Meandros: Nehrin Kaynağına Yolculuk,


Işıklı Gölü'nde doğup, kıvrıla kıvrıla vadiler boyunca gezerek, Söke Ovası'da Ege Denizine dökülen Menderes Nehri, binlerce yıldır bu coğrafyada uygarlıkları şekillendirmeye devam etmiş. Bizim gayemiz de bu hayat verdiği topraklar etrafında şekillenen yaşamın, kültürün, tarihin ve sanatın peşinde bir yolculuk... Yüzyıllar boyunca, Ege Denizi'ne dik uzanan sıradağların aralarında oluşan vadiler ve ovalar sayesinde, İpek Yolu kolaylıkla Ege kıyılarındaki limanlara ulaştı. Hem bu ticaretin gelirleriyle, hem de verimli topraklardan fışkıran tarım ürünlerinden sağladıkları gelirlerle zenginleşen halk, devasa kentler inşa ettirdi. Ancak, zaman içinde bu ticaret yollarının önemini yitirmesi; deprem, sıtma salgını gibi tabii felaketler ve bunların sonucunda oluşan savaşlar, yağmalar bu kentlerin terk edilmesine neden olmuşsada, pek çok kültürel zenginlik günümüze kadar ulaşabildi. Bununla birlikte bir çok tabii güzellikte Menderes Ovası'nın çeşitli noktalarında gizlenmiş ve keşfedilmeyi bekliyor. Bunca senedir, bu kadar yakınımızda duran göz kamaştırıcı bu tabii hazinelerin nasıl gizli kalabildiklerine şaşıracaksınız...

TURUN ÖZELLİKLERİ

  • Büyük Menderes Ovası'nın gizemli antik kentlerine ve olağanüstü tabii güzelliklerine yolculuk;
  • 2 gece Aydın, 1 gece Pamukkale'de, 1 gece Uşak'ta, 1 gece Kula'da ve 1 gece de Ödemiş'te konaklama;
  • Işıklı Göl'ün nilüfer çiçeklerinin ortasında keyifli bir tekne turu;
  • Kula'da Yaren Şarkıları dinleyip, Yöre Dansları seyrederek bir akşam yemeği;
  • Türkiye'nin ilk ve tek Jeoparkı Kula Jeoparkı'nda Divlit lav tarlalarını ve Kula Peribacaları'nı gezme;
  • Dünya Mirası Listesi'nde olan Afrodisias ve Pamukkale gezisi;
  • Az tanınan Metropolis, Magnesia, Nysa ve Stratonikeia ören yerlerinin keşfi;
  • Uşak Müzesini ve ilginç bir hikayesi olan Karun Hazinelerini görebilme;
  • Ulubey Kanyonu ve Blaundus Antik Kenti gezileri;
  • Ödemiş - Adnan Menderes Havalimanı arasında pitoresk bir tren yolculuğu;
  • Büyük Menderes Havzası'nı boydan boya keşfedeceğiniz bir yolculuk;
  • Ve çok zengin yöresel yemeklerin tadımı.

1. Gün İzmir - Metropolis Antik Kenti - Menderes Magnesiası - Aydın

  • İstanbul Havalimanı'ndan, 08:00'de, Türk Hava Yolları'nın TK2312 no.lu uçuşu ile İzmir'e hareket, 09:10'da varış
  • Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan, 08:10'da, Pegasus Hava Yolları'nın PC2184 no.lu uçuşu ile İzmir'e hareket, 09:20'de varış
  • Ankara Havalimanı'ndan, 08:05'de, AnadoluJet Hava Yolları'nın TK7004 no.lu uçuşu ile İzmir'e hareket, 09:25'de varış
  • Antalya Havalimanı'ndan, 09:05'de, SunExpress Hava Yolları'nın XQ9091no.lu uçuşu ile İzmir'e hareket, 10:15'de varış

  • İzmir Havalimanı'nda buluşma ve kuruluşu çok eskilere dayanan Metropolis Antik Kenti istikametine doğru yola çıkış. Torbalı'nın 5 km güneybatısında bulunan ve "Ana Tanrıça Kenti" anlamına gelen Metropolis, antik Ionia Bölgesi'ne dahil olup, Küçük Menderes (Kaystros) havzasınin verimli topraklarına hakim konumdadır. Bölgedeki en erken yerleşim MÖ. 3000 yıllarında Metropolis ile ortaya çıkar. Metropolis'in önemi İzmir ve Efes arasındaki ana yol üzerindeki stratejik bir tepe ve eteklerinde kurulmuş olmasında yatmaktadır. Her türlü ticari malın rahatça ulaştırılabildiği bu küçük fakat önemli kent, çevresindeki verimli ovalardan sağlanan gelirlerle gelişmiş, özellikle şarap üreticiliğiyle ünlenmiştir. Geç Antik Çağ'da Metropolis bir piskoposluk merkezi haline gelmiş ancak savaşlar ve ekonomik nedenlerden dolayı küçülmeye başlamış ve 14. yüzyıldan itibaren bölgenin Aydınoğulları Beyliği'nin eline geçmesiyle beraber Metropolis'de Aydınoğulları Beyliği idaresi altına girmiş, ancak eski konumunda daha fazla yaşayamamış ve Torbalı'ya taşınmıştır. Helenistik dönemde surlarla çevrilen şehirde, Tiyatro, Stoa, Bouleuterion gibi anıtsal kamu binaları yapılmış.M.S. 1. yüzyılda yaşayan coğrafyacı Strabon'a göre Metropolis'in şarabı çok ünlüymüş. Bu dönemde özellikle kentin doğu yamaçlarında, imparatorluk geleneğine uygun olarak zengin kişilerin evleri, atölyeler, dükkânlar, hamam ve gymnasium yapıları inşa edilmiş. Şehri gezip, çağın zenginliğini yansıtan bu kalıntıları gördükten sonra Söke'ye doğru yola devam. Öğle saatlerinde Söke'ye varış ve öğle yemeğinin ardından, Thorax Dağı eteğinde ve Gümüşçay kıyısında, M.Ö.4.yüzyılda Magnetler tarafından kurulmuş olan Menderes Magnesiası Antik Kenti'nin keşfi: Efes'ten sonra en büyük ikinci büyük kent olduğu düşünülen Magnesia'nın çevresi 1,5 kilometrelik bir alanı kapsayan surlarla çevriliymiş ancak günümüze sadece küçük bir bölümü ayakta kalabilmiş. Son yıllarda yapılan kazılarda önemli yapıları ortaya çıkarılan Antik Kent'in özellikle Stadyumu görülmeye değer. Magnesia'da ilk kazı, 1842-43'te Fransız hükümeti adına arkeolog ve gezgin Charles Texier tarafından gerçekleştirilmiştir. Kent hakkındaki asıl bilgiler ise 1891-93 yılları arasında, Berlin Müzeleri adına Carl Humann tarafından yapılan kazılara dayanır. 1984 yılında başlatılan son kazılar, 1986 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı adına, Prof. Dr. Orhan Bingöl başkanlığında sürdürülmektedir. Kentin baş tanrıçası Artemis olup kent, Hellenistik dünyanın en güzel Artemis Tapınağı ve kutsal alanına sahiptir. Son yıllarda yapılan kazı çalışmalarında ise dünyanın en büyük stadionu açığa çıkarılmıştır. Stadion, arenası ve oturma sıraları arasındaki podyum duvarlarında yer alan kabartmalarıyla ayrıcalıklı bir konumdadır. Bu görkemli stadionun sunduğu veriler, Magnesia'nın "Yarışlar Kenti" olarak anılmasını sağlamıştır. Kabartmalarda genelde yarışma türleri ya da yarışmalarda verilen ödüller betimlidir. Kentin agorası, Pausanias'ın "Ionik Agora" olarak tanımladığı örneklerin başında gelir. Theatron'u ise tiyatro planlı yapıların nasıl yapıldığını adım adım öğreten bir okul niteliği taşır. Çarşı bazilikası, kiliselere öncülük eden planın en erken örneklerinden biridir. Ionia'da, Ephesos, Priene, Tralleis üçgeni ortasında, bu kentleri birbirine bağlayan yollar üzerinde önemli bir ticari ve stratejik konuma sahip olan Magnesia, tahıl üretimi ve bugün olduğu gibi inciriyle ünlüdür. Megnesia kazılarından çıkarılan bir çok kabartmayı İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde görebilirsiniz. Magnesia gezisinin ardından Aydın'a varış ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

    2. Gün Lagina - Stratonikeia - Alinda - Alabanda - Aydın

    Sabah, kahvatının ardından, Aydın Arkeoloji Müzesi gezisi. Herodotos İonia hakkında şunu söylemiş: "İonialılar kentlerini yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü altında ve en güzel iklimde kurulmuş kentler olarak nitelendirmişlerdir. Ne daha kuzeydeki bölgeler ne daha güneyde kalanlar ile bir tutulamaz. Hatta ne doğusu ne batısı kimisi soğuk ve ıslak kimisi sıcak ve kurak olur". İşte bu eşsiz coğrafyada yaşayıp gelişen kültürlere ait bir grup eser, zamanın Aydın Müzesinin çekirdeğini oluşturmakta. Tralleis, Magnesia, Alabanda, Nysa Arkaik Panionion, Kadıkalesi (Anaia), Tepecik Höyük kazılarında bulunan eserlerin sergilenmesi esas alınarak planlanan teşhirde yine bölgede bulunan Alinda, Amyzon, Piginda, Harpasa, Mastaura, Akharaka, Pygale, Orthosia gibi antik kentlere ait eserler ile müze tarafından yapılan kurtarma kazılarında elde edilen eserlere de yer verilmiştir. Daha sonra, Çine Vadisi'nin harika manzaralarını izleyerek, Yatağan'ın Turgut Köyü'e hareket. Yerel halkın Leyne diye adlandırdığı Antik Lagina Turgut Köyü'nde bulunmakta. Stratonikeia'ya kutsal bir yol ile bağlı olan Lagina, Stratonikeia Kenti'nin kutsal alanı olup, Anadolu'da Tanrıça Hekate'ye adanmış tek tapınağı barındırmaktadır. Burada ilk kazılar 1891 yılında Osman Hamdi Bey tarafından başlatılmış olup bulunan Hekate Tapınağı frizleri İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne götürülmüş ve günümüzde orada sergilenmekteler. Burada, dört yılda bir düzenlenen büyük törende tapınağın anahtarı Stratonikeia kentine götürülüp tekrar geri getirilirdi. Bu törenlerde bedava yenilip içilir ve hatta halka para dağıtılırdı. Yan duvarlarında, burada çalışan rahip ve rahibelerin isimleri bulunan Propylon Kutsal kutsal yoldan alana giriş kapısıydı. Propylon gibi iyi korunmuş olan Hekate Tapınağı frizlerinin çoğu İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde, bir kısmı da Turgut köyündeki Osman Hamdi Bey Evi'nde bulunmaktadır. Frizlerde, savaşlar sonrasında oluşan barış ve dostluk işlenmiştir. Helenistik Dönem'de, Bergama Zeus sunağındaki Telephos frizinden sonra, ilk defa burada barış konusunun işlendiği görülmekte. Kutsal alanın bir diğer önemli ve iyi korunmuş yapısı ise Tanrıça Hekate'ye adanan adakların sunulduğu ve kült törenlerinin yapıldığı Altar'dır. Bu ilginç kutsal alan gezisinden sonra, tarihin bir çok döneminde farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Stratonikeia'ya doğru yola devam. Hitit döneminde Atriya olarak anılan kent, M.Ö. 4. yüzyıldan sonra yoğun Helen göçü almış ve bu dönemde bir Helen kenti statüsü kazanmış. Helenistik dönemde Seleukos, Ptolemaios, Makedonyalılar ve Rodos arasında el değiştirmiş, MÖ. 130 yılında tamamen Roma egemenliğine girmiş ve daha sonra Türkler'in hakimiyetine geçmiştir. Bu nedenle, burada farklı medeniyetlerin izlerini görebilirsiniz. 1957 Depremi ve maden çalışmalarından dolayı halk Eskihisar'ı terk edince burası, Osmanlı ve Roma dönemlerinin karıştığı ıssız bir köye dönüşmüş. Efsaneye göre, Kent adını Antiokhos ve Stratonike'nin yaşadıkları gizli aşk hikayesinden almış. Şehrin merkezinde, meclis binası olduğu düşünülen dikdörtken bir yapı yeralmakta. Bouleuterion'un dış duvarında ise satılan malların fiyatlarının kayıtlı olduğu bir yazıt bulunmuştur. Böylece malların fahiş fiyala satışı önlenmiş. Burada, 180 metre olan boyuyla Anadolu'da bulunan en büyük Gymnasium'u görebilirsiniz. Kadıkule tepesinde doğal bir eğim üzerine konumlanmış olan ve Greko Roman mimari özellikler taşıyan, 12.000 kişilik Tiyatro Helenestik döneme tarihlendirilir. Tiyatronun üst kısmında, iyon tarzında ve şehre hakim bir teras üzerinde inşa edilmiş olan Augustus Tapınağı'nın heyecan verici kalıntılarını görebilirsiniz. Tabiatla ve Eskihisar'ın terk edilmiş evleriyle bir arada duran Antik Kent'in kalıntıları keşfetme keyifinin ardından, küçük bir köy lokantasında öğle yemeği. Aydın'a dönüş yolunda, Karpuzlu kasabasında bulunan, antik Karia bölgesinin önemli ve en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olan Alinda Antik Kenti'nde bir mola vererek agora, market binası, tiyatro ve surların gezilmesi. Son olarakta, Strabon'un ünlü eseri Geographica'da, "küfelerle yüklü bir eşeğe benzeyen iki tepenin eteğinde kurulmuş" bir şehir olduğunu yazdığı, iki tepenin eteklerinden Çine Ovası'na doğru yayılan Alabanda'nın keşfi: Tiyatro, Bouleuterion, Zeus ve Apollon Tapınakları... Akşam yemeği ve geceleme otelde.

    3. Gün Nysa - Afrodisias - Pamukkale

    Sabah, kahvaltının ardından, gün boyunca, birbirinde güzel ve çok farklı olduğu kadar, çok az da tanınan Antik Kentleri ve şehirleri keşfetmek üzere yola çıkış. İlk durak Sultanhisar'ın kuzeyindeki Mesogis Dağı eteklerinde konumlu ve M.Ö.3.yy. da iki şehir olarak kurulup, sonradan köprülerle birbirine bağlanan ve döneminin Karia kentleri arasında büyük öneme sahip olan Nysa Antik Kenti: Strabon ve Stephanos yazılarında bu kentten çok bahsetmiş. Strabon'un bu kentte eğitim gördüğü, bu sayede Nysa'nın önemli bir eğitim ve bilim merkezi olduğu, Strabon ve Stephanos dışında Filozof Apollonios, Aristodemos, Sostrados'nun da Nysa'da doğup ve yetiştiği bilinmekte. Tiyatro ve iki katlı Gerontikon günümüze çok sağlam bir şekilde ulaşmış ve hala çok etkileyici. yapılardır. Efes'de ki Celsus Kütüphanesi'nden sonra günümüze sağlam bir şekilde ulaşan tek kütüphaneyi burada görebilirisiniz. Geziden sonra Afrodisias istikametinde yola devam. Varışta 2017 senesinde Dünya Mirası Listesi'ne alınan Afrodisias Antik Kenti gezisi: M.Ö. 5. yüzyılda kurulan kent, Roma İmparatorluğu döneminde gelişmiş, M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 5. yüzyıllar arasında, başta heykelcilik olmak üzere önemli bir sanat merkezi haline gelmiş, Afrodit Tapınağı'yla ve Afrodit adına yapılan törenlerle ün salmış. Ünlü fotoğrafcı Ara Güler'in tesadüfen görerek gündeme getirdiği antik kent, Prof. Kenan Erim'in olağanüstü gayretiyle bugünkü durumuna gelebildi. Harabelerin ve çok zengin heykel koleksiyonu barındıran müzenin gezisinden sonra, Karacasu'yun tipik bir köy lokantasında öğle yemeği. Yemekten sonra Pamukkale'ye doğru yola devam. Varışta günümüze kadar çok iyi korunarak gelmiş olan Hierapolis Antik Kenti: Nekropolis, Hamam-Bazilika, Latrina, Tiyatro, Plutonium, Apollon Tapınağı, Su Kanalları ve Nymphaeumlar, Kiliseler (Aziz Philip Martyriumu, Aziz Phılıp Kilisesi..) Büyük Hamam Kompleksi gezisi. Harabelerin ardından, akan sulardan kalan karbonat minerallerinden oluşmuş, adeta devasa beyaz bir kale görünümündeki Dünya Mirası Listesi'ne alınan Pamukkale Travertenleri'nde dolaşma ve ardından otele giriş. Otelin sıcak su havuzlarında keyifli yüzmeler. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

    4. Gün Laodikya Antik Kenti - Işıklı Gölü - Ulubey Kanyonu - Blaundus Antik Kenti - Uşak

    Sabah otelde alınacak kahvaltıdan sonra Laodikya gezisi için hareket. M.Ö. 1. yüzyılda Anadolu'nun en önemli kentleri arasında olan Laodikeia, hristiyanlık döneminde de 7 önemli kiliseden biri olmuş. Son yıllarda yapılan kazı ve restorasyon çalışmaları sayesinde yeniden doğan bu görkemli antik kent, bütün dünyadan gelen ziyaretçilerle dolup taşmakta. Sabah saatlerinin sakinliğinden faydalanarak harabelerde rahat bir keşif gezisinden sonra Işıklı Gölü'ne doğru yola çıkış. Birbuçuk saatlik yolculuğunun ardından Çivril Ovası üzerinde yer alan ve Büyük Menderes ırmağının çıkış noktası olan Işıklı Gölü'ne varış. Aslında doğal bir göl olmasına karşın su seviyesinin yükseldiği dönemlerde etrafında yer alan yerleşim yerlerinin ve tarım alanlarının su baskınlarından korunması için DSİ tarafından etrafına bent yapılması suretiyle bir baraj gölüne dönüşmüş, sulama ve balıkçılık için kullanılmakta, su kuşları için de önemli bir yaşam, yumurtlama, kuluçka ve göç ortamı oluşturmaktadır. Mayıs - Temmuz döneminde su üzerinde açan nilüferler ve arka plandaki manzaralarla unutulmaz bir görünüm kazanmaktadır. Göl üzerinde teknelerle yapılacak bir gezinin ardından göl kıyısında öğle yemeği. Daha sonra, Kula yolu üzerinde, Roma döneminde hayli önemli bir yerleşim yeri olduğu bilinen Blaundus Antik Kenti'nde gezi molası. Burada tapınaklar, tiyatro, sütun girişler ve kaya mezarları gibi pek çok eser görebilirsiniz. Şehir Helenistik Döneme ait izler taşımakta. Son olarakta, Dünya'nın iki büyük kanyonundan biri olarak ünlenen Ulubey Kanyonu'nun seyir terasından, muhteşem panoramanın seyri. Uşak'a doğru yola devam ve varışta otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

    5. Gün Uşak - Kula (Peribacaları Vadisi, Divlit Jeoparkı, Kula Tarihi Evleri, Arasta, Yaren Gösterisi)

    Sabah kahvaltıdan sonra Uşak'ın keşfi: 60 lı senelerde, Uşak civarındaki höyüklerde kaçakçılar tarafından bulunarak yurt dışına kaçırılan ve New York Metropolitan Müzesi'nde sergilendikten sonra, uzun süren bir hukuk mücadelesi sonunda 1993 yılında Türkiye'ye geri getirilen 432 parçalık Karun Hazinesi Koleksiyonu'nun sergilendiği Arkeoloji Müzesi gezisi. Altının bulunması ve paranın icat edilmesiyle zenginleşen ve dünyanın en zengin devleti haline gelen Lidya'nın Kralı Kroisos'a ve komutanlarına ait olduğu düşünülen eserlerin içinde özellikle "Kanatlı Denizatı Broşu" başta olmak üzere "Aslan Başlı Bilezikler" ve "Kanatlı Güneş Kursu Kolye" olağanüstü güzelliktedir. 2005 yılında bir kez daha çalınıp yurt dışına götürülen "Kanatlı Denizatı Broşu", daha sonra Almaya'dan iadesi sağlanarak geri getirilmiştir. Müze'nin alt katında ise, Lidyalılar tarafından icad edilen paranın ilginç hikayesi sergilenmekte. Daha sonra, Germiyanoğulları döneminde yapılan Ulu Camii gezisi. Daha sonra, günün geri kalanını geçireceğimiz Kula'ya doğru yola devam. Şehre varışta, keşfe Türkiye'nin ilk ve tek Jeoparkı'nın Kula Peribacaları Vadisi bölümüyle başlama: Kapadokyada ki oluşumları andıran bu peribacaları, volkanik püskürtmelerin sonucunda oluşan yumuşak ve sert kaya katmanlarının erozyana farklı dayanıklılığından dolayı, sert kayaların, yumuşakların üzerinde bir şapka gibi oturmalarından oluşmuş. Bu, müthiş manzaralar sergileyen vadide bir çok mola vererek oluşumları seyrettikten sonra, Türkiye'nin en genç volkanik alanlarından biri olan Kula Divlit Jeoparkı'ndaki lav tarlalarına doğru yola devam. Burada kilometrelerce alana yayılmış lav akıntıları, tünelleri ve konileri görebilirsiniz. Ahşap köprü ve yollarla organize edilmiş alanı gezdikten sonra, bir tabiat harikası olan Çakırca Bazalt Sütunları'nı da görerek Kula'nın tarihi merkezine doğru yola devam. Şehir merkezinde öğle yemeği. Öğleden sonra, Osmanlı ve Rum Mimarisi'nin üç binden fazla örneğini içeren Kula Tarihi Evleri'nin ve Kula Arastası'nın keşfi: Günümüzde bin kadarının restore edildiği bu evler 18. ve 19. Yüzyıllardan kalmadır. Genellikle iki katlı ahşap yapılar olup, saçaklı çatıları kiremitle kaplıdır. Saçakların alt kısmında süslemeler vardır. Pencereleri ise tahta kepenklidir. Evlerin, genellikle az pencereli olan alt katları kerpiç doldulu taş ile inşa edilmiştir. Evlerin hepsinde, yüksek duvarla çevrili bir iç avlu vardır. Dışları rengarenk badanalı olan evlerin, cumbalı olan üst katları birbirine o kadar yakındırki, bunlara yöre halkı "öpüşen çatılar" der.Kula sokaklarında uzunca bir geziden sonra, eski bir konağın avlusunda, günün yorgunluğunu Yaren Şarkıları dinleyip, Yöre Dansları'nı seyrederek çıkarma. Daha sonra, ev hanımlarının hazırladığı yemeklerden oluşan akşam yemeği. Geceleme Anemon otelde.

    6. Gün Emre Köyü - Sardes Antik Kenti - Birgi

    Sabah, kahvaltıdan sonra, Kula yakınındaki Emre Köyü gezisi: Bu köy, Tabduk Emre tarafından, Kervan Yolları üzerinde, Saruhan Oğulları Beyliğine bağlı olarak kurulmuş ilk Türk köylerindendir. Köyde, Yunus Emre ve hocası Tabduk Emre'nin mezarlarının gezilmesinden sonra Sardes Antik Kenti'ne doğru hareket. Sart Beldesi'nde, Tmolos Dağları'nın eteklerinde bulunan Antik Kent, Gediz Nehri'nin suladığı ovada ve Anadolu'nun içlerinden gelen ticaret yolunun üzerinde konumlanmış. Demir Çağında Lydia Krallığı'nın başkentidir. Ovanın 300 mt. üzerinde bulunan akropolisi kale gibidir. Akropolis'in eteğinde yer alan Paktolos Nehri kente yalnızca su değil, altın da taşımıştır. Bugün bilinen madeni para yani sikkenin doğum yeri olan Sardes, antik dünyanın önde gelen şehirleri arasındadır. Göl kıyısnda bulunan ve Bin Tepeler diye anılan tümülüs mezarlık dünyanın en büyük tümülüs alanıdır. Şehre girişte dikkat çeken Gymnasium'un arkasında Hamam ve bin kişi alabilen Sinagog ile yer mozaiklerive Sütunlu Çeşme çok iyi korunmuştur. Antik Kent gezisinden sonra öğle yemeği ve Anadolu Beylikleri döneminde başkent olan Birgi'ye doğru yola devam. Birgi Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait bir çok mimari eser barındırmakta. Aydınoğulları Beyliği'ne başkentlik yapmış olan şehir adeta bir açık hava müzesini andırmakta. Kentin tarihi sokaklarında gezinip, Çakırağa ve Sandıkoğlu Konakları ile Ulu Cami ve İmam-ı Birgi Türbesi'ni gördükten sonra otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

    7. Gün Birgi - Ödemiş > İzmir Havalimanı (Tren ile) - Dönüş

    Birgi'deki otelimizin bahçesinde nefis bir köy kahvaltısından sonra, çam ormanları arasındaki doğal oluşumları ve asırlık ağaçlarıyla meşhur Ödemiş'e hareket. Cumartesi günleri Ödemiş Pazarı'nda, yerel tarımsal ürünleri, yöresel el sanatlarını, ipekçilik ve tanınmış ipek dokuma ürünlerini görmek mümkün. Bu çok renkli pazarda, gönlünüzce gezebilmeniz için serbest zaman. Ardından, Ödemiş doğumlu sanatçı Bedia Akartürk'ün bugüne kadar almış olduğu ödüllerin, plaketlerin, çıkarmış olduğu plak ve kasetlerin, resimlerinin ve gittiği her yöreye ait yapmış olduğu bebeklerinin sergilendiği müzenin gezisi. Daha sonra, ahşaptan yapılan direkleri ve sol üst tarafındaki kuş sarayı ile dikkat çeken, 18.yüzyıldan kalma Ödemiş Ulu Camii'nin ve arastasının gezilmesi. Son olarakda, nefis yöresel yemeklerden oluşan öğle yemeği ve saat 14:45'de bölgesel tren ile İzmir Havalimanı'na hareket. Keyifli bir yolculuktan sonra 16:34'de Havalimanı'na varış ve dönüş yolculuğuna başlama.

  • Türk Hava Yolları'nın TK2329 no.lu uçuşu ile 17:55'de İstanbul Havalimanı'na hareket ve 19:10'da varış
  • AnadoluJet Hava Yolları'nın TK7495 no.lu uçuşu ile 18:40'da Sabiha Gökçen Havalimanı'na hareket ve 19:45'de varış
  • AnadoluJet Hava Yolları'nın TK7017 no.lu uçuşu ile 22:00'de Ankara Havalimanı'na hareket ve 23:10'da varış
  • SunExpress Hava Yolları'nın XQ7293 no.lu uçuşu ile 22:00'de Antalya'ya hareket ve 23:05'de varış


  • Aydın: Fibar Hotel Zincirlihan Özel Kategori
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Denizli: Spa Hotel Colossae Thermal 5 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Uşak: Ramada by Wyndham Uşak 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Kula: Anemon Kula Özel Kategori
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Birgi: Rukim Hotel Özel Kategori
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Rezervasyon Şartları:
    Covid-19 salgınının neden olduğu kargaşadan dolayı, 2021/23 senelerine özel olarak tura kayıt şartlarında değişiklikler yaptık:
    Talebiniz üzerine tura kaydınız opsiyonlu olarak tutulacak ve münferit olarak, adınıza alımlarını yapacağımız uçak biletlerinizi tedarik ettiğinizde tur rezervasyonunuz kesinlik kazanacaktır. Tur ücretini,
  • Yurtiçi gezilerde seyahatin başlamasından 15 gün öncesine kadar,
  • Ancak turun, bu tarihlerden önce tamamiyle dolması halinde, katılımcı sayısını kesinleştirmek için %25 ön ödeme talep edilebilir.


  • Ücrete dahil olan hizmetlerimiz
    • 1.Günden 6. güne kadar 4 öğle yemeği;
    • 1.Günden 7. güne kadar 7 akşam yemeği;
    • Programda belirtilen otellerde konaklama;
    • Konforlu araç ile seyahat;
    • Işıklı Gölü'nde tekne gezisi;
    • Ödemiş - Adnan Menderes tren biletleri;
    • Rehberlik hizmetleri.
    • Tüm bahşişler;
    • İptal ve Sağlık içerikli Seyahat Sigorta Paketi*.
    Ücrete dahil olmayan hizmetlerimiz
    • Ören yerleri girişi için müze kart;
    • Programda belirtilmeyen geziler;
    • Her türlü kişisel harcama;

    * Dünyanın Renkleri Turizm özel seyahat sigorta paketi tüm seyahat ücretlerine dahil olup, ilk ödemeyi yaptığınız anda size verilen poliçe, Dünyanın Renkleri Seyahatleri'ne katılan yolcuların tamamını kapsar. Poliçenin:

  • Mesleki Sorumluk bölümü ödenen ücretin % 100 'ünü
  • Zorunlu Nedenlerle Seyahat İptali bölümü ise ödenen ücretin %90'ını teminat altına alır. 85 yaş ve üstü yolcularda Zorunlu Nedenlerle Seyahat İptali bu kapsamın dışındadır.
  • Seyahat Sağlık bölümü, seyahat esnasında sağlık sorunları veya vefat durumunda, masraflarınızı: Yurt Dışı seyahatlerde 30 000 EURO ya; Yurt İçi seyahatlerde ise 10 000 TL sına kadar karşılamaktadır. Kapsam alanlarının detayını poliçenizde görebilirsiniz.