10 Kasım 2021 Çarşamba İstanbul - İzmir - Şirince - Efes ve Magnesia Antik Kentleri - Aydın 155 km.

Sabah,
Saat 04:00'de Taksim ve 04:15'de Kadıköy'den Sabiha Gökçen Havalimanı'na transfer. Pegasus Hava Yolları'nın saat 06:00'da kalkan uçuşu ile İzmir'e hareket ve saat 07:10'da
İzmir'e varış. Karşılama ve
Şirince'ye doğru hareket. Kısa bir yolculuktan sonra Şirince'ye varış. 19. yüzyılda, incir üretimiyle meşhur 1800 haneli bir Rum kasabası olaran Şirince'nin sakinlerinin, sıtmadan dolayı Efes şehrini terkederek buraya yerleşen eski Efesli'ler olduğu düşünülür. Günümüzde zeytin ağaçları, taş evleri ve dar sokaklarıyla adını hakkettiğini söylemek abartı olmaz. Burada keyifli bir gezi yapıp,
tipik bir köy evinde kahvaltı ettikten sonra
Efes'e doğru yola devam. Varışta Efes Harabeleri gezisi: Efes, Antikçağ'dan beri, eşsiz mimari eserleriyle ayakta kalmayı başarmış görkemli bir metropolis olmasından dolayı
Dünya Mirasları Listesi'ne girdi. Anadolu'nun ana tanrıça (Kybele) geleneğine dayalı, antik dünyanın yedi harikasından Artemis Tapınağı'nın da Efes'te olması, şehrin önemini artırıyor. Efes Örenyeri'nde başta Hellenistik ve Roma olmak üzere, farklı uygarlıklara ait üst düzey kentleşme, mimarlık ve din tarihinin simgelerini görebilirsiniz. Antikçağ'da önemli bir liman olan Efes, Menderes Irmağı'nın alüvyonları sayesinde, bugün denizden bir kaç kilometre uzaktadır. Gezinin ardından,
Meryem Ana Evi ziyareti: Selçuk yakınındaki Bülbül Dağı'nın üzerinde bulunan Meryemana Evi, Alman rahibe A. Katherina Emerich'in rüyasında görmesi üzerine, 1891 yılında Lazarist papazlar tarafındandan keşfedilmiş. İsa'nın ölümünden sonra, St.John'ın Meryem Ana'yı Efes'e getirdiği bilinmekte. Bu nedenle, Meryem Ana'nın son günlerini bu evde geçirdiğine inanılır. Müslümanlarca da kutsal sayılan evde, Papa VI. Paul'un 1967'deki ziyaretinden sonra, her yıl ağustos ayının 15. gününde ayinler düzenlenmekte. Son olarak
Selçuk turu ve serbest zaman: Eski adı Ayasuluk olan Selçuk, 1304 yılında Aydınoğulları Beyliği'nin, 1426 yılında ise Osmanlı Devleti'nin hâkimiyeti altına girmişt ve Efes'in bir devamı olarak yaşamını günümüze kadar sürdürmüştür. Bu şirin kasabada
St. Jean Kilisesi kalıntılarını, İsa Bey Camii'ni, Artemis Tapınağı kalıntılarını göreceğiniz kısa bir turdan sonra verilecek serbest zamanda, arzu edenler
Efes Müzesi'ni gezebilirler. Daha sonra, Thorax Dağı eteğinde ve Gümüşçay kıyısında, M.Ö.4.yüzyılda Magnetler tarafından kurulmuş olan
Menderes Magnesiası Antik Kenti'ne hareket.
Efes'ten sonra en büyük ikinci büyük kent olduğu düşünülen Magnesia'nın çevresi 1,5 kilometrelik bir alanı kapsayan surlarla çevriliymiş ancak günümüze sadece küçük bir bölümü ayakta kalabilmiş. Son yıllarda yapılan kazılarda önemli yapıları ortaya çıkarılan Antik Kent'in özellikle Stadyumu görülmeye değer. Magnesia'da ilk kazı, 1842-43'te Fransız hükümeti adına arkeolog ve gezgin Charles Texier tarafından gerçekleştirilmiştir. Kent hakkındaki asıl bilgiler ise 1891-93 yılları arasında, Berlin Müzeleri adına Carl Humann tarafından yapılan kazılara dayanır.
1984 yılında başlatılan son kazılar, 1986 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı adına, Prof. Dr. Orhan Bingöl başkanlığında sürdürülmektedir. Kentin baş tanrıçası Artemis olup kent, Hellenistik dünyanın en güzel Artemis Tapınağı ve kutsal alanına sahiptir. Son yıllarda yapılan kazı çalışmalarında ise dünyanın en büyük stadionu açığa çıkarılmıştır. Stadion, arenası ve oturma sıraları arasındaki podyum duvarlarında yer alan kabartmalarıyla ayrıcalıklı bir konumdadır. Bu
görkemli stadionun sunduğu veriler, Magnesia'nın "Yarışlar Kenti" olarak anılmasını sağlamıştır. Kabartmalarda genelde yarışma türleri ya da yarışmalarda verilen ödüller betimlidir. Kentin agorası, Pausanias'ın "Ionik Agora" olarak tanımladığı örneklerin başında gelir. Theatron'u ise tiyatro planlı yapıların nasıl yapıldığını adım adım öğreten bir okul niteliği taşır. Çarşı bazilikası, kiliselere öncülük eden planın en erken örneklerinden biridir. Ionia'da, Ephesos, Priene, Tralleis üçgeni ortasında, bu kentleri birbirine bağlayan yollar üzerinde önemli bir ticari ve stratejik konuma sahip olan Magnesia, tahıl üretimi ve bugün olduğu gibi inciriyle ünlüdür. Megnesia kazılarından çıkarılan bir çok kabartmayı İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde görebilirsiniz. Magnesia gezisinin ardından
Aydın'a varış ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
11 Kasım 2021 Perşembe Nysa - Afrodisias - Buldan - Blaundus - Ulubey Kanyonu - Uşak 310 km.

Sabah, kahvaltının ardından, gün boyunca, birbirinde güzel ve çok farklı olduğu kadar, çok az da tanınan Antik Kentleri ve şehirleri keşfetmek üzere yola çıkış. İlk durak Sultanhisar'ın kuzeyindeki
Mesogis Dağı eteklerinde konumlu ve M.Ö.3.yy. da iki şehir olarak kurulup, sonradan köprülerle birbirine bağlanan ve döneminin Karia kentleri arasında büyük öneme sahip olan
Nysa Antik Kenti: Strabon ve Stephanos yazılarında bu kentten çok bahsetmiş.
Strabon'un bu kentte eğitim gördüğü, bu sayede Nysa'nın önemli bir eğitim ve bilim merkezi olduğu, Strabon ve Stephanos dışında Filozof Apollonios, Aristodemos, Sostrados'nun da Nysa'da doğup ve yetiştiği bilinmekte. Tiyatro ve iki katlı Gerontikon günümüze çok sağlam bir şekilde ulaşmış ve hala çok etkileyici. yapılardır. Efes'de ki Celsus Kütüphanesi'nden sonra günümüze sağlam bir şekilde ulaşan tek kütüphaneyi burada görebilirisiniz. Geziden sonra Afrodisias istikametinde yola devam. Varışta 2017 senesinde
Dünya Mirası Listesi'ne alınan
Afrodisias Antik Kenti gezisi: M.Ö. 5. yüzyılda kurulan kent, Roma İmparatorluğu döneminde gelişmiş, M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 5. yüzyıllar arasında, başta heykelcilik olmak üzere önemli bir sanat merkezi haline gelmiş, Afrodit Tapınağı'yla ve Afrodit adına yapılan törenlerle ün salmış. Ünlü fotoğrafcı
Ara Güler'in tesadüfen görerek gündeme getirdiği antik kent,
Prof. Kenan Erim'in olağanüstü gayretiyle bugünkü durumuna gelebildi. Harabelerin ve çok zengin heykel koleksiyonu barındıran müzenin gezisinden sonra, Karacasu'yun tipik bir köy lokantasında öğle yemeği. Yemekten sonra
Buldan'a doğru yola devam. Yüzyıllardır dokuma atölyeleriyle ünlü bu şirin kasabada geleneksel
Buldan Bezleri'nin binbir çeşidini görüp alabilmeniz ve nostaljik atölyeleri keşfedebilmeziz için serbest zaman. Daha sonra, Uşak yolu üzerinde, Roma döneminde hayli önemli bir yerleşim yeri olduğu bilinen
Blaundus Antik Kenti'nde gezi molası. Burada tapınaklar, tiyatro, sütun girişler ve kaya mezarları gibi pek çok eser görebilirsiniz. Şehir Helenistik Döneme ait izler taşımakta. Son olarakta, Dünya'nın iki büyük kanyonundan biri olarak ünlenen
Ulubey Kanyonu'nun seyir terasından,muhteşem panoramanın seyri.Uşak'a varışta otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme Ramada otelde.
12 Kasım 2021 Cuma Taşyaran Vadisi - Kula Peribacaları/Volkanik Jeoparkı ve Tarihi Evleri 105 km.

Sabah, kahvaltıdan sonra, 60 lı senelerde, Uşak civarındaki höyüklerde kaçakçılar tarafından bulunarak yurt dışına kaçırılan ve
New York Metropolitan Müzesi'nde sergilendikten sonra, uzun süren bir hukuk mücadelesi sonunda 1993 yılında Türkiye'ye geri getirilen
432 parçalık Karun Hazinesi Koleksiyonu'nun sergilendiği
Arkeoloji Müzesi gezisi. Altının bulunması ve paranın icat edilmesiyle zenginleşen ve dünyanın en zengin devleti haline gelen Lidya'nın Kralı Kroisos'a ve komutanlarına ait olduğu düşünülen eserlerin içinde özellikle
"Kanatlı Denizatı Broşu" başta olmak üzere
"Aslan Başlı Bilezikler" ve
"Kanatlı Güneş Kursu Kolye" olağanüstü güzelliktedir. 2005 yılında bir kez daha çalınıp yurt dışına götürülen "Kanatlı Denizatı Broşu", daha sonra Almaya'dan iadesi sağlanarak geri getirilmiştir. Müze'nin alt katında ise, Lidyalılar tarafından icad edilen paranın ilginç hikayesi sergilenmekte. Daha sonra,
Kula'ya doğru hareket. Yol üzerinde,
Taşyaran Vadisi'nde mola: su, rüzgâr ve tektonik hareketler sonucu oluşan ve farklı renklere bürünen vadinin kayaları dantelimsi ve ilginç şekiller almış. Geziden sonra, Kula'ya doğru yola devam ve şehre varışta, daha kolay gezebilmek için özel minibüslere binerek çevreyi keşfe,
Türkiye'nin ilk ve tek Jeoparkı'nın
Kula Peribacaları Vadisi bölümüyle başlama: Kapadokyada ki oluşumları andıran bu peribacaları, volkanik püskürtmelerin sonucunda oluşan yumuşak ve sert kaya katmanlarının erozyana farklı dayanıklılığından dolayı, sert kayaların, yumuşakların üzerinde bir şapka gibi oturmalarından oluşmuş. Bu, müthiş manzaralar sergileyen vadide bir çok mola vererek oluşumları seyrettikten sonra, Türkiye'nin en genç volkanik alanlarından biri olan
Kula Divlit Jeoparkı'ndaki lav tarlalarına doğru yola devam. Burada kilometrelerce alana yayılmış lav akıntıları, tünelleri ve konileri görebilirsiniz. Ahşap köprü ve yollarla organize edilmiş alanı gezdikten sonra, bir tabiat harikası olan
Çakırca Bazalt Sütunları'nı da görerek
Kula'nın tarihi merkezine doğru yola devam. Şehir merkezindeki bir lokantada meşhur
Kula Tirit'i ve
Keşkeki'nin tadımı. Öğleden sonra, Osmanlı ve Rum Mimarisi'nin üç binden fazla örneğini içeren
Kula Tarihi Evleri'nin ve
Kula Arastası'nın keşfi: Günümüzde bin kadarının restore edildiği bu evler 18. ve 19. Yüzyıllardan kalmadır. Genellikle iki katlı ahşap yapılar olup, saçaklı çatıları kiremitle kaplıdır. Saçakların alt kısmında süslemeler vardır. Pencereleri ise tahta kepenklidir. Evlerin, genellikle az pencereli olan alt katları kerpiç doldulu taş ile inşa edilmiştir. Evlerin hepsinde, yüksek duvarla çevrili bir iç avlu vardır. Dışları rengarenk badanalı olan evlerin, cumbalı olan üst katları birbirine o kadar yakındırki, bunlara yöre halkı "öpüşen çatılar" der.Kula sokaklarında uzunca bir geziden sonra, eski bir konağın avlusunda, günün yorgunluğunu
Yaren Şarkıları dinleyip,
Yöre Dansları'nı seyrederek çıkarma. Daha sonra,
ev hanımlarının hazırladığı yemeklerden oluşan akşam yemeği. Geceleme Anemon otelde.
13 Kasım 2021 Cumartesi Emre Köyü - Sardes - Bozdağ - Gölcük - Birgi - Ödemiş - İzmir 260 km.

Sabah, kahvaltıdan sonra,
Emre Köyü istikametinde otelden hareket. Kula yakınındaki bu köy, Tabduk Emre tarafından, Kervan Yolları üzerinde, Saruhan Oğulları Beyliğine bağlı olarak kurulmuş ilk Türk köylerindendir. Köyde, Yunus Emre ve hocası Tabduk Emre'nin mezarlarının gezilmesinden sonra,
Bozdağ'ın harika manzaralarını seyrederek, Anadolu Beylikleri döneminde başkent olan
Birgi'ye doğru yola devam.
Birgi Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait bir çok mimari eser barındırmakta.
Aydınoğulları Beyliği'ne başkentlik yapmış olan şehir adeta bir açık hava müzesini andırmakta. Kentin tarihi sokaklarında gezinip,
Çakırağa ve
Sandıkoğlu Konakları ile
Ulu Cami ve
İmam-ı Birgi Türbesi'ni gördükten sonra, çam ormanları arasındaki doğal oluşumları ve asırlık ağaçlarıyla meşhur
Ödemiş'e varış. Yöresel yemeklerden oluşan öğle yemeği. Cumartesi günleri, yerel tarımsal ürünleri, yöresel el sanatları, ipekçilik ve ipek dokuma tanınan
Ödemiş'in Pazarı'nı gezmek mümkün. Pazarda serbest zamanın ardından, Ödemiş doğumlu sanatçı
Bedia Akartürk'ün bugüne kadar almış olduğu ödüllerin, plaketlerin, çıkarmış olduğu plak ve kasetlerin, resimlerinin ve gittiği her yöreye ait yapmış olduğu bebeklerinin sergilendiği müzenin gezisi. Daha sonra, ahşaptan yapılan direkleri ve sol üst tarafındaki kuş sarayı ile dikkat çeken, 18.yüzyıldan kalma
Ödemiş Ulu Camii'nin ve arastasının gezilmesinin ardından, bölgenin en güzel manzaralarına sahip
Gölcük kıyısında mola vererek, Tmolos Dağları'nın eteklerinde, Gediz Nehri'nin suladığı ovada ve Anadolu'nun içlerinden gelen ticaret yolunun üzerinde konumlanmış Lydia Krallığı'nın başkenti
Sardes'e doğru hareket. Şehrin, ovanın 300 mt. üstünde konumlanmış akropolisi bir kale gibidir. Tarihi anlatılara göre, Akropolis'in eteğinde yer alan
Paktolos Nehri kente yalnızca su değil, altın da taşırmış... Bugün bilinen madeni para yani sikkenin doğum yeri olan
Sardes, antik dünyanın önde gelen şehirleri arasındadır. Göl kıyısnda bulunan ve
Bin Tepeler diye anılan tümülüs mezarlık dünyanın en büyük tümülüs alanıdır. Şehre girişte dikkat çeken
Gymnasium'un arkasında
Hamam ve bin kişi alabilen
Sinagog ile yer mozaiklerive Sütunlu Çeşme çok iyi korunmuştur. Antik Kent gezisinden sonra İzmir'e doğru yola devam. Akşam yemeği ve geceleme İzmir, Çankaya otelde.
14 Kasım 2021 Pazar İzmir Şehir Turu - İstanbul 30 km.

Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden
İzmir Şehir Turu için hareket: İlk olarak,
Kültürpark içerisinde bulunan, yeni
İzmir Tarih ve Sanat Müzesi gezisi. Bu müze, ilk Müze'nin kapasitesi 2004 yılında dolunca kuruldu. Taş Eserler, Seramik Eserler ve Kıymetli Eserler Bölümleri olmak üzere üç bölüme ayrılan Müze tek katlıdır. Müze'den sonra Basmahane semtinde bulunan
Antik Agora gezisi. İyon tarzı agoraların en büyük ve iyi korunmuş olanı olarak kabul edilen ve MS. 2. yüzyıla tarihlenen Antik Symirna Agora'sı, şehrin merkezinde bir avlu etrafında sütun ve kemerler üstüne üç katlı olarak inşa edilmişti. İzmir Müzesi tarafından sürdürülen kazı çalışmalarında bazilika ve batı stoanın büyük bir bölümüyle doğu stoanın kuzey ucu açığa çıkarılmış ve Faustina Kapısı ayağa kaldırılmış. Agora gezisinin ardından, tarihî ve yaşayan en önemli alışveriş merkezlerinden biri olarak labul edilen,
Agora'dan Konak Meydanı'na kadar uzanan geniş bir alana yayılan Kemeraltı Çarşısı'nın ve buradaki Sokak Lezzetleri'nin keşfi için yürüyüşe devam. Ondan fazla camii, bir Havra, yirmiye yakın tarihi han, binlerce dükkan, eski oteller ve Cumhuriyet'ten eski ticarethaneleriyle İzmir ve bölge halkının alışveriş merkezi olan
Kemeraltı'nda, sokaklarında kurulu tezgah ve ufak halk lokantalarında da envai çeşit yöresel lezzeti de tatmak mümkün. Hacı Beşir Ağa tarafından 1744 yılında yaptırılan ve İzmir Liman Kalesi'nin yakınında bulunan
Kızlarağası Hanı ile başlayan gezi, bir çok ilginç mekanın ve lezzetlerin keşfi ile Konak meydanı'na kadar devam edecek. Burada, 1901senesinde, Sultan II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıldönümü kutlamaları dahilinde yaptırılan, Kuzey Afrika ve Endülüs mimarisi izleri taşıyan meşhur
Saat Kulesi'ni ve 1890 yılında ünlü
Fransız mimar Gustave Eiffel tarafından gümrük binası olarak planlanıp, inşa edilen, günümüzde de bir alış veriş merkezine dönüşen
Konak Pier Binası'nda serbest zaman. Arzu edenler, Alsancak ve Kordon'da yürüyüş yapabilir. Saat 17:30'da Havalimanı'na transfer ve Pegasus Hava Yolları'nın saat 19:55'deki uçuşu ile İstanbul'a hareket.
Saat 21:00'de Sabiha Gökçen Havalimanı'na varış ve karşılama. Kadıköy ve Taksim'e transfer.