Sabah, İstanbul Havalimanı'ndan, saat 06:35'de kalkan Türk Hava Yolları'nın TK2718 no.lu uçuşu ile Iğdır'a hareket ve saat 08:45'de varış.Karşılama ve
Doğubayazit'e doğru yola çıkış. Varışta, inşaatında değişik mimari sitillerin büyük bir uyumla kullanıldığı, şehre tepeden bakan bir konumda bir derebeyi kalesi görünümündeki
İshakpaşa Sarayı gezisi. Geziden sonra, İran sınırını takip eden yol boyunca ilerleyerek
Muradiye Şelalesi'ne varış. Muhteşem bir görsellik sergileyen şelalede mola ve öğle yemeğinden sonra
Ahlat'a hareket. Yol boyunca gölün çekici manzaralarını seyretmek biçin bir çok mola vererek Ahlat'a varış. Burası Ortaçağ Türk mimarisinin 11. ve 12. yüzyıldan beri özelliğini yitirmemiş, 8.000 civarında mezar taşını içeren bir açık hava müzesini andırır. Kırmızıya dönen tonlardaki taşlardan yapılmış anıt mezarlarla yeşil çimlerin muhteşem bir görüntü sergilediği Ahlat'ı keşfettikten sonra
Nemrut Krater Gölü'ne doğru yola devam. En son lav fışkırtmasının 1441 yılında meydana geldiği Nemrut, uyuyan bir volkan olup Doğu Anadolu'nun en yüksek dağlarından biridir. Krater etrafında ki en yüksek tepe olan Sivritepe 2935 mt'ye ulaşır. Nemrut'ta patlamalar sonucunda oluşan kraterin ağız genişliği 48 km2 olup.,deniz seviyesinden yüksekliği 2.247 mt'dir. Kraterin içinde bulunan ve üçü mevsimlik olan beş gölün en derin noktası 155 mt'yi bulur. Bunlardan en büyüğü olan Nemrut Gölü, Dünya'nın en büyük ikinci krater gölü olup ay biçimindedir. Çarpıcı renklerin ve ışık oyunlarının gözlenebildiği Nemrut Gölü'nün suları tatlı ve soğuktur. Nemrut Gölü'nün harika manzaralarını seyredip, civarında bir gezinti yaptıktan sonra Tatvan'a varış ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme
Taşar Royal Otel'de 4*. Sabah, kahvaltının ardından
Muş'a doğru yola çıkış. İlk olarak
Güroymak ilçesinde bulunan
Budaklı Kaplıcaları'nda bir fotoğraf molası. Nemrut Volkanı'nın sıcak sularıyla oluşan kaplıca gölleri, kışın ahırlarda sıkılan atlar ve mandaları, ve de onların banyo arkadaşı çocukları rahatlatan adeta bir açık hava buhar ve sıcak su banyosuna dönüşür. Bu ilginç manzarayı fotoğrafladıktan sonra, başka bir doğa olayını gözlemlemek üzere
Solhan'a hareket. Burada, üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrilmiş bir düzlük alanda, üzerine yüzen üç ada bulunan, 300m²'nin civarında ilginç bir krater gölü bulunmakta. Üzerlerinde bodur ve dış budak ağacı bulunan adalar göl içinde birbirinden bağımsız olarak hareket etmekteler.
Yüzen Adalar'ı gördükten sonra
Muş'a doğru yola devam. Varışta Murat Köprüsü, Eski Çarşı, Ulu Cami ve Kale Parkı'nı gezdikten sonra yerel bir lokantada öğle yemeği ve
Bitlis'e hareket. Yol üzerinde, Anadolu'nun en büyük kervansaraylarından biri olan
El Aman Han'da mola ve ardından Bitlis'e varış. Selçuklu ve Osmanlı devletlerine ev sahipliği yapmış şehirlerden biri olan
Bitlis'te eski taş yapıların otantik görüntüleri ve arasındaki sokaklar çekici bir güzelliğe sahiptir. Şehrin ilginç tarihi yapılarından, Selçuklu Dönemi'ne ait
Islahiye Medresesi, Ulu Camii ve
Etnoğrafya Müzesi gezileri. Geri dönüş yolunda
Hizan, Uzuntaş Köyü'ne uğrayarak ilginç taş evleri görüp ve foğrafladıktan sonra
Tatvan'a varış. Akşam yemeği ve geceleme
Taşar Royal Otel'de 4*.Sabah, kahvaltının ardından
Akdamar Adası'nın iskelesi konumundaki Gevaş'a hareket ve buradan gemiyle adaya geçiş.
Akdamar Kilisesi gezisi: Kudüs'ten İran'a kaçırıldıktan sonra 7.ci yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç'ın bir parçasını barındırmak maksadıyla Kral I. Gagik'in emriyle, 915-921 yıllarında Mimar Manuel tarafından inşa edilmiş olan kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır. Kızıl andezit taşının kullanıldığı kilisenin dış cephesi, alçak rölyef şeklinde işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriyle ve Kutsal Kitap'tan alınma sahnelerle bezenmiştir. Kilise bu özelliğiyle de Ermeni mimari tarihi içinde eşsiz bir konuma sahiptir. Son yıllarda restore edilen kilisede, yılda bir kez ayin düzenlenmekte. Geziden sonra karaya dönüş ve
Van'a doğru yola devam. Van'da, lezzetli bir yöresel yemeğin ardından şehri keşfetme: ilk olarak, 2011 yılında meydana gelen depremlerde hasar görüp yeniden yapılan ve bir çok Urartu eseri ile çivi yazılı stellerinin, Akkoyunlu ve Karakoyunlu dönemlerine ait koç ve koyun şeklindeki mezar taşlarının, 1998 yılında Hakkâri Kalesi eteklerinde bir okulun bahçesinde hafriyat çalışması sırasında bulunan ve hala gizemini koruyan 13 adet
Hakkari Steli'nin sergilendiği
Van Arkeoloji Müzesi gezisi. Ardından, yapılışı M.Ö. 9. yüzyıla dayanan bir Urartu yerleşimi olan
Van Kalesi ve antik şehir harabelerinin keşfi. Akşam yemeği ve geceleme
Van, Elit Word otelde 5*.Sabah, kahvaltıdan sonra, önce sempatik Van Kedileri'ni görmek için
Kedi Evi'nde bir mola ve. Daha sonra,
Çavuştepe' ye hareket:
Urartular zamanındaki adı Sardurihinili olan Çavuştepe, Milattan önce 764 ile 735 yılları arasında devleti yöneten II. Sarduri tarafından yaptırılmış ve adının Urartu Dili'ndeki anlamı Sarduri'nin kurduğu kenttir. Aşağı ve Yukarı Kale olarak ikiye ayrılır. Yukarı Kale'de büyük bir kale platformu ve Tanrı Haldi'ye ait bir tapınak, Aşağı Kale'de ise çok sayıda atölye, taş surlar, depo, saray, mahzenler, su sarnıçları, tuvaletler (en eski tuvalet örneği), kanalizasyon sistemi bulunmakta. Buradaki Urartu sulama kanalları günümüzde de kullanılmakta. Çavuştepe gezisinin ardından
Hosap Kalesi'ne doğru yla devam. Doğu anadolu'nun sembol yapılarından olan ve türkiye İran yolu üzerinde stratejik bir noktada, sarp kayaların üzerinde yükselen Hoşap Kalesi, Urartular zamanına kadar uzanmakla birlikte tipik bir Orta Çağ yapıtıdır. Günümüzde taşların yerlerinden oynama riski olduğundan, sadece dıştan gezilebilen bu kale, iç içe üç surla çevrilmiştir. İçerisinde iki cami, üç hamam, çeşmeler ve yeraltı zindanları bulunmaktadır. İçkale kapısının üzerindeki armanın yanlarında zincirle bağlı iki aslan motifi yer almaktadır. Gezinin ardından Van'a geri dönüş. Öğle yemeği ve merkezde serbest zamanın ardından Havaalanına transfer.
Türk Hava Yolları'nın TK2751 no.lu uçuşu ile 18:10'da İstanbul Havalimanı'na hareket ve 20:40'da varış