1. Gün Cumartesiİstanbul - Tiran
Sabiha Gökçen Havalimanı'nından, Pegasus Hava Yolları'nın PC281 no.lu uçuşu ile saat 23:20'de Tiran'a hareket. Saat 00:05'de
Tiran'a varış, karşılama ve otele transfer. Geceleme otelde.
2. Gün PazarTiran - Durres
Sabah, kahvaltının ardından,
Tiran Şehir Turu: Tiran 1614 yılında İşkodra Valisi Süleyman Paşa tarafından kurulmuş eski bir yerleşim yeridir. Balkanların en eski milletlerinden olan Arnavutlar, 1517'den 1912'ye kadar Osmanlı İmparatorluğu himayesi altında yaşamışlar. Şehirde bir çok Osmanlı dönemi mimari eserine rastlamak mümkün: İskender Bey Meydanı'nda bulunan nazır Hacı Ethem Bey Camii, duvar resimleriyle ünlüdür. 1793'te yapılan Ethem Bey Cami ile Saat Kulesi, İslamiyet'in simgesi olarak kabul edilmekteler. Ethem Bey Camii, Arnavutluk'ta Enver Hoca'nın başlattığı Çin benzeri komünist uygulama sonucu 1966'da ibadete kapatılmış ve müze haline getirilmiş. Ancak, 1990'larda Arnavutluk'taki siyasi rejim değişikliğinden sonra yeniden ibadete açılmış. Tiran gezisi esnasında:
Ethem Bey Camii, Saat Kulesi, İskender Bey Heykeli ve Meydanı, Janna Nehri ve
Dünya Bektaşileri Merkezi ve Skanderbeg Meydanı'nda bulunan,
Ulusal Tarih Müzesi görülecek yerler arasında olacak. 1981 senesinde açılan Müze Binası, heybetli görünümü ile Sovyet estetiğini yansıtmakta. Ön cephesinde, sosyalist gerçekçilikten esinlenen ve "Arnavut halkının bağımsızlık ve kimliklerine yönelişini" temsil eden anıtsal dev bir mozaik yer alıyor. Müzede, tarih öncesi, Yunan, Roma, Orta Çağ ve Arnavut Rönesansı dönemlerine ait sanat eserleri sergilenmekte. Müze gezisinin ardından, Arnavutluk'un Adriyatik'e açılan kapısı ve en büyük ikinci şehri olan
Durres'e hareket. Yol üzerinde öğle yemeği. Durres, bir zamanlar büyük Roma'yı Bizans'a bağlayan bir kervan yolu olan Egnatia üzerinden Adriyatik Denizi'ni geçiş için başlangıç limanıydı. Bu kentin hemen karşısında İtalya bulunmakta. Bari ve Birindisi'yi çıplak gözle şehrin sahillerinden görmek mümkün. Varışta şehir turu. İlk durak, M.S. 2 yüzyılda İmparator Trajan döneminde yapılmış olan ve 20 Bin kişi alabilen
Balkanların en büyük Amfitiyatrosu. Daha sonra
Venedik Kulesi (15. yüzyılda Venedik'in bir parçası olan Durres'te inşa edilmiş Yedikule Zindanları'na benzer bir yapı olan Venedik Kulesi, kentin sahil şeridini boylu boyunca kaplamakta.
Tophane Duvarı, Ortaçağ Hamamı ve Fatih Camii'de görülecek yerler arasında. Akşamüstü otele yerleşme. Akşam yemeği ve konaklama otelde.
3. Gün PazartesiDurres - Berat - Ardenice - Avlonya
Sabah, kahvaltının ardından
Berat'a hareket. İki saatlik yolculuktan sonra
Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Berat'a (Mangalem) varış. Osmanlı İmparatorluğu'nun beş asır hüküm sürdüğü Berat, tarihi evleri ile Safranbolu'yu veya Amasya'yı andırmakta ve tüm ülkede tarihi dokusu en iyi korunmuş küçük bir kent olma özelliği taşımakta. Kalenin eteğinde inci gibi sıralanmış kırmızı kiremit çatılı, çok pencereli beyaz boyalı evleri nedeniyle
"Bin Pencereli Şehir" veya
"Beyaz Şehir" olarak da tanınmakta. Şehir turu esnasında, bir yakasında Müslüman, diğer yakasında ise Hristiyan mahallelerinin yer aldığı
Osumi Nehri üzerinde inci bir gerdanlık gibi uzanan
Gorica Köprüsü (18. yüzyılda Ahmet Kurt Paşa tarafından, ahşap olarak yaptırılan köprü, 1920'de taş olarak yeniden inşa edilmiş ve 2012'de, beyaz taşlarla restore edilmiş),
Berat Kalesi, Ulusal Etnografya Müzesi, Sultan Camii, Halveti Tekkesi, Kurşunlu Camii, Bekarlar Camii, Shen Lucia Katolik Kilisesi, Shen Gjergji Ortodoks Kilisesi görülecek yerler arasında. Öğle yemeğinin ardından, Arnavutluğun dini işlevlerine ve rahiplerin barınmasına son hizmet eden dini binası olan
Ardenice Manastırı'na hareket. İlk olarak 10.yüzyılda inşa edilen kilise, çok sayıda fresk ve ikona barındırmakta. Manastır gezisinden sonra, ülkenin en önemli limanlarından olan
Avlonya'ya doğru yola devam. Antik Yunanlar tarafından MÖ 6. yüzyılda kurulan Avlonya, ülkenin en eski kentlerinden biri olarak bilinir. Varışta,
Bağımsızlık Meydanı ve
Muradiye Camii'ni göreceğiniz şehir turu, ardından otele yerleşme ve serbest zaman. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
4. Gün SalıAvlonya - Butrint - Gjirokastër (Ergiri)
Sabah kahvaltının ardından, Arnavutluk Rivierası'nı takip eden yoldan, İyonya Denizi üzerinde sivrilen yüksek dağların muhteşem manzaraları izleyip, zeytin ağaçlarının ve küçük köylerin ortasından geçerek, Yunanistan sınırları yakınındaki,
Dünya Mirası Listesi'nde bulunan
Butrint Antik Kenti'ne varış. Kent
Vivari Kanalı'na bakan bir tepe üzerinde yer alır. Tarih boyunca epiriot kabilelerinin şehri, Roma kolonisi ve bir piskoposluğun merkezi olmuş. İlk olarak Vivari Kanalı'nın karşı tarafındaki kale gezisi. Osmanlı zamanından kalma kaleden güzel manzaralar izleyebilirsiniz. Ardından
Butrint Antik Kenti ziyareti. Antik Yunan döneminde kurulan kent, Roma İmparatorluğu döneminde genişletilerek, büyük bir koloni yerleşimi oluşturmuş. 3. yüzyılda geçirdiği büyük bir depremden sonra büyük bölümü boşaltılsa da, burada yaşam uzun bir süre daha devam etmiş. Gezi sonrası
Ksamil'e kısa bir yolculuk. Varışta yerel bir restoranda öğle yemeği. Ksamil, eşsiz güzellikteki sahilleri nedeniyle Balkanlar'ın Maldiv'i olarak anılır.
Daha sonra, Arnavutluk'taki Bizans'ın en büyük kentlerinden biri olan
Gjirokastër'e doğru yola devam. Gjirokastër (Ergiri), eski yunanca da Gümüş Kale olarak tanınmış. Arnavutlar daha sonra adını, kendi dillerinde Gümüş demek olan Gjiro olarak değiştirmişler. Şehir, Eski ve Yeni mahalleler olarak ikiye ayrılmakta.
tarafından koruma altına alınan bölge yani "Old Town" Eski Şehir'de kalıyor. Bu bölgede taştan yapılmış çatılarıyla gerçekten görülmeye değecek Osmanlı evleri, hediyelik eşya dükkanları, restoranlar ve balkanların en büyük ikinci kalesi yer almakta. Kalede, 2. Dünya Savaşında Almanların kullandığı araç ve topları görmek mümkün. Burada, bunun dışında bir Bektaşi Türbesi, 2 adet müze, savaş sırasında bozulmuş bir Amerikan uçağı ve saat kulesi bulunmakta. Gezinin sonunda serbest zaman ve ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
5. Gün ÇarşambaErgiri - Permet - Görice
Sabah, kahvaltının ardından
Görice (Korçe)'ye doğru, gün boyu dağların ve nehirlerin arasından geçip, muhteşem menzaralar göreceğiniz bir yolculuk. Öğlen, agrikoturizmin Arnavutluktaki merkezi
Permet Kasabası'nda, yerel ürünleri tadacağınız yemek molası. Burada, çeşitli reçel ve meyva şekerlemeleri imalatını izleyebilirsiniz. Daha sonra yola devam ve akşamüstü, "Küçük Paris" diye anılan
Görice'ye varış.
Enver Hoca burada okumuş ve sonrada, şehirdeki Fransız lisesinde ders vermiş. Tipik mahalleleri ve çiçeklerle dolu güzel evleri ile büyüleyici bir şehir keşfedeceksiniz. Şehrin eski mahallesindeki Osmanlı üslubunun varlığı çok etkileyicidir. Şehir turu ve serbest zamanın ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
6. Gün PerşembeGörice - Sveti Naum - Resne - Manastir - Heraklia - Ohri
Sabah erken, kahvaltı sonrası
Sveti Naum'a doğru yola çıkış.
Kiril alfabesi, Galicica Doğal Parkı içinde bulunan bu manastırda doğmuştur. Yaratıcıları Azizi Kliment ve Metodius kardeşlerdir. Tabii ki Aziz Kliment'in öğrencisi Aziz Naum'da bu alfabenin yayılmasında çok önemli bir rol üstlenmiştir. Ohrid, bu azizlerin yaşadığı dönemde Hristiyanlık açısından önemli bir merkez konumunda bulunuyormuş. S t. Naum bu manastırı 16 y.y. sonunda inşa etmiş. Burada özellikle zihinsel problemi olan hastalara şifa dağıtıyormuş. Manastırın içinde bir de kilise var. St. Naum'un mezarı da bu kilisenin içinde bulunmakta. Gezinin ardından, 1908 yılında Enver Bey ile dağa çıkan Jön Türk Devrimi öncülerinden Niyazi Bey'in memleketi olan
Resne'ye doğru yola çıkış. Burada, 20. yüzyılda yaptırılmış bir osmanlı sarayı olan ve günümüzde kültür evi olarak kullanılan
Resneli Niyazi Bey Sarayı'nı ziyaret. Çeşitli kültürel, sanatsal etkinliklerin yapıldığı bu binada Makedonya'da faaliyet gösteren bir Türk derneğinin yeri de bulunmaktadır. Ardından Balkanlar'ın en eski şehirlerinden birisi olan
Bitola'ya (Manastır) doğru hareket. Varışta öğle yemeği ve
Heraklia Antik Kenti gezisi. Batı medeniyetinin temellerinin atıldığı Heraklia antik kenti, Manastır yani Bitola kentinin hemen yanı başında bulunmakta. Kentin harabeleri yeni yeni gün yüzüne çıkarılıyor. Heraklia, Kral Philippe tarafından kurulmuş,
Büyük İskender de bu kentte doğmuş. Dünyanın yekpare en büyük yer mozaiği de Heraklia kentinde bulunmakta. Daha sonra, Manastır'a varışta, şehrin en önemli caddesi olan
Şirok Sokağı ve
Osmanlı Bedesteni gezileri. Takiben
Mustafa Kemal Atatürk'ün mezun olduğu askeri lise ve buradaki
Atatürk Müzesi ziyareti. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda önemli rol oynayan çok sayıda önemli şahsiyeti yetiştirmiş Manastır Askerî İdadisi, şimdilerde Manastır Kültür Müzesi olarak hizmet veriyor. Müzede bu bölgeye ait arkeolojik eserler sergileniyor. Makedon kültürüne dair pek çok kalıntı, fotoğraf, kıyafet gibi şeyleri görmek mümkün. Bunun yanında, binanın ikinci katında Atatürk'ün bir anı odası var. Anı odasında Atatürk'ün balmumu heykeli büstü ve bazı kişisel eşyaları; hayatı, katıldığı savaşlar devrimleri veciz sözlerini içeren bilgiler, fotoğraflar ve Atatürk ile ilgili Türkçe ve diğer dillerde yayımlanmış kitap, broşür ve dergiler sergileniyor. Daha sonra, Ohrid yolu üzerinde bulunan
Su Müzesi ziyareti. Bu müzede,toplamda 3.346 tane kazık ve göl üstüne inşaa edilmiş 24 tane tarih öncesi ev bulunmakta. Akşamüstü, kıyısında bulunduğu gölün güzelliği ve şehrin mimarinden dolayı
Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Balkanlar harikası Makedonya'nın
Ohrid şehrine varış. Eski şehir, bugün sadece Yüksek Kapı'nın kaldığı görkemli
Samuel Kalesi'nin hakimiyetindedir. Ohri, şehirde bulunan birçok kilise ve manastırdan görülebileceği gibi zengin bir dini mirasa sahiptir. Dar ve dolambaçlı sokaklardan oluşan aşağı kasaba iyi korunmuş durumda. Varışta, sırtını, gölün kıyısındaki tepelere yaslamış binlerce yıllık geçmişe sahip Ohrid şehir turu: Ayasofya Kilisesi, 15. Yüzyıldan kalma Kaneo Kilisesi (Oscar ödüllü "Before the Rain" filminin çekildiği kilise), Roma tiyatrosu, eski Türk Evleri, kiril alfabesini icat eden Kirillos ve Meodros'un heykelleri görülecek yerler arasında. Ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
7. Gün CumaOhri - Struga - Mavroro - Kalkandelen - Üsküp
Sabah, kahvaltının ardından, göl manzaralarını sabah ışığında seyretmek veya meşhur
Ohrid İncisi'ni görebilmek için
çarşıda serbest zaman. Ohrid İncisi, adını aldığı gölden çıkartılan midye kabuğunda bulunan, beyaz ve sert maddenin işlenerek sedef haline getirilmesiyle elde ediliyor. Yine gölde bulunan ve Paşita adıyla bilinen balığın pullarının işlemden geçirilmesiyle elde edilen sıvının, sedefin üzerine uygulanmasıyla parlak bir hal alıyor. Ardından
Struga Kenti'nde kısa bir mola. Göl kenarındaki bu turistik şehirde kısa bir gezinti. Ardından,
Mavrovo Ulusal Parkı'na doğru yola devam. Ülkenin üç milli parkından en büyük olanıdır. Mavrovo Bölgesi'nin batı bölümüne 1949 yılında kurulmuştur. Mavrova Gölü ve Arnavutluk sınırı arasındadır. Bu milli park, göl ve bölge ismini gölün kıyısındaki Mavrova Köyü'nden almıştır. Daha sonra
Aziz Jovan Bigorski Manastırı ziyareti. Manastırın kutsal rölikler barındırdığı ileri sürülen geniş bir koleksiyonu bulunmaktadır. Buna göre manastırda Vaftizci Yahya, Ohrili Clement, Beytanyalı Lazarus, Aziz Stephen, Aziz Nikolas, Azize Barbara, Romalı Paraskevi gibi isimlerin röliklerinin yanı sıra, kutsal haçın bir parçası da bulunmaktadır. Tüm bunların dışında 1020 yılından kaldığı düşünülen, iyileştirici gücü olduğuna inanılan bir ikon da manastırın koleksiyonunda kendisine yer bulmaktadır. Mavrovo Gölü kenarında öğle yemeği ve
Tetova'ya (Kalkandelen) hareket. Burada
Alaca Camii ziyareti. Cami, 1438 yılında yapılmış, 1833 yılında Abdürrahman Paşa tarafından onartılmıştır. İnce işlemeli, görüntüsüyle de ihtişamı olan bir cami örneğidir. Adı da mimari yapısındaki alacalıktan, renklilikten kaynaklanır. Ardından, Yahya Kemal Beyatlı'nın doğduğu şehir olan
Üsküp'e doğru yola devam. Vardar Ovası kıyısında kurulmuş olan Makedonya'nın başkenti iki kısımdan oluşmuştur. Müslüman (Osmanlı) bölgesi ve modern yeni yerleşim yeri. Bu iki kısmı birbirinden nehir ayırır. Varışta,
Üsküp Kalesi'nden şehrin seyri.
Vardar Nehri'nin kuzeyinde ve Şehrin en yüksek tepesinde bulunan Kale, bugüne kadar bazı deprem ve savaşlar sonucu çok defa zarar görmüş, çeşitli restorasyon çalışmalarıyla bugünkü haline gelmiştir. İlk olarak milattan sonra 5. yüzyılda Roma İmparatorluğu döneminde inşa edildiği düşünülen Üsküp Kalesi'nin, 518 yılındaki bir depremle yıkılmasının ardından Bizans İmparatoru I. Justinian (Birinci Jüstinyen), doğduğu yere bir eser kazandırmak amacıyla kaleyi yeniden yaptırmıştır. 1963 yılındaki depremin ardından herhangi bir restorasyon çalışması yapılmadığından dolayı günümüzdeki halinde kalmıştır. Gezinin ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
8. Gün CumartesiÜsküp - Priştine - İpek (Peje)
Sabah, kahvaltının ardından, Üsküp'ün taş sokakları, taş köprüsü, camiileri, türk çarşısı ve kahvehaneleri ile küçük bir Anadolu kenti gibi olan Müslüman bölgesinin keşfi:
Kurşunlu Han, Sulu Han, Davutpaşa Hamamı, İshak Bey ve Mustafa Paşa Camii'leri ve Saat Kulesi görülecek yerler arasında. Osmanlı döneminde Üsküp'e ilk inşa edilen camilerden olan Sultan 2. Murat Camii'sinin bahçesinde bulunan Saat Kulesi, Üsküp'ün en önemli simgelerinden biridir. Geziler esnasında eski çarşıda bir çay molası. Ardından,
Kosovo'nun başkenti Piriştine'ye hareket. Varışta şehir turu:
İskender Bey Meydanı, Fatih Camii, Saat Kulesi, Aziz Nikola Ortodoks Kilisesi, Zahir Pajaziti Meydanı, Ulusal Kütüphane'nin dış cephesi ve Kosova şehitliği gezilecek yerler arasında. Ardından öğle yemeği ve
İpek'e doğru yola devam. İpek, Müslüman yerleşimin yoğun olduğu bir şehirdir. Burada bulunan
Bayraklı Camii ve çok otantik bir ambiansı olan
İpek Çarşısı gezeceğimiz ilginç yerler arasındadır. Rugova Kanyonu girişinde bulunan, 13. ve 14. yüzyılda inşa edilmiş olup
Dünya Mirası Listesi'nde yer alan, üçü birbirine bir bütün olarak bağlı toplam dört kiliseden oluşan
İpek Patrikhanesi Manastırı (Ortaçağ Sırp Ortodoks Manastırı) , gerek mimarisi, gerekse süslemeleriyle görülecek en değerli eserler arasında yer alacak. Gezilerin bitiminde otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
9. Gün Pazarİpek (Peje) - Üsküp - İstanbul
Sabah erken, kahvaltının ardından Üsküp Havalimanı'na transfer. Pegasus Hava Yolları'nın saat 11:40'da ki PC352 no.lu uçuşu ile İstanbul'a hareket. Saat 14:00'de Sabiha Gökçen Havalimanı'na varış ve yolculuğun sonu.