İstanbul Havalimanı'ndan, 06:20'de, Türk Hava Yolları'nın TK2806 no.lu uçuşu ile Samsun'a hareket. Saat 07:50'de varış.
Havalimanı'nda karşılama ve
Kızılırmak Deltası, Kuş Cenneti'ne doğru yola çıkış: Kızılırmak Nehri'nin denizle buluştuğu noktada, bin ilâ iki bin yıl gibi kısa bir sürede oluşan Kızılırmak Delta'sında irili ufaklı göller, Longoz ormanları, sazlık alanlar, yaban hayatı geliştirme sahaları, tuzcul bataklıklar, ıslak çayırlar, kumul çalı toplulukları, tarım alanları ve yerleşim alanları bulunmakta olup, Avrupa Kuş Alanları envanterinde en önemli 4 kriterden 3'üne sahiptir. Delta, deniz kartalı, tepeli pelikan, kara leylek, leylek, turna, balıkçıl, ördek, yağmurcan ile pek çok ötücü ve su kuşunu barındırır. Bununla birlikte, birbirinden farklı yaban hayatınada burada görmek mümkün. Delta'da, Türkiye'de bulunan 420 kuş türünden 321'i, yılkı atları ve müthiş bir manda sürüsüde yaşamakta. Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti'nde, ziyaretçi ve yönetim merkezlerinin dışında, çeşitli Kuş Gözlem Kuleleri de bulunmakta. Özellikle 45 leylek yuvasının bir arada bulunduğu leylek ormanında, kara ve ak leylekleri yavrularını beslerken izleyebilirsiniz. Delta'da gezintinin ardında Bafra'ya doğru yola devam. Varışta meşhur
Bafra Pidesi'nden oluşan öğle yemeği. Ardından, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde bahsettiği iki camiden biri olan ve Bafra Beyi, İsfendiyaroğulları'na mensup Emir Mirza tarafından ahşap olarak yaptırılıp sonradan Köprülü Mehmet Paşa'nın kızı olan Ayşe Hatun tarafından 1086 yeniden inşa ettirilen
Cami-i Kebir ile
Kızılırmak üzerinde bulunan, 7 kemerli olup 250 mt. uzunluğundaki
Çetinkaya Köprüsü'nü gezdikten sonra Samsun'a doğru yola devam ve yol üzerindeki
Tekkeköy Mağaraları'na varış: Tekkeköy Mağaraları'nda, 1940 senesinde yapılan kazılarda Hitit ve Eski Tunç Çağı dönemlerine ait buluntular ele geçmiştir. Buluntular arasında çark yapımı, devetüyü, kırmızı renkli seramikler çoğunluktadır. Eski Tunç Çağı katında ise çok sayıda gömüt, el yapımı seramik buluntular, siyah zemin üzerine beyaz boyayla yapılmış geometrik desenlerle süslü, dişli, yivli, çizgi bezekli kaplar, kabartma insan yüzlü vazolar gün ışığına çıkarılmıştır. Mağaranın etrafında bulunan heykel yapıtları da oldukça ilgi çekici. Ayrıca yine bölgenin çevresinde restore edilmiş tarihi Rum evleri de bulunmakta. Daha sonra,
Samsun Kalesi'ne doğru yola devam. Danişmendliler tarafından 1192 yılında, kenti kuşatmadan korumak için inşa ettirilen Samsun Kalesi'ni, Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde "Çevresi 5 bin adım, 70 kulesi, 2 bin mazgalı ve kapısı ile leb-i deryada şadadi bina bir sengin abad idi" diyerek anlatmıştır. Kale'nin yakınlarında bulunan ve Baruthane olarak da bilinen, şehrin ilk yerleşim merkezi
Amisos Tepesi'ne teleferikle çıkış. Bir tarafta denizi, diğer tarafta da doğayı seyredeceğiniz tepede, Samsun'u da kuşbakışı olarak gözlemleme fırsatı bulacaksınız. Ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, kahvaltıdan sonra
Milli Mücadele Parkı ve Açık Hava Müzesi gezisi: Parkın içinde Türkiye'nin en uzun seramik rölyefleri, şehitler yazıtı ve 7 figürlü Milli Kurtuluş Anıtı da yer alıyor. Ayrıca parkın hemen girişinde kurtuluş mücadelesinin ve genelgelerin temsil edildiği 10 adet bronz rölyefi görebilirsiniz. Daha sonra,
Bandırma Vapuru Müzesi gezisi: Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda önemli bir rolü olan Bandırma Gemisi, 1878 yılında Glasgov'da "Trocadero" ismiyle inşa edilmiş. 1894 yılında o zamanki Deniz Yolları'na devredilen gemi bu tarihten itibaren "Panderma" adıyla Osmanlı denizlerinde yük ve yolcu taşımaya başlamıştır. 1910 tarihinde geminin adı "Bandırma" olarak değiştirilmiş ve posta vapuru haline getirilmiştir.
19 Mayıs 1919'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını Samsun'a getirdikten sonra yine posta hizmetlerine devam etmiş ve 1924 yılında "Türkiye Seyrüsefain İdaresi" tarafından hizmet dışı bırakılmış ve Haliç'te sökülmüştür. Geminin orijinal çizimleri referans alınarak yeniden yapılmış ve 07 Şubat 2005 tarihinde Bandırma Vapuru'nun kullanım hakkı ve işletmesini devralan Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından müze haline dönüştürülerek 19 Mayıs 2006 tarihinde ziyarete açılmıştır. Geminin içinde balmumundan yapılmış Atatürk ve mücadele arkadaşlarının heykellerini de görebilirsiniz. Son olarak, şehrin en özel simgesi olan
Atatürk Anıtı'nın görülmesi. Samsun halkının kendi aralarında para toplayarak Atatürk için yaptırdığı anıt 8,85 metre boyunda olan Anıt, Avusturyalı heykeltıraş
Heinrich Krippel tarafından yaptırılmıştır. Öğle yemeği ve ardından
Ünye'ye hareket. Varışta şehrin tarihi dokusunun keşfi:
Eski Ünye mimarisini ve Rum evlerini en iyi göreceğiniz
Kadılar Yokuşu'nu,
Bakırcılar Arastası'nı ve
Cumhuriyet Meydanı ile
Limanı'nı gezdikten sonra Karadeniz kıyısındaki otelimize yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah
Perşembe Yaylası'na doğru hareket.
Fatsa'da kısa bir moladan sonra
Gaga Gölü'ne varış. Ardından
Perşembe Yaylası çevre gezisi: Yemyeşil çayırları, sere serpe yayılmış koyunları ve kuzularıyla, dokunulmamış ve keşfedilmemiş bir yayla manzarının ortasından geçen menderesler, bu güzelliği daha ilginç kılmakta. Göz görebildiğince uzanan canlı ve kusursuz bir yeşilin üzerine kıvrım kıvrım yol gibi görünen bu akarsular öyle güzel bir görüntü sergiliyor ki, hayran kalmamak mümkün değil. Mendereslerin bulunduğu alanlarda otlayan küçükbaş hayvanlar manzaranın güzelliğine güzellik katıyor. Çevreyi gezdikten ve bir piknik yaparak yaylanın keyfini çıkardıktan sonra, akşamüstü
Ünye'ye geri dönüş. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, kahvaltının ardından
Bolaman'a hareket. Varışta
tarihi kale ve konakların gezisi: Denize doğru hafifçe sokulan burunun üzerinde, zincirleme bir şekilde inşa edilmiş olan, iç ve dış olmak üzere iki bölümden oluşan ilginç kalelerin Pontus Rum İmparatorluğu döneminde yapıldığı tahmin edilmekte. İçinde bir de şapel bulunmakta. Günümüzde hala ayakta olan iç kalenin üzerine 18. Yüzyılda,
Hazinedaroğlu Konağı olarak bilinen, çift cumbalı ahşap bir konak inşa edilmiş. Kale ve Konakları gezip
Yason Burnu'na hareket. Üzerinde bir deniz feneri, bir kilise kalıntısı ve Antik çağlara ait kayalara oyulmuş balık havuzlarının olduğu bu şirin yarımada adını
mitolojide Argonotlar ile birlikte burada karaya çıkan
Yason'dan almış. Karadeniz bölgesinde, deniz kenarındaki tek kilise olma özelliğini taşıyan
Hagios Nikolaos adıyla da bilinen
Yason kilisesi'nin kalıntıları burada gezilebilmekte. Yine burada bulunan, demir gövdeli Deniz Feneri'nin ışığı 8 km.ye kadar ulaşmakta. Adayı gezerek, harika manzaraları gördükten sonra
Hoynat Adası'na doğru yola devam. Üzerinde küçük surlar bulunan Ada'nın, eskiden gemiciler tarafından depo ve sığınak olarak kullanıldığı düşünülmekte. Günümüzde, Türkiye'de
tepeli karabatakların tek yuva yaptığı yer olup
gümüş renkli martıların da yaşam alanı olan bir
kuş cennetidir. Ardından, doğal bir koy olan ve
Kordon Tepe'nin eteğinde bulunan
Perşembe'ye doğru hareket. Çevre yolu ve tüneller yapıdıktan sonra, Dünya'nın en sakin şehirleri (Cittaslow) listesine giren bu güzel şehrin sokaklarında ve limanında gezindikten sonra
Ordu'ya doğru yola devam. Varışta ilk olarak, 1896 yılında taşları Ünye'den, ahşapları Romanya'dan getirilerek yaptırılan ve Ordu'daki en güzel sivil mimari örneklerinden biri olan Paşaoğlu Konağı gezisi. Konak, günümüzde
"Paşaoğlu Konağı ve Etnografya Müzesi" olarak hizmet vermektedir. Ardından, 1853 yılında bölgede yaşayan Rum Ortodoks Hristiyanlar tarafından kesme taş ile yaptırılan ve günümüzde
kültür merkezi ve arkeoloji müzesi olarak kullanılan
Taşbaşı Kilisesi'ni de gezme ve öğle yemeği. Ardından, Karadeniz sahil şeridi manzaralarını seyrederek Giresun'a doğru hareket ve
Giresun'un keşfi: İlk olarak, Kenti ikiye bölen yarımadanın üzerindeki tepeye, MÖ 2. yüzyılda Pontus Kralı 1. Farnakes tarafından yaptırıldığı tahmin edilen, şehrin tamamına hâkim bir konumda bulunan
Giresun kalesi gezisi. Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk'ün koruma komutanlığın yapan Gazi Osman Ağa'nın mezarı kale içerisinde bulunmakta. Ardından, günümüzde,
Giresun Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan, 1800'lü yılların ortalarında, bölgede yaşayan Rumlar tarafından yaptırılan
Gogora Kilisesi ve 1461 yılında yaptırılan, minare şerefesinin altındaki bitkisel motifler ve süslü kapısıyla ilgi çeken Kapu Camii gezileri. Daha sonra, Karadeniz'de bulunan, Türkiye'ye bağlı iki adadan biri olan
Giresun Adası'na tekne gezisi. Adada özellikle Akdeniz defnesi ve Yalancı Akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü bulunmaktadır. Karabatak ve martıların doğal olarak ürediği Ada aynı zamanda göçmen kuşların uğrak ve dinlenme yeridir. Eski çağlara ait bir çok efsaneye konu olan Ada'da birçok kalıntı da bulunmaktadır. Ada'da gezintinin ardından şehre geri dönüşte serbest zaman. Akşam üstü
Ordu-Giresun Havalimanı'na transfer.
Türk Hava Yolları'nın TK2853 no.lu uçuşu ile 20:25'de İstanbul Havalimanı'na hareket ve 22:15'de varış