
Türk Hava Yolları ile Sabiha Göçen havalimanından saat 09:40’da hareketle saat 11:45’te Milano Malpensa havalimanına varış. Özel tur otobüsüyle hareket ederek, Kuzey İtalya’nın biraz da Orta Avrupa görünüşlü şehri Bergamo’ya doğru yola çıkış. Burası bir Orta Çağ akropolünü barındıran güzel bir kent. Alp Sıradağları’nın eteklerindeki Bergamo stratejik konumu sayesinde, vadi ve dağ arasındaki ticaret monopolü sağlamakta idi. Güçlü surlarının içindeki Bergamo’nun yukarı şehri, Orta Çağ, rönesans ve barok yapıları barındırmakta. Bu şehrin bir diğer mühim unsuru ise, Osmanlı’nın müzik tarihinde önemli bir yer tutan Donizetti ailesinin kenti olması. Yukarı şehir gezisi sırasında, Donizettiano olarak adlandırılan Donizetti Müzesi ve çok güzel bir Barok bazilikası olan Santa Maria Maggiore’yi ziyaretleri. La Pocca adı verilen kaleden eski ve yeni Bergamo’nun enfes manzarasını seyredebilirsiniz. İtalya’nın en hoş, küçük meydanlarından biri olan Piazza Vecchia’da keyifli bir öğle yemeğinden sonra, İtalya’nın en güzel şehirlerinden biri olan Verona’ya doğru yola devam. Akşamüstü varışı takiben, şehir merkezinde bulunan otelimize yerleşme. Akşam yemeğini, bu harika şehirde arzu ettiğiniz gibi dolaşabilmeniz veya dilediğinizi yiyebilmeniz için serbest bıraktık. Bütün bu aktiviteler için rehberiniz size yardımcı olabilir. Geceleme otelde.

Sabah, Verona’nın batısında bulunan İtalya’nın en büyük gölü, Garda Gölü’nün tam güneyine doğru hareket. Roma döneminden beri bir sayfiye yeri olan ve ünlü opera sanatçısı Maria Callas’ın da tatillerini geçirdiği bir villasının bulunduğu Garda Gölü’nün İncisi Sirmione’ye varış. Üstünde yer aldığı 4 kilometre uzunluğundaki yarımadanın ucunda bulunan Sirmione’nin tarihi merkezinde gezinti. Bu şirin kasabada dolaştıktan sonra ve gölde tekne turunun ardından, Garda Gölü’nün doğusuna, etrafındaki surlarıyla adeta bir Orta Çağ kasabası görünümünü veren Lazise’ye doğru yola devam. Kentin daracık sokaklarında gezintinin ardından, tarihi merkezinde öğle yemeği. Son olarak, göl kıyısındaki çok güzel bir kasaba olan Bardolino’yu gezdikten sonra, Bardolino’nun göle hakim tepelerinde bulunan Zeni şarap imalathanesindeki şarap müzesi gezisi. Garda Gölü’nün güney doğu kıyısında yer alan İtalya’nın önemli şarap apelasyonlarından biri olan “Classico bölgesi” şaraplarının tadımı. Akşamüstü, Verona’daki otelimize dönüş. Akşam yemeği, bölgenin tipik lezzetlerini tadabileceğiniz eski Maffei Palazzo sarayının içinde bulunan Maffei restoranında. Geceleme otelde.

Sabah, Verona'dan 40 kilometre uzaklıkta bulunan Vicenza gezisi için hareket. UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Vicenza klasik Roma mimarisinden esinlenen ünlü Rönesans mimarı Andrea Palladio'nun izlerini taşımakta. Emsalsız bir görünüşe sahip Vicenza'da Palladiana Bazilikası ve Loggia del Capitanio ile Piazza dei Signori Meydanı, Olimpico tiyatrosu, Corso Andrea Palladio, Palazzo Chiericati sarayı gibi şehrin en güzel eserlerini ve alanlarını keşfedebilirsiniz. Gezinin ardından Verona'ya dönüş. İtalya'nın vazgeçilmez lezzeti "pizza" dan oluşan geç bir öğle yemeği. Ardından, romantik Verona'nın dar sokaklarında gezerek UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan büyülü şehrin geçmişini tanıma: Shakespeare'in aynı adlı eserinin kahramanları Romeo ve Juliet'in izini sürerek, Juliet'in yaşadığı iddia edilen evi görüp, antik Roma döneminden kalan Arenanın önünden geçerek kentin dar sokakları boyunca yürümek. Romanesk tarzda bir XXII. Yüzyıl yapısı olan San Zeno Maggiore kilisesi gezisi; kaynağını Alplerden alarak Verona'dan geçen Adige Irmağı kıyısında yürüyüş. Daha sonra, akşam opera öncesi buluşmasına kadar şehirde serbest zaman.
Akşam 2000 yıllık Roma Arenası'nda gerçekleşen Avrupa'nın en önemli festivallerinden birinde sahneye konacak, "Aida Operası" nı en ön sıralardan izleme: Bu sene, festivalin en meşhur gösterisi olan "Aida Operası" nın, Anna Anni'nin ikonik kostümleri ve Vladimir Vasiliev'in koreografisiyle zenginleşmiş, Franco Zeffirelli'nin etkileyici dehasıyla yaratılmış 2002 yılı versiyonunu izleyeceğiz. Geceleme otelde.

Kahvaltının ardından, Orta Çağ’dan Rönesans’a geçişi en iyi şekilde simgeleyen kentlerden biri olan Padua’yı gezmek üzere hareket. Şehri süsleyen Piazza Signori, Piazza delle Erbe gibi Orta Çağ meydanları ile Rönesans’ın Avrupa’daki öncü simgelerinden biri, Giotto’nun eseri Scrovegni Şapeli karşısında hayran kalmamak mümkün değil. Bir yanda Orta Çağ’da, 1222 yılında kurulmuş olan İtalya’nin ikinci eski üniversitesi, diğer yanda Orta Çağ düşüncesinden çekmediği kalmayan ve Engizisyon tarafından yargılanan Galileo’nun bu üniveristede ders vermiş olması. Rönesansın ilk çıkış merkezlerinden biri olan Venedik’in gölgesindeki bu kentte pek çok önemli yapıyı geziyoruz: ilk olarak Scrovegni şapeli’ni ziyaret. Üstad Giotto’nun şaheserlerinden, Rönesansın dünyadaki en eski örneklerinden biri olan ve Banker Scrovegni tarafından üstada ısmarlanmış bu kilisenin enfes freskleri XIV. yüzyılın en dikkat çekici örnekleri arasındadır. Geziye Battistero ile devam. Padova’nın katedrali olan Duomo’nun vaftizhanesi, XIV. yüzyıl sonlarında, dönemin Rönesans sanatçısı Giusto de Menabuoi’nin çok güzel fresklerini barındırır. Piazza Signori ve Piazza delle Erbe’yi gezdikten sonra, Truva Savaşı sonrası halkıyla birlikte yola çıkarak Padova’ya ulaştığı ve bu kenti kurduğu söylenen Antenor’un mezarının önünden geçerek San Antonio bazilikası’na doğru yürüyüş. Burası, aslen Portekizli olduğu sanılan, ancak XIII. yüzyılda İtalya’da, Padova’da yaşayan azize adanmış, Hıristiyan dünyasının hac merkezlerinden biri olan bazilikayı gezdikten sonra tüm İtalya’nın en güzel meydanlarından biri olan Prato della Valle’yi görülmesi. Geziler esnasında yerel bir restoranda öğle yemeği. Gezilerin ardından Verona’ya dönüş. Akşam yemeği, Ünlü ressam, yazar, şair ve sanatçıların uğrak yeri olan tarihi Antica Bottega del Vino restoranında. Geceleme otelde.

Kahvaltının ardından Verona’dan ayrılıp kuzeye, Grappa adı verilen dünyaca ünlü İtalyan içkisinin doğum yeri olan Bassano del Grappa’ya doğru yola çıkış. Brenta Nehri'nin berrak suları üzerinde, kemerlerle kaplı, ahşaptan yapılmış tarihi “Ponte degli Alpini” köprüsü şehrin iki yakasını birleştiriyor. Alp Dağları’nın eteklerindeki Kuzey İtalya’nın en güzel kasabalarından birini keşfettikten ve en ünlü “Grappa” üreticilerinden biri tarafından kurulan Poli Grappa müzesini gezdikten sonra, İtalya’nın en pitoresk şarap yollarından biri olarak bilinen “Strada del Prosecco” da ilerleyerek, İtalya’nın en bilinen köpüklü şarabı Prosecco’nun kalbi olan Valdobbiadene’ye varış. Öğle yemeği, Prosecco ve diğer bölge şarapları tadımı eşliğinde Valdobbiadene yakınlarındaki tipik bir restoranda. Öğleden sonra, Bologna Guglielmo Marconi havalimanına doğru yola devam. Türk Hava Yolları ile saat 18:55’te hareketle 22:25’te İstanbul Atatürk havalimanına varış.