Arjantin, Bolivya, Şili & Paskalya Adası

YURT DIŞI TURLAR  17 Gece
22 Mayıs 2026 - 08 Haziran 2026
Son katılım : 23 Mart 2026
17 gece / 18 gün - 27 yemek + Tüm Turlar dahil
THY ile
Katılımcı Sayısı 18 Kişi ile sınırlıdır.
Gezilecek Yerler :
Arjantin: Buenos Aires - Salta - Quebrada de las Conchas - Cafayate - Quebrada de las Conchas - Paseo de los Colorados - Salinas Grandes - Purmamarca - Quebrada de Humahuaca - Huacalera - Tilcara
Bolivya: Colchani - Uyuni Tuz Düzlüğü - Incahuasi Adası - Eduardo Avaroa Ulusal Rezervi - Laguna Hedionda - Laguna Honda - Siloli Çölü - Laguna Colorada - Laguna Verde - Sol de Mañana Gayzerleri - Los Polques
Şili: San Pedro de Atacama - Atacama Çölü - Atacama Tuz Düzlüğü - Toconao köyü - Ay Vadisi - Ölüm Vadisi - Santiago de Chile - Valparaiso - Vina del Mar
Paskalya Adası: Hanga Roa - Rano Raraku - Ahu Tongariki - Ahu Te Pito Kura - Anakena Plajı - Ahu Vinapu - Rano Kau Yanardağı - Orongo - Ahu Tahai - Ahu Akivi…
Tur Tarihi : 22 Mayıs 2026
Kalan Yer : 9+Kişi
Tur Kategorisi : Standart
UÇAK Dahil
HAREKET : İstanbul
Kişi Başı :
11535 $ (486490TL)
Tek Kişi Farkı :
2135 $ (90044TL)

Üç komşu ülkeye yapacağınız bu olağanüstü yolculuk, Kuzey Arjantin'in, Güney Bolivya'nın ve kuzeydoğu Şili'nin nefes kesen manzaraları ile zengin bir renk paleti sunan, sıra dışı rotalar izleyerek benzersiz bir coğrafi konuma sahip en ilginç bölgelerini keşfetme imkanı sağlıyor: nostaljik atmosferiyle Güney Amerika'nın en şık ve en hareketli şehri olarak kabul edilen, seyahatin giriş kapısı Buenos Aires; Arjantin'in kuzeyine ve And Sıradağları'na doğru ilerledikçe renkli kaya oluşumları ve yemyeşil bağlarıyla tam bir zıtlık içinde olan Salta; Cafayate ve dünyanın en yüksek şarap rotası; rüzgar ve suyun şekillendirdiği, renk kontrastlarıyla ünlü Quebrada de las Conchas kanyonu ve bir dünya mirası olan Quebrada de Humahuaca; Bolivya'da yer alan ve bir doğa harikası olan Salar de Uyuni tuz düzlükleri; rengarenk göllerinin yanı sıra jeolojik ve ornitolojik çeşitliliğiyle Güney Amerika'nın en büyüleyici doğal alanlarından biri olan Eduardo Avaroa Ulusal Rezervi; Şili'de ise, dünyanın en kurak çölü olarak bilinen Atacama Çölü, gizemli vadi Valle de la Luna ve bir vaha köyü olan San Pedro de Atacama; modern gökdelenler ve kolonyal mimarinin iç içe olduğu, Şili'nin orta kesimindeki başkent Santiago de Chile; Renkli evleri ve sokak sanatıyla Pasifik Okyanusu kıyısındaki Valparaiso; ve efsanevi "Moai" heykelleri, gizemli tarihi ve Polinezya kültürüyle tanınan, Şili'ye bağlı, Güney Pasifik'te yer alan ve dünyanın en izole yerleşimlerinden biri olan volkanik Paskalya Adası veya yerel adıyla Rapa Nui… Sadece bu anıtsal tüf heykellerini keşfetmek için Şili'ye gitmeye değer. Kısacası, farklı ve büyüleyici manzaraların yanı sıra değişik kültürlerin miraslarına uzanan bir seyahat sizleri bekliyor…

TURUN ÖZELLİKLERİ

  • Bu seyahatle, Güney Amerika'nın en ilginç coğrafyaları olan kuzey Arjantin, güney Bolivya, kuzey Şili'yi ve Paskalya Adası'nı birlikte keşfetme imkanı.
  • Nisan ile Kasım ayları arası And Dağları'nın yüksek platosunu keşfetmek için yağışsız ve açık hava koşulları olan en uygun dönemlerden biridir.
  • Uyuni'yi suyun olmadığı kurak mevsimde gezileceği için, 4x4 araçlarla tuz düzlüklerinin her yerine rahat ulaşım.
  • Paskalya Adası, yıl boyunca ziyaret edilebilecek bir destinasyondur. Ancak, daha sakin ve turist kalabalığının daha az olduğu, ortalama sıcaklığın 21°C civarında kaldığı Mayıs-Haziran aylarında ziyaret etmeyi daha uygun gördük. Yağışlar yılın bu zamanında daha sık görülür fakat adanın huzurlu atmosferi deneyimi bir o kadar büyülü kılar...
  • Program Dünya Mirası Listesi'nde yer alan büyüleyici vadi Quebrada de Humahuaca, Valparaiso ve Paskalya Adası'ndaki gizemli "Moai" heykellerinin diyarı Rapa Nui Milli Parkı'nı içermekte.
  • Şili ve Bolivya'nın muhteşem doğal güzelliklerinden olan tuz düzlüklerini, gayzerlerini, renkli göllerini ve rengarenk volkanik yapılarını keşfetme imkanı.
  • Arjantin'in en etkileyici doğal alanlarından biri olan Quebrada de las Conchas'ın keşfi.
  • Arjantin'in bağlarıyla ünlü Cafayate bölgesinde şarap tadımı.
  • 4000 metre yüksekliklere çıkacak olan bu seyahati, yaklaşık 1.200 metreden başlayarak, vücudunuzun yüksekliğe daha kolay alışmasını sağlayacakşekilde planladık.
  • And bölgelerinde yüksek irtifa ve kat edilmesi gereken uzun mesafeler içeren iki günün haricinde hiçbir zorlukla karşılaşmadan yapabileceğiniz bir tur.
  • Buenos Aires'in tarihi bir mekanında günümüzdeki en iyi tango gösterilerinin birini izleme.
  • Salta'da, Kuzey Arjantin'in ruhunu hissedeceğiniz bir "peña" gecesi yaşama ayrıcalığı.
  • Paskalya Adası'nda halkının tarihini, mitolojisini ve günlük yaşamını anlatan etkileyici bir şov izleme.
  • Şehirlerde seçkin 4 yıldızlı otellerde ve daha küçük yerleşimlerde özel konumlu 3 yıldızlı butik otellerde konaklama.
  • Paskalya Adası'nda, ana yerleşim yeri Hanga Roa'da 3 gece konaklama.

22 Mayıs 2026 Cuma İstanbul - Buenos Aires

İstanbul Havalimanı'nda, Türk Hava Yolları'nın TK 15 no.lu uçuşu ile saat 10:45'te Buenos Aires'e hareket. Saat 22:25'te Atlantik Okyanusuna açılan, Rio de la Plata halicinin batı kıyısında bulunan, subtropikal iklime sahip Arjantin'in başkenti Buenos Aires'e varış. Karşılamanın ardından, şehir merkezindeki otelimize transfer ve yerleşme. Geceleme otelde.

23 Mayıs 2026 Cumartesi Buenos Aires (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Arjantin, idari olarak 23 eyalet ve özerk Buenos Aires kentinden oluşan federal bir cumhuriyettir. Arjantin'in adı ise Latince "Argentum" yani gümüş kelimesinden gelir. Ülkenin en verimli tarım bölgesi olan Pampa'nın doğusunda bulunan Arjanti'nin başkenti Buenos Aires, Güney Amerika'nın en büyük kentlerinden biridir. Önce Güzel Hava Meryemi anlamına gelen "Madonna di Bonaria" ve sonra "Santa Maria de los Buenos Aires" den ismini alır. Atlantik Okyanusuna açılan, Rio Parana ve Rio Uruguay nehirlerinin oluşturduğu Rio de la Plata Nehri'nin batı kıyısında bulunan Arjantin'in başkenti Buenos Aires'i gün boyunca keşfetmek üzere hareket. Yeni Dünya ile Avrupa'nın etkilerinin bir karışımını sunan Güney Amerika'nın en büyüleyici başkentini tanıma gezisi sırasında: Plaza de Mayo Meydanı'nda "Cabildo" adlı belediye binası, Eva Peron balkonundan halka hitap ettiği Casa Rosada Hükümet Binası ve Katedral gibi görkemli binalar; adını Arjantin'in bağımsızlık günü olan 9 Temmuz 1816'dan alan, alabildiğine geniş "9 de Julio Avenida"Caddesi ve ortasında yükselen 1936, Buenos Aires'in kuruluşunun 400. yılı anısına yapılan Obelisk, tarihi Colon Tiyatrosu; adını Arjantin'in ilk bağımsızlık hareketi olan 25 Mayıs 1810 Devrimi'nden alan Mayo Caddesi; şehrin en ünlü ve hareketli alışveriş caddelerinden biri Florida Caddesi; Arjantin'in en etkili ve sevilen figürlerinden biri olarak tarihe geçen ve halk arasında "Evita" olarak tanınan Eva Peron'un mezarının bulunduğu meşhur Recoleta mezarlığı ve kilisesi; rezidensyel yeşil Palermo mahallesi; başarılı restorasyon projesi ile yenilenen, şehrin en gözde semtlerinden biri haline gelen Puerto Madero limanı; Buenos Aires'in en eski ve en karakteristik mahallelerinden biri olan, bohem atmosferi ve tango kültürüyle öne çıkan, kabareleriyle ünlü San Telmo mahallesi; ressamların çok sevdiği son derece renkli ve hareketli, sokak tangolarıyla ünlü rengarenk boyalı evleriyle La Boca mahallesi görebileceğiniz yerler arasında. Gezi esnasında, modern mimarisiyle öne çıkan liman bölgesi Puerto Madero'da "parilla" olarak adlandırılan tipik bir et lokantasında öğle yemeği. Akşam yemeği ise, unutulmaz bir tango gösterisi seyredeceğiniz, Buenos Aires'in en iyi tango mekanlarından birinde. Geceleme otelde.

24 Mayıs 2026 Pazar Buenos Aires - Salta (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Sabah, Arjantin'in kuzeybatı bölgesini keşfetmek üzere havaalanına transfer ve And Dağlarının eteklerinde 1152 metre yükseklikte bulunan Salta'ya uçuş. Yaklaşık iki buçuk saat süren uçuşun ardından, Aymara dilinde "çok güzel" anlamına gelen "sagta" dan adını alan, dolayısıyla "La Linda" yani "Güzel" lakabıyla anılan, sömürge dönemi mimarisi ile İnka etkisinin harmanlandığı yapılarıyla sevimli sömürge şehri Salta'ya varış. Karşılamanın ardından şehir merkezine transfer. Salta, aynı adı taşıyan eyaletin başkentidir. Salta bölgesi, zengin bir tarihe sahiptir. İspanyol yerleşimcilerin gelişinden önce bölge Diaguita, Calchaqui ve Omaguaca gibi çeşitli yerli kabilelerin yaşadığı bir yerdi. Yaklaşık 60 kilometre boyunca uzanan Lerma Vadisi'nde, And Dağları'nın doğu eteklerinde konumlanmış olan bu şehir, kolonyal mimarisi, doğal güzellikleri ve kültürel zenginliğiyle öne çıkar. 1582 yılında İspanyol kaşif Hernando de Lerma tarafından kurulan Salta, tarihte Arjantin'in bağımsızlaşması döneminde, Salta'nın önemli bir rolü vardır. Şehrin, Peru ve Buenos Aires arasında önemli bir ticaret yolu olan Camino Real üzerindeki stratejik konumu, Salta'yı sömürge döneminde ticaret ve iletişim için önemli bir nokta haline getirdi. İnka ve Kolomb öncesi yerli kültürüne ait pek çok kalıntının bulunduğu Salta, kolonyal dönem mimarisini en iyi koruyan şehirler arasında yer alır. İnka etkileriyle harmanlanmış mimarisi, Arjantin'in diğer şehirlerinden farklı bir atmosfer sunar. Öğle yemeğinin ardından, şehrin tarihi merkezinin keşfi: Ana meydan, kolonyal mimariyle inşa edilen "Cabildo" belediye binası, görkemli katedral, kırmızı dış cephesiyle dikkat çeken ikonik San Francisco kilisesi ve San Bernardo manastırı görülecek yerler arasında. İnka uygarlığının, yüksek irtifa arkeolojisine odaklanan etkileyici bir müze olan MAAM Müzesi gezisi. Burada, 1999 yılında Llullaillaco Yanardağı'nın zirvesinde (6739 m) keşfedilen olağanüstü korunmuş halleriyle İnka çocuk mumyalarını görmek mümkün. Capacocha adlı dini bir kurban ritüelinin parçası olarak gömülmüştür. Gezinin ardından otele yerleşme. Salta şehri, Arjantin'in folklorik müzik ve dans kültürünün en canlı yaşandığı yerlerden biridir. Arjantin'in kuzeybatısına özgü geleneksel dans ve müzik mekanı olan "Peña"da geleneksel müzik eşliğinde yöresel tatlardan oluşan akşam yemeği. "Peña" halk kültürünün yaşatıldığı mekanı olup, Arjantin'in ruhunu hissetmenin en otantik yollarından biridir. Geceleme otelde.

25 Mayıs 2026 Pazartesi Salta - Quebrada de las Conchas - Cafayate - Salta (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Kahvaltının ardından, toprağın kızıl rengiyle kontrast oluşturan göz alabildiğine yeşil ormanlarıyla Salta bölgesinin en pitoresk manzaralarından birine sahip "Quebrada de las Conchas"ı keşfetmek üzere yola çıkış. Adını Salta'nın kurucusu olan Don Hernando de Lerma'dan alan, tütün tarlaları, mısır ve meyve bahçeleriyle ünlü Arjantin'in önemli tarım merkezlerinden biri olan verimli Lerma vadisinden geçiş. Yüksekliği 2000 metreyi bulan, su ve rüzgar ile şekillenen büyüleyici jeolojik oluşum "Quebrada de las Conchas" kanyonu içinden geçen Las Conchas ırmağı, kızıl renkli kanyonu, paleontolojik kalıntıları ile jeolojik açıdan bölgenin en önemli yerlerinden biri olarak bilinmekte. Daha sonra, şarap yolu anlamına gelen "Ruta del Vino" olarak adlandırılan güzergahının keşfi. Lerma Vadisi'nin güney ucunda, sıradağların eteklerine dayalı, 1.660 metre yükseklikte bulunun büyüleyici Cafayate kasabası muhteşem bağlarıyla ünlü ve kolonyal dönem izleri taşıyan Cafayate'ye varış. Şarapçılıkta Arjantin'in ikinci en önemli bölgesi olan Cafayate'de Arjantin'in ikonik kırmızı üzümü Malbec ve meşhur aromatik beyaz "Torrontés" in yanı sıra Cabernet Sauvignon, Tannat, Chardonnay gibi şarapları da üretilmekte. Torrontés Üzümü, bölgeye özgü beyaz üzüm türü; aromatik ve ferahlatıcı şaraplar üretir. Şarap ve bağcılık tarihini anlatan Cafayate Şarap Müzesi'ni ziyaret. "Museo de la Vid y el Vino" (Üzüm ve Şarap Müzesi), Arjantin'in en modern ve etkileyici tematik müzelerinden biridir. Yüksek rakımın verimli topraklarında yetişen, özgün aromalarıyla Torrontés ve Malbec gibi üzüm türleriyle tanınan bölgenin bir şarap imalathanesinde tadım ve öğle yemeği. Calchaqui Vadileri'nin kalbinde, en yüksek kalitede el yapımı şaraplar üreten şarap imalathanesi, üzümü doğal yollarla yetiştirip, dedelerinden miras aldıkları teknik ve bilgileri uygulayarak agroekolojik tarım yapmaktadır. Öğleden sonra Salta'ya dönüş. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.

26 Mayıs 2026 Salı Salta - Paseo de los Colorados - Salinas Grandes - Purmamarca (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Kahvaltının ardından, geleneksel kıyafetleriyle Quechua ve Aymara kökenli toplulukların yaşadığı, kerpiç evleri, taş sokakları ve kolonyal mimari tarzdaki kiliseleriyle, yedi renkli dağın gölgesindeki And kasabası Purmamarca'ya doğru yola çıkış. Jujuy eyaletinde yer alan küçük ama büyüleyici kasabanın adı yerli Aymara dilinde "çöl kasabası" anlamına gelir. En çok, arkasında yükselen ve yedi renkli dağ anlamına gelen, adeta bir gökkuşağı gibi görünen "Cerro de los Siete Colores" ile tanınır. Pembe, yeşil, sarı, mor, kahverengi gibi tonlar farklı mineral katmanlarının milyonlarca yıl süren oluşumuyla meydana gelmiş. Varışta, rengarenk tepeyi çevreleyen "Paseo de los Colorados" adlı patikada, dağın çevresinde kısa bir doğa yürüyüşü. Yerel bir lokantada öğle yemeğinden sonra, hem doğal güzellikleri hem de stratejik konumuyla dikkat çeken, ulusal yol 52 üzerinde yer alan etkileyici "Cuesta de Lipan" dağ geçidi üzerinden muhteşem manzaralı ve Andlar'ın ruhunu hissettiren bir yolculuk yaparak Salinas Grandes'e doğru yola devam. Yaklaşık 20 kilometre uzunluğundaki ve 2.200 metreden başlayıp 4.170 metreye kadar yükselen bu yol, hem manzarası hem de mühendislik başarısıyla bölgenin en unutulmaz rotalarından biridir. Yolun zirvesine yakın bir noktada, tüm geçidi görebileceğiniz bir seyir terası bulunan seyir noktası Mirador'da mola. Arjantin'in beyaz tuz çölü olan Salinas Grandes, göz alabildiğine uzanan beyaz yüzeyiyle, hem doğa harikası hem de fotoğrafçılar için bir görsel şölen sunar. Yerel halkın geleneksel yöntemlerle tuz çıkardığı alanlar görülebilir. Bolivya'daki Uyuni Tuzlası'na benzerliğiyle dikkat çeker. Antik göllerin buharlaşmasıyla oluşmuş devasa tuz tabakasının altıgen geometrik şekilleri güneşli günlerde göz kamaştırıcı bir parlaklık sunar. Tuz düzlüklerini gezdikten sonra Purmamarca'ya dönerek, çevrede bulunan otelimize yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

27 Mayıs 2026 Çarşamba Purmamarca - Quebrada de Humahuaca - Tilcara - Huacalera (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Sabah, Arjantin'in Andlarındaki kültürel ve doğal mirası ile tanınan Humahuaca bölgesini keşfetmek üzere yola çıkış. Yaklaşık 155 kilometre uzunluğunda olan Dünya Mirası Listesi'ndeki Quebrada de Humahuaca Vadisi, kuzey-güney doğrultusunda uzanır. Batıda ve kuzeyde Altiplano, doğuda Sub-And dağları, güneyde ise sıcak vadilerle çevrilidir. Río Grande nehri vadiden geçer; kışın kurur, yazın ise bol su taşır. "Ressam paleti" olarak anılan Maimara renkli kaya oluşumları ve dramatik dağ manzaralarıyla ünlü Quebrada de Humahuaca vadisi tarihi ve kültürel açıdan zengin bir alandır. Bu bölge, hem yerli halkın geleneklerini hem de And Dağları'nın büyüleyici doğasını bir arada sunar. Humahuaca Vadisi, İnkalar için bir güzergah, keşifçiler ve sömürgeciler için zorunlu bir geçiş yolu, bağımsızlık savaşlarında stratejik bir geçiş noktası ve "Camino Inca" olarak bilinen önemli bir ticaret yoluydu. Sömürge dönemi yerleşimleri, bölgedeki İspanyol öncesi yerleşimlerle birlikte geliştikçe büyük önem kazanmış, ayrıca komşu Güney Amerika ülkeleriyle 10.000 yıl önce başlayan ve günümüze kadar devam eden kültürel alışverişi sağlamıştır. Asıl önemi, Quebrada'nın Atlantik'ten Pasifik'e, And Dağları'ndan güney ovalarına kadar uzak ve farklı toprakları ve kültürleri birbirine bağlayan kalıcı bir etkileşim aracı olarak hizmet etmesinde yatmaktadır. Bunun en açık örneği, Camino Real üzerinden Río de la Plata ve Potosi arasında bir ticaret yolu olarak oynadığı roldür. Vadi sömürge döneminden kalmış tarihi evlerini ve yine o dönemde döşenmiş yollarını hala büyük bir özveriyle koruyor. İnka öncesi MÖ 900 - MS 1500 yılları arasında Omaguaca halkı tarafından inşa edilen Pucara kalesiyle Tilcara; yerli sanatçılar tarafından XVII. yüzyılda yapılan ve İspanyol askeri kıyafetleriyle betimlenmiş, Barok Cuzco Okulu'na ait 9 adet "Angeles Arcabuceros" (Tüfekli Melekler) tablosu gibi sömürge dönemine ait birçok eser barındıran San Francisco de Paula Kilisesi ile ünlü, etrafı devasa kaktüsler ve dağlarla çevrili Uquia; köyün mimari dokusunu oluşturan kolonyal dönemden kalma taş sokakları, kerpiç evleri ve tarihi kiliseleriyle Humahuaca, bölgenin öne çıkan tarihi köylerdir. Zamanın durduğu bu köyleri gezdikten Huacalera'daki otelimize transfer ve yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

28 Mayıs 2026 Perşembe Huacalera - La Quiaca - Uyuni (Bolivya) (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Bugün sizi uzun bir yolculuk bekliyor. Sabah erken, Arjantin-Bolivya sınırındaki La Quiaca'ya doğru yola çıkış. İki buçuk saatlik bir yolculukla La Quiaca kasabası ile Bolivya'nın Villazón kasabasını birbirine bağlayan La Quiaca sınır kapısına varış. Karşılama ve sınır işlemlerinin ardından, araç değiştirerek Tupiza üzerinden Bolivya'nın Potosi bölgesinde, And Dağları'nın yüksek platosu olan Altiplano'da yaklaşık 3.670 metre rakımda bulunan Uyuni şehrine doğru yola devam. Kahvaltı ve öğle yemeği piknik şeklinde. Akşamüstü dünyanın en büyük tuz gölü olan Salar de Uyuni'ye açılan kapı olarak bilinen Uyuni'ye varışı takiben, şehrin 3 kilometre güneyinde, endüstriyel geçmişin izlerini taşıyan, dramatik bir manzara oluşturan tren mezarlığı anlamına gelen "Cementerio de los Trenes" in görülmesi. XIX. yüzyıl sonu - XX. yüzyıl başında Bolivya, maden ihracatı için demiryolu ağını geliştirdi. Uyuni, bu ağın önemli bir lojistik merkeziydi. Fakat 1940'lardan itibaren maden endüstrisinin gerilemesiyle trenler terk edildi. İlginç görüntülere sahip bu tren mezarlığında bir zamanlar gümüş, tuz ve yolcu taşımacılığı için kullanılan, sessizliğin içerisine sürgüne terkedilmiş, paslanmakta olan sayısız buharlı lokomotif ve vagon görebilirsiniz. Paslı trenler, mavi gökyüzü ve tuz çölü fonuyla eşsiz kareler sunar. Uyuni şehrine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bulunan, küçük ama önemli bir kasaba olan Colchani yakınında bulunan otelimize varış ve yerleşme. Tuz gölü üzerinde ilginç bir görüntü ortaya çıkaran otelin zeminleri, duvarları, mobilyaları ve çoğu eşyası tamamen tuzdan yapılmış. Odalar, tuz üzerinde oyulmuş Aymara Kızılderilileri'nin Astroloji unsurları ile dekore edilmiş. Salar de Uyuni'yi oluşturan tuz, lityum ve diğer minerallerden oluşan doğal malzeme kullanımı, yapının şekli kadar önemli. Bu unsurlar yapıya bir ekolojik ve biyoenerjik özellik vermekte. Uyuni Tuz Düzlükleri'nde gün doğumu ve gün batımı, doğa tutkunları ve fotoğrafçılar için adeta bir rüya gibi. Güneşin doğuşu ve batışı, gökyüzünün pastel tonlarının beyaz tuzla buluştuğu eşsiz manzaralar sunar. Uyuni'de ayrıca gece Samanyolu'nu çıplak gözle görmek mümkündür. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

29 Mayıs 2026 Cuma Uyuni - Salar de Uyuni Tuz Düzlükleri - Incahuasi Adası - Eduardo Avaroa Ulusal Rezervi (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Kahvaltının ardından, sönmüş bir volkan olan kutsal Tunupa Yanardağı'ndan dolayı "Salar de Tunupa" olarak da adlandırılan "Salar de Uyuni" tuz düzlüklerinin keşfi için 4x4 arazi araçlarıyla hareket. Yaklaşık 12.000 km² alanıyla dünyanın en büyük tuz gölü Salar de Uyuni, güneybatı Bolivya'nın büyük bir kısmını kaplayan tarih öncesi bir iç denizin parçasıydı. Bu devasa tuz rezervi, 10 milyar ton olarak belirlenmiş. Uyuni'nin tuzu kalıplar halinde kesilerek inşaat malzemesi olarak kullanılabilmekte. 2 ila 10 metre arasında değişen kalın tuz kristalleri tabakası ile eşsiz Salar de Uyuni uzaydan görülebilen tek parlak nokta. Yalnızca sıradağlar ve gökyüzü tuz gölünün sınırlarını oluşturmakta. Burada radyasyon ve diğer şaşırtıcı tabiat olaylarından dolayı serap ve optik efektler oluşmakta. Salar de Uyuni doğa harikası, yılın farklı dönemlerinde bambaşka yüzler gösterir. Yağmur mevsiminde (Aralık-Nisan), 5-20 cm arası bir su tabakası ile kaplı olan çöl Dünya'nın en büyük aynasına dönüşerek çok özel görüntüler sergilemekte: zaman zaman ufuk çizgisini ayırt edebilmek imkansız olmakta. Mayıs - Kasım ayları arasında süren kuru mevsim ise, bembeyaz tuz tabakasından dolayı gölün gerçek "tuz çölü" halini görmek isteyenler için en ideal zamandır. Altıgen tuz desenlerinin en net şekilde görüldüğü dönemdir. Göl yüzeyinde doğal olarak oluşan geometrik şekiller, fotoğrafçılar için eşsiz bir görsel şölen sunar. Gölün ortasında bulunan balık şeklindeki, dev kaktüslerle kaplı volkanik Incahuasi adası gezisi. Zirvesine tırmanıldığında gölün panoramik manzarası nefes kesicidir. Adada, piknik şeklinde öğle yemeği. Gezi esnasında tuz elde etme işlemini görebilirsiniz. Salar de Uyuni'nin güneyinde bulunan Kuzey Lipez bölgesindeki jeolojik ve ornitolojik çeşitliliğiyle tanınan Eduardo Avaroa And Dağları Faunası Ulusal Rezervi'ne doğru yola devam. Bolivya'nın doğa harikaları arasında yer alan, zengin bir ekosisteme sahip, yüksek sülfür ve mineral içeren, Laguna Hedionda gölüne varış. Rüzgarsız günlerde yüzeyi ayna gibi yansımalar oluştuğu göl, gezegenimizdeki altı flamingo türünden üçü olan James flamingosu, And flamingosu ve Chilean flamingosu türlerinin ve çeşitli su kuşlarının yaşam alanıdır. Arka planda yükselen volkanlar ve dağlar, göle dramatik bir atmosfer katar. Göl çevresinde yer alan eko otelimize varış ve yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

30 Mayıs 2026 Cumartesi Siloli - Laguna Colorada - Sol de Mañana Gayzerleri - Laguna Verde - San Pedro de Atacama (Şili) (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Kahvaltının ardından, Şili sınırına doğru ilerlerken, kahverengi, bej, kırmızı, portakal ve sarının tüm nüansları taşıyan büyük Siloli çölünü katederek unutulmaz manzaraların tadını çıkaracağınız Eduardo Avaroa Milli Parkı gezisine devam. Volkanlar ve taşlaşmış lavlardan oluşan devasa kaya oluşumlarıyla çevrili vadilerden birinde yolculuk ederken, kendinizi başka bir gezegendeymiş gibi hissedeceksiniz. Yarı yolda, Laguna Colorada gölünün keşfi. Gölün kırmızımsı rengi, içinde bulunan algler ve mineral tortuları sayesinde oluşur. Günün saatine ve güneş ışığına göre renk tonları değişebilir: sabahları turuncu, öğlen kırmızı, akşamları bordo tonları görülebilir. Daha sonra, yoğun jeotermal aktivitesiyle "sabahın güneşi" anlamına gelen Sol de Mañana'nın keşfi. Bu alan, her boyda yüzden fazla kaynayan çamur havuzu, sülfür kaynağı ve buhar püskürten yer çatlakları ile hatırlanır. Bir sonraki mola doğal sıcak su kaynakları ile ünlü "Los Polques" olacak. Laguna Chalviri kıyısında yer alan Polkes'de, gerçek dışı bir ortamda, sıcaklığı 28-30 derece arasında değişen mineral yüklü termal sularında yüzme imkanı. Piknik seklinde öğle yemeğinden sonra, garip kaya oluşumlarından dolayı İspanyol ustanın resimlerini anımsatan ve Dali olarak adlandırılan çölden geçerek, Şili sınırına yakın bir konumda yer alan, yeşil göl anlamına gelen olağanüstü güzellikteki Laguna Verde'ye doğru yola devam. İçerisinde bulunan yüksek oranda bakır çözeltisinden dolayı göle hakim olan yeşil renkten adını alan Laguna Verde, 5916 metreye ulaşan zirvesi ile Liancahur Yanardağı'nın eteklerinde, 4.300 metre yükseklikte bulunan konumuyla dünyanın en yüksek gölleri arasında yer almakta. Ayrıca lagünün rengi, yüksek derecede mineral içerdiği için sihirli bir şekilde koyu yeşilde çarpıcı bir zümrüt rengine doğru değişmekte. Hito Cajon'da sınırı geçme işlemlerinin ve araç değiştirmenin ardından, 2438 metre yükseklikte bulunan, Şili'nin arkeolojik anlamda başkenti San Pedro de Atacama'ya doğru yola devam. Atacama Çölü'nün kalbinde yer alan gerçek bir vaha olan büyüleyici San Pedro de Atacama kasabası, 1450 yılında İnkaların, 1536 yılında ise İspanyolların egemenliği altına girmiş. XIX. yüzyılda bölgede yaygınlaşmaya başlayan bakır endüstrisiyle ticaret alanında öne çıkmaya başlayan San Pedro de Atacama, günümüzde ise, kerpiçten evleri ve dar toprak yollarıyla, Şili'nin arkeoloji ve turizm merkezi haline gelmiştir. Varışta otele transfer ve yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.

31 Mayıs 2026 Pazar San Pedro de Atacama - Atacama Tuz Düzlüğü - Toconao - San Pedro de Atacama (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Kahvaltının ardından, 3000 kilometrekarelik geniş alanıyla Şili'nin en büyük tuz düzlüğü olan flamingoların yaşam alanı Salar de Atacama'ya doğru hareket. Denizden 2500 metre yükseklikte bulunan Salar de Atacama, dünyanın en kurak çölü olarak bilinen Atacama Çölü'nün tam ortasında yer almakta. Bu sebeple, oldukça kuru ve pussuz bir havaya sahip olan "Salar de Atacama"da, 70 kilometre ötede bulunan tuz düzlüğünün diğer ucunu görmek mümkün. Tuz düzlüğünün altında ise, oldukça kalın bir tuz tabakasıyla örtülü bir tuz gölü bulunmakta. Bolivya, Şili ve Arjantin'den oluşan Lityum Üçgeni'nde yer alan Salar de Atacama, dünyanın en büyük ve en saf aktif lityum kaynağıdır. %0,14'lük ortalama lityum konsantrasyonuna sahiptir ve bu bilinen en yüksek değerdir. "Salar de Atacama" aynı zamanda, And, Şili ve Jame's olmak üzere 3 flamingo türüne ev sahipliği yapmakta. Tuz çölünün keşfinin ardından, bir kanyonda kurulmuş bir çöl köyü olan Toconao gezisi. Toconao çölün kuraklığına rağmen yeşil bir vaha gibi görünür. Sokakları ile yapılarında kullanılan liparit taşı sayesinde kendine özgü bir mimariye sahip. Bu volkanik taş, bölgenin doğal kaynaklarından biri olup Toconao'nun karakteristik görünümünü belirler. San Pedro de Atacama'da daha çok kerpiç tercih edilirken, Toconao taş mimarisiyle öne çıkar. Yerel bir restoranda öğle yemeği için San Pedro de Atacama'ya dönüş. kasaba, Atacama halkı tarafından kurulmuş ve İnka İmparatorluğu döneminde önemli bir yerleşim olmuştur. Kolonyal dönemden kalma San Pedro Kilisesi, kerpiç mimarisiyle dikkat çeker. Öğleden sonra San Pedro de Atacama'da serbest zamanın ardından, gün ışığına göre değişen kayaların renkleri ile "Ay" ve "Ölüm" vadileri anlamına gelen Valle de la Luna ve Valle de la Muerte'yi keşfetmek üzere yola çıkış. Her biri farklı jeolojik yapılar ve görsel etkiler sunar. Mars Vadisi olarak da anılan Ölüm Vadisi'nde, erozyon sonucu değişik şekillerde oluşan birçok kaya formasyonu ve kumul bulunmakta. Ay Vadisi Mars'a benzer yüzey yapısı nedeniyle NASA tarafından test alanı olarak kullanılmıştır. Vadide yapacağımız kısa bir yürüyüş sırasında Üç Meryem anlamına gelen "Las Tres Marias" kaya formasyonunu ve tuz mağaralarını ziyaret. Gün sonunda, kumulların ardında kaybolan güneşin sunduğu muhteşem günbatımı manzarasının seyri. Bir zamanlar, San Pedro papazı Le Paige ayda çekilen ilk fotoğrafları görünce, buradaki yüzey şekillerinin Ay'dakilerle çok benzeştiğini fark edip bu vadiye Ay Vadisi adını vermiş. Akşam yemeği yerel bir lokantada. Geceleme otelde.

01 Haziran 2026 Pazartesi San Pedro de Atacama - Calama - Santiago de Chile (Kahvaltı, Akşam Y.)

Sabah, San Pedro'dan bir buçuk saatlik mesafede bulunan, Atacama Çölü'nün ortasında konumlanmış önemli bir madencilik ve lojistik şehri olan Calama'nın havalimanına transfer ve ülkenin orta kısmında yer alan, ortalama 500-600 metre yükseklikteki Şili'nin başkentine uçuş. Ülkenin en büyük şehri ve ekonomik, kültürel, siyasi merkezi Santiago de Chile ya da kısaca Santiago'ya varış. Karşılamanın ardından, şehir merkezine transfer ve And Dağları'nın eteklerinde ve ülkenin ortasındaki bereketli topraklar üzerinde bulunan Santiago'nun keşfi. Santiago, gökdelenlerle çevrili modern bir şehir olmasının yanı sıra, kolonyal dönemden kalma yapılarıyla tarihî dokusunu korur. Santiago, Güney Amerika'nın en yüksek refah seviyesine sahip şehirlerinin başında gelir. Şili'nin, kişi başına düşen milli gelire göre bölgenin en zengin ülkesi olduğu aşikardır. 1541 yılında Picunche yerlilerinin yaşadığı bölgede, 1540 yılında Cuzco'dan ayrılıp Atacama Çölü üzerinden Şili'ye ulaşan Peru fatihi Francisco Pizarro'nun teğmeni ve Şili'nin ilk valisi Pedro de Valdivia tarafından kurulan Santiago, 1818'de Şili'nin bağımsızlık savaşında önemli rol oynamıştır. Sömürge dönemi yapıları ve modern gökdelenlerin karışımından oluşan başkent büyük bir kontrast yansıtmakta. Tur esnasında şehrin ana caddesi Avenida Libertador Bernardo O'Higgins; eski mahalleler; hipodrom; üniversiteler; Cousino Sarayı; başlangıçta Şili Darphanesi olarak kullanılan, bir zamanlar Salvador Allende ve Augusto Pinochet'nin hükmettikleri bu nedenle hem siyasi hem de sembolik bir anlam taşan Palacio de La Moneda (darphane) hükümet sarayı; neoklasik mimarisiyle dikkat çeken Metropolitana Katedrali ve eski kongre binası ile kolonyal şehrin göbeği olan, askeri törenler, protestolar ve kutlamalar için kullanılan Plaza de Armas meydanı; merkez postane (Correo Central) ve merkez çarşısı gibi yerleri görebilirsiniz. Ve ayrıca, Plaza Mustafa Kemal Atatürk meydanında, küçük bir park içinde yer alan, kaide yazısında "Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, ülkesinin fedakar ve sadık hizmetkarı, benzeri olmayan, insanlık idealinin canlı örneği..." gibi anlamlı ifadelerin yazdığı Atatürk'ün büstünü ziyaret edeceğiz. Ardından Forestal Parkı, bohem semti Bellavista, Metropolitan Ulusal Parkı, şehrin ve And Dağları'nın manzarasına hakim San Cristobal ve Santa Lucia tepeleri ile geziye devam. Vitacura, Las Condes ve Providencia rezidensiyel semtlerinden geçerek Santiago'nun eşsiz bir panaromasına hakim dünyanın en büyük parklarından Cerro San Cristobal tepesine çıkış. Gezinin ardından, şehir merkezindeki otelimize yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.

02 Haziran 2026 Salı Santiago - Valparaiso - Vina del Mar - Santiago (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Sabah, Santiago'dan 120 kilometre uzaklıkta ve Pasifik Okyanusu'nun kıyısında bulunan, efsanevi Valparaiso liman-kentine hareket. Şili'nin en önemli şarap üretim bölgelerinden biri olarak tanınan verimli Casablanca vadisinin büyük bağlarının ve küçük bağ evleriyle Curacavi vadisinin meyva bahçelerinin süslediği manzaraların ortasından geçerek Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Valparaiso'ya varış. Valparaíso, XIX. yüzyılda Atlantik ve Pasifik arasında seyahat eden gemiler için önemli bir durak olmuştur. Bugün hâlâ Şili'nin en büyük ticari limanlarından biridir. Şili Ulusal Kongresi'nin merkezi Valparaíso şehrinde yer alır. Bu durum, Şili'yi Latin Amerika'da başkenti dışında bir şehirde kongresi bulunan nadir ülkelerden biri yapar. Şehrin şanlı geçmişinin bıraktığı güzel mimari örneklerinden ziyade, renkli sokaklar, sanat galerileri ve kafelerle dolu tepelerde konuşlanmış, bohem atmosferiyle popüler mahalleler gezginleri daha fazla etkilemekte. Kazıklar üzerinde mucizevi bir şekilde "cerros" olarak adlandırılan kıyının yamaçlarında asılı duran binlerce rengarenk ev harika bir görünüm sergilemekte. "Ascensores" olarak bilinen ve en eski olanı 1883'te hizmete giren tarihi fünikülerler ile çıkılan 45 mahallenin tepelerinden şehrin, körfezin ve ilginç limanın harika manzaralarını seyretmek mümkün. Manzaralı bir restoranda öğle yemeğinden sonra, artistlerin ve şairlerin ilham kaynığı olan Cerro Florida tepesinin pitoresk mahallesinde bulunan Edebiyat Nobeli ödüllü, XX. yüzyılın en etkili şairlerinden biri olarak kabul edilen Şilili edebiyatçı, diplomat ve politikacı Pablo Neruda'nın Şili'deki üç evinden biri olan "La Sebastiana" gezisi. Ardından, adeta açık bir hava müzesini oluşturan, yerel sanatçılar tarafından politik mesajlar, kültürel temalar ve soyut ifadelerle duvarları tuvale dönüştürdükleri ve "murales" olarak adlandırılan duvar resimlerini görerek aşağı şehrine kadar yürüyüş. Daha sonra, Valparaiso'nun yakınlarında bulunan ve "Ciudad Jardin" yani bahçe şehir olarak andlandırılan, birbirinden güzel plajlarıyla ünlü Şili'nin en ünlü tatil beldesi Vina del Mar gezisi için hareket. Şehrin en tanınmış simgelerinden biri olan, gerçek saat mekanizmasına sahip ve saat göstergesi ve çerçevesi tamamen çiçeklerle süslenmiş "Reloj de Flores" çiçek saati, Şili'nin en eski ve en prestijli Casino, şehrin kurucularından José Francisco Vergara'dan adını alan Vergara Meydanı ve egzotik ağaçlarıyla Quinta Vergara parkının görülmesi. Akşamüstü Santiago'ya dönüş. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.

03 Haziran 2026 Çarşamba Santiago - Paskalya Adası / Hanga Roa (Kahvaltı, Akşam Y.)

Sabah, Şili'ye bağlı Paskalya Adası'na uçmak üzere Santiago Havalimanı'na transfer ve Latam Hava Yolları ile Güney Pasifik'te yer alan dünyanın en ıssız adalarından biri olan Paskalya Adası'na hareket. İspanyolca adı "Isla de Pascua" olan Paskalya Adası Şili kıyısından yaklaşık 3.700 ve Fransız Polinezyası olarak bilinen Tahiti'ye 4.000 kilometre uzaklıkta. Adanın en yakın komşusu, HMS Bounty isyancılarının ve Tahitili kadınları ile arkadaşlarının 1790 yılında yerleştiği küçük Pitcairn Adası ise 2.000 kilometre uzaktadır. 5 saat 25 dakika süren bir uçuştan sonra hem ruhu hem de kapısı olan Hanga Roa'ya varış. Hanga Roa, Paskalya Adası'nın yerel adı olan Rapa Nui'nin tek yerleşim merkezi ve kültürel kalbidir. Adanın batı kıyısında yer alan bu küçük kasaba, hem yerel halkın yaşam alanı hem de turistlerin başlangıç noktasıdır. Bu küçük, büyüleyici ada, 1722 yılında Paskalya bayramının pazar gününde Hollandalı amiral Jakob Roggeveen tarafından keşfedildiği için Paskalya adası ismini almış. Ancak yerli halk polinezyalı ismi olan ve "Büyük Rapa" ya da "Büyük Ada" şeklinde yorumlanabilen "Rapa Nui"yi veya dünyanın göbeği anlamına gelen "Te Pito o Te henua" yı kullanmaktalar. Rapa Nui'ye ilk yerleşim yaklaşık 1600 yıl önce gerçekleşti. Maceracı şef Hotu Matu'a, ilk yerleşimcileri Markiz Adaları'ndaki Hiva adlı bir adadan getirmiştir. Halkını nesiller boyunca Polinezya'nın geri kalanından izole bir şekilde yaşadıkları ıssız Rapa Nui adasına götürdü. Evlerine "Te Pito o Te henua" adını verdiler. Yaklaşık bir asır önce, adayı ziyaret eden bir Tahitili, adanın şeklinin kendisine kendi ana adalarından biri olan Rapa Iti'yi (Küçük Rapa) hatırlattığını düşündü ve adaya yaygın olarak bilinen Polinezya adı olan Rapa Nui'yi (Büyük Rapa) verdi. XVIII. yüzyıldan XX. yüzyılın başlarına kadar diğer birçok Pasifik adasında olduğu gibi, Avrupa'dan gelen hastalıklar ve sözleşmeli işçilik uygulamaları yerli nüfusun azalmasına neden oldu. Şili 1888 yılında adayı ilhak ettiğinde yerli halkı Hanga Roa köyüyle sınırladı ve geri kalan toprakları koyun yetiştiriciliği için ayırdı. "Rapanuiler" gerçek özgürlüklerine ve haklarına ancak XX. yüzyılın ikinci yarısında kavuştular ve dilleri artık okullarda öğretiliyor. Bugün, ada halkı Şili vatandaşı olsa da, Polinezya'nın geri kalanındaki "kuzenleriyle" ortak bir Polinezya mirasını paylaşıyorlar.
Karşılamanın ardından, Hanga Roa merkezine yakın yer alan otelimize transfer ve yerleşme. Pazar ve el işi ürünleri, Rapa Nui motifli hediyelikleri ve yerel sanat eserlerinin satıldığı dükkanlarıyla Hanga Roa kasabası keşfetmek için öğleden sonra serbest zaman. Taş fırında pişirilen "Curanto Rapa Nui" adlı geleneksel Rapa Nui mutfağından oluşan akşam yemeğinin ardından, geleneksel müzik enstrümanları eşliğinde, Polinezya kökenli halkının tarihini, mitolojisini ve toplumsal ritüellerini sahneye taşıyan büyüleyici Rapa Nui kültürel dans gösterileri izleme. Rapa Nui dansları, adanın geçmişiyle bugünü arasında kurulan canlı bir köprüdür. Geceleme otelde.

04 Haziran 2026 Perşembe Paskalya Adası (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Rapa Nui, yaklaşık 163 km² bir adadır. Adada üç sönmüş yanardağ, engebeli tepeler ve etkileyici kıyı kayalıkları bulunur. En yüksek noktası ise Terevaka Dağı'dır. Volkanik kökenler, adanın tarihinde önemli bir rol oynayan lav tüpleri, krater gölleri ve taş ocaklarından oluşan bir manzara yaratmış. Burada, Moai olarak bilinen büyük megalitik yapıların yaratılması ve benzersiz bir medeniyetin geliştirilmesiyle tanınan kadim bir kültürün torunları olan Polinezya kökenli Rapa Nui halkı yaşıyor. Araştırmalara ve sözlü geleneklere göre ada bir zamanlar ağaçlarla kaplıymış, ancak bu ağaçlar, muhtemelen adanın dört bir yanına dağılmış yaklaşık 900 "Moai" veya taş anıtın inşası ve taşınması için kesilmiş. Amiral Jacob Roggeveen'in Rapa Nui'ye 1722 yılında gelmesinden sonra, bu temasın üzerinden birkaç on yıl geçtikten sonra yerli klanlar arası savaşlar başladı ve 1864'te "Moai" lerin devrilmesiyle sonuçlandı. İngiliz kaşif Kaptan James Cook 1774 yılında adaya geldi ve onu diğer kaşifler izledi. Hepsi taş Moai'lere hayran kaldı. Moai'ler, dış dünyanın dikkatini çektiğinden beri, onları gören herkesin hayranlığını kazanmıştır. Örneğin "Büyük okyanusun ortasında, kimsenin gitmediği bir bölgede, gizemli ve ıssız bir ada var," diye yazmıştı XIX. yüzyıl Fransız denizci ve yazar Pierre Loti. "Ada, hangi ırktan olduğunu bilmediğim, bugün yozlaşmış ya da yok olmuş, devasa heykellerle dolu; geçmişi hâlâ bir muamma. Yarı fantastik bir ülkenin hatırası ve bir rüya diyarının anısıyla kaldım"…
Kahvaltının ardından, Dünya Mirası Listesi'ndeki Rapa Nui Milli Parkı'nı keşfetmek üzere hareket. Adanın en meşhur ören yerlerini ve harika doğasını keşfedebilmek için bol yürürüş yapılacak bir gün. Yaklaşık 900 heykel, 300'den fazla tören platformu ve tarım, cenaze törenleri, konut ve üretim gibi çeşitli faaliyetlerle ilgili binlerce yapının bulunduğu tahmin ediliyor. Taş heykellerin yüksekliği 2 metreden neredeyse 24 metreye kadar değişmekte olup, volkanik cüruftan yapılmıştır. Bunların neden oyuldukları ve gelişmiş makinelere sahip olmayan insanların bu ağır megalitleri nasıl taşıyabildikleri konusunda birçok teori ortaya atıldı. Adayı, Rapa Nui kültürünün en önemli ören yerlerinden biri olan ve halen tam olarak sırları çözülememiş, ataları temsil eden "Moai" adlı dev heykellerin oyulduğu, yarım kalmış heykellerle dolu Rano Raraku taş ocağıyla başlayarak gezeceğiz. Daha sonra, bazı yazıtların korunduğu, en büyük Moai dizilimi olan kutsal Ahu Tongariki platformu gezisi. Te Pito Kura ise, La Pérouse Körfezi'nin önünde bulunan bir tören merkezidir. Burada Paro adlı tek bir "Moai" yer almaktadır. Paro Moai, Rano Raraku ocağından taşınıp bir ahu (platform) üzerine dikilen en büyük Moai heykelidir. Moai yüzüstü yatıyor ve gövdesi çökme sonucu ikiye bölünmüş. Boyutları göz alıcı: yüksekliği 10 metreye ulaşıyor ve ağırlığının 80 tonu aştığı tahmin ediliyor. Başının önünde, yaklaşık 2 metre yüksekliğinde ve yaklaşık 10 ton ağırlığında devasa bir "pukao" (başlarına yerleştirilen taş şapkası) bulunuyor. Puna Pau taş ocağından oyularak getirilen en hacimli başlıklardan biri olarak kabul ediliyor. Öğlen yemeği piknik şeklinde geziler esnasında. Son olarak, en kuzeyde bulunan ve Markiz Adaları'ndan gelen adanın ilk kralı efsanevi Kral Hotu Matu'a'nın adaya ilk ayak bastığı yer olan Anakena plajı gezisi. Ülkedeki çatışmalar nedeniyle, şef Hotu Matu'a yeni bir diyara yolculuk etmek üzere müritlerini topladı. Hotu Matu'a ve kayınbiraderi, insan, yiyecek, su, bitki ve hayvanlarla dolu uzun, çift kanolarla denize açıldılar. İki aylık bir yolculuğun ardından Anakena Körfezi'ne ulaştılar. Beyaz, ince mercan kumlu Anakena adanın en önemli ve en güzel plajıdır. Kristal turkuaz denizde yüzme imkânı. Hanga Roa'daki otelimize dönüş. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

05 Haziran 2026 Cuma Paskalya Adası (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)

Kahvaltının ardından, Paskalya Adası'nın keşfine devam. Vinapu, adanın güney kıyısının kenarında geniş bir arkeolojik komplekstir. Bu tören merkezinde iki anıtsal ahu öne çıkıyor. Ayrıca burada, Polinezya'nın başka hiçbir yerinde bulunmayan ve adanın nüfusunun kökeni hakkında Güney Amerika'daki İnka kültürüne dayanan birçok teorinin ortaya çıkmasına yol açan bir taş işleme biçimini görebilirsiniz. Vinapu'nun, Pasifik seferi sırasında İnka Tupac Yupanqui tarafından inşa edildiği yönünde bir teori var. Tartışmalar ve teoriler bir yana, bu şimdilik Paskalya Adası'nın büyük gizemlerinden biri olarak kalacak. Ahu Vinapu daha eski bir platformdur. Burada beş devrilmiş Moai ve etrafa dağılmış birkaç pukao görmek mümkün. Ancak asıl ilgi çekici olan, bir kadın Moai'yi temsil eden kırmızı sütundur. Bu sütun, gömülmeden önce cesetlerin kurutulduğu ahşap bir çerçeveyi tutmak için kullanılmış olabilir. Kadın cinsiyetini temsil eden heykeller oldukça azdır. Rano Kau, Paskalya Adası'nda hayranlıkla izleyebileceğiniz en büyük yanardağ ve en güzel ve etkileyici doğal alanlardan biridir. Rano Kau, bu küçük üçgen şeklindeki adanın oluşumunu sağlayan üç ana volkanik koniden biridir. Burada asit lav püskürmeleri meydana gelmiştir. Bu tür lavların görünür örnekleri üst yüzeylerde obsidyen, trakit parçaları ve diğer piroklastik malzemelerin çıkıntılarıyla açıkça görülmektedir. Bütün bu malzemeler arasında en değerlisi, özellikle mızrak uçları, taş keserler (toki), kazıyıcılar, Moai göz bebekleri gibi çok sayıda eserin yapımında kullanılan obsidyendi. Volkanik kraterin geniş kalderası içinde biriken yağmur suları, büyük bir göl oluşturmuş. Gölün yüzeyi büyük ölçüde "totora" sazlarından oluşan çok sayıda yüzen ada ile kaplıdır. Rano Kau'nun en dar ucunda, adanın en muhteşem manzaralarından birine sahip olan Orongo Tören Köyü yer almaktadır. Köy "Manutara" kuşunun ilk kutsal yumurtasını toplamayı uman klanların şefleri tarafından mevsimsel olarak iskan ediliyordu. Her bahar, farklı klanlardan yarışmacılar Orongo tören köyünden Motu Nui adasına yüzerek giderdi. Amaç, kutsal Manutara kuşunun ilk yumurtasını bulmak ve sağlam şekilde geri getirmekti. Yumurtayı başarıyla getiren yarışmacının temsil ettiği klan lideri, bir yıl boyunca Kuş Adam unvanını alır ve hem dini hem de siyasi gücü elinde tutardı. Yaratıcı tanrı "Make Make" onuruna düzenlenen ve "Tangata Manu" (Kuş Adam) yarışması sırasında doruk noktasına ulaşan dini kökenli bir kutlamaydı. Bu törene katılanlar özel bir mimari yapıya sahip evlerde kalıyorlardı. Kraterin kenarına sıralanmış 54 ev, denize bakan üç bağımsız set oluşturacak şekilde inşa edildi. Bazı evlerin içinde "Kuş Adam" törenini betimleyen ilginç resimlere rastlanmıştır. Kuşların tanrılarla, özellikle de deniz kuşlarının yeryüzünü, denizi ve gökyüzünü birleştirdiği yönünde mistik bir inanç vardı. XVIII. yüzyılın başlarında, eski siyasi ve dini düzenin prestijinin kaybolması nedeniyle, Moai heykelleriyle temsil edilen tanrılaştırılmış atalar kültü terk edilir. Yavaş yavaş eski inançların yerini doğurganlıkla ilgili ve tek bir tanrıya, yaratıcı tanrı "Make Make"e bağlı yeni ritüeller aldı. Başlangıçta Make Make onuruna düzenlenen Kuş Adam yarışmasının kutlanması dini bir nitelik taşıyordu. Daha sonra "matato'a" (savaşçı liderler) önderliğindeki yeni klanların yükselişiyle tören daha politik bir nitelik kazandı ve savaşçı sınıfın gücünü meşrulaştırmasına olanak veren bir sistem haline geldi. Yeni yöntemle liderlik, yumurta için yapılan ritüel yarışa dayalı olarak farklı klanlar arasında dönüşümlü olarak gerçekleştiriliyordu. Bu sıradışı sınavın galibi, "Tangata Manu" yani Kuş Adam olarak kutsanıyor ve Make Make'in yeryüzündeki temsilcisi olarak bir yıl boyunca görev yapıyordu. Öğle yemeği için Hanga Roa 'ya dönüs. Öğleden sonra çeşitli platformları ve restore edilmiş heykelleri göreceğiniz geziye devam. Adanın iç kesimlerinde inşa edilen az sayıdaki "ahu"dan en önemli ve en gösterişli platform, adanın en yüksek noktası olan Maunga Terevaka yanardağının güneybatı yamacında yer alan Ahu Akivi'dir. Ahu Akivi yedi moai'yinin adadaki denize bakan tek heykeller olduğu, diğerlerinin ise okyanusa sırtını döndüğü söylenir. Ahu Akivi, kesin bir astronomik yönelime göre inşa edilmiş olup, mevsim değişikliklerini ve tarımsal faaliyetler için en uygun zamanları kontrol ediyordu. Tahai tören kompleksiyse, adanın en ilginç yerlerinden biridir çünkü en eski yerleşim yerlerinden birini muhteşem güzellikteki bir manzarayla birleştirir. Tahai, ölen ve buraya gömülen son yüksek rütbeli hükümdar "ariki mau" Ngaara'nın son ikametgahıydı. Ahu Ko Te Riku, beyaz mercan ve obsidyenden oluşan gözleri olan tek moai'yi barındırıyor. Tahai'yi adanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri yapan şey, inanılmaz gün batımı manzarasıdır. Okyanusa bakan bu alan, gökyüzü altın ve turuncu tonlara bürünürken güneşin Moailerin arkasında yavaşça kaybolduğu mükemmel bir seyir noktası sunar. Ahu Tahai'de büyüleyici gün batımını izledikten sonra otele dönüş.

06 Haziran 2026 Cumartesi Paskalya Adası / Hanga Roa - Santiago de Chile (Kahvaltı)

Sabah, arzunuza göre Hanga Roa'daki Arkeoloji müzesini gezebilmeniz veya el sanatları çarşısında son alışverişleri yapabilmeniz transfer saatine kadar serbest zaman. Öğlene doğru Latam Hava Yolları ile Santiago de Chile'ye uçmak üzere Mataveri Havalimanı'na transfer. Varışı takiben Santiago Arturo Merino Benitez Havalimanı'nın yakınlarındaki otelimize transfer ve yerleşme. Geceleme otelde.

07 Haziran 2026 Pazar Santiago de Chile - İstanbul (Kahvaltı)

Türk Hava Yolları'nın TK216 no.lu uçuşu ile saat 10:30'da İstanbul'a hareket.

08 Haziran 2026 Pazartesi İstanbul

Saat 11:35'te İstanbul Havalimanı'na varış.
Buenos Aires : Anselmo Curio Collection by Hilton 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Salta: Design Suites Hotel 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Purmamarca: Hotel Manantial del Silencio 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Huacalera: Hotel Huacalera 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Uyuni: Hotel Palacio de Sal 3 * Superior
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Siloli Çölü: Hotel Tayka del Desierto 3 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
San Pedro de Atacama: Hotel Cumbres 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Santiago de Chile: Hotel Bidasoa 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Paskalya Adası: Hare Nua Hotel Boutique 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Santiago de Chile: Hotel Holiday Inn Santiago 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Rezervasyon Şartları:
Özel ödeme şartları
  • Kayıt anında tur ücretinin %35'i ön ödeme olarak tahsil edilerek, kati tur kaydı gerçekleştirilir.
  • Bakiye, seyahatin başlamasından 60 gün öncesine kadar tamamlanmalıdır.

  • Ödemelerin belirtilen süre içinde yapılmaması durumunda rezervasyon iptal olmuş sayılır ve iptal koşulları uygulanır.

    Özel iptal şartları
  • Tur hareket tarihinden 60 gün öncesi tur bedelinin tamamı ödenmiş olmalıdır. Bu tarihten sonra seyahatin iptali durumunda, maalesef iade yapılamaz ve seyahat sigorta paketi devreye girer. 60 günden önce yapılan iptallerde ise emisyonu yapılmış ucak biletlerinin, havayolu şirketi tarafından uygulanan cezai müeyyideleri aynen alıcıya yansıtılır.
  • Ücrete dahil olan hizmetlerimiz
    • Buenos Aires/Salta; Calama/Santiago/Hanga Roa/Santiago biletleri (ekonomi sınıfı);
    • Programda belirtilen otellerde oda+kahvaltı olarak konaklama;
    • 2. günden 15. güne kadar 13 akşam yemeği;
    • 2. günden 15. güne kadar 13 öğle yemeği;
    • 2., 3. ve 13. gün akşam yemeği folklorik gösterileri eşliğinde yerel bir restoranda;
    • Programdaki geziler ve ören yerleri girişleri;
    • Rapa Nui Milli Parkı girişi;
    • Tüm bahşişler (Tur Lideri Bahşişi hariç*);
    • Rehberlik hizmetleri;
    • İptal ve Sağlık içerikli Seyahat Sigorta Paketi*.
    Ücrete dahil olmayan hizmetlerimiz
    • İstanbul/Buenos Aires; Santiago/İstanbul uçak biletleri (ekonomi sınıfı);
    • Programda belirtilmeyen geziler ve yemekler;
    • Tur lideri bahşişi* (Sizin takdirinize bağlı olduğunu düşündüğümüzden dolayı ücrete dahil etmediğimiz Tur Lideri bahşişi için bu turda kişi başına/günde 7 $ düşünmek gerekir);
    • Her türlü kişisel harcama.

    * Dünyanın Renkleri Turizm özel seyahat sigorta paketi tüm seyahat ücretlerine dahil olup, ilk ödemeyi yaptığınız anda size verilen poliçe, Dünyanın Renkleri Seyahatleri'ne katılan yolcuların tamamını kapsar. Poliçenin:

  • Mesleki Sorumluk bölümü ödenen ücretin % 100 'ünü
  • Zorunlu Nedenlerle Seyahat İptali bölümü ise ödenen ücretin %90'ını teminat altına alır.
  • 85 yaş ve üstü yolcularda Zorunlu Nedenlerle Seyahat İptali bu kapsamın dışındadır.
  • Seyahat Sağlık bölümü, seyahat esnasında sağlık sorunları veya vefat durumunda, masraflarınızı: Yurt Dışı seyahatlerde 30 000 EURO ya; Yurt İçi seyahatlerde ise 10 000 TL sına kadar karşılamaktadır. Kapsam alanlarının detayını poliçenizde görebilirsiniz.


  • Notlar:
  • Arjantin uçuşlarında ücretsiz bagaj hakkınız maksimum 15 kg, el bagaj hakkınız ise 5 kg'dır.
  • Şili uçuşlarında ise ücretsiz bagaj hakkınız maksimum 23 kg, el bagaj hakkınız ise 10 kg'dır.

  • Vize

  • Arjantin, Bolivya ve Şili için vize gerekmemektedir.
  • Seyahate katılacak gezginlerin pasaportlarının 8 ay geçerli olması (yeşil pasaportlar dahil) ve gidecekleri her ülke için, en az ve karşılıklı iki boş sayfaları olması gerekmektedir. Bazı ülkelerde karşılıklı iki sayfanın boş olmaması sorun yaratabilmektedir.

  • Bu seyahat için tavsiyelerimiz: Kadın ve erkekler için rahat giysiler tercih edilmeli. Gündüzleri daha sıcak olan Orta Andlarda gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkı çok fazla olabilir. Uyuni (Altiplano) bölgesinde ise gece sıcaklığı sıfırın altına düşebilir. Kazak, polar, anorak; Buenos Aires, Valparaiso gibi sıcak iklime sahip olan yerler için ise yanınızda ince giysiler bulundurunuz. Paskalya Adası subtropikal bir iklime sahip olup mevsimsel farklılıklar düşük seviyede hissedilir. Nisan, Mayıs ve Haziran ayları, tropikal esintilerin serinlettiği sonbahar ve kış ayları arasında yer alır. Yağmur ihtimali olsa da, iklim ılımandır.