Saklı Kültür Mirasları

Bu yolculuğun hedefi, bir taraftan Batı Anadolu'nun az tanınan doğal ve kültürel miraslarını keşfederken, diğer taraftan da keyifli bir tatil olanağı sağlamak. Seyahate Uşak'dan başlamak, muhteşem Karun Hazinesini görmenize imkan tanırken, Clandras Köprüsü, Ulubey kanyonu ve Blaundus Antik kenti gibi değerleri de keşfedebileceksiniz. Pamukkale ve Salda Gölü gibi Doğa harikalarını gördükten sonra, en muhteşem antik kent kalıntılarının başında gelen, Dünya Mirası Listesi'ndeki Afrodisias ile son senelerin hızla gelişen kazıları olan Laodikya ve Kibyra Antik kentlerini de tanıma imkanı bulacaksınız. Elmalı müzesini, Elmalı bağlarını ve dağların tepesine konuşlanmış Arykanda'yı hayranlıkla izleyeceksiniz. Myra'nın Kaya Mezarları ve Kekova'nın batık kenti ise şaşkınlık yaratacak. Akdeniz'in mavi sularının ortasındaki şirin belde Kaş'da, bolca dinlenecek veya Meis Adası'na giderek bir gün geçirecek vaktiniz olacak. Keşfedeceklerinizin arasında, Afrodisias ve Pamukkale'den sonra Dünya Mirası listesine giren üçüncü ören yeri ise meşhur kule mezarları ile Xantos olacak. Bütün bunlara, Kaunos'da ve Akyaka'da göreceğiniz manzaralar ilave olunca, kendinizi bambaşka bir Dünya'da hissedebilirsiniz. Keşfedeceğiniz son iki Antik Kent olan Stratonikeia ve Menderes Magnesiası, tek başlarına birer yolculuk nedeni olabilirler. Çok güncel bir konu olan karantinanın tarihsel boyutunu Urla-Karantina Adası'nda tanıyabilirsiniz. Geziyi İzmir'in ve Urla'nın lezzetleriyle bitirmek ise, damaklarınızda hoş bir haz bırakacaktır... Fazla uzaklara gitmeden, çok farklı güzellikleri keşfedebileceğiniz bir yolculuk...

TURUN ÖZELLİKLERİ

  • Konforlu özel otobüs ile, 1 kişiye 2 koltuk ayrılarak seyahat,
  • 18 kişiyle sınırlı grup,
  • Uşak Müzesi ve Karun Hazinesi ile Ulubey Kanyonu ve Clandras Köprüsü - gezileri.
  • Az tanınan Tripolis, Laodikya, Arykanda, Stratonikeia ve Menderes Magnesiası'nın keşfi.
  • Kekova ve Kaunos'da tekne gezileri.
  • Elmalı'da şarap uyumlu akşam yemeği.
  • Urla'da zeytinyağı tadımı ve Karantina Adası gezisiı.
  • Kaş'da arzu ettiğiniz gibi dinlenebileceğiniz bir serbest gün.
  • Akyaka'da konaklama.
  • Yöresel mutfakların zenginliklerini tadacağınız menü seçimi.

19 Eylül 2020 Cumartesi İstanbul - Aizonai - Ulubey Kanyonu - Clandras Köprüsü - Uşak

Sabah. Saat 07.00 de Taksim, Dünyanın Renkleri bürosunun önünden, saat 07.30 da da Kadıköy Tepe Nautilus AVM Yanı (Ayrılık Çeşme Metro İstasyonu İspark Otoparkı) önünden Uşak istikametinde yola çıkış. Yol üzerinde çeşitli molalar vererek, öğle saatlerinde Çavdarhisar/Aizonai'ye varış ve köyde öğle yemeği. Kalıntılarının arasında, dünyada en iyi koruna gelmiş Zeus Tapınağı, on beş bin seyirci kapasiteli tiyatro ve ona bitişik on üç bin beş yüz seyirci kapasiteli Stadyum, İki Hamam, Borsa Yapısı, Sütunlu Cadde, Kocaçay üzerinde ikisi ayakta, 5 adet köprü, Meter Steunene Kutsal Mekanı, Kent Mezarlığı, tek kemerli bir su bendi, su yolları, anıtsal kapı yapıları bulunmakta. Bu antik kent, Efes, Bergama, Side gibi antik kentlerle çağdaştır. Olağanüstü sempatik bir köyün evlerinin arasında bulunan antik harabelerin ve çok iyi korunmuş Zeus tapınağının gezisinden sonra Uşak istikametinde yola devam. Şehre varışta, Karun Hazineleri'ni de kapsayan zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapan Arkeoloji Müzesi gezisi. Ardından, önce, Frigyalılar döneminde yapılan ve Banaz çayı üzerinde çok hoş bir manzara sunan, 24 metre yüksekliğindeki Clandras Köprüsü gezisi, sonra da Dünya'nın iki büyük kanyonundan biri olan Ulubey Kanyonu' nun seyir terasından muhteşem manzaranın izlenmesi. Ardından, şehrin tarihi mahallelerinde bir gezinti ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme Ramada Uşak Hotel'de.

20 Eylül 2020 Pazar Blaundus Antik Kenti - Buldan - Tripolis - Laodikya - Hierapolis - Pamukkale

Sabah, kahvaltının ardından, gün boyunca, birbirinde güzel ve çok farklı olduğu kadar, çok az da tanınan Antik Kentleri ve şehirleri keşfetmek üzere yola çıkış. İlk olarak, Roma döneminde hayli önemli bir yerleşim yeri olduğu bilinen Blaundus Antik Kenti'nde gezi molası. Burada tapınaklar, tiyatro, sütun girişler ve kaya mezarları gibi pek çok mimari eserin kalıntılarını görebilirsiniz. Şehir Helenistik Döneme ait izler taşımakta. Daha sonraki mola Buldan nostaljik dokuma atölyeleri. Bu şirin kasabanın merkezinde, yüzyıllardır geleneği olan Buldan Bezleri'nin binbir çeşidini görebileceğiniz bir mola. Ardından, çok az gezginin taıdığı fakat ayakta kalan antik binalarıyla önemli bir görsellik sunan Tripolis Antik Kenti'ne doğru yola devam. Tripolis, Lidya Şehirleri arasında yer almasına karşın Frigya ve Karya bölgelerine ulaşımı sağlayan önemli sınır, ticaret ve tarım merkezlerinden biri görünümündedir. Menderes Nehri ile Çürüksu Çayı'nın bereketlendirdiği, Çürüksu Ovası'nın büyük bir bölümüne hakim kentlerden biri olup, kuruluş biçimiyle ve şehircilik anlayışı ile yörenin en zengin kentleri arasında yer almaktadır. Günümüzde Sütunlu Cadde, Çeşme, Tiyatro, Hamam ve Şehir Binası gezilecek önemli yapılardır. Tripolis gezisinden sonra Pamukkale'ye doru yola devam. Kırmızı sularıyla meşhur Karahayıt Köyü'nde öğle yemeği molası. Yemekten sonra, Laodikya gezisi için hareket. M.Ö. 1. yüzyılda Anadolu'nun en önemli kentleri arasında olan Laodikeia, hristiyanlık döneminde de 7 önemli kiliseden biri olmuş. Son yıllarda yapılan kazı ve restorasyon çalışmaları sayesinde yeniden doğan bu görkemli antik kent, bütün dünyadan gelen ziyaretçilerle dolup taşmakta. Daha sonra, Pamukkale sit alanının içinde bulunan Hierapolis Harabeleri ve günümüze kadar çok iyi korunarak gelmiş olan antik kentin Nekropolisi gezileri. ardından tabii sit alanında bulunan ve tarafından Dünya Miras Listesi'ne alınan, adeta devasa beyaz bir kale görünümündeki Pamukkale travertenlerinde serbest zaman. Akşam yemeği ve geceleme Lycus River Hotel'de.

21 Eylül 2020 Pazartesi Pamukkale - Afrodisias - Salda Gölü - Kibyra - Elmalı

Sabah, kahvaltıdan sonra, Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Afrodisias Antik Kenti gezisi için hareket. M.Ö. 5. yüzyılda kurulan kent, Roma İmparatorluğu döneminde gelişmiş, M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 5. yüzyıllar arasında, başta heykelcilik olmak üzere önemli bir sanat merkezi haline gelmiş, Afrodit Tapınağı'yla ve Afrodit adına yapılan törenlerle ün salmış. Ünlü fotoğrafcı Ara Güler'in tesadüfen bulduğu antik kent Prof. Kenan Erim'in olağanüstü gayretiyle bugünkü durumuna gelebildi. Harabelerin ve çok zengin heykel koleksiyonu barındıran müzenin gezisinden sonra, Salda Gölü'ne doru yola devam. Göl kıyısında öğle yemeği. Salda Gölü, Göller Bölgesi içinde, ormanla kaplı tepeler, kayalık araziler ve küçük alüvyal ovalarla çevrili hafif tuzlu karstik bir göldür. 184 metreye varan derinliği ile Türkiye'nin üçüncü en derin gölü olup Dünyadaki Mars özelliği gösteren iki yerden biridir. Göldeki magnezyum yüklü beyaz kayaların aynısı Mars'ta da olduğu için buraya Mars yüzeyli göl denmekte. Gölün toprak yapısının sahip olduğu mineraller sayesinde, göl suyunun bazı cilt hastalıklarına karşı tedavi edici etkisi vardır. Suyunun temiz ve berrak oluşu ve turkuaz rengi, güneybatı ve güneydoğu kıyılarında yer alan küçük kumsalların, okyanus adalarını andırmalarına neden olmakta. Yemekten sonra Kibyra' ya doğru yola devam. Gölhisar'a varışta Kibyra Antik Kenti'nin keşfi. Gölhisar'ın kuzeybatısındaki tepelere konumlanan antik şehirde göreceğimiz en önemli mimari yapıtların başında Stad, Agora, Tiyatro, Meclis Binası gelmekte. Son yılların en muhteşem keşiflerinden olan bu etkileyici antik kenti gezdikten sonra Elmalı'ya hareket. Varışta otele yerleşme. Akşamüstü, bağbozumundan sonra oluşan muhteşem renkleriyle, Likya Şarapları'nın Bağlarını gezip, şaraphanede yeni ürünlerin hazırlanışını gördükten sonra, bağevinde hazırlanan şarap tadımlı akşam yemeği. Geceleme Elmalı'da Tuba Otel'de.

22 Eylül 2020 Salı Elmalı - Arykanda - Finike - Kekova - Myra - Kaş

Sabah, otelin karşısında bulunan Elmalı Arkeoloji Müzesi gezisi: Bu müzede elmalı hazinesinin olağanüstü güzellikteki sikkelerini ve civar kazılardan gelen, çok iyi korunmuş mezar odalarını görebilirsiniz. Ardından şehrin restore edilmiş arastasını ve Abdal Musa Türbesi'ni gezerek Arykanda' ya doğru hareket. İlk yerleşimlerin MÖ.2000'lere ulaştığı bu antik kentle birlikte "Işık Diyarı" Likya topraklarının kalbine girmiş oluyoruz. Denizden 800 mt. yüksekte, arkasını sarp kayalıklara vererek inşa edilen kentin son derece etkileyici bir görünümü vardır. Pax Romana'nın sağladığı huzur ortamında gelişen Arykanda 240 senesindeki Büyük Likya Deprem'inde çok yıkım görmüş fakat bundan sonra bile tüm Arap akınları ve haçlı istilasına rağmen yaşamaya devam etmiş. Kent 11'nci yüzyıldan itibaren Türkmenlerin hakimiyetine geçmiş. 1838 senesinde İngiliz gezgin Charle Fellows'un ziyaretiyle yeniden hatırlanan Arykanda'nın kazıları, 1971 senesinden itibaren, yaşamını Antik Likya'nın keşfine adayan Prof. Cevdet Bayburtlu başkanlığında Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi tarafından yürütülmüş. Bu Kent'in etkileyici harabeleri arasında Tiyatro, Hamam, Gymnasium, Odeon, Agora gibi bir çok oldukça iyi korunmuş binayı görebileceğiniz gibi karşınıza çıkacak en ilginç yapılar ise Aykırıçay kaynağının bulunduğu yerdeki kayalığın üzerinde yapılmış olan su yolları ile şehrin tüm binalarının iki misli bir alanı kaplayan Nekropol'ü olacaktır. Arykanda'nın keşfinden sonra Finike üzerinden, Aziz Nikolaos Kilisesi ve Myra Antik Kenti'nin bulunduğu Demre'ye gitmek üzere yola devam. Varışta öğle yemeği ve ardından ilk olarak Aziz Nikolaos Kilisesi'ni ziyaret. 3. yüzyılın ikinci yarısında Patara'da doğup Myra'da piskoposluk yapmış olan Aziz Nikolaos'ın saygın dini kişiliği öldükten sonra aziz mertebesine ulaşmasını sağlamış. Aziz Nikolaos, Hollanda ve ingiliz dillerinde Santa Klaus olarak tanınmış ve Kuzey Avrupa ülkelerinde çocukların koruyucusu ve sevindiricisi Noel Baba geleneği Aziz Nikolaos inancıyla bütünleştirilerek yarı dini ve çok popüler efsanevi bir kişinin yaratılmasına sebep olmuş. Noel Baba hep karlar ve kızaklar üzerinde tasfir edilsede esasa yaşadığı yer Akdeniz kıyısındaki Myra'dır. Burada bulunan Aziz Nikolaos Kilisesi, Bizans sanat tarihinin önemli bir anıtı ve Orta Bizans Dönemi'nin seçkin bir örneğidir. Kiliseyi gezdikten sonra Myra harabelerine doğru devam. Myra Antik Kenti, aynı adı taşıyan ova üzerinde kurulmuştur. Myros nehrinin (Demre Çayı) batısındaki ulaşıma elverişli kanal ile şehrin denizle bağlantısı sağlanmaktaydı. Kanalın diğer yanında yer alan Andriake (Çayağzı) Limanından da bölgenin deniz ulaşımı ve ticareti yürütülmekteydi. Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları ve Roma Dönemi tiyatrosu ile ünlüdür. Buradaki tiyatro maskı şeklindeki taş friz kabartmaları ve kaya mezarları çok etkileyicidir. Myra gezisinden sonra Kekova Batık Şehri'ni keşfetmek üzere Üç Ağız'a hareket. Üç Ağız, Kekova Körfezi kıyısında, Antik Theimussa Kenti harabeleri üzerine kurulmuş ufak ve sempatik bir köydür. Karayolu ile Kekova'yı birbirine bağlar. Kıyısında, çok romantik bir görüntü veren yarı batık mezarlar görebilirsiniz. En önemliside buradan bineceğiniz balıkçı tekneleriyle Antik Dolkisthe Kenti'nden kalma batık harabeleri keşfedebilirsiniz. Bu şehir 2. yüzyılda depremlerle yok olmuş. Burada bir tekne turu yaptıktan sonra, iki gün gecelemek üzere Kaş'a hareket. Kaş, Antiphellos Antik Kenti'nin günümüze kadar yaşayan uzantısıdır. Meis Adası'nın karşısında ve muhteşem koyların ortasında bulunan bu eski balıkçı kasabasının dar sokakları, küçük ve sempatik cepheli evleri, renkli dükkanları insanı gizemli bir dünyaya doğru sürükler. Varışta otele yerleşme. Akşam yemeği şehirde bir lokantada. Geceleme Maki otelde.

23 Eylül 2020 Çarşamba Kaş

Tam gün, öğle ve akşam yemekleri Kaş'ta serbest. Boş gününüzü Kaş'ta dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Arzu ederseniz, sabah, otelden yürüyüş mesafesinde bulunan limana giderek, saat 10.00 da, gemi ile yarım saatlik bir yolculukla Meis Adası'na geçebilirsiniz: Rengarenk evleri, dar sokakları ve yanyana lokantalarıyla bir koy etrafına konuşlanmış bu sempatik Ada'da saat 16.00 daki dönüş gemisine kadar hoşca vakit geçirebilirsiniz. Bu zamanınızı bu şirin kasabanın içindeki rengarenk çiçekli sokaklarda dolaşıp adeta bir Ege atmosferini hissederek veya limandan kalkan taksi motorlarla, gidiş-dönüş 5€ karşılığında Aya Yorgi Koyu'na gidip, denize girerek değerlendirebilirsiniz. Taksi motor anlaştığınız saatte sizi tekrar geri alıyorlar. Aya Yorgi'nin kum ya da taş bir plajı yok, merdivenle iniliyor denize ama su tertemiz ve rengi de mükemmel. Küçük şirin bir kilisesi ve bir de tavernası var. İşletmecisi de Türk. Huzurlu, sakin bir plaj. Güneşlenmek, kitap okumak için ideal. Ada'da yine limandan kalkan ufak gezi motorlarıyla Mavi Mağara'ya da gidebilirsiniz. Kaş'ta ikinci bir alternatif ise, limandan kalkan bir gezi teknesi ile gün boyu Kaş'ın koylarında gezip, denize girmek olabilir. Akşam ise Kaş'ın merkezindeki lokantalardan, damak zevkinize en uygun olanını seçip, keyifli bir akşam yemeği yiyebilirsiniz.

24 Eylül 2025 Çarşamba Kaş - Kalkan - Xantos - Patara - Leton - Ölüdeniz - Fethiye

Sabah, kahvaltının ardından, yol üzerinde Kalkan'da mola vererek Patara'ya doğru hareket. Muhteşem plajın üzerinde kısa bir mola ve antik kent harabelerinin keşfi. Patara, Antik Lykia Birliği içinde Pınara, Xanthos, Olympos ve Myra gibi önemli bir şehir olup üç oy hakkına sahipti. Bir liman şehri olan Patara, Xanthos vadisinde denize açılabilecek tek yer olması nedeniyle tarih boyunca önemli kent olma özelliğini devam ettirmiş. Burada Roma Dönemi'ne ait bir çok hamamın bulunması, limandaki hareketliliğin göstergesidir. Günümüzde ayakta olan Tiyatro, Odeon, Agora, Ana Cadde gibi binalar görülmeye değer, ancak çağlar boyunca önemini koruyan bu antik kentte restorasyon çalışmaları devam eden Patara Deniz Feneri tek başına bir ilgi odağıdır. Patara gezisinden sonra, 1988 senesinden beri Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Letoon ve Xantos'a hareket. Kınık köyü yakınlarında bulunan Xanthos, Antik Çağda Likya'nın en büyük idari merkezi idi. Pers egemenliğinde tamamıyla yanan Kent daha sonra tekrar inşa edilmiş ve M.Ö. II. yy.da Likya Birliğinin başkenti olma görevini üstlenmişti. Likya geleneksel tarzı ile Helenistik ve Roma dönemi etkileri görülen Xantos, özellikle mezar yapılarıyla tanınır. Buradan 4 km. sonra Antik Çağda Likya'nın dini merkezi olan letoon'u görmek mümkün. Bu kutsal alanda Leto, Apollon ve Artemis tapınakları ile birlikte, bir manastır, bir çeşme ve Roma Tiyatrosu kalıntıları bulunmakta. Bu son derece ilginç iki geziden sonra Ölüdeniz'e doğru hareket. 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçilen Ölüdeniz durgun bir gölü andırır. Burada deniz suyunun renklerine ve temizliğine hayran kalmamak elde değil. Plaj'da öğlene kadar mola ve ardından yakın bir restoranda öğle yemeği. Öğleden sonra Kayaköy'e hareket. Kayaköy, Antik Karmylassos Kenti'nin kalıntıları üzerine kurulu, 11.ci yüzyıldan beri Rumlar'ın oturduğu bir yerleşimdi. Rumca adı Levissi idi. 1922'de ki mübadelede, Rumlar Yunanistan'a göç ederek Atina yakınlarında Nea-Levissi adlı bir yerleşim kurarak kültürlerini günümüze kadar devam ettirmişler. Ancak Rumlar'ın yerine yerleşen Batı Trakyalı Türkler için olay farklı olmuş ve buraya alışamayarak bir yıl sonra köyü terketmişler. Binalar ise 1957 depreminde büyük hasar görmüş. Çok güzel görüntüler sunan köyün dar ve taş sokaklarında gezintinin ardından kısa bir mesafede bulunan Fethiye' ye doğru yola devam. Geceleme ve akşam yemeği Atapark otelde.

25 Eylül 2020 Cuma Fethiye - Dalyan - Kaunos - Akyaka

Fethiye, Mendos Dağı'nın eteklerindeki körfezin etrafında yerleşmiş bir Akdeniz şehridir. Antik dönemde adı Telmessos olan kent daha sonraları Megri diye anılmışsada, adı 1934 yılında ilk Türk pilotu Fethi Bey'in anısına, bugün kullanılan Fethiye ismiyle değiştirilmiş. Sabah, kahvaltıdan sonra şehrin içindeki antik dönem harabe ve mezarları ile şehrin eski sokaklarını tanımak üzere kısa bir gezinin ardından, Dalyan istikametinde hareket. Kısa bir yolculuğun ardından Dalyan'a varış. Dalyan, Köyceğiz Gölü ile Akdeniz'i birleştiren ana kanal üzerinde kurulu küçük ve sempatik bir yerleşimdir. Dalyan kanalının denize ulaştığı yer olan İztuzu plajı Caretta Caretta kaplumbağalarının yumurtalarını bıraktıkları muhteşem bir kumsaldır. Yine kanal'ın üzerinde bulunan Kaunos Antik Kenti'nin kaya mezarlarını da tekne ile burada gezerken görmek mümkün. Dalyan, 2008 yılında The Times tarafından Avrupa'nın en güzel açık alanı seçilmiş. Dalyan Köyünden binilecek teknelerle kanal boyunca harika manzaralar izleyeceğiniz bir gezinti ve İztuzu'nda mola. Köye dönüşte, Kanal'ın kıyısındaki bir lokantada son öğle yemeği. Yemekten sonra Akyaka'ya hareket. Eski Ula evleri örnek alınarak oluşturmuş mimarisi, sempatik şehir merkezi, yemyeşil ormanları, devamlı esen rüzgarı ve Azmak Deresi'nin dinlendirici kıyıları ile 2011 yılında Cittaslow seçilen Akyaka, gözlerden uzak bir balıkçı kasabası iken günümüzün en cazip turizm merkezlerinden biri haline gelmiş. Akyaka'ya varışta otele yerleşme ve serbest zaman. Akşam yemeği Azmak Deresi kıyısında bir lokantada. Geceleme Elif Hanım Hotel & Spa'da.

26 Eylül 2020 Cumartesi Akyaka - Stratonikeia - Menderes Magnesiası - İzmir

Sabah, Kahvaltının ardından, Stratonikeia'ya hareket. Hitit döneminde Atriya olarak anılan kent, M.Ö. 4. yüzyıldan sonra yoğun Helen göçü almış ve bu dönemde bir Helen kenti statüsü kazanmış. Helenistik dönemde Seleukos, Ptolemaios, Makedonyalılar ve Rodos arasında el değiştirmiş, MÖ. 130 yılında tamamen Roma egemenliğine girmiş ve daha sonra Türkler'in hakimiyetine geçmiştir. Bu nedenle, burada farklı medeniyetlerin izlerini görebilirsiniz. 1957 Depremi ve maden çalışmalarından dolayı halk Eskihisar'ı terk edince burası, Osmanlı ve Roma dönemlerinin karıştığı ıssız bir köye dönüşmüş. Efsaneye göre, Kent adını Antiokhos ve Stratonike'nin yaşadıkları gizli aşk hikayesinden almış. Şehrin merkezinde, meclis binası olduğu düşünülen dikdörtken bir yapı yeralmakta. Bouleuterion'un dış duvarında ise satılan malların fiyatlarının kayıtlı olduğu bir yazıt bulunmuştur. Böylece malların fahiş fiyala satışı önlenmiş. Burada, 180 metre olan boyuyla Anadolu'da bulunan en büyük Gymnasium'u görebilirsiniz. Kadıkule tepesinde doğal bir eğim üzerine konumlanmış olan ve Greko Roman mimari özellikler taşıyan, 12.000 kişilik Tiyatro Helenestik döneme tarihlendirilir. Tiyatronun üst kısmında, iyon tarzında ve şehre hakim bir teras üzerinde inşa edilmiş olan Augustus Tapınağı'nın heyecan verici kalıntılarını görebilirsiniz. Tabiatla ve Eskihisar'ın terk edilmiş evleriyle bir arada duran Antik Kent'in kalıntıları keşfetme keyifinin ardından, küçük bir köy lokantasında öğle yemeği ve ardından Thorax Dağı eteğinde ve Gümüşçay kıyısında, M.Ö.4.yüzyılda Magnetler tarafından kurulmuş olan Menderes Magnesiası Antik Kenti'ne doğru yola devam. Efes'ten sonra en büyük ikinci büyük kent olduğu düşünülen Magnesia'nın çevresi 1,5 kilometrelik bir alanı kapsayan surlarla çevriliymiş ancak günümüze sadece küçük bir bölümü ayakta kalabilmiş. Son yıllarda yapılan kazılarda önemli yapıları ortaya çıkarılan Antik Kent'in özellikle Stadyumu görülmeye değer. Magnesia'da ilk kazı, 1842-43'te Fransız hükümeti adına arkeolog ve gezgin Charles Texier tarafından gerçekleştirilmiştir. Kent hakkındaki asıl bilgiler ise 1891-93 yılları arasında, Berlin Müzeleri adına Carl Humann tarafından yapılan kazılara dayanır. Son kazılar 1984 yılında Aydın Arkeoloji Müzesi Müdürlüğünce başlatılmıştır. 1986 yılından bu yana ise Kültür ve Turizm Bakanlığı adına, Prof. Dr. Orhan Bingöl başkanlığında sürdürülmektedir. Kentin baş tanrıçası Artemis olup kent, Hellenistik dünyanın en güzel Artemis Tapınağı ve kutsal alanına sahiptir. Son yıllarda yapılan kazı çalışmalarında ise dünyanın en büyük stadionu açığa çıkarılmıştır. Stadion, arenası ve oturma sıraları arasındaki podyum duvarlarında yer alan kabartmalarıyla ayrıcalıklı bir konumdadır. Bu görkemli stadionun sunduğu veriler, Magnesia'nın "Yarışlar Kenti" olarak anılmasını sağlamıştır. Kabartmalarda genelde yarışma türleri ya da yarışmalarda verilen ödüller betimlidir. Kentin agorası, Pausanias'ın "Ionik Agora" olarak tanımladığı örneklerin başında gelir. Theatron'u ise tiyatro planlı yapıların nasıl yapıldığını adım adım öğreten bir okul niteliği taşır. Çarşı bazilikası, kiliselere öncülük eden planın en erken örneklerinden biridir. Ionia'da, Ephesos, Priene, Tralleis üçgeni ortasında, bu kentleri birbirine bağlayan yollar üzerinde önemli bir ticari ve stratejik konuma sahip olan Magnesia, tahıl üretimi ve bugün olduğu gibi inciriyle ünlüdür. Megnesia kazılarından çıkarılan bir çok kabartmayı İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde görebilirsiniz. Magnesia gezisinin ardından İzmir'e hareket. Varışta otele yerleşme. Son akşam yemeği Kepler Pavilion Restoran'da. Geceleme Kordon Çankaya Hotel'de.

27 Eylül 2020 Pazar İzmir - Karantina Adası - Urla - İstanbul

Sabah, kahvaltıdan sonra, Urla'ya hareket. Varışta ilk olarak Karantina Adası gezisi. 18.yüzyıl ortalarında, Avrupa ve Asya'da bir çok salgın hastalık görüldü. Bunlardan korunmak için şehirlere ve limanlara giriş çıkışlar sıkı denetim altında alındı. Gemi personelinden hastalık şüphesi olduğu düşünülenler, yaklaşık yedi gün karantinada tutuluyorlardı. Bunun içinde karantina binaları yaptırılmıştı. Buradaki, Fransızlara yaptırılan karantina binaları 1950 senesine kadar kullanıldı. Hele yaşadığımız virüs salgınıyla birlikte, çok ilginç gelecek bu karantina kompleksini gezdikten sonra, Urla'nın İskele mevkiinde inanılmayacak ilginçlikte bir "Eski Ev ve İşlik Aletleri Koleksiyon"unu göreceğiniz Pera Otel'de kahve molası. Ardından Ayerva Cafe'de zeytinyağı tadımı. Ayerva Rüzgalı Vadi çiftliği'nin bir çok organik ürününüde bulabileceğiniz bu kafede, uluslararası bir çok ödülün sahibi Pelin Omuroğlu'nun sizler için seçtiği zeytinyağlarının anlatımı ve tadımı. Lezzet farklılıklarının çokluğu sizleri şaşırtacak. Tadımdan sonra, çarşı içinde serbest zaman ve meşhur Beyendik Abi Lokantası'nda yöresel lezzetlerden oluşan son öğle yemeği. Öğleden sonra İstanbul'a hareket. Akşam 20.30 civari Kadıköy ve Tasim'e varış. Yolculuğun sonu.
Uşak: Ramada by Wyndham Uşak 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Denizli: Lycus River 5 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Elmalı: Tu-Ba Otel Konuk Evi
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Kaş: Otel Maki Özel Kategori
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Fethiye: Atapark Hotel 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Muğla:Elif Hanım Hotel & Spa Özel Kategori
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
İzmir: Kordon Otel Çankaya 4 *
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Rezervasyon Şartları:
Talebiniz üzerine tura kaydınız opsiyonlu olarak 7 gün tutulur. Bu süre sona ermeden toplam tur bedelinin % 25 ini kapsayan ön ödemeyi yaptığınız takdirde rezervasyonunuz kesinlik kazanacaktır. Opsiyon süresi sonunda ön ödeme yapılmadığı takdirde talebiniz otomatik olarak iptal edilecektir. Bakiye, yurtiçi gezilerde seyahatin başlamasından 30 gün öncesine kadar, yurtdışı gezilerde seyahatin başlamasından 45 gün öncesine kadar tamamlanmalıdır. Ödemelerin belirtilen süre içinde yapılmaması durumunda rezervasyon iptal olmuş sayılır.
Ücrete dahil olan hizmetlerimiz
  • Konforlu özel tur otobüsüyle 1 kişiye 2 koltuk ayrılarak seyahat;
  • 1., 2., 3. ,4., 6., 7. ve 8. gün 7 akşam yemeği;
  • 1., 2., 3. ,4., 6., 7., 8. ve 9. gün 8 öğle yemekleri;
  • Yemeklerde su, meşrubat ve kahve ikramı;
  • Elmalı'da şarap uyumlu akşam yemeği;
  • Kekova ve Kaunos'da tekne gezisi;
  • Urla'da zeytinyağı tadımı;
  • Rehberlik hizmetleri.
  • Tüm bahşişler ( Tur Rehberi Bahşişi hariç* ) ;
  • Seyahat sigorta paketi.
Ücrete dahil olmayan hizmetlerimiz
  • Ören yerleri girişi için müze kart;
  • Programda belirtilmeyen geziler;
  • 5.gün öğle ve akşam yemekleri;
  • Tur lideri bahşişi**;
  • Her türlü kişisel harcama;



* Turlarımızda, sizin takdirinize bağlı olduğunu düşündüğümüzden dolayı ücrete dahil etmediğimiz Tur Rehberi bahşişi için , bu turda kişi başına 160 TL düşünmek gerekir.