşam yemeği ve geceleme "auberge" de.
4. Gün Chinguetti - Wadan - Atar

Sabah, İslam'ın yedinci kutsal şehrinden ayrılarak, Chinguetti'inin 100 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Wadan'a doğru yola çıkış. Fransız pilot, yazar ve şair Antoine de Saint-Exupéry'nin meşhur Küçük Prens'in çölü, yıldızları ve gizemleriyle gerçekten var olduğunu göreceksiniz. Küçük Prens ile pilotun karşılaşması, yalnızlığı, boşluğu, yokluğu, sessizliği simgeleyen ve farkındalık kazanmanın yanı sıra içsel sorgulamayı da teşvik eden Sahra çölünün ortasında geçer. Moritanya'da, Ouadane-Chinguetti arasında çölün derinliğini fark edeceksiniz. Wadan'a 50 kilometre kala küçük bir vaha olan Tanouchert, Moritanya'daki en büyük kumullardan biri olan erg Ouarane'nin ortasında bir serap gibi karşınıza çıkacak. Etrafında kum tepeleri göz alabildiğine uzanmaktadır. Wadan (Ouadane)'a varışta
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan antik kentin keşfi. XII. yüzyılda kervan güzergâhı üzerinde kurulan Wadan bir "ksar" yani taş ve kerpiçten yapılan müstahkem bir kent idi. Görkemli surlarını görünce, bu tarihi kentin şanlı geçmişini hayal etmekte hiç zorlanmazsınız. Bu sokak labirenti, "Kırk Âlimler" sokağı Ouadane'nın, çok sayıda âlimin yaşadığını ve en az kırk Kuran okuluna ev sahipliği yaptığını gösterir. Tarihi şehir bugün harabe halindeyse de, aşağıdaki vadiye ve bahçelerine ihtişamıyla hakim olmaya devam etmekte. Hem su zengini bir vaha, hem de âlimlerin yeri olan Wadan adını eşsiz konumundan alıyor. Yerel anlatımlara göre, Wadan Arapça'da "iki Oued" yani iki vadi, "bir hurma vadisi ve bir bilim vadisi" anlamına gelmekte. Ne yazık ki, esas olarak iklimin artan kuraklığının neden olduğu son derece zor yaşam koşulları, Wadan nüfusunun bir kısmının, özellikle Chinguetti'ye göçmesine yol açtı. Wadan ayrıca, XX. yüzyılın başında ticaret kervanlarının azalmasıyla bir düşüş yaşadı. Gezinin ardından, Wadan'dan ayrılarak, çevredeki bir vahada piknik şeklinde öğle yemeği. Daha sonra, güneybatı istikametine doğru ilerleyerek kıvrımlı sokakları, kerpiç evleri, dükkanlarıyla Atar'a doğru yola devam. Atar'a varışta geceyi geçirmek üzere "auberge" e yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme "auberge" de.
5. Gün Atar - Azweiga

Kahvaltının ardından Atar'dan ayrılarak, Adrar platosuna yaslanmış olan ve devasa bir kumul alanı olan Amatlich Ergi'ne doğru yola çıkış. Adrar'ın güneyinde yer alan Amatlich Ergi, Gleïtat Vahası yakınlarından başlar ve güneybatı yönünde yaklaşık 300 kilometre boyunca uzanır. Amatlich kum denizini geçerken altın rengi kumulların muhteşem manzaralarıyla karşılaşacaksınız. Atar'dan 95 kilometrelik bir asfalt yolda ve sonra yaklaşık 50 kilometrelik bir çöl yolunda ilerleyerek Amatlich Ergi'ne ulaştıktan sonra, Erg Amatlich'in kalbinde bulunan Moritanya'nın en güzel çöl alanlarından biri olan Azweiga kumullarına varış. Ülkenin en yüksek kum tepelerine sahip Azweiga kumullarının kenarında hayvancılığa ve özellikle hurma üretimine adanmış birkaç vaha köyü ve bol su olduğu için yemyeşil palmiye koruları görmek mümkün. Küçük ve hafif tatlı bu hurmalar, bir bardak naneli çayın yanında mükemmel oluyor. Burada da palmiye yapraklarından ve ılgın ağaçlarından yapılmış olan "tikiti" adlı geleneksel kulübeleri de görebilirsiniz. Varışı takiben, Azweiga Vahası'nda bulunan kumul manzaralı "auberge" e yerleşme. Öğleden sonra, çevrenin ve palmiye korularının hemen ardından tüm ihtişamıyla kendini gösteren Azweiga kumullarının keşfi. Hem gündüz hem de gece muhteşem bir yer olan Azweiga kumullarınında çok güzel bir deneyim sunmaktadır. Şaşırtıcı bir güzelliğe sahip bir yer. Ayrıca deve sürülerini gözlemlemek de kolaydır. Moritanya rüzgarlı bir ülke olduğu için kumulların yüksekliği rüzgara göre sürekli değişiyor ve şekillendiriliyor. Kumulları keşfetmek için en iyi zaman muhtemelen gün batımıdır. Kum tepesine olabildiğince yükseğe tırmanarak çevredeki palmiye korusunu yukarıdan izleme ve gün batımı seyri. Azweiga kumulları özellikle gün batımında görsel bir şölen oluşmakta. Buradan, Erg Amatlich kumullarının neden tüm Sahra'nın en güzel kumulları arasında sayıldığını anlayabilirsiniz. Öğle yemeği ve akşam yemeği "auberge" de. Çölde geceleri gökyüzü, insanlığın başlangıcından beri hayranlık uyandıran dünyanın en güzel manzarasını sergilemekte. Engin gökyüzünün altında, yıldızlarla kucaklaşarak "auberge" de geceleme.
6. Gün Azweiga - Nuakşot

Kahvaltının ardından, başkenti keşfetmek üzere Atlas kıyısın'a doğru yola çıkış. Moritanya'nın güneybatısında, Sahra'nın kenarında yer alan Nuakşot, hiçlikten ortaya çıkan bir şehirdir. İlk baştan, Fas'ı Senegal'e bağlayan ticaret yolunu denetlemek için oluşturulmuş küçük bir kontrol noktasıydı. O zaman köy 500'den fazla kişiyi barındırmıyordu. Fakat 1958 yılında bağımsızlığının arifesinde (1903'ten beri bir Fransız sömürgesiydi), o zamana kadar Afrika'daki en eski Fransız sömürgesi olan Senegal'deki Saint-Louis şehrinden yönetilen Moritanya, kendi başkentine sahip olmak zorunda kaldı. Nuakşot bu şekilde ülkenin başkenti konumuna yükseldi. O zamandan beri, hızla modern bir şehir görünümü aldı. Başkent, çok sayıda sakini barındırmanın aksine sadece siyasi ve idari yapıları oluşturacak şekilde tasarlandı. Ancak, 1968'de Moritanya başkenti, o sırada ülkeyi vuran kuraklıktan kaçan göçmenler tarafından işgal edildi. 1975'te yeni bir göçmen akını ile karşı karşıya kalan yetkililer, şehri birkaç bölgeye bölmek zorunda kaldı. Nuakşot şu anda Moritanya nüfusunun %20 ila %30'unu temsil eden bir milyondan fazla nüfusa sahip. Şehir, Gamal-Abdel-Nasser caddesi ve Général de Gaulle caddesi etrafında büyüdü. Nuakşot geçmişte yerleşik göçebelerin yaşadığı küçük bir kasaba iken, bugün uluslararası sahnedeki yeri ile modern bir şehir olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda Nuakşot, 700 kilometrenin üzerinde Atlas Okyanusu sahillerine sahip olan Moritanya'nın en önemli limanıdır. Başkente varışta, Moritanya Ulusal Müzesi'ni ziyaret. Ulusal Müze, 1972 yılında inşa edilmiş bir binada yer almaktadır. Burada ayrıca Moritanya Bilimsel Araştırma Enstitüsü, Moritanya El Yazmaları Koruma Merkezi ve Ulusal Kütüphane de bulunmaktadır. Müze, maketlerin, gündelik nesnelerin, aletlerin ve kazılar sırasında çekilen fotoğrafların sergilenmesiyle binlerce yıldır ülkede yaşayan insanların yaşam koşullarının nasıl olduğunu gösteriyor. Nuakşot'ta el sanatları ve farklı el yapımı dekoratif ürünler konusunda uzmanlaşmış birkaç pazar yeri var. Panoramik şehir turu sırasında çeşitli yerel sanat ürünün satıldığı çarşılarda hediyelik eşya satın alabilme imkanı bulacaksınız. Kaçırılmaması gereken bir deneyim olan balıkçıların kıyıya dönüşüne tanık olabileceğiniz geziden sonra otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
7. Gün Nuakşot - Diawling Millî Parkı - Saint Louis

Kahvaltının ardından, Moritanya'nın güneyindeki Senegal sınırına doğru hareket. Nuakşot'un güneyine inerken, genellikle çok sıcak ve çok kuru olan çöl iklimini yavaş yavaş terk ederek Sahel bölgesine geçiyoruz. Sahel, çöl iklimi ile nemli tropik iklim arasında geçiş yapan yarı çöl bir bölgedir. Nispeten daha ılıman sıcaklıklara sahip Sahel şeridinde yer alan ülkenin güneyinde ve güneydoğusunda, bitki örtüsü yeniden ortaya çıktığında, ekinleri mümkün kılmaktadır. Sınıra doğru yolculuğumuz sırasında, Senegal Nehri'nin alt deltasının sağ kıyısında yer alan, nehir ve okyanus arasında koruma altındaki Diawling Millî Parkı'nda öğle yemeği. Senegal Nehri Moritanya'nın tek akarsuyudur. Gine topraklarında doğan Senegal Nehri, Senegal ile Moritanya arasındaki sınır çizgisi boyunca akıp Atlas Okyanusu'na dökülür. Moritanya Senegal ile, 813 kilometre kara sınırı bulunmaktadır. Yerli Wolof dilinde misafirperverlik anlamına gelen ve çok yüksek bir değer taşıyan "Teranga" ülkesi olarak nitelendirilen Senegal'e varış. Sınır işlemlerinin ardından, 30 kilometre uzaklıktaki, Senegal-Moritanya sınırını oluşturan Senegal Nehri'nin denize döküldüğü yerde ve okyanusun, çölün ve Sahel bölgesinin kenarında bulunan Saint Louis (Wolof dilinde "Ndar") şehrine doğru yola devam. 1659 yılında Senegal Nehri'nin ağzında stratejik bir konumda kurulan sahil şehri, 1673-1902 yılları arasında Senegal'in, 1895-1902 yılları arasında Fransız Batı Afrikası'nın (AOF) ilk sömürge başkentiydi. AOF, Batı Afrika'daki sekiz Fransız bölgesinden oluşan bir federasyondu (Fildişi Sahili, günümüzde Benin olan Dahomey, Gine, günümüzde Burkina Faso olan Yukarı Volta, Moritanya, Nijer, Senegal ve günümüzde Mali olan Fransız Sudan). Köle ticareti yapan Avrupa gemilerinin, kaşiflerin ve Jean Mermoz ile Aéropostale'in ünlü uğrak yeri olan şehir, prestijli sömürge döneminden kalma önemli izler taşımakta. Şehrin caz festivali ve çeşitli sanatsal faaliyetleriyle bugünü de en az geçmişi kadar çok kültürlüdür. İlk başta şehir, coğrafi olarak Senegal Nehri'ndeki bir adayla sınırlıydı. Adanın ortasında inşa edilen kalenin güneyinde Hıristiyan mahalleleri, kuzeyinde ise Müslüman mahalleleri kalenin dışındaki alanlarda gelişerek şehir büyümüş. Saint Louis'ye varışı takiben, Kuzeyde bulunan ve Saint Louis'yi denizden ayıran "Langue de Barbarie" yarımadasında Guet Ndar balıkçı semtinin ve balık ağlarıyla örtülü balıkçıların birçok mezarının bulunduğu ilginç mezarlığın gezilmesi. Fotoğraf Müzesi'ni gezdikten sonra,
tarafından listelenen Saint Louis Adası'nın kalbindeki otelimize yerleşme. Akşam, otelin güzel ortamında yılbaşı gala yemeği. Geceleme otelde.
8. Gün Saint Louis - Djoudj Millî Parkı - Saint Louis

Kahvaltının ardından, dünyanın en önemli kuş cennetlerinden biri kabul edilen, Saint Louis şehrine 60 kilometre uzaklıkta ve küçük bir kısmı da Moritanya'da bulunan Djoudj Millî Parkı gezisi.
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan 16 bin hektar büyüklüğündeki parkın, her yıl 395 türden yaklaşık 3 milyon kuşa ev sahipliği yaptığı ifade ediliyor. 1.770 kilometre uzunluğundaki Senegal Nehri'nin Djoudj kolu üzerinde bulunan su kanalları, dereler, göller ve yoğun sazlıklardan oluşan park, kışın başlamasıyla Avrupa'dan güneye göç eden kuşların, Sahra Çölü'nü geçtikten sonraki ilk duraklarıdır. Kuşların beslenmesi için gerekli balık, böcek gibi besin kaynaklarının bolca bulunması ve korunma altına alınmış bu park kuşlar için hem barınma hemde üreme için son derece güvenli bir sulak alandır. Piroglarla gezeceğiniz ve kaçırılmaması gereken muhteşem bir gösteri sunan parkta binlerce pelikanın yanı sıra, ördek, karabatak, akbaba, sumru ve balıkçıl çeşitleri, jakana, marabut, kara leylek, sorguçlu kuşlar ve daha birçok kuş çeşidi görebilirsiniz. Djoudj Millî Parkı'nda ayrıca çeşitli türdeki memeliler, Nil timsahı gibi sürüngenler, çakal, maymun, sırtlan, yaban domuzu ve ceylan da bulunuyor. Saint Louis dönüş yolunda mango ağaçlarının gölgesinde öğle yemeği. Akabinde,
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan, ilk bakışta Fransız etkisinin hissedildiği sömürge döneminden kalma Saint Louis Adası'nın yürüyerek ve fayton ile keşfi. 1659 yılında Senegal Nehri'nin ağzında stratejik bir konumda kurulan sahil şehri, 1673-1902 yılları arasında Senegal'in, 1895-1902 yılları arasında Fransız Batı Afrikası'nın (AOF) ilk sömürge başkentiydi. AOF, Batı Afrika'daki sekiz Fransız bölgesinden oluşan bir federasyondu (Fildişi Sahili, günümüzde Benin olan Dahomey, Gine, günümüzde Burkina Faso olan Yukarı Volta, Moritanya, Nijer, Senegal ve günümüzde Mali olan Fransız Sudan). Köle ticareti yapan Avrupa gemilerinin, kaşiflerin ve Jean Mermoz ile Aéropostale'in ünlü uğrak yeri olan şehir, prestijli sömürge döneminden kalma önemli izler taşımakta. Şehrin caz festivali ve çeşitli sanatsal faaliyetleriyle bugünü de en az geçmişi kadar çok kültürlüdür. İlk başta şehir, coğrafi olarak Senegal Nehri'ndeki bir adayla sınırlıydı. Adanın ortasında inşa edilen kalenin güneyinde Hıristiyan mahalleleri, kuzeyinde ise Müslüman mahalleleri kalenin dışındaki alanlarda gelişerek şehir büyümüş. Senegal Nehri üzerinde, 1865 yılında dubalı bir köprü inşa edilir; yerine 1897 yılında, yani 32 yıl sonra metal, sabit bir köprü tamamlanıp hizmete girer. 507 metre uzunluğundaki Faidherbe köprüsü, adayı anakaradaki "Sor" semtine bağlamakta. Şehir, ahşap balkonları ve ferforje korkuluklarıyla birçok iyi korunmuş sömürge dönemi ev ve farklı binaya sahip. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
9. Gün Saint Louis - Retba Gölü - Dakar

Kahvaltının ardından, güney istikahametinde, deniz kıyısına paralel ilerleyerek Dakar'dan 35 kilometre mesafede bulunan ve Cap-vert (Yeşil Burun) yarımadasının kuzeyi boyunca uzanan bölgenin en önemli tuz kaynağı olan Retba Gölü'ne doğru yola devam. Çalılık ve kum tepeleri ile çevrili göl öğle saatlerinde pembe ve alacakaranlık olunca mor bir renk aldığı için "Lac Rose" yani Pembe Göl olarak adlandırılmakta. Tuz üretilen gölün renginin pembe olmasının asıl nedeni, içinde yaşayan mikroskobik yosunlar (Dunaliella Salina) ve mikroorganizmaların güneş enerjisi kullanarak kırmızı pigment üretmesi. Tuz üretimi için sadece insan gücü kullanılmakta. Tuz işçileri, kendilerini tuzun cilt üzerindeki yıpratıcı etkilerinden korunmak için karite yağı sürerler. Litre başına 380 gram tuz ile, dünyanın üçüncü yüksek tuz orana sahip gölü olan Lac Rose bir zamanlar Paris-Dakar Rallisi'nin de son etabıydı. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, arazi aracıyla kum tepelerinden sahile kadar gölün ve çevresinin gezilmesi. Akabinde, başkente hareket. Varışta, Leopold Senghor'un hayali olan ve 50 yıldan daha eskiye dayanan bir fikrin gerçekleşmesi olarak 2018 açılan Zenci Medeniyetler Müzesi ziyareti. Haitili sanatçı Edouard Duval-Carrié tarafından tasarlanan dev bir baobab ağacı heykelinin etrafında dairesel bir şekilde inşa edilmiş olan modern müzenin şaşırtıcı mimarisi, güney Senegal'e özgü geleneksel evlerden esinlenmiş. Mamelles tepesindeki Afrika Rönesans Anıtı'nın görülmesinden sonra otele transfer ve yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
10. Gün Dakar - Gorée Adası - Dakar

Kahvaltının ardından, Afrika'nın en batı uçtaki Cap Vert (yeşil burun) Yarımadası'na kurulu olan ülkenin başkenti Dakar'ın limanına transfer. Başkentin 4 kilometre açığında ve gemi ile 20 dakika mesafede bulunan, oldukça küçük fakat tarihi açıdan Afrika kıyılarının önemli köle ticareti merkezlerinden biri olan meşhur Gore Adası'na hareket: XIX. yüzyılın başlarında köle ticaretinin yasaklanması ve 27 Nisan 1848'de Senegal'de köleliğin kaldırılmasına kadar, XVI.-XIX. yüzyıllar arasında bu ada çok aktif bir köle ticareti merkeziydi. 1444 yılında Portekizliler tarafından keşfedilen ada, denizciler için birçok avantaja sahipti. Anakaraya yakın, güvenli ve savunması kolay bir yerdi. Hollanda, Senegal'in Gore Adası'nda köle üssü kurmuştu. Ada, 1677'de Fransa Kralı adına ele geçirilir. 1785'de ise Senegal valisi Şövalye de Boufflers ikametini Saint Louis'den Gore'ye taşır. Gore Adası ve gelişen Amerikan ekonomisi refahlarını, buradaki köle ticaretine borçludurlar.
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan ada hüzünlü geçmişine rağmen büyüleyici manzaralar sergilemekte. Ada gezisi esnasında Amerika'ya gönderilmek üzere toplatılan kölelerin bekletildiği "Maison des Esclaves" adlı Köle Evi'ni ziyaret. 1857'de kurulan ve faaliyetleri hızla ilerleyen Dakar 1875'te, Gore yerine bir ilçe merkezi haline gelir. 1902 yılında Fransız Batı Afrikası'nın (AOF) başkenti olan Dakar, 1939'a kadar Siyah Afrika'daki tek gerçek Fransız şehriydi. 1866'da Brezilya hattı yolcu gemileri için ilk liman tesisleri açılır. 01 Haziran 1925'te ise Aéropostale (Uçak Postaları Şirketi) ilk Toulouse-Dakar seferini gerçekleştirdi. 1914'te Blaise Diagne, Fransız meclisine giren ilk Senegal'li vekil olmuş. 1945'te Fransa meclisinde milletvekili olan Léopold Sédar Senghor, Haziran 1960 yılında bağımsızlığını kazanan senegal'in ilk başkanı seçildi. Dakar bir zamanlar, dünyaca ünlü Paris-Dakar Rallisi'nin bitiş noktası olarak tanınıyordu. Gorée gezisi ve öğle yemeğinin ardından, hem geleneksel hem modern bir yaşam tarzı sergileyen başkenti keşfetmek üzere Dakar'a dönüş. Şehrin en önemli mimari yapıları olan Bağımsızlık Meydanı, Afrika Anısı Katedrali, Hükümet Sarayı, Belediye Binası, Büyük Cami ve tarihi merkez tren garının görülmesinden sonra büyük Soumbedioune zanaatkarlar çarşısı ziyareti. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
11. Gün Dakar - Joal Fadiouth - Saloum Deltası

Kahvaltının ardından, uçsuz bucaksız kumsalları ile Petite Côte bölgesinden geçerek, Saloum deltasının hemen kuzeyinde bulunan Joal ve Fadiouth sıradışı gezisi için yola çıkış. Anakarada yer alan Joal kasabası eski cumhurbaşkanı, akademisyen, şair ve bir Hıristiyan olan Leopold Sedar Senghor'un 1906 yılında doğduğu yerdir. Senghor, saygın bir lider olarak bütün Senegal halkının sevgisini kazanmış. Joal'ın karşısındaki ve nüfusun çoğu Hıristiyan olan Fadiouth, zemini deniz kabuklarından oluşan yapay bir adadır. Uzun, dar ve tahtalardan yapılmış bir yaya köprüsünden ulaşılan Fadiouth adasının hemen başında bulunan diğer adanın üzerinde, ülkedeki dini hoşgörüyü simgeleyen ve Hıristiyanlar ile Müslümanlar için iki bölümüm olduğu, yine deniz kabuklarından yapılmış şaşırtıcı bir mezarlık bulunmakta. Gezinin ve yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, Senegal'ın ulusal ağacı ve kutsal kabul edilen dev gövdeli baobab ağaçlarının sıkça görülebildiği bölgeden geçerek Sine-Saloum bölgesine hareket. Sine Nehri ile birleştiği yerde 250 kilometre uzunluğundaki Saloum Nehri, Saloum ya da Sine-Saloum Deltası diye adlandırılan ve 180.000 hektarlık bir alanı kapsayan büyük bir delta oluşarak Atlas Okyanusu'na açılır. Saloum Deltası Milli Parkı ise, deltanın 76.000 hektarlık bölümünü kaplamaktadır. Delta, okyanus gelgitlerine maruz kalan, "bolong" olarak adlandırılan ve bir labirent andıran iki binden fazla hafif tuzlu nehir kolundan oluşmakta. Saloum Deltası'nın kuzeyinde, nehrin kolları denizle birleşince birçok balık türünün üreme yerini oluşturmuş. Afrika'daki en zengin ekosistemlerden birine ev sahipliği yapan, ağaç ve bitki topluluklarından oluşan mangrov ormanlarıyla kaplı 200 ada ve adacığın bulunduğu bu delta
tarafından Dünya Biyosfer Rezerv Alanı ilan edilerek koruma altına alınmış. Deltada yabani istiridye, karides ve yengeç gibi bol deniz ürünleri bulunmakta. Senegal'in en güzel bölgeleri arasında yer alan Sine-Saloum, ormanları ve kuş çeşitleri ile doğal bir belgesel ortamı sunuyor. Sine-Saloum bölgesine varışta civar köylerin keşfi. Senegal karışık bir etnik yapıya sahip. Nüfusu çoğunluğunu teşkil eden Woloflardan, sonra azalan sırayla Sererlerden, Peullerden (Fulaniler), Diolalardan, Mandingolardan ve birçok küçük etnik gruptan oluşmakta. Deltanın bazı adalarında değişik etnik gruplar mükemmel bir uyum ve dayanışma içinde birarada yaşarlar. Ülkenin resmi dili Fransızcadır fakat her grubun kendi lehçesi vardır. Çoğu insan Senegal'in en yaygın lehçesi olan Wolof'un yanı sıra Fulani ve Mandingo lehçeleri konuşur. Gezinin ardından, Baobab, kapok, begonvil, palmiye, defne, ateş ağaçları ile çevrili, doğanın içinde ve deltaya hakim çok güzel bir konumda bulunan, Saloum'un kollarından biri olan Bandiala kenarındaki otelimize varış ve yerleşme. Akşam yemeği otelin güzel ortamında. Geceleme otelde.
12. Gün Saloum Deltası - Banjul (Gambiya) - Bakau

Kahvaltının ardından, Sine ve Saloum nehirleri birleştiği inanılmaz güzellikteki Saloum bölgesinin güneyini keşfetmek üzere piroglar ile deltanın el değmemiş doğasında bir gezi. Öğle yemeği için otelimize dönüş. Akabinde, Senegal'ın Saloum ile Casamance bölgelerinin arasında kalan ve bu ülkenin 300 kilometre içerisine kadar, 11.295 km2 bir anklav halinde ilerleyerek Atlas Okyanusu'na ulaşan Gambia'ya hareket. Gambiya, aynı isimdeki nehrin kıyıları boyunca uzanan dar bir ülkedir. 700 yılında yöre halkı tarafından, Senegal ve Gambiya'yı kapsayan Gana Krallığı kurulur. 1000 yılında, "Tukulor" (Toucouleur) kabilesi, Senegal'i ve Gambiya'yı ele geçirir. 1200-1400 yılları arasında kabileler birleşir ve Jolof Kabile Devletini kurarlar. 1440 yılında Gambiya Körfezi'ne giren Portekizli denizciler, Gambiya Nehri boyunca ticaret kolonileri kurmuşlar. 1549 yılında, Portekizlilerin adadaki sömürgeci politikaları sonucunda Jolof Devleti yıkılır. 1588'de ise, Hollanda, Gambiya'da köle üssü kurar. 1677'de Fransa Gambiya'yı Hollanda'dan alır. 1756 yılında İngiltere ile Fransa arasında Yedi Yıl Savaşları başlar ve savaşı kazanan İngiltere, Gambiya'yı ele geçirerek bölgeye "Senegambia" adını verir. 1895 yılında, Gambiya, İngiltere'nin kolonisi haline gelir. 1965 yılında, Dawda Jawara Gambiya'nın bağımsızlığını ilan eder ve başkanı olur. 1970'de, yapılan referandum sonrasında ülkede cumhuriyet ilan edilir. 1982 yılında kurulan Senegal ile Gambiya arasında Senegambia konfederasyonu, 1989'da çökmü ve. 1996 yılında yeni anayasa ilan edilerek çok partili seçim sistemine geçilmiş. Fransızca konuşulan Moritanya ve Senegal'in aksine bu ülkede ingilizce konuşulmakta. Gambiya'da en kalabalık etnik grup nüfusun yaklaşık % 40'ını oluşturan Mandingolardır. Maden açısından fakir olan Gambiya'nın ekonomisi daha çok tarıma ve balıkçılığa dayanıp ormanlardan da yararlanılmaktadır. Karang-Amdallaï sınır kapısını geçtikten sonra, Barra'dan, Gambia Nehri'nin ağızını, yaklaşık yarım saat süren bir feribot seferiyle geçerek XIX. yüzyıllın başında köleliğe karşı savaşmak için İngilizler tarafından St Mary Adası'nda kurulan, Gambiya Nehri'nin Atlas Okyanusu'na kavuştuğu noktada bulunan Banjul'a varış. Batı Afrika'nın en küçük başkentinin keşfi. 1985 yılında tarihi bir sömürge binasında ziyarete açılan ve ülkenin tarihine ve kültürel özelliklerine ışık tutan Gambiya Ulusal Müzesi gezisi. Ardından, şehrin kalbi olan ve yerel pazar deneyimi yaşayabileceğiniz hareketli Albert Pazarı gezisi. Daha sonra, Gambiya'nın en güzel sahil bölgesi olan Cape Point burnunda bulunan Bakau'ya hareket. Yol üzerinde, halk arasında kutsal kabul edilen ve doğurganlık ritüellerinin yapıldığı üç yerden biri olan Kachikally timsah havuzu gezisi. Timsahlar Gambiya'da doğurganlık gücünün sembolü olarak görüldüğünden dolayı kısır olan kadınlar yardım istemek için burayı ziyaret ederler. Gezinin ardından, Atlas Okyanusu'nun kıyısında dinlenmek üzere otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
13. Gün Bakau - Gambia Nehri - Banjul - Bakau

Gine'deki Fouta-Djalon dağlık bölgesinde doğan 1.120 km uzunluğundaki Gambia nehri, Senegal'in doğusundan geçerek Gambiya'ya ulaştıktan sonra derin bir haliçle okyanusa açılır. Bütün Afrika'nın, Atlantik kıyısındaki açık deniz gemilerinin sokulabildiği ve ulaşıma en uygun akarsuyu olan Gambia nehri, genişliği yaklaşık 3.5-15 kilometre arasında değişen 50 kilometre uzunluğunda bir haliçle okyanusa açılır. Nehir yüzyıllardan beri Batı Afrika'nın iç kısımlarına ulaşabilmek için elverişli bir yol oluşturmuş. Gros tonilatosu 3000'e kadar olan gemiler kıyıdan 241 kilometreye kadar içerideki Kuntaur'a, küçük gemiler ise 280 kilometre içerideki George Town'a kadar girebilmekte. Gambiya'nın hayat kaynağı olan nehir, ulaşım, balık avı ve de kenarlarındaki verimli toprakların sulamasında önemli rol oynamakta. Gambiya nehri ayrıca Afrika'nın iç kısımlarıyla ilk ticari bağlantıyı oluşturup esir ticaretinde büyük bir rol oynamıştı. XIX. yüzyıllın başında köleliğe karşı savaşmak için İngilizler tarafından St Mary Adası'nda kurulan, Gambiya Nehri'nin Atlas Okyanusu'na kavuştuğu noktada bulunan Banjul'dan tekneyle hareket ederek, günün büyük bir bölümünde, köle ticareti trajedisinin ve özgürlük zaferinin konu alındığı Alex Haley'nin bestseller kitabı ve efsane TV dizisi "Kökler" in baş şahsiyeti (1767 yılında, Afrika'dan köle tüccarları tarafından kaçırılıp, Amerika'da köle olarak satılan) Kunta Kinte'nin izinde bir yolculuk yapıcağız. Bizi tipik "Mandingo" köylerinden geçirerek Gambiya nehrin içersine doğru götürecek olan tekne gezisi sırasında, önce Fransızların Gambiya'dan çekilmeden önce bir ticaret kontuarı olan Albreda'ya uğrayıp oradan da kısa bir yürüyüşle hikayenin başladığı, Kunta Kinte'nin doğum yeri ve Haley'nin dedelerinin evinin bulunduğu söylenen Juffureh köyüne gidilerek buradaki yerel müzenin ziyareti. Daha sonra da, kölelerin toplanma kalesinin bulunduğu, ismini İngiliz Kralı II. James'ten almış olan ve
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan James Island adası gezisi. Öğle yemeği geziler sırasında. Otele dönmeden önce Bakau balıkçı limanının gezilmesi. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
14. Gün Banjul - İstanbul

Banjul havalimanına transfer ve Türk Hava Yolları'nın TK571 no.lu uçuşu ile saat 07:50'te hareketle saat 20:10'da İstanbul'a varış.