02 Kasım 2022 Çarşamba İstanbul - Ecouen Şatosu - Auvers Sur Oise - Marmottan Müzesi - Paris

Saat 08:25' de kalkan, Türk Hava Yollarının TK1821 no.lu uçuşu ile Paris'e hareket ve saat 10:05' de varış. Karşılama ve Fransız Rönesans mimarisinin önemli bir örneği olup, Chatilly Ormanları'nın müstesna manzaralarına hakim bir tepede konumlanmış
Ecouen Şatosu'na hareket. Çağının önemli bir devlet adamı olan Anne de Montmorency tarafından, Jean Goujon, Bernard Palissy, Masseot Abaquesne gibi zamanın en seçkin Avrupalı sanatçılarına yaptırılan şato'nun inşaatı 1555 senesinde tamamlanmış. Fransız ihtilalinden sonra çeşitli işlevlerle kullanılan Şato, 1977 yılında, Charles de Gaulle dönemi kültür bakanı, André Malraux tarafından
Ulusal Rönesans Müzesi'ne çevrilmiş. Tamamiyle Rönesans dönemi eserlerine adanan bu Şato-Müze'de tablo, mobilya, halı, heykel, vitray, seramik, mücevher ve silah gibi Fransız Rönesans koleksiyonları sergilenmekte. Gezinin ardından,
Van Gogh'un izinden
Auvers Sur Oise'a doğru yola devam. Günümüze kadar,
Van Gogh'tan Pissarro'ya, Cézanne'dan Daubigny'ye kadar bir çok ünlü ressamı etkileyen Auvers sur Oise, hala 19. yüzyıl ruhunu korumakta. 1890 yılında Auvers-sur-Oise'a taşınan Vincent Van Gogh, yaşamının son üç ayını burada geçirmiş ve bir çok tuale imza atmış. Kasabada, Van Gogh'un meşhur tablosundan tanıyacağınız Auvers Kilisesi'ni, Van Gogh ve kardeşi Théo'nun mezarları ile hayatını kaybettiği Ravoux Han'ı ve Absinthe Müzesi'ni gezdikten sonra, öğle yemeği için serbest zaman. Arzu edenler, bu sürede Léry Şatosu'nu da gezebilirler. Daha sonra, Paris'teki en önemli Monet koleksiyonuna sahip
Marmottan Empresyonizm Müzesi'ne gitmek üzere hareket. Valmy Dükü Christophe Edmond Kellermann'a ait bir av köşkü olan bina, 1882'de Jules Marmottan tarafından satın alınmış ve daha sonra oğlu Paul Marmottan tarafından büyütülerek bugünkü halini almış. Sanata düşkün olan Paul Marmottan, 1932 senesinde vefat ettiğinde önemli bir koleksiyona sahipmiş. Bu koleksiyonu Güzel Sanatlar Akademisi'ne bağışlamış ve evi, aralarında Michel Monet'nin de bulunduğu pek çok bağışçı katkısıyla, 1934'te müzeye dönüştürülerek, en önemli Monet koleksiyonu müzesi olmuş. Müze gezisinden sonra otele yerleşme.
Akşam yemeği Bouillon Julien'de.
03 Kasım 2022 Perşembe Paris: Orsay Müzesi ve Opera Garnier

Sabah, kahvaltının ardından, rehberinizle birlikte, metro ile
Orsay Müzesi'ne hareket. 1900/1939 yılları arasında Tren Garı olarak hizmet veren tarihi bina, uzun bir tadilat geçirerek, 1986 senesinde Jeu de Paume Ulusal Galerisi'nde sergilenen eserleri buraya taşınmasıyla
Orsay Müzesi olarak hizmete girmiş ve Fransa'nın üçüncü en çok gezilen müzesi haline gelmiş. Öncelikle 1845-1915 dönemi arasını kapsayan Fransız sanat eserlerine ağırlık verilen Müze Monet, Manet, Renoir, Delacroix, Gaugin, Cézanne gibi Fransız sanatçılar başta olmak üzere Van Gogh, Picasso, Munch gibi Avrupalı diğer sanatçıların da yer aldığı, üçbine yakın eserden oluşan bir koleksiyona sahiptir. Detaylı bir müze gezisinden sonra, Tuileries Bahçeleri ve Paris'in en şık dükkanlarının bulunduğu
Rue Saint-Honoré,
Rue de la Paix ve muhteşem
Vendôme Meydanı'ndan geçerek
Opera Garnier'ye varış. Adını mimarı Charles Garnier'den alan bu müthiş opera binası ön cephesi ve çatısında ışıl ışıl parlayan sarı heykelleriyle, tam bir sanat eseridir. 1875'te açılışı yapılan binanın, ana salon kubbe süslemeleri 1964'te
Chagall tarafından yapılmış. Binanın fuaye bölümünde, dekorasyonlardan dolayı kendinizi Versailles Sarayı'nda hissedebilirsiniz. Opera binasını gezdikten sonra, Printemps Mağazası'nın çatısına çıkarak, Paris'in farklı bir panoramasının seyri. Daha sonra Printemps ve Galeries Lafayette mağazaları bölgesinde serbest zaman. Akşamüstü, Grands Boulevards Caddesi'nden yürüyerek otele dönüş.
Akşam yemeği Brasserie Le Grand Colbert'de.04 Kasım 2022 Cuma Paris: Montmartre, Pasajlar, Consiergerie, Saint-Germain-des-Prés,

Şehrin tepesi sayılabilecek Sacré-Coeur Katedrali'nden Seine Nehri kıyılarına kadar, en tipik sokaklardan ve gizli köşelerden geçerek yapacağınız bir yürüyüş ile, Paris'in ruhunu hissedeceğiniz bir gün. Sabah, kahvaltının ardından, rehberinizle birlikte, metro ile, 19. ve 20. yüzyıllarda Manet, Toulouse-Lautrec, Géricault, Renoir, Van Gogh, Picasso, Modigliani, Miró gibi ressamların, kahvelerinde buluşup, atölyelerinde resimlerini yaptıkları ve günümüze kadar köy atmosferini koruyan
Montmartre'a hareket. Metro'dan inerek, Saint-Pierre Meydanı'ndan Füniküler ile, şehrin önemli sembollerinden olan, 19. yüzyılda inşa edilmiş ve içinde Fransa'nın en büyük mozaiğini barındıran
Sacré-Coeur Katedraline' çıkış. Buradan, Paris'in en güzel panoramalarından birini göreceksiniz. Daha sonra, bir zamanlar köylülerin sürülerini su içmeye götürdükleri yol olan ve
Utrillo'nun meşhur
Küçük Pembe Ev tablosuyla tanınan
Rue de l'Abreuvoir'dan ve
Rue Lepic'den geçerek,
Rue d'Abbeville'e varış. Burada, 1901 senesinde Alexandre ve Edouard Autant tarafından, "Paris'in en güzel cephesi" yarışmasını kazanmak üzere inşa edilen, şehrin en güzel
Art Nouveau binasını görebilirsiniz. Cephedeki fayansdan yapılmış tırmana bitkiler, baykuş, yarasa röliefleri,
Belle Epoque döneminin en tanınmış sanatçılarından olan
Alexandre Bigot'nun eseridir. Buradan, ilginç atmosferiyle
Rue Cadet'ye ve Paris'te 19.yüzyılda binaların altlarına inşa edilmiş olup, şehirin ruhunu en güzel yansıtan mekanlar olan Pasajlara doğru yürüyüşe devam. Sırasıyla,
Passage Verdeau, Passage Jouffroy, en eskisi olan
Passage des Panoramas ve en şıkları olan
Galerie Vivienne'i gezerken kısa bir kaç mola vererek dinlenebilir ve içlerindeki sanat galerileri, sahafları ve şekerci dükkanlarını yakından keşfedebilirsiniz. Son pasajdan çıktıktan sonra,
Seine Nehri köprülerini ve kıyılarını takip ederek
Eski Paris'in kalbini oluşturan
Île de la Cité ve
Île Saint-Louis ile 68 olaylarının merkezi
Quartier Latin'in dar sokaklarının keşfi: Nehrin kıyılarındaki kitapçılar, çiçek pazarı, köprüler, yıpranmadan günümüze gelebilmiş eski binalar, maalesef getiğimiz günlerde büyük bir yangın felaketi geçiren
Notre Dame Katedrali sizlere Paris'in romantizmini yansıtırken, Marie Antoinette'in hapis yattığı ve giyotinle idam edilmeden önce son günlerini geçirdiği, aynı zamanda devrimin önde gelen isimlerinden olup pek çok kişinin öldürülmesine neden olan Robespierre'in ve üçbine yakın insanın giyotinle idam edildiği eski hapishane olan
Conciergerie, Fransız Devrimi'nin pek düşünmediğimiz bir yönünü hatırlatmakta. Ardından, adını kalbindeki Saint Germain kilisesinden alan ve 542 yılında başlayan yerleşimiyle şehrin en eski semtlerinden olan
Saint-Germain-des-Prés bulvarında, çevresindeki şık sokakları, mağazaları, meşhur
Café de Flore, Café Les Deux Magots gibi mekanları keyifle gezmek için serbest zaman. Daha sonra,
Cour du Commerce-Saint-André'de bulunan ve
Paris'in en eski lokantalarından biri olan Le Procope'da akşam yemeği.
05 Kasım 2022 Cumartesi Paris: Louvre Müzesi ve Le Marais

Sabah, kahvaltıdan sonra, günün önemli bir bölümünü geçireceğiniz, dünyanın en büyük sanat müzesi olan
Louvre Müzesi'ne doğru metro ile hareket. 12. yüzyılda, Seine Nehri kıyısına inşa edilen eski bir kaleden, asırlar boyu çeşitli değişimlerle saraya dönüştürülen Avrupa'nın ikinci büyük yapısı, 1793 yılında, kraliyet ailesi'nin Versailles Sarayı'na taşınmasıyla, 537 sanat esrinin sergilendiği bir müze olarak kullanıma girmiş ve günümüzde 350 binden fazla esere ev sahipliği yapmaktadır. Müzenin tamamını gezmek günler boyu sürebileceği için, sadece resim ve heykel bölümlerinin önemli eserleriyle yetineceğimiz
Louvre Müzesigezisinden sonra, Seine'nin sağ kıyısında, eski bataklıkların üzerine kurulmuş, Paris'in en tipik semtlerinin başında gelen
Le Marais'ye doğru geziye devam. 12.yüzyılda bataklığın Kuzey bölgesine dini nitelikli yerleşimler başlar ve 14.yüzyılın ortasında şehir surlarının içine alınır. 17.yüzyıldan itibaren soyluların ve Paris burjuvazisinin ayrıcalıklı ikametgahı haline gelerek çok sayıda özel rezidans inşa edilir. Ancak 18.yüzyılın ortasında, Versaille Sarayı'na yakınlığından dolayı soylular Faubourg Saint-Honoré ve Faubourg Saint-Germain tarafına göç ederler. Fransız Devrimi'nde son kalan zenginlerde buradan kovularak, semtin yeni sakinleri olan işciler özel mülklere yerleşerek avlularını atölyelere çevirirler. 1960'larda,
André Malraux'un öncülüğüyle mahalleyi kurtarmak ve korumak için çalışmalar başladı ve bir çok müze restore edilen eski binalara yerleşti. Günümüzde Yahudi ve Gay popülasyonun ağarlıkta olduğu bir demografi oluşturmakta. İstisnai güzellikteki
Place Des Vosges, Rue de Rosiers, Rue des Barres önde olmak üzere
Le Marais'nin tipik sokaklarını keşfettikten sonra otele dönüş.
Akşam yemeği Brasserie Flo'da.06 Kasım 2022 Pazar Barbizon - Fontainebleau - İstanbul

Sabah, özel tur aracıyla ve valizler ile otelden
Barbizon'a doğru hareket. Dönemin baskın olan Romantizm akımına karşı gerçekçiliği özgün bir tavır olarak öne çıkaran ve yaklaşık 1830'dan 1870'lere kadar etkili olan
Barbizon Ekolü, adını toplandıkları yer olan Barbizon Köyü'nden almış. Ekolün başını çekenler,
Theodore Rousseau, Jean-François Millet ve Charles-François Daubigny'dir. Ressamlardan Rousseau (1867) ve Millet (1875) Barbizon'da ölmüşler. Ekole mensup diğer ressamlar ise Jules Dupré, Constant Troyen, Charles Jacque, Pierre Emmanuel Damoye, Charles Olivier de Penne, Henri Harpignies, Paul-Emmanuel Péraire, Gabriel-Hippolyte Lebas, Albert Charpin, Félix Ziem, François-Louis Français, Émile Van Marcke, Narcisse Virgilio Diaz ve Alexandre Defaux'dur. Bu, sonbaharın muhteşem renk paletiyle görülmeye değer güzellikteki ressamlar köyünde bir kahve molasından sonra
tarafından Dünya Mirası listesine alınan Fontainebleau Sarayı'na doğru yola devam. Yol boyunca göreceğiniz, bir renk cümbüşü oluşturan devasa ormanlar, Fransız Kralları tarafından özel avlak olarak kullanılmaktaydı. Sarayın inşaası 12. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar, çeşitli evrelerde sürmüş ve son şeklini III. Napolyon zamanında almış ve III. Louis'den, III. Napolyon'a kadar kraliyet ikametgahı olarak kullanılmıştı. Saray ve çevresindeki bahçe 115 hektarlık bir alanı kaplamakta. Yüzme havuzları ve yapay göletler bulunan bahçe birçok eski çeşme ve heykel barındırmakta. Olağanüstü güzellikte bir çok salon ve yaşam alanı göreceğiniz saray gezisinden sonra, CDG Havalimanına transfer ve saat 18:55 'daki Türk Hava Yollarının TK1828 no.lu seferiyle İstanbul'a uçuş. Saat 00:20'de İstanbul Havalimanına varış.