1. Gün Cumartesiİstanbul - Lyon

İstanbul Havalimanı'ndan, Türk Hava Yolları'nın saat 08.15'deki TK1807 no.lu uçuşu ile
Lyon'a hareket. Saat 10.45'de Lyon'a varış, karşılama ve
Rhône ve Saône Nehirleri'nin arasına kurulmuş, Fransız mutfak kültürünün önemli merkezlerinden olan
Lyon şehrinin tarihi merkezine transfer. MÖ 1. yüzyılda Romalılar tarafından Galyalılar'ın başkenti olarak kurulan Lyon, uzun tarihi ve o zamanlardan beri Avrupa'nın siyasi, kültürel ve ekonomik gelişiminde önemli bir rol oynaması ile bütün bu dönemlerden günümüze kadar çok iyi korunmuş kentsel dokusu ve tarihi yapılarından dolayı
Dünya Mirası Listesi'ne girmiş. Fourvière tepesi ile Saône arasındaki, Rönesans sokaklarının tüm çekiciliğini koruyan
Vieux-Lyon, bizi, Avrupa'nın her yerinden tüccarların ticaret yapmak için geldiği bir fuarlar şehri olduğu günlere götürmekte. 15. ve 16. yüzyıldan kalma binaları, İtalyan bankacılar ve tüccarların yanı sıra zengin Alman ve Flaman aileleride barındırıyordu. Bu günkü gezinizde, binaların cepheleri basit görünsede, iç avlulara açılan kapıların ardında şehrin eski sakinlerinin zenginliklerini ve traboule'ların (bir binanın içinden geçen iki sokağı birbirine bağlayan gizli geçitler) oluşturduğu gizli ve gizemli Vieux-Lyon'u keşfedeceksiniz. Yürüyüşe 4.yüzyıldan beri,
Saône Nehri kıyılarına yerleşmiş tarihi merkezden ve geçmişte nehre ulaşımı kolaylaştırmak için açılmış geçitlerin görülmesiyle başlayıp, ardından
Eski Lyon'un en hareketli iki sokağı olan
Rue St Jean ve
Rue du Bœuf ile devam. Mimarisinde Gotik tarzın Romanesk detaylarla zenginleştiği ve 14. yüzyıldan kalma astronomik saat ile ilgi çeken
Saint-Jean Katedrali gezdikten sonra, füniküler ile, 19.yüzyılda inşa edilmiş
Notre-Dame de Fourviere Bazilikası'na çıkış. Romanesk tarzdaki dış görünümünden dolayı şehir halkının
Ters Duran Fil olarak andığı Bazilika'nın, Bizans mimari tarzındaki iç kısımlarının gezilmesi ve
Fourviere Tepesi'nden şehrin ve Saône Nehri'nin muhteşem panoramasının seyredilmesi. Daha sonra, şehrin en büyük meydanı olan ve ortasında Kral 14. Louis'nin görkemli bir heykeli ile çevresinde çok sayıda kafe ve restoranın bulunduğu
Bellecour Meydanı'nda serbest zaman. Öğleden sonra, etrafında
Lyon Güzel Sanatlar Müzesi, Belediye Binası, Bartholdi Çeşmesi ve Opera Binası gibi tarihi yapılar bulunduğu
Terreaux Meydanı'nda turu bitirerek otele yerleşme.
Akşam yemeği, şehirde yerel bir restoranda. Geceleme otelde
2. Gün PazarLyon - Annecy - Chamonix

Sabah, kahvaltıdan sonra,
Fransız Alpleri'nin İncisi diye anılan
Annecy'ye gitmek üzere yola çıkış. Şehrin içinden geçen iki kanal ve Thiou Nehri, zaman zaman gezginlerin şehri Fransız Venedik'i diye adlandırmalarınada neden olur. Varışta, Annecy şehir turu: İlk olarak 12.yüzyıldan kalma bir kilise olduğu düşünülen
Annecy Şatosu. Semnoz Dağı'na sırtını dayayan ve şehrin tepesinde yeralan bina, bir çok kere yangın geçeirdikten sonra, tadilat görüp, kışla olarak kullanılmış ve günümüzde de bir müzeye dönüştürülmüş. En eski bölümü olan Kıraliçe Kulesi harika bir eski şehir ve göl panoramasına hakimdir. Daha sonra, şehrin en tanınmış ve Fransa'nın en çok fotoğrafı çekilen binalarının başında gelen
Palais de l'isle gezisi. 12. yüzyılda nehrin üzerinde ki bir adacıkta bir kale, hatta nehirden geçenlerden haraç almak için bir gümrük binası olarak, inşa edilen bu bina, zaman zaman da hapishane olarak kullanılmış ve günümüzde de bir müzedir. Ardından, St Maurice Kanalı üzerine 15. yüzyılda inşa edilmiş
Aziz Maurice Şapeli gezisi. Dominikenlere ait olan bu şapelin Savoy Gotiği tarzında oldukça ilginç bir çatısı vardır. Şehrin tarihi merkezinde serbest zaman ve ardından
Chamonix'e hareket. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
3. Gün PazartesiChamonix - Mont Blanc - Torino

Sabah, Chamonix şehir merkezinde, özellikle güzel dükkanları keyifle gezeceğiniz bir moladan sonra, tren istasyonundan bineceğimiz zincirli dağ treni ile nefes kesen manzaraların ortasından geçerek, buz denizini göreceğimiz Bellevue'ya kadar uzanan iki saatlik bir panaromik gezi. Bu tren gezisi esnasında, bulutların müsade ettikleri ölçüde, 4 bin metrenin üzerinde heybetli bir dağ silsilesi ile ulaştığı 4792 metre ile Avrupa'nın en yükseği olan muhteşem
Mont Blanc'ın zirvesini görebilirsiniz. Chamonix'ye dönüşte öğle yemeği molası. Ardından 1965 senesinde açılan ve 11.6 km uzunluğunda olan meşhur
Mont Blanc Tüneli'nden geçerek Torino'ya doğru yola devam. Alp Dağları ile Po Nehri'nin aktığı Po Ovası arasında yer alan
Torino, ihtişamlı geçmişini yansıtan Roma, Barok, Rokoko, Neo Klasik hatta Art Nouveau dönemleri mimarisiyle bir açık hava müzesini çağrıştırmakta. XVIII. yüzyılda Piemonte-Sardinya Krallığı'nın başkenti olan Torino, kısa sürede Avrupa'nın en önemli şehirlerinden birine dönüşüp, 1861-65 yılları arasında Birleşik İtalya'nın ilk başkenti ünvanını kazanmış. Son yüzyılda ise hızla sanayileşen kent, İtalya'nın önde gelen üretim merkezlerinden biri haline gelmiş. Savoia Hanedanı'nın başkenti olan Torino ve Piemonte bölgesi
tarafından Kültür Mirası ilan edilen 15 kraliyet konutu barındırmakta. Savoia Kontluğu'nun devamı olan Savoia Düklüğü Piemonte-Sardinya Krallığı ve İtalya Krallığı'nın çekirdeğini oluşturmuş. Şehre varışta, 1659 -1675 yılları arasında Dük II. Carlo Emanuele tarafından Barok mimari tarzında bir av köşkü olarak inşa ettirilmiş
Venaria Reale Sarayı gezisi. Torino'nun merkezine 8 kilometre uzaklıktaki Savoia Hanedanı'nın gücünü ve dükün şanını yansıtan Venaria Reale Piemonte'nin en büyük sarayıdır. Ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
4. Gün SalıTorino Şehir Turu

Sabah, kahvaltının ardından, yürüyerek tarihi şehir turu: İlk olarak, Antik Roma kalıntılarının bulunduğu Porta Palatina'nın yanındaki, İsa'nın çarmıha gerildikten sonra bedenine sarıldığına inanılan keten bezi barındıran
Duomo di San Giovanni Katedrali'ni ziyaret;
Dünya Mirası Listesi'ndeki Palazzo Reale Kraliyet Sarayı ve Puccini'nin ünlü operası La Bohème'in 1 Şubat 1896'da ilk kez sahnelendiği
Teatro Regio'nun bulunduğu
Piazza Castello'nun keşfi; bu meydana açılan ve Eski Sanatlar Müzesi'ni barındıran,
Dünya Mirası Listesi'nde bulunan, zarif Palazzo Madama Sarayı gezisi; kafeleri ve prestijli dükkanlarıyla Via Roma Caddesi; İtalya'nın ilk parlamentosuna ev sahipliği yapan
Dünya Mirası Listesi'ndeki
Palazzo Carignano'nun bulunduğu Piazza Carignano'yu gördükten sonra, şehir merkezinde öğle yemeği molası. Ardından, Torino'nun simgelerinden biri olan, tasarım harikası
Mole Antonelliana'nın ve içinde yer alan Sinema Müzesi' nin önünden geçerek
Via Po caddesi, Piazza Vittorio Veneto, Ponte Vittorio Emanuele Köprüsü ve
Fiume Po Nehri'ni görerek
FIAT şehri olarak anılan ve uzun yıllar yüz binlerce ailenin geçimini bu işden sağladığı yerleşim bölgesi
Lingotto'nun keşfi için otobüsle hareket. Önemli bir sanayi ve ulaşım merkezi olarak da tanınan ve XX. Yüzyılın başından beri FIAT
(Fabbrica Italiana Automobili Torino) fabrikasına ev sahipliği yapan Torino, İtalya otomotiv endüstrisinin kalbini oluşturmuş. Fiat fabrikaları, yönetim merkezini burada bırakıp üretimi başka bir bölgeye taşıyınca, dev FIAT fabrikasının yeniden tasarlaması ile Lingotto alışveriş, otel, kültür, sanat ve iş merkezinden oluşan dev bir komplekse dönüştürülmüş. Burada bulunan
"Museo dell'Automobile" gezisi: Bu müze, motorlu binek ve yarış araçlarından oluşan bir asırlık gelişimi, estetiği ön planda tutarak çok güzel sergilemekte. Bu keyifli gezinin ardından, eski FIAT fabrikasının karşısında açılan enogastronomiye adanmış gastronomi cenneti "Eataly" de serbest zaman. Daha sonra, otele dönüş. Akşam yemeği, şehirde bir restoranda. Geceleme otelde.
5. Gün ÇarşambaTorino - Santa Margherita - Portofino - Cenova

Sabah, küçük fakat o kadar da ünlü Portofino 'ya hareket. Barolo, Barbaresco, Alba, bağlarının bulunduğu bölgenin yakınlarından, tepelerdeki üzüm bağlarının, kasabaların etkileyici manzaraları içinden geçerek Santa Margherita'ya varış ve kısa bir tekne yolculuğuyla Portofino'ya geçiş. Şair Guy De Maupassant XIX. yüzyılda, İtalyan "Rivyerası"nda, doğa parkı ve deniz rezervi ile sınırlı, Portofino'yu tarif ederken, "Hilal şeklinde, sakin bir koyun kenarına uzanan küçük bir köy" diye yazmıştı. Eski deniz kültürü, lüksü ve Akdeniz kişiliği ile tanınan bu muhteşem deniz sayfiye yeri, her zaman artistlerin ovdüğü, ünlülerin ve yazarların çok sevdiği yerler arasında oldu. İnternasyonal sosyetenin buluşma noktası Piazzetta Portofino'nun sembolü olurken, karakteristik renkli evleri ile liman, denizcilik geleneklerini simgeleyen tarihi merkezinin ikonasıdır. Denizcilkte bu kadar becerikli oldukları için yerli halkı Yunanlılar ve Romalılar tarafından "Delfini" yani "yunuslar" olarak adlandırılmaktaydılar. Portofino'da öğle yemeği molası ve ardından Cenova'ya doğru yola devam. Varışta, ince bir kıyı şeridi üzerine kurulan Cenova'nın
Dünya Mirası Listesi'ne alınan tarihi merkezini gezisi. Tarihinin yanı sıra zengin sanat, müzik, gastronomi ve mimari geleneklerinin sayesinde Cenova 2004 yılında Avrupa kültür başkenti oldu. Art Nouveau binalarıyla Piazza de Ferrari meydanı; Carlo Felice Tiyatrosu; Via Garibaldi caddesi; "Palazzo Ducale" dukalık sarayı; San Lorenzo Katedrali; "Piazza Fontane" Çeşme Meydanı; "Rosso", "Bianco" ve "Doria-Tursi" saraylarıyla "Strada Nuova" Sokağı görülecek yerler arasında. Gezi sırasında Kristof Kolomb'un doğum yeri olan Cenova'nın ünlü denizcilk tarihini ve kültürünü de öğrenme imkanı bulacaksınız. Ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
6. Gün PerşembeCinque Terre

Sabah,
Dünya Mirası Listesi' nde yer alan
Cinque Terre Milli Parkı'na doğru hareket. "Beş Toprak" anlamına gelen Cinque Terre falezlerin üzerine konumlanmış, birbirinden güzel beş köyden oluşmakta. Cinque Terre'nin eşsiz ve büyüleyici manzaralarının arasından trenle geçerek eski balıkçı kasabalarınında yürüyerek keşfi: yüksek evleriyle
Riomaggiore'den başlayıp, ünlü
"Via dell'Amore" yani "aşk yolu" nu yaya olarak takip ederek üzüm bağlarıyla kaplı tepeleriyle hatırlanan
Manarola'ya varış. Akabinde,
Monterosso Al Mare' de öğle yemeği molası ve son olarak
Vernazza'nın keşfi. Akşam üstü Cenova'ya geri dönüş. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
7. Gün CumaCenova - Sanremo - Menton - Monaco - Nice

Sabah, otelden Nice istikametinde hareket. Yaklaşık ikibuçuk saatlik bir yolculuğun sonunda, bir zamanlar şarkı yarışmalarıyla meşhur olan
Sanremo'ya varış. Ligurya denizi kıyılarında, çiçeklerle donanmış, antik bir Roma Köyü. Sevr anlaşması burada hazırlanmış. Yine son Osmanlı Padişahı VI.Mehmet 1926 da burada vefat etmiş. Bu şirin kentin gezisine, ilk yerleşim yeri olan
La Pigna'nın çevresinden başlayarak eski şehrin son derece sempatik küçük sokaklarını,
San Siro Meydanı'nı ve
Katedrali'ni,
Ortodoks Kilisesi'ni gezerek, ana caddesi olan Corso Giacomo Matteotti'de sebest zaman. Ardından,
Fransa'nın incisi diye adlandırılan
Menton Kasabası'nda kısa bir gezinti. Daha sonra,
Monaco Prensliği'ne doğru yola devam. Varışta, öğle yemeği molası. Ardından yaklaşık iki kilometre karelik kayalık bir alana kurulu Monaco'da küçük turistik tren ile yapılacak tur esnasında şehrin en güzel ve en ilginç yerlerinin görülmesi: Place d'Armes Meydanı; lüks yatları ile Herkül Limanı; otomobil yarışı Grand Prix Formula 1'in düzenlendiği ve piste dönüştürülen caddeler; Casino Meydanı ve lüks otelleri ile Monte Carlo; şehir merkezi; Grimaldi Hanedanının sarayı, Katedral ve devlet bakanlığı binası yer aldığı tarihi şehir… Ardından, Kaptan Cousteau'nun müzesi olarakta tanınan Okyanus Bilimleri Müzesi, botanik bahçeleri ve Grace Kelly'nin mezarının bulunduğu katedral ziyaretleri. Son olarak da şık caddeleri, lüks butikleri ve otelleri ile dünya jet sosyetesinin kumar merkezi olan Monte Carlo'yu yürüyerek gezme. Akşamüstü, tünelleri ve nefes kesen uçurumları ile "Corniche de la Riviera" üzerinden Nice'e varış. Akşam yemeği yerel bir lokantada. Geceleme otelde.
8. Gün CumartesiNice - Eze

Sabah, otobüsle hareket ederek
Villefranche ve
Cap Ferrat'nın büyüleyici manzaraları eşliğinde Nice'in doğusunda bulunan
kartal yuvası gibi konuşlanmış ortaçağ kasabası Eze'ye varış. Köyün dar sokaklarında, pitoresk evlerin arasında bir gezinin ardından parfüm üretiminin önemli isimlerinden Fragonard fabrikasının butiğinde parfüm, sabun, aromatik yağ ve kozmetik gibi bölgeye has ürünlerini tanıma imkanı. Ardından, şehir merkezine dönüş ve Nice'de gönlünüzce gezebilmeniz için, öğleden sonra serbest zaman. Akşam yemeği, şehir merkezinde, yerel bir lokantada. Geceleme otelde.
9. Gün PazarNice

Tam gün Nice'in keşfi: Kahvaltının ardından, dünyanın en güzel sahil şeritlerinden birine sahip Nice şehir turu için otobüsle hareket. Çok sayıda park ve bahçeye sahip Nice'in kuzeydoğusundaki
Cimiez Tepesi'ne çıkış. Antik çağda Nice'in ilk yerleşimin yeri olan Cimiez günümüzde rezidensiyel bir semte dönüşmüş. Cimiez Tepesi'nde bulunan Roma arenaları ve eski manastırın harika bahçelerinde gezinti. Ardından, denize hakim enfes bir konumda bulunan ve XX. yüzyılın en önemli ressamlarından
Henri Matisse'in eserleri ile günlük kullanım eşyalarının sergilendiği müzeyi barındıran XVII. Yüzyıl dönemine ait villa-müzeyi ziyaret. Şehir merkezinde yapacağınız bir başka önemli gezi ise meşhur
İngiliz Kordonu üzerinde bulunan
Villa Massena Müzesi olacak. Nice'deki
"Belle Epoque" mimari tarzının en iyi örneklerinden birini oluşturan bu villa ve bahçeleri XVIII. Yüzyılın sonundan XX. yüzyılın başına kadar uzanan döneme ışık tutmakta. Daha sonra, Nice'in tarihi mahallesi olan
Vieux Nice'te öğle yemeği molası. Öğleden sonra, nostaljik bir atmosfere sahip Vieux Nice'i yürüyerek tanıma:
Çiçek ve antika pazarlarının kurulduğu
Cours Saleya; yan yana dizilmiş küçük dükkânları ve renkli evleri ile dar sokaklar; Barok mimarisi kiliseler ve Opera binası. Şehrin tanınmıs cadde ve meydanlarında gezintiden sonra, istediğiniz gibi dolaşabilmeniz için serbest zaman. Akşam yemeği yerel bir lokantada. Geceleme otelde.
10. Gün PazartesiPort Grimaud - Saint Tropez - Aix en Provence

Kahvaltının ardından, Côte d'Azur'ün göz alıcı manzaralarını seyrederek
Küçük Venedik olarak nitelendirilen
Port Grimaud'a varış. Yatımı evimin önüne çekerim konsepti üzerine yapılmış ünlü tatil beldesi Port Grimaud Kasabası'nda gezinti. Daha sonra
Saint Tropez'e geçiş. Harika villaları ve kumsalları ile Saint Tropez, Fransız jet sosyetesinin tatil merkezlerinden biri olarak ün yapmış. Küçük bir balıkçı kasabasıyken Fransa'nın ünlü ressamları ve yazarları tarafından keşfedilen ve 50'li yıllardan günümüze kadar sanatçılar tarafından en fazla tercih edilen bu şirin kasabanın keyfini çıkarabilmeniz ve öğle yemeği için serbest zaman. Öğleden sonra, Fransız ressam
Paul Cézanne'nın tablolarında betimlediği
Sainte Victoire Dağı'nın eteklerinde yer alan
Aix en Provence'a hareket. Şehre varışın ardından Paul Cézanne'nın doğduğu,
eski Provence Kontları'nın başkenti Aix en Provence'ın yürüyerek keşfi. Görülecek yerler arasında şehrin sembolü olan devasa çeşmesi ile
Rotonde Meydanı, XVII. ve XVIII. yüzyılda inşa edilen görkemli binaları ve çeşmeleri ile üç yüz yıllık çınarların gölgesindeki
Cours Mirabeau Caddesi; küçük meydanları, tarihi belediye binası, saat kulesi ve kiliseleri ile tarihi şehir merkezi bulunmakta. Ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
11. Gün SalıMarsilya - Camargue - Saintes Maries de la Mer - Arles

Sabah,
Marsilya'ya hareket. Ege kıyılarında bulunan antik İyon kenti Phokaia'dan gelen
Foçalılar tarafından M.Ö. VI. yüzyılda Massalia adıyla kurulmuş olup günümüzde kozmopolit bir liman-kenti olan Marsilya, Bouches du Rhône İli'nin merkezi ve
Fransa'nın ikinci en büyük kentidir. Bölge Romalıların eline geçince şehrin adı Massilia olarak değişmiş ve zaman içinde de Fransız adı Marsilya olmuş. Varışta, şehrin tepesinde, olağanüstü bir konumda inşa edilmiş, denizcilerin ve balıkçıların koruyucusu ihtişamlı
Notre Dame de la Garde Bazilikası'nı ziyaret. Bazilikanın terası eşsiz bir Marsilya panaromasına hakim. Daha sonra, yelkenli tekneler, yatlar ve balıkçı teknelerini barındıran ve kentin eski doğal limanı olan çok sayıda bar ve restoran ile Marsilya'nın en meşhur caddesi olan
Canebière'in bulunduğu
Vieux Port'a otobüsle hareket. Marsilya'nın pitoresk limanı her sabah bir balık pazarına ev sahipliği yapmakta. Sabah,
"Vieux Port" (eski liman) dan
"Le Panier" (sepet) mahallesine kadar, kentin tarihi merkezinin, parke taşlı kaplı dar sokaklardan, küçük meydanlardan, meşhur Marsilya Sabunu'nu satan dükkanların önünden geçerek keşfi.
Fort Saint-Jean Kalesi'ne kadar yürüyüşe devam. Burada bulunan küp şeklindeki
MuCEM müzesi eski kaleyle yeni kültürü birleştiren modern bir köprü oluşturmakta.
Mimar Rudy Ricciotti'nin tasarladığı, Akdeniz kültürünü yansıtan, dantel gibi işlenmiş betondan yapılan MuCEM, harika bir dış mimariye sahip. MuCEM'in dıştan görülmesinden sonra, öğle yemeği için serbest zaman. Ardından, yakın mesafedeki
Arles'e hareket ve yürüyerek tarihi şehrin keşfi. Roma döneminde, Arles şehri Jül Sezar'ı rakibi Pompey'e karşı desteklediği için, bir Roma sömürgesi statüsüne kavuşup daha sonra da İmparator I. Konstantin'in sayesinde İmparatorluğa ait en önemli ikametgahlardan biri haline gelerek Galya'nın küçük Roma'sı olarak adlandırılır. Ortaçağ döneminde de Arles, Saint Trophime Kilisesi gibi güzel yapılarla donanmış. Yürüyerek yapılacak şehir gezisi esnasında
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan antik çağlara ve ortaçağa ait yapıları keşfedebilir, Şubat 1888'de Paris'i terk ederek güneşli Güney Fransa'ya doğru yola koyuldukdan sonra, Arles'in özel ışıklığından etkilenerek buraya yerleşen
Vincent Van Gogh'u anımsayabilirsiniz. Tarihi Arles şehir merkezinin barındırdığı pek çok Roma dönemi eserinin en görkemlisi olan ve halen değişik "feria"lara ev sahipliğini yapan
Roma Amfitiyatrosu'nu gezebilirsiniz. Akşamüstü otele yerleşme ve otobüsle kısa bir yolcuğun ardından
Camargue Bölgesi'nin batı ucunda bulunan Saintes Maries de la Mer'e varış.
Rhône Nehri, Arles'de iki kola ayrılır ve Batı Avrupa'nın en büyük deltasını oluşturarak Akdeniz'e dökülür. Büyük Rhône ile Küçük Rhône arasında kalan üçgen şeklindeki alanda
Camargue'ın tuzlu bataklık ve otlakları yer alır. Bu bölgede zengin kuş popülasyonunun yanı sıra
Camargue'in beyaz atı ve siyah boğasını da görebilirsiniz. Saintes Maries de la Mer'de gezinti ve Azize Marie'lerin kemikleri ve heykellerinin muhafaza edildiği kiliseyi ziyaret. Efsaneye göre, İsa'dan yaklaşık 40 yıl sonra Maria Magdalena, havarilerden Yakup ve Yahya'nın anneleri Marie Jacobe ve Marie Salome'nin yanı sıra onlara hizmetçi olarak eşlik eden esmer tenli Sara, Filistin'den, dümeni ve yelkeni olmayan bir gemiyle Camargue kıyılarına vururlar. Özellikle
binlerce Fransız Çingenesi her yıl 24 Mayıs tarihinde Saintes Maries de la Mer'e akın ederek, patroniçeleri olarak gördükleri Sara'nın ve diğer Azizelerin bayramını kutlarlar. Saintes Maries de la Mer yakınlarında akşam yemeğinin ardından otele geri dönüş ve geceleme.
12. Gün ÇarşambaLes Baux de Provence - Avignon - Nîmes - Montpellier

Sabah, Arles'ın kuzeyine doğru yola çıkış. Yol üzerinde, Les Baux de Provence'da mola.
"Fransa'nın en güzel köyleri" labeli taşıyan
Les Baux de Provence bölgeye hakim kayalık bir tepenin üzerine konuşlanmış. Buradan Rhône Vadisi ve sıradağları ile Alpilles bölgesini ve göz alabildiğine uzanan bir panaromayı seyredebilirsiniz. Ardından, otobüs ile kehanetleriyle meşhur
Nostradamus'un doğduğu,
Van Gogh'un psikolojik sorunlar nedeniyle yattığı ve burada birçok eserin yaptığı
St Paul de Mausole akıl hastanesinin bulunduğu
Saint Rémy de Provence'dan geçip, engebeli coğrafyası ile çarpıcı manzaralara sahip Luberon Bölgesi'nde, dağlarının tepelerinde konuşlanmış güzel köyleri ve mevsiminde, uzaktanda olsa lavanta tarlalarını seyrederek
Avignon'a varış ve şehrin yürüyerek keşfi. XIV. Yüzyılda, altmış sene boyunca altı papaya ev sahipliği yapan şehirde dünyanın en büyük gotik sarayı inşa edilmiş.
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan görkemli sarayın gezisi ve daha sonra, panorama için
Rocher des Doms'a çıkış. Buradan, "Avignon köprüsü üstünde ne güzel dans edilir" tekerlemesi ile tanınan
Pont Saint-Bénezet adlı
efsanevi Avignon Köprüsü ile birlikte Rhône Nehri'nin karşı kıyısındaki Villeneuve les Avignons'un yanı sıra şehrin en güzel manzaralarını görebilirsiniz. Şehir merkezinde öğle yemeği molası. Daha sonra, arenası ile tanınan, eski Roma şehri
Nimes'e hareket. Roma tanrısı Nemausus adına kurulmuş bir "Bahar şehri" olarak da bilinen Nîmes, Avrupa'nın en eski şehirlerinden birisidir. Roma imparatoru Augustus, Mısır'da Cleopatra ve Antonius'a karşı yaptığı savaşta kazandığı zaferin hatırasına bu şehri kurar. Ancak, buradaki kalıntılar çok daha eski tarihlere ulaşır. Şehrin, günümüzde bile, her Eylül ayında boğa güreşlerinin düzenlendiği, 21 metre yüksekliğindeki ünlü
Arenası'nı gezip, yapımı MÖ. 1.yüzyıla uzanan ve
Kare Ev diye anılan Roma Tapınağı'nı dışarıdan gördükten sonra Languedoc-Roussillon Bölgesi başkenti
Montpellier'ye doğru yola devam. Tanınmış bir üniversite kenti olan Montpellier XIII. yüzyılda kurulan ve hala faaliyette olan Avrupa'nın en eski tıp fakültesine ev sahipliliği yapmakta. Varışta otele yerleşme. Akşam yemeği yerel bir lokantada. Geceleme otelde.
13. Gün PerşembeNarbonne - Béziers - Carcassonne

Sabah, eski Yunan mimarisinden ilham alan ünlü
Katalan Mimar Ricardo Bofill tarafından tasarlanan modern
Antigone Mahallesi'nde kısa bir gezi ve ardından
Motpellier'nin şehir merkezindeki diğer önemli noktalarının keşfi: kafeler, restoranlar, mağazalar, Üç Güzeller Çeşmesi ve tarihi Opéra Comédie binasının bulunduğu
'Place de la Comédie'; gezi meydanı anlamına gelen Esplanade'ın ucundaki
Opéra Berlioz'u ve kongre sarayını barındıran beton ve granitten yapılmış
Corum KompleksiOrta Çağ sokakları; XVII. ve XVIII. yüzyıllardan kalma zarif yapılar; Peyrou gezi meydanının kapısı olan Zafer Anıtı... . Daha sonra,
Béziers'de mola. 13.yüzyılda, kökleri Anadolu topraklarına uzanan,
Katharlar Tarikatı bu bölgede yerleşmiş ve en önemli şehirlerinin başında Béziers gelmekteydi. İnançlarından dolayı, Papa ve Fransa Kralıyla araları pek iyi sayılmazdı. 1208 senesinde Papalık elçisinin, Saint Gilles'de bir cinayete kurban gitmesinin ardında Toulouse Kontu'nun parmağı olduğunu düşünen Papa Innocent III Hıristiyan şövalyelerini çağırıp Simon de Monfort yönetiminde Kathar ayrımcılarına karşı bir haçlı seferi başlatır. Temmuz ayında ele geçirdikleri Béziers Kenti'nin Katolikler dahil tüm nüfusunu katlederler. Papa elçisi Arnaud Amaury, tarihin hiç bir zaman unutmayacağı, birbirine karışmış Katolik ve Kathar halkını nasıl ayıracağını soran komutana,
Hepsini öldürün, Tanrı kendi kullarını ayırır sözlerini burada sarfeder. Şehir turunda, Orb Ovası'na bakan tepede, 10 ile 12.yüzyıllar arasında, bütün ihtişamıyla inşa edilmiş olan
Saint-Nazaire ve Bézierli Saint Celse Katedrali gezisi. Şehrin sembolü olan bu Katedralden nehir ve kanal üzerindeki köprüler çok güzel görülmekte. Ayrıyeten, bu köprülerden Katedrale bakışta ihtişamlı.
Béziers'nin ardından
Languedoc-Roussillon Bölgesi'ndeki aşağı Aude Ovası'nda bulunan
Narbonne'a hareket. M.Ö. 118 yılında Galya'da, Roma'nın ilk sömürgesi olarak Narbo adı altında kurulan Narbonne, bir asır sonra Narbonensis (Narbonnaise) İli'nin başkenti olur. Stratejik bir konumda bulunan Narbonne gönenç dönemi olan orta çağda İspanya'ya karşı kilit bir rol oynar. Günümüzde ise Narbonne Bölgesi şarapçılığı ile tanınmakta. Varışı takiben, şehrin kalbi olan ve
1901'de açılan meşhur hal binasının gezilmesi ve öğle yemeği molası. Akdeniz'in tatlarını sezinliyeceğiniz bu renkli ve ödüllü hal binası, beş duyunuzu birden harekete geçirecek. Yemek molasından sonra, tarihi Narbonne'da yürüyerek gezinti:
tarafından Dünya Mirası Listesine alınan 'Canal du Midi'ye bağlı Robine Kanalı; eski köprü; katedral ve Başpiskoposların Sarayı; belediye sarayı meydanı ve Via Domitia (Rue droite) gibi şehrin en önemli yapılarını keşfetme. Ardından,
Carcassonne'a doğru yola devam. Günümüzde de Carcassonne iki ayrı şehirden oluşmakta. Biri, tepede yükselen ve
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan, üç kilometrelik çift surla ve 52 kule ile çevrili, Avrupanın en büyük kalesi olan tarihi şehir. Diğeri ise, Aude Nehri'nin öbür kıyısında uzanan aşağı şehir. Varışta otele yerleşme ve "Cité" olarak tanımlanan yukarı şehrin güzel atmosferinde akşam yemeği. Geceleme otelde.
14. Gün CumaCarcassonne - Montségur - Foix - Mirepoix - Toulouse

Kahvaltıdan sonra, güçlü surların arkasında saklanarak, halen Orta Çağ'ın en güzel ve en iyi korunmuş müstahkem şehirlerden birini oluşturan Carcassonne'un yukarı kısmının keşfi. Tarihi kalenin mahalleleri, Gallo-Romen surlar, kuleler ve Bazilika gezilecek yerler arasında yer almakta. Gezinin ardından, Aude Nehri Vadisi'nden geçerek Pirene sıradağlarının eteklerinde bulunan baş döndürücü Montségur Kalesi'ne doğru yola çıkış. İkili bir dünya görüşüne dayalı bir inanç olup felsefesini iyinin ve kötünün dengesi üzerine inşa eden Katharizm, en fazla beğenildiği Languedoc'da etkili olur ve belirgin izler bırakır. Fakat her geçen gün daha güçlenip zenginleşen Roma Kilisesi'ne karşı olan ve Albililer olarak da anılan Katharlar, Engizisyon mahkemeleri tarafından yargılanıp katledilirler. 1244 yılında Papa'nın ordularına yenik düşen ve 1216 m yükseklikte bir kartal yuvası gibi konuşlanmış Montségur Kalesi, Kathar direnmesinin en önemli sembolüdür. Montségur köyünde öğle yemeğinden sonra, Foix kontları kalesinin yükseldiği Foix kasabası'ndan geçerek Mirepoix kasabasına doğru yolumuza devam. Foix kontlarının en ünlüsü ve Tanrı Appolon'un diğer adı olan Phoebus lakaplı III. Gaston, Foix kalesinde son ikamet eden kont olmuş. Kathar bölgesinin kalbinde bulunan Mirepoix, Oksitanya'nın Orta Çağ atmosferini en güzel şekilde yansıtan kasabadır. Ahşap galeriler üzerinde yükselen ve "colombage" adlı doldurma duvarlar ile yapılmış muhteşem binalar; tarihi kapalı Pazar yeri; 22 metre genişliği ile Fransa'nın en geniş sahınına sahip Gotik Saint Maurice Katedrali ile Güney Fransa'nın tipik bir Orta Çağ şehri olan "bastide" de gezinti. Akşamüstü Toulouse'a varış. Garonne Nehri, Pont Neuf Köprüsü, St Pierre Köprüsü, Brienne Kanalı ve Midi Kanalı göreceğiniz panoramik turdan sonra otele yerleşme. Akşam yemeği şehirde bir restoranda. Geceleme otelde.
15. Gün CumartesiToulouse - İstanbul

Kahvaltıdan sonra, Midi-Pyrénées Bölgesi'nin merkezi ve Languedoc (Oksitanya) Bölgesi'nin eski başkenti Toulouse'un kendine has bir mimariye sahip tarihi merkezinin yürüyerek keşfi.
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Canal du Midi'nin ve Garonne Nehri'nin geçtiği tarihi Toulouse, pembe şehir olarak da anılmakta. Sıra sıra dizili kafeleriyle şehrin kalbi olan hareketli Capitole Meydanı; Orta Çağ'ın sonuna kadar güney Fransa'nın resmi dili olan Oc dilinde "Capitoul" olarak adlandırılan ve yüksek görevliler tarafından inşa ettirilip, toplantılarını yaptıkları Toulouse'un meşhur tarihi belediye binası Capitole; ihtişamlı iç mimarisi ile Jakoben Kilisesi ve Manastırı; zarif Bernuy Binası gibi zengin tüccarların oturdukları görkemli Rönesans stili evler; en büyük ve en iyi korunmuş Roman tarzındaki kiliselerden biri olan Saint Sernin Basilikası; 1659 yıllında kral XIV. Louis tarafından açılan, yeni köprü anlamına gelen Toulouse'un en eski taş köprüsü Pont Neuf; fiskiyeli havuzu ile Wilson Meydanı... Şehir merkezinde öğle yemeği molasının ardından, Toulouse havalimanına hareket. Türk Hava Yolları'nın TK1806 no.lu uçuşu ile saat 17.40'da hareket ederek 22.15'de İstanbul Havalimanı'na varış.