06 Haziran 2020 Cumartesi İstanbul - Toulouse

İstanbul Havalimanı'nından, Türk Hava Yolların ile saat 14.00 de Toulouse'a hareket. Saat 16.30 da Toulouse'a varış ve karşılama. Midi-Pyrénées Bölgesi'nin merkezi ve Languedoc (Oksitanya) Bölgesi'nin eski başkenti Toulouse'un kendine has bir mimariye sahip. Şehrin tarihi merkezinin yürüyerek keşfi.
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Canal du Midi'nin ve
Garonne Nehri'nin geçtiği tarihi Toulouse, pembe şehir olarak da anılmakta. Orta Çağ'ın sonuna kadar güney Fransa'nın resmi dili olan Oc dilinde
"Capitoul" olarak adlandırılan ve yüksek görevliler tarafından inşa ettirilip, toplantılarını yaptıkları Toulouse'un meşhur tarihi belediye binası Capitole'ün üzerinde bulunduğu, sıra sıra dizili kafeleriyle şehrin kalbi olan hareketli
Capitole Meydanı'nda akşam yemeği ve ardından otele yerleşme. Geceleme otelde.
07 Haziran 2020 Pazar Toulouse - Andorra - Lleida

Sabah, kahvaltıdan sonra, sahip olduğu 468 kilometre karelik yüzölçümü ve 60 bin nüfusu ile Avrupa'nın en kükük ülkelerinden biri olan
Andorra istikametinde yola çıkış. Yol üzerinde, harika bir manzaraya sahip
Lagos de Tristania Gölü'nde mola ve Andorra'ya varış. Bu şirin ülke bir alışveriş cenneti olarak ün yaptığından yılda 12/14 milyon turist ağarlamakta. Demokrasiyle yönetilen bir prenslik olan Andorra tarih sahnesinde 9.yüzyıldan itibaren belirir. Uzun yıllar Frabnsız ve İspanyol eğemenliğinde kaldıktan sonra 20.yüzyılın başında bağımsızlığına kavuşur. Varışta, ilk olarak Andorra Genel Konseyi'nin merkezi olan ve 1580 yılında Busquets ailesi tarafından malikane ve savunma kulesi olarak inşa edilmiş olan
Casa de la Vall gezisi. Buradan müthiş bir vadi manzarası seyredebilirsiniz. Ardından, ülkenin koruyucu azizi Our Lady Meritxell adına inşaedilen
Santuario de Meritxell Kilise'si ile 11.yüzyılda inşa edilmiş olan
Sant Esteve Kilisesi ziyaretleri. Şehrin tarihi bölümünde bulunan Sant Esteve Kilisesi küçük, taş duvarlı ve Romanesk tarzı çan kulesiyle sempatik bir görüntüye sahipdir. Son olarakda Zengin bir otomobil koleksiyonuna sahip olan
Ulusal Otomobil Müzesi gezisi. Anrorra'nın mekezinde 2 saat öğle yemeği ve alışveriş molası nın ardında Lieida şehrine doğru yola devam. Bu önemli Katalan şehri adeta bir çölün ortasında ki vahayı andırmakta. Çok az tanınan, sempatik ve Ortaçağ geçmişine şahitlik edecek bir çok yapıyla donanmış
Lleida öncelikle bir üniversite ve dolayısıyla öğrenci şehridir. Akşam yemeği şehirde, lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
08 Haziran 2020 Pazartesi Zaragoza

Sabah, kahvaltının ardından , Lleida'yı gezebilmeniz için şehir merkezinde 1 saat serbest zaman ve bitiminde
Zaragoza'ya hareket. 1,5 saatlik kısa bir yolculuktan sonra
Aragon Özerk Bölgesi'nde,
Ebro Nehri üzerinde bulunan
Zaragoza'ya varış. Ebro Nehri'nin verimki kıyılarında, dümdüz ve yeşil ovalar üzerine kurulu kent, görkemli tarihi yapıları ve eşsiz atmosferi ile Avrupa'nın keşfedilmeye değer noktalarından biridir. Müslüman Araplara uzun süre ev sahipliği yapan kentte, İslam ve Hristiyan mimari stillerinin bir karışımı olan
Mudejar Mimari'nin en güzel örneklerine rastlamak mümkündür.
tarafından koruma altına alınan bu mimari yapıların en ünlüleri; Magdalena Kilisesi, San Miguel Kilisesi ve San Pablo Kilisesi'dir. Tapas barları ile bilinen şehirde en lezzetli
"tapas"ları tadabileceğiniz eski şehir bölgesinde, öğle yemeği için 1,5 saatlik molanın ardından şekir turu: İlk olarak,
Dünya Miras Listesi'nde yer alan ve Aragon tipi mudéjar Mimari'nin en güzel örneklerinden
La Seo Katedrali gezisi. Katedral
Plaza de la Seo Meydanı'nda bulunmakta. Bina, ilk olarak Roma tapınağı, cami ve en sonunda katedral olarak kullanılmış. Romanesk, gotik, mudéjar ve barok mimari üslupları içinde barındıran katedral günümüzde Zaragoza'nın simgelerinden biridir. Ardından,
Plaza del Pilar Meydanı'nda bulunan
Bakire Pilar Bazilikası gezisi. 1754 yılında tamamlanan barok tarzdaki devasa yapının içi Goya ve Bayaeu'nun eserleri ile süslüdür. Parlak, renkli seramiklerle kaplı 11 kubbeli Kilisesi'nin içi de en az dışı kadar etkileyicidir. Kilisenin ispanyol Katolikleri için önemi, Meryem Ana'nın burada görüldüğü rivayetidir.
Gezilecek bir diğer mimari eserde, 11. Yüzyılda, Mağribi Mimari tarzında inşa edilmiş olan
Palacio de la Aljafería: Dantel gibi işlenmiş revakların oluşturduğu geniş avlu, bahçeyi ve küçük bir camiyi çevreler. Tavanının bir kısmı altın kaplamalı olan heybetli Aljafería'da pek çok İslami motif görmek mümkün. Geziden sonra otele yerleşme. Akşamüstü, kalacak olan boş zamanda Zaragoza Müzesi ve Goya Müzesi'ni gezebilirsiniz. Akşam yemeği şehirde, lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
09 Haziran 2020 Salı Zaragoza - La Rioja - Laguardia - Bilbao

Kahvaltının ardından, muhteşem doğa manzaraları eşliğinde
La Rioja Bölgesi'ne yolculuk. La Rioja denince akla şarap gelmekte. Önemli bir kırmızı şarap bölgesi olan La Rioja, güneyinde
Ebro Nehri ile sınırlı ve 150 kilometre uzunluk ile 50 kilometre genişliğindeki bir bölgeden oluşmakta. "Joven, Crianza, Reserva ve Gran Reserva" adında dört ana çeşide ayrılan aromalı ve gövdeli kırmızı şaraplar Tempranillo, Graciano, Grenache ve Mazuelo üzümlerinden yapılmakta. 1991 yılında prestijli "Denominacion de Origen Calificada" (DOCa) kategorisine yükselen Rioja şarapları, İspanya'da Priorato ile bu sınıflandırmaya layık görülen sadece iki şarap bölgesinin ilkidir. Bilbao etkisi olarak adlandırılan modern mimariye yönelim, Rioja'da yansımalarını bularak bu bölgenin görünümünü ve kaderini değiştirmiş.
Guggenheim Müzesi mimarı Frank O. Gehry'nin İspanya'da tasarladığı ikinci şaheser olan Marques de Riscal'in otel-şaraphane binasını görerek
La Rioja Alavesa'nın başkenti Laguardia'ya varış. Surlarla çevrili çok şirin bir Orta Çağ kasabası olan Laguardia bir tepede kurulu bir şehir olup, 300 den fazla mahzene sahipdir. Araç trafiğine kapalı, daracık, labirent gibi kaldırım taşlı sokakları, küçük meydanları, tarihi binaları ile Laguardia'yı keşfederek zamanda yolculuk. Daha sonra, muhteşem bağ manzaralarına hakim bir konumda bulunan ultramodern bir cam yapıyla, olağanüstü tasarlanmış dev
Bodegas Baigorri tesisini ziyaret. Bodegas Baigorri, ünlü
Bask mimar Iñaki Aspiazu tarafından tasarlanmış. Şarap tadımı eşliğinde öğle yemeğinin ardından,
Bilbao'ya doğru yola devam. Bir liman-şehir olarak 15 Haziran 1300'de Diego Lopez de Haro tarafından kurulan Bilbao sonraki yüzyıllarda deniz ticaretini genişleterek Kuzey Avrupa ile ilişkilerini güçlendirmiş. İspanya'nın Bask özerkliğine son verildiği XIX. yüzyıl Karlist Savaşlarından sonra Bilbao, yakınlardaki zengin demir madenleri sayesinde yaşanan sanayi devrimi ile büyük bir ekonomik üstünlük kazanmış. Şehrin en eski bölümü olan Casco Viejo'nun karşısında, Nervion'un batı kıyısında yeni, modern bir mahalle olan El Ensanche'de bankacılar, armatörler ve tüccarlar birçok Art Nouveau-Jugendstil ve eklektik mimari stilinde binalar inşa ettirmişler. 1945'ten sonra endüstrileşmeye ve büyümeye devam eden Bilbao okyanusun kıyılarına kadar yayılmış. 1970-1980 arasındaki büyük ekonomik kriz sırasında çok sayıda fabrika kapanmış. 1979'da Bask bölgesine özerklik statüsünün iade edilmesi ve İspanya'nın 1986'da Avrupa Birliği'ne girmesiyle 1990'ların sonunda bu eski sanayi şehrinde büyük bir değişim başlamış. Terk edilmiş fabrikaların yerine yeni kent projeleri geliştirilmiş ve Bilbao son derece modern, sanatsever, yaşam kalitesi yüksek olan bir şehire dönüşerek bu günlere ulaşmış. Diğer adı Nervion olan Ria de Bilbao Nehri'nin içinden aktığı Bilbao, iki tarihi yakasını birleştiren çok sayıda köprüye sahip. Gezi sırasında,
Moyua Meydanı, ağaçlarla bezeli uzun şık caddeleri ve görkemli binaları ile
El Ensanche mahallesi, Abando mahallesi ve ilginç vitrayları ile tren garı, ilginç
Zubizuri yaya köprüsü, tarihi
Ayuntamiento köprüsü ve
Arenal köprüsü, tarihi
Casco Viejo semtindeki hareketli Plaza Nueva Meydanı, Santiago Katedrali, İspanya'nın en büyük kapalı pazar yeri
Mercado de la Ribera, Arriaga Tiyatrosu görülecek yerler arasında. Akşam yemeği şehirde lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
10 Haziran 2020 Çarşamba Bilbao - Portugalete - Castro Urdiales

Sabah, 1997 yılında açılan ve
Solomon R. Guggenheim Vakfı'nın dünyadaki beş müzesinden biri olan
Guggenheim Müzesi gezisi için otelimizden yürüyerek hareket. Nervión Nehri'nin kenarında eski bir demir yolu deposunun üzerine inşa edilen devasa Guggenheim Müzesi Amerikalı
mimar Frank O. Gehry'nin en önemli eseridir. Titanyumdan yapılmış göz alıcı Guggenheim Müzesi dünyanın en ilginç mimariye sahip binalarından biri olarak kabul edilmekte. Frank O. Gehry'nin ikonik mimarisinin meyvesi olan muhteşem modern sanat müzesi Guggenheim, Bilbao'daki radikal değişim başarısının sembolü olarak kabul görmekte. 55 metre yüksekliğinde ve yaklaşık 900 m2 lik ışık dolu "atrium"u ile müzenin iç mimari tasarımı dışı kadar ilgi çekicidir. Müzenin koleksyonları Amerika ve Avrupa'da savaş sonrası dönemi resim ve heykel sanatı üzerinde yoğunlaşarak, XX. yüzyılın ortalarından günümüze kadar uzanmakta. Müzenin açılışından beri, burada 100 den fazla sergi düzenlenmiş. Müzeyi ve çevresini keşfettikten sonra kısa bir yürüyüş mesafesinde bulunan Güzel Sanatlar Müzesi'ni ziyaret. 1945-1960 arasında inşa edilen Museo de Bellas Artes oldukça zengin sanat koleksiyonlarına sahip. XIII. yüzyıldan günümüze kadar farklı dönemleri kapsayan ve aralarında resim, heykel, kağıt üzerine çalışmalar ve uygulamalı sanatlardan oluşan 8 bin den fazla eser sergilenmekte. Eski, modern ve çağdaş sanatın birçok seçkin örneklerini barındıran müze, ilgi çekici İspanyol ve Flaman ünlü ustaların resimlerinin yanı sıra Bask sanatçıların eserlerinden oluşan büyük bir koleksiyonuna sahip. Şehir merkezinde 1,5 saat öğle yemeği molasından sonra,
Nervion Nehri'nin denize döküldüğü yerde bulunan
Portugalete semtine otobüsle hareket. Burada, Portugalete'yi karşı yakadaki Getxo semtine bağlayan, ilginç mimarisi ile dikkat çeken ve
< unesco> unesco> tarafından Dünya Mirası listesine alınan Vizcaya Köprüsü'nü görebilirsiniz. 1893'te açılan köprü dünyanın ilk asma köprüsü olmuş. Daha sonra, Bilbao merkezinden 35 kilometre uzaklıktaki
Castro Urdiales'e doğru yola devam. Cantabria Denizi'ne açılan Castro Urdiales, Bilbaolular için önemli bir tatil beldesidir. Kale ve Santa Maria de la Asuncion gotik kilisesinin bulunduğu tarihi kasabada gezinti ve ardından Bilbao'ya dönüş. Şehirde bir restoranda akşam yemeği. Geceleme otelde.11 Haziran 2020 Perşembe Hondarribia - San Sebastian - Saint Jean de Luz - Espelette - Bayonne

Sabah, İspanya sınırları içindeki
Bask Kıyısı'nın en doğu noktasına doğru hareket. Bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra 543 metrelik
Jaizkibel Dağı'nın eteklerindeki
Guipuzcoa kıyılarının en güzel noktalarının birinde bulunan, şirin ve pitoresk, müstahkem liman kasabası
Hondarribia'ya varış. Burada denize dökülen ve Fransa ile doğal bir sınır oluşturan
Bidassoa Nehri'nin karşı yakasındaki Fransız Hendaye kasabasını uzaktan görmek mümkün. XVI. Yüzyılda V. Karl Şarlken tarafından restore edilen kalenin etrafında gelişen şehirde, ferforje balkon korkulukları ile eski evleri görüp, tarihi merkezdeki dar ve dolambaçlı sokaklarda gezinti. Öğlene doğru, mükemmel bir coğrafya ile kutsanmış Guipuzcoa kıyısının en meşhur yazlık şehir
San Sebastian'a hareket. San Sebastian'ı Basklar Donostia olarak adlandırmakta. Şehir, kendine tepeden bakan yemyeşil Monte Urgull ve Monte Igueldo tepeleri ile çevrilmiş geniş Bahia de la Concha Koyu'nun etrafında uzanmakta. 1350 metre uzunluğundaki Bask Kıyısı'nın en ünlü plajı
Playa de la Concha'nın kenarındaki
Paseo de la Concha Kordonu, tarihi merkezin ucundaki bulvardan kraliyet ailesinin eski yazlık sarayının bulunduğu Miramar parkına kadar uzanmakta. Paseo de la Concha Kordonu, görkemli Belle Epoque dönemi binaları ile göz kamaştırmakta. Her sene Eylül ayında, dünyaca ünlü San Sebastian Film Festivali burada yer almakta. Bunun yanı sıra şehir, üç Michelin yıldızlı üç lokanta ve sayısız "Pintxo" barı ile yeme içme kültüründe de önemli bir yer tutmakta. 2016'da Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazırlanan San Sebastian'ın keşfi:
şehrin tarihi merkezi olan Parte Vieja'nın ızgara şeklindeki dar sokakları, Zuluoga Meydanı, San Vincente Gotik kilisesi, Santa Maria del Coro Barok bazilikası, pitoresk küçük limanı, Urgull Tepesi ve Paseo Nuevo, balkonları ile Plaza de la Constitucion Meydanı, eski bir casino olan belediye binası, La Concha plajı ve kordonu… Şehir merkezinde 1 saatlik öğle yemeği molası ve ardından, Arcachon ile İspanya arasındaki tek doğal limana sahip olan Fransız Bask kıyısının ünlü başka bir şehri,
Saint Jean de Luz'e hareket. Günümüzde hala faaliyette bir balıkçı limanı olan Saint Jean de Luz, XVI. yüzyılda balina ve morina avı sayesinde zenginleşmiş, XVII. ve XVIII. yüzyılda ise korsanları ile tanınmış. 1660 senesinde şehir, İspanya yakınında olduğu için, Güneş Kral” olarak bilinen Fransa Kralı XIV. Louis ile İspanya Prensesi Maria Theresa'nın evlilik kutlaması için seçildi. Şehir turundan sonra biberiyle ünlü
Espelette'e hareket. Fransa'da ki tek AOC (Menşei Kontrollü Adlandırma) apelasyonlu biber olan 'Espelette Biberi' AB tarafından da PDO (Koruma altına alınmış menşei adı) olarak sınıflandırılmış. Bask bölgesi, XV. yy'da Fransa'da ilk defa Bayon şehrinde yapılan çikolata üretimi ile de meşhurdur. Espelette köyünde bulunan bir çikolata imalathanesini ziyareti sırasında değişik lezzetler sunan lokal çikolata spesyalitelerinin tadımı. Daha sonra Fransa'nın en güzel köyleri” labeli taşıyan
Ainhoa'da kısa bir mola. Tipik kırmızı boyalı tahta panjurlu ve balkonlu beyaz duvarlı evleri, neşeli şenlik anlamına gelen Basklar'ın ulusal oyunu “jai alai” yın oynandığı yüksek cepheli pelot tesisi, küçük kilisesi, Bask haçı ile bezenmiş karekteristik mezar stelleriyle Ainhoa mezarlığı ile Espelette köyü, Bask bölgesinin en tipik örneklerden birini oluşturmakta. Son olarak, bölgenin başkenti Bayon'a hareket. Varışta otele yerleşme. Akşam yemeği, şehirde lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
12 Haziran 2020 Cuma
Biarritz - Arcachon - La Dune du Pilate - Bordeaux

Sabah, Nive ve Adour nehirlerinin kesiştiği noktada bulunan
tarihi Bayonne'da gezinti. Burada yer alan bir geleneksel Bayon jambonu ve kaz ciğeri imalathanesini ziyaret. Kaz ciğeri ve Bayon jambonu hazırlama ve kurutma tekniklerini öğrendikten sonra ürünlerinin tadımı.
Ardından, sırtını Pirene Dağları'na dayamış Atlantik Okyanusu'na bakan eşsiz tatil beldesi
Biarritz'e varış. Fransa'nın en güzel plajlarından birine sahip olan Biarritz bir zamanlar soylular sınıfının tatil mekânı iken günümüzde Avrupa'nın sörf merkezi oldu. Varışı takiben şehrin keşfi. Görülecek yerlerin arasında şehrin geçmişdeki ihtişamını yansıtan olağanüstü güzel villalar ve binalar,
restore edilen Art Deco Casino, Gustave Eiffel'in tasarladığı metal yaya köprüsü ile karaya bağlı Bakire Kayası, büyük plaj, eski liman bulunmakta. Ardından,
Arcachon Koyu'nun en güney noktasındaki
Pyla'ya hareket. 107 metre ile Avrupa'nın en yüksek kum tepesi olan ve tepesinden müthiş manzaraları gözlemleyebileceğiniz
Dune du Pyla'ya tırmanabilmek ve öğle yemeği için için, 1.5 saat serbest zaman. Günün son gezisi için, Atlantik kıyısındaki istiridye çiftlikleri ile tanınan
Bassin d'Arcachon'a hareket. Büyük bir göle benzeyen Bassin d'Arcachon havzası, okyanusdan kaynaklanan med ve cezir olayıyla kendine özgü bir yaşam ile değişik manzaralar sergilemekte. Bölgenin istiridye merkezi olan
Gujan Mestras'a varış. Çok sayıdaki istiridiye üreticinin kulübe ve teknelerinin bulunduğu ilginç limanı gezmek ve meraklılarına kıyıdaki kabanalarda bir istiridye degüstasyonu yapabilme fırsatı vermek için serbest zaman. Daha sonra, 'Belle Epoque' döneminden beri yazlık şehir diye adlandırılan bir tatil beldesi olan Arcachon şehrinden geçerek,
Bordeaux'ya hareket. Varışta otele yerleşme. Akşam yemeği, şehirde lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
13 Haziran 2020 Cumartesi Bordeaux

Sabah, yürüyerek,
Bordeaux'nun tarafından Dünya Mirası listesine alınan eski mahallelerinin keşfi. Ortaçağ'dan XIX. yüzyıl'a kadar başta şarap ticareti ile önemli bir merkez haline gelerek çok zenginleşen Bordeaux,
Garonne Nehri'nin kıyısında kurulmuş ve o devirde Fransa'nın ilk limanı olmuş. Yürüyüşde
Büyük Tiyatro, rıhtım bölgeleri, Quinconces Meydanı ve Girondins Anıtı, Borsa Sarayı, Katedral ve Çan Kulesi gibi görkemli yapıları görebilirsiniz. Gezinin sonunda, Akşam yemeğine kadar serbest zaman. Akşam yemeği şehirde, lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
14 Haziran 2020 Pazar Bordeaux - St Emilion - La Rochelle - Nantes

Sabah erken, bağlarıyla birlikte
tarafından Dünya Mirası listesine alınan St Emilion'a hareket. Adını VIII. yüzyılda bir mağaraya yerleşerek tek başına yaşayan bir keşişten alan St Emilion, gerçek bir açık hava müzesi ve çok sayıda şato ve şarap mahzenini barındıran sempatik küçük bir tarihi kasabadır. İlk sınıflandırılması 1954 yılında yapılan en yüksek değerli St.Emilion şarapları 'Premier Grand Cru Classé" ve 'Grand Cru Classé' olmak üzere iki farklı kategoride değerlendirilmiş. Ortaçağ döneminde 70 hektarlık yeraltı galerileri üzerine amfitiyatro şeklinde inşa edilen Saint Emilion'un tarihî merkezinin keşfi için serbest zaman. Ardından, Fransa'nın bin yıllık geçmişi olan, Atlantik'teki limanı
La Rochelle'e doğru yola devam. 1137'de Dük Guillaume X sayesinde serbest bir liman haline gelir ve bağımsızlığını savunur. Protestanlığı kabul eden La Rochelle İngiliz tarafında kalınca Kıraliyet güçleri tarafından yıkılır. 2.Dünya Savaşında, konumundan dolayı ağır bombardımanlara mahzur kalır. Günümüzde bir çok rıhtımı, balıkçı limanı ve modern balık ticareti alt yapısıyla La Rochelle, Atlantik kıyısındaki en büyük liman olma özelliğini korur. Öğlen saatlerinde La Rochelle'e varış ve limandaki meşhur kuleler civarında 1,5 saat öğle yemeği için serbest zaman. Akşamüstü Nantes'a varış ve şehir turu. İlk olarak Fransa'daki son Gotik stili katedrallerden olan
Nantes Katedrali gezisi. buradaki ilk katedral 6.yüzyıla ve hatta bir söylentiye göre 3. yüzyıla kadar uzansada bugün görünen binanın yapımına 1434 senesinde başlanmış. Aziz Peter ve Aziz Paul'e ithaf edilen mabedin iç dekorasyonu ve bilhassa vitrayları çok güzeldir. Ardından, Katedral'in yanında bulunan, 500 metrelik duvarları ve 7 kulesi ile bir kale demenin daha doğru olacağı şehrin önemli sembolü olan Ortaçağ kompleksi
"Bretonya Dükleri Şatosu" nun avlu ve bahçesini gezip, Şato'yu dışarıdan gördükten sonra, bugün bir bisküvit müzesi olan ve yapımı 15.yüzyıla dayanan, Rönesans tarzı mimarinin en zarif örneklerinden
Goulaine Şatosu'nun da bahçelerini gezip dışını görerek otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
15 Haziran 2020 Pazartesi Vannes - St-goustan (Aurey) - Pont-Aven - Concarneau - Quimper

Sabah otelden, Morbihan Körfezi kıyısında bulunan, eski Bretonya Devletinin başkenti, surlarla çevrili masal şehir
Vannes'a gitmek üzere hakeket. Farklı yaşlarda ve boylarda tekneler, kayıklar, kanolarla dolu hareketli Vannes Limanı, denizden içerilere doğru uzanan, nehri andıran bir lagünün çevresinde konumlanmış. Eski şehrin Tudor tarzı evlerle dolu sokakları gezginleri başka bir çağa götürüyor. Şehri gezdikten sonra sebest zaman ve bir nehrin içerlerinde yerleşmiş şirin bir liman olan
St-Goustan' (Aurey) a hareket. Şehre girişte, meşhur tereyağlı Breton biskuvitlerini tadabileceğiniz
Kerlann Bisküvit fabrikasında kısa bir mola. St-Goustan'ın güzelliği taş sokakları ve köprüleriyle ahşap evlerinden gelmekte. Şehrin sempatik Limanı'nı ve dış görüntüsü gayet basit olmakla birlikte içerisinde tamamı taş ve mermerden yapılmış harika bir 17. Yüzyıl, Lavallois stili Altar barındırmakta olan
St-Gildas kilisesi'ni gezdikten sonra Aurey'de 1 saat öğle yemeği molası. Bu serbet zamanda şehrin çok renkli pazarını ve dar sokaklarını gezebilirsiniz. Daha sonra, ressamlar şehri olarakta tanınan
Pont-Aven'e hareket. Aralarında meşhur ressam Paul Gaugin'inde olduğu bir çok ressam çalışmaları için bu şehri seçmişdi. Şehre girişte 16.yüzyıldan kalma
Tremalo Kilisesi gezisi. Dünyada en çok tanınan Bretonya kilisesi olarak anılan bu olağanüstü çekicilikteki taş yapı, ünvanını Paul Gaugin'in meşhur " Sarı İsa" resmi için ilham veren polikrom ahşap İsa heykelinden almakta. Daha sonra, büyüleyici güzellikteki şehrin eski mahallelerinde gezinti. Daha sonra, ister
Pont-Aven Ekolü Ressamlar'ın çok zengin bir koleksiyonun barındıran
Sanat Müzesi'ni gezmek, ister şehri daha iyi keşfetmek için 1 saat serbest zaman. Ardından, günün son keşfi için
Concarneau'ya hareket. Burada, 350 mt. eninde ve boyunda bir yarım ada üzerinde surlarla çevrili olarak kurulmuş, iki küçük köprüyle girilebilen ve "Kapalı Şehir" olarak adlandırılan kale-şehrin gezisi. 15. ve 16. yüzyıllarda inşa edilen kale-şehrin surlarından, çevresindeki Liman üzerine çok güzel manzaralar görebilirsiniz. Şehrin ana caddesindeki dükkanlar ev kafeler, burada keyifli bir zaman geçirmenizi sağlayacak.
Concarneau'da serbest zamanın ardından, etapın son şehri ve Bretonya'nın başkenti olan
Quimper'e hareket. Varışta otele yerleşme ve akşam yemeği için şehrin tarihi merkezine hareket. Buradaki 14.ve 15.yüzyıl tipik Breton evlerinin arasında kısa bir gezintinin ardından, lokal bir restoranda akşam yemeği. Geceleme otelde.
16 Haziran 2020 Salı Douarnenez - Locronan - Morgat - Camaret - Brest

Sabah, kahvaltının ardından,
Quimper'in tarihi merkezine dönerek, 13.yüzyılda, daha eski bir kilisenin üzerine Gotik tazda inşa edilen
Saint-Corentin Katedrali gezisi. Bu Katedralin inşası 6 yüzyıl sürdüğünden inşasında bağzı tarz farklılıkları görmek mümkün. Günümüzde şehrin en önemli tarihi eseri olarak kabul edilir. Daha sonra
Douarnenez'e hareket. Bu sevimli balıkçı limanı sardalya balıklarıyla tanınır. Denizin git-gel seviyesi düşükse "Dört limanlı Şehrin" karşısındaki Tristan Adası'na yürünebilir. Burada bir sardalya konserve fabrikasını gezdikten sonra
Fransa'nın en güzel köyleri derneği üyesi Lacronan'a doğru yola devam. Bu küçük kasaba barındırdığı Kültürel Miraslar açısından zengindir.
Lacronan,granitten yapılmış Rönesan evleri, evlerin çatıları, Saint-Ronan Kilisesi, kaldırım talşlı meydanı ve meşhur işlemeli kuyusuyla çok güzel bir küçük kasabadır. Bu şirin kasabayı keşfettikten sonra
Morgat'ya doğru yola devam. Eski bir sardalya limanı olan Morgat, günümüzde Deniz Mağaraları ve Plajlarıyla meşhur bir tatil beldesidir. Plajda yapacağınız bir yürüyüş Atlantik Okyanusu'nu daha yakından hissetmenize imkan sağlayacaktır. Limada 1 saat öğle yemeği molası ardından tekne ile Deniz Mağaraları gezisi. Ardından
Camaret'e hareket. Camaret Finistere'in Batı uçunda, Crozon yarımadasında bulunan aktif bir kerevit balıkcılığı limanıdır. Bu pitoresk şehir merkezi ve limanıyla görülmeye değer güzelliktedir. Burada bir gezinin ardından, 17.yüzyılda Vauban tarafından tasarlanan, Fransa sınırlarındaki 12 grup askeri yapıdan biri olan
Vauban Kulesi gezisi. Bu yapılar 2008 yılında
tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir. Ardından,
Notre-Dame de Racamadour Şapeli gezisi. 17.yüzyıldan kalan bu şapelin çan kulesi1694 de bir İngiliz gemisinin attığı top ateşiyle yıkılmış. Şapelin içi ters dönmüş bir gemiye benzer. Daha sonrai
Pen Hir Burnu'na ilerleyerek, yanyana duran ve kimsenin ne olduğunu hiç bir zaman anlayamadığı 65 menhir taşını görerek,
" Ponant Şehri " olarakta tanınan, Avrupa'nın önemli askeri ve ticari limanlarından olan
brest'e hareket. Şehirde 20 mt.ye varan gelgitler yaşanmaktadır. Bu yüzden sahil kesimlerinde barikatlar var. Almanlar İkinci Dünya Savaşı'nda, Fransa'yı işgal ettikleri dönemde Brest'in sahil kesimine denizaltı tersaneleri yaptılar. Burada yaptıkları denizaltıları gelgitlerde denize bıraktılar ve ABD'den ikmal yapan Müttefikler'i vurdular. Şehre varışta 16. İle 19.yüzyıllar arasında inşa edilen
Brest Kalesi gezisi. Günümüzde çok zengin bir
Deniz Müzesi'ni barındıran kaleden şehrin panoramik manzaralarınıda görmek mümkün. Buradan hareketle Penfeld Nehrinin karşı tarafındaki, 14.yüzyılda inşa edilen
Motte-Tanguy Kulesi'ni dışarıdan görerek, şehrin
2.Dünya Savaşı'ndan kurtulan pitoresk sokağı St.Malo'ya varış. Burada eski şehrin atmosferini hissedebilirsiniz. Sokakta yürüyerek, en ucundaki, eski Deniz Kuvvetleri tamir atölyelerinin bulunduğu,
Capucins Atölyeleri'ne varış. Bu atölyeler günümüzde harika bir Kültür ve Sanat merkezine dönüştürülmüş. Bu geziden sonra otele yerleşme. Akşam yemeği, şehirde lokal bir restoranda.Geceleme otelde.
17 Haziran 2020 Çarşamba Brest - Guingamp - Pontrieux - Paimpol - Moncontour - Dinan - St Malo

Sabah, kahvaltıdan sonra, Finistère'in Kuzeyi'nde bulunan en güzel köy ve kasabaları keşfetmek üzere yola çıkış. 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra, ilk olarak
Trieux Nehri'nin kıyısına bulunan, tüccar ve zanaatçilerin eski feodal şehri
Guingamp'e varış. 14. ve 15.yüzyıllarda zenginleyen bu şehirde gezerken bir Ortaçağ Şatosu'nun kalıntılarını, 4.yüzyıldan kalma Notre-Dame-de-Bon-Secours Bazilikasını, Merkez Meydanı'nda 5 yüzyıllık mimari eserleri, La Plomée Çeşmesi'ni, ahşap cepheli 14. Ve 15. yüzyıl evlerini görebilirsiniz. Şehri gezdikten sonra
Pointrieux'ye hareket.
Trieux Nehri'nin denize bağlandığı noktada bulunan bu şehir
Guingamp'ın limanı olup,
Bretonya Venediği diye de anılır. Şehrin olağanüstü güzellikteki pitoresk sokaklarında bir yürüyüş yapıp, bütün Bretonya'da bir tek bu şehirde görebileceğiniz iki üçken meydanı gördükten sonra nehirde, evleri cepheşerini bütün güzellikleriyle keşfedeceğiniz bir tekne turu. Ardından
Paimpol'e doğru yola devam. Görünüşte diğer Breton sahil köylerinden pek farkı olmayan Paimpol, granit evleri, renkli balıkçı tekneleriyle, bölgede gezginleri en çok çeken yerlerin önünde gelmekte. Şehir merkezindeki eski burjuva evlerini gördüğünüzde denizin havasını hissedip, geçmişte dolu ahırları ve denizcilerle dolu meyhaneleri hayal edebilirsiniz. Meşhur Fransız yazar
Pierre Loti, İzlanda Balıkçısı romanınıburada yazmıştı. Meraklıları için,
Martray Meydanı'ndan geçerseniz, şimdi bir kuaför salonu olan
Richard Oteli yazarın şehirde kaldığı mekandı. Şehirde 1 saat öğle yemeği molası ve ardından
Beauport Deniz Manastırı gezisi. 17.yüzyılda inşa edilen bu Manastır'ın romatik havası ve deniz kıyısına doğru uzanan bahçeleri gezginleri en çok etkileyen yerlerden biridir. Geziden sonra
Moncontour' a doğru yola devam. 2017 senesinde Fransa'nın en güzel dördüncü kasabası seçilen, bir büyük kayalığın üzerinde kurulu Moncontour, 13.yüzyılda surlarla çevrilir ve 15.yüzyılda, Bretonya'nın Fransa'ya bağlanmasından önce, keten kumaş imalatı ve ticareti sayesinde zengin olur. Şehrin güzel sokaklarında gezip
Notre-Dame-Saint-Mathurin Kilisesi'nin özellikle 16.yüzyıldan kalma vitraylarını gördükten sonra, her yanından tarih fışkıran sokaklarının ve evlerinin arasında kendinizi bir film setinde hissedebileceğiniz
Dinan'a doğru yola devam.
Rance Nehri'nin denize bağlandığı noktada bir liman olan Dinan, bir çok mimari şaheseri günümüze taşıyabilmiş. Bunlardan 3 km. Uzunluğundaki Surlar ve 14.yüzyılnan gelen Şato en önemlileri. Şehir turuna Şato ile başlayacağız. Bu ilginç yapıyı gezerken tüm Dinan üzerinde bir panaromayıda görebilirsiniz. Daha sonra, şehrin zengin geçmişine şahitlik eden ahşap kolonlu evler, Rönesans Malikhaneleri ve Saint-Sauveur Bazilikasını görerek, yukarı şehri limana bağlayan Jerzual Sokağı'ndan, artizanların dükkanlarının önünden geçerek limana iniş ve serbest zaman. Akşamüstü, nehrin oluşturduğu haliçin öbür uçanadaki, korsanlar şehri
Saint-Malo'ya varış. Akşam yemeği şehirde, geceleme otelde.
18 Haziran 2020 Perşembe Cancale - Saint Malo

Sabah, Bretonya Zümrüt Kıyıları'nın mücevheri olarak tanınan ve devlet destekli korsanlar kralı Surcouf gibi Fransa'nın en ünlü korsanlarının yaşadığı, Kanada'yı keşfeden denizci Jacques Cartier'nin doğduğu
Saint Malo şehrinin denize hakim, yosun kokan rüzgarların estiği, özel bir atmosfere sahip kayalık bir yarımada üzerindeki tarihsel şehrinde ve onu çevreleyen etkileyici surlarda gezinti. Saint Malo zenginliğini ve ününü bu denizci ve korsanların yanı sıra Fransız edebiyatının ilk romantik yazarlarından olan François-René de Chateaubriand'a borçlu. Daha sonra, çok kısa bir yolculuk ile, Mont St Michel Körfezi'nde bulunan balıkçı limanı
Cancale kasabasına hareket. Pitoresk bir tatil beldesi ve balıkçı limanı olan Cancale doğa güzelliklerinin yanısıra istiridye üretim merkezi olarak da tanınır. Ağarlıklı deniz mahsullerinden oluşan öğle yemeğinden sonra rıhtımlarda ve küçük Houle limanında gezinti yapıp, med cezire bağlı olarak istiridye çiftliklerini gözleme imkanı. Ardından St.Malo'ya dönüş ve bir çok dükkan ve kafelerin bulunduğu şehir merkezinde serbest zaman. Akşam yemeği şehirde. Geceleme otelde.
19 Haziran 2020 Cuma Mont St Michel - Pointe du Hoc - Omaha Beach - Caen

Kahvaltının ardından, Kuzey Bretonya'nın eşiğinde bulunan ve
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan
Mont Saint Michel'in keşfi için hareket. Körfezin ortasındaki kayalık bir ada üzerinde kurulu ve Orta Çağ'dan beri bir haç yeri olan Mont Saint Michel, bu sığ sahillerde eşine az rastlanır uzunlukta şaşırtıcı med ve cezir olayının en iyi gözlemlenebildiği yörelerden biridir. Kültürel bakımında eşi bulunmayan tarihi adanın eski sokaklarını ve tüm ihtişamıyla göğe yükselen muazzam Gotik Benedikten Manastırı'nı gezdikten sonra, öğle yemeği için 1 saat serbest zaman. Öğleden sonra, 1944 yılında Müttefikler tarafından gerçekleştirilen çıkartmanın en önemli alanlarını tanımak üzere Normandiya'ya doğru yola devam. Normandiya çıkartmasında Utah, Omaha, Gold, Juno ve Sword gibi kod adlarıyla anılan plajlar hala bu zorlu çıkartmanın izlerini taşımakta. İngilizler tarafından gizlice yapılan suni çıkartma limanı sayesinde başlatılan ve D-day denilen 6 Haziran 1944 tarihindeki çıkartma savaşın en zor anları oldu. Buradan devam eden Normandiya çıkartması 2. Dünya Savaşı'nın sonunu getiren sürecin ilk adımı olarak tarihe geçti. D-Day sabahı buradaki zor çıkartmayı gerçekleştiren Albay Rudder önderliğindeki 225 komando askeriden sadece 90'ı hayatta kalmayı başarabilmesi savaşın şiddetini anlamaya yetiyor. Savaş izlerinin hala görülebilebildiği Almanların kıyı tahkimatı Atlantik Duvarının, stratejik bir noktası olan
Pointe du Hoc'un gezilmesinden sonra,
Omaha Beach'e hakim bir konumdaki
Saint Laurent Amerikan askeri mezarlığı ziyareti. Ardından
Caen'e doğru yola devam. Varışta
"Abbayé aux Hommes Manastırı" gezisi: Norman Romanesk sanatının bir şaheseri olan bu Manastır'ın inşası 11.yüzyıla uzanmakta ve Kıral William'ın mezarıda burada bulunmakta. Manastır gezisinden sonra, şehrin ana caddesinde, beton binaların arasına sıkışarak kalmış olan ahşap evleri görerek, şirin
Vaugueux mahallesine varış. Etrafı küçük restoran ve kafelerle donanmış meydanda akşam yemeği. Geceleme otelde.
20 Haziran 2020 Cumartesi Honfleur - Giverny - Paris - İstanbul

Sabah, adını meşhur bir elma alkolüne veren, Aşağı Normandiya'nın önemli bölgesi Calvados'un kalbindeki
Honfleur'e hareket. İnanılmaz güzel ışığından dolayı bir zamanlar Camille Corot, Eugène Boudin, Claude Monet, Gustave Courbet, Raoul Dufy, Johan-Bartold Jongkind, Paul Signac, Georges Seurat gibi ressamların tercih ettikleri şirin ve küçük bir liman şehri olan Honfleur'ün yürüyerek keşfi. Sanatsal ve tarihsel açıdan önemli bir yer olan Honfleur'ün yelkenli teknelerin demirlediği rıhtımlarında ve dar sokaklarında birbirinden güzel yerleşik eski evleri, "Lieutenance" binasını, gemi marangozları tarafından inşa edilen, XV. yüzyıldan kalma
ahşap Sainte Catherine Kilisesi'ni, ayrı inşa edilmiş çan kulesini ve eski tuz ambarını görebilirsiniz. Serbest zamanın ardından, çizdiği menderesleriyle ünlü Seine Nehri'nin Manches Denizi'ne döküldüğü yerde bulunan etkileyici
Normandiya Köprüsü'nü görerek Paris'ten bir buçuk saat uzaklıktaki
Giverny kasabasına hareket. Giverny'de 1 saat öğle yemeği molası. Ardından, 1883'te ömrünün kalan 43 yılını geçirmek üzere empresyonist (izlenimci) ressam
Claude Monet'nin yerleştiği evi ve aralarında nilüfer çiçekleri ile süslü ilham kaynağı olan ünlü bahçesini ziyaret. Gezinin ardından, Roissy-Charles de Gaulle havalimanına doğru hareket. Türk Hava Yolları ile saat 19:40'ta hareketle saat 00:10'da İstanbul Atatürk Havaalanı'na varış.