13 Haziran 2018 Çarşamba İstanbul - Cenevre - Annecy - Chamonix

Türk Havayollarının saat 08.10 da Atatürk Havaalanı'ndan kalkan uçuşu ile Cenevre'ye hareket. Saat 10.25 de Cenevre'ye varış, karşılama ve
Fransız Alpleri'nin İncisi diye
anılan
Annecy'ye gitmek ücere yola çıkış. Varışta öğle yemeği ve otele yerleşme. Şehrin içinden geçen iki kanal ve Thiou Nehri, zaman zaman gezginlerin şehri Fransız Venedik'i diye adlandırmalarınada neden olur. Öğleden sonra, Annecy şehir turu: İlk olarak 12.yüzyıldan kalma bir kilise olduğu düşünülen
Annecy Şatosu. Semnoz Dağı'na sırtını dayayan ve şehrin tepesinde yeralan bina, bir çok kere yangın geçeirdikten sonra, tadilat görüp, kışla olarak kullanılmış ve günümüzde de bir müzeye dönüştürülmüş. En eski bölümü olan Kıraliçe Kulesi harika bir eski şehir ve göl panoramasına hakimdir. Daha sonra, şehrin en tanınmış ve Fransa'nın en çok fotoğrafı çekilen binalarının başında gelen
Palais de l'isle gezisi. 12. yüzyılda nehrin üzerinde ki bir adacıkta bir kale, hatta nehirden geçenlerden haraç almak için bir gümrük binası olarak, inşa edilen bu bina, zaman zaman da hapishane olarak kullanılmış ve günümüzde de bir müzedir. Ardından, St Maurice Kanalı üzerine 15. yüzyılda inşa edilmiş
Aziz Maurice Şapeli gezisi. Dominikenlere ait olan bu şapelin Savoy Gotiği tarzında oldukça ilginç bir çatısı vardır. Şehir turu, bu şirin şehri bir başka açıdan görebileceğimiz
Annecy Gölü'nde bir tekne gezintisiyle tamamlanacak. Daha sonra Chamonix'ye transfer. Akşam yemeği ve geceleme Chamonix'de, otelde.
14 Haziran 2018 Perşembe Chamonix - Mont Blanc - Torino

Sabah, kahvaltıdan sonra, Fransa Rhon-Alpes Bölgesi'nin en gözde ve çekici kayak merkezlerinden olan
Chamonix şehir merkezinde, özellikle güzel dükkanları keyifle gezeceğiniz bir moladan sonra,
Aiguille du Midi'nin 3842 mt. yükseklikteki zirvesine çıkmak üzere teleferiğe gidiş.
Aiguille du Midi'ye vardığınızda, karşınızda bulutların müsade ettikleri ölçüde, 4 bin metrenin üzerinde heybetli bir dağ silsilesi ile ulaştığı 4792 metre ile Avrupa'nın en yükseği olan muhteşem
Mont Blanc'ın zirvesini görebilirsiniz. Bu teleferikle tırmanışın sonunda göreceğiniz nefes kesen manzaralar, bir çok gezgin için başlı başına bir seyahat nedeni olmakta. İnişte öğle yemeği ve 1965 senesinde açılan ve 11.6 km uzunluğunda olan meşhur
Mont Blanc Tüneli'nden geçerek Torino'ya doğru yola devam. Alp Dağları ile Po Nehri'nin aktığı Po Ovası arasında yer alan
Torino, ihtişamlı geçmişini yansıtan Roma, Barok, Rokoko, Neo Klasik hatta Art Nouveau dönemleri mimarisiyle bir açık hava müzesini çağrıştırmakta. XVIII. yüzyılda Piemonte-Sardinya Krallığı'nın başkenti olan Torino, kısa sürede Avrupa'nın en önemli şehirlerinden birine dönüşüp, 1861-65 yılları arasında Birleşik İtalya'nın ilk başkenti ünvanını kazanmış. Son yüzyılda ise hızla sanayileşen kent, İtalya'nın önde gelen üretim merkezlerinden biri haline gelmiş. Savoia Hanedanı'nın başkenti olan Torino ve Piemonte bölgesi
UNESCO tarafından Kültür Mirası ilan edilen 15 kraliyet konutu barındırmakta. Savoia Kontluğu'nun devamı olan Savoia Düklüğü Piemonte-Sardinya Krallığı ve İtalya Krallığı'nın çekirdeğini oluşturmuş. Şehre varışta, 1659 -1675 yılları arasında Dük II. Carlo Emanuele tarafından Barok mimari tarzında bir av köşkü olarak inşa ettirilmiş
Venaria Reale Sarayı gezisi. Torino'nun merkezine 8 kilometre uzaklıktaki Savoia Hanedanı'nın gücünü ve dükün şanını yansıtan Venaria Reale Piemonte'nin en büyük sarayıdır. Ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
15 Haziran 2018 Cuma Torino

Sabah, kahvaltının ardından, otelden yürüyerek hareketle tarihi şehir turu: İlk olarak, Antik Roma kalıntılarının bulunduğu Porta Palatina’nın yanındaki, İsa’nın çarmıha gerildikten sonra bedenine sarıldığına inanılan keten bezi barındıran
Duomo di San Giovanni Katedrali’ni ziyaret;
Palazzo Reale Kraliyet Sarayı (UNESCO) ve Puccini’nin ünlü operası La Bohème’in 1 Şubat 1896’da ilk kez sahnelendiği
Teatro Regio’nun bulunduğu
Piazza Castello’nun keşfi; bu meydana açılan ve Eski Sanatlar Müzesi’ni barındıran, zarif
Palazzo Madama Sarayı (UNESCO) gezisi; kafeleri ve prestijli dükkanlarıyla Via Roma Caddesi; İtalya’nın ilk parlamentosuna ev sahipliği yapan
Palazzo Carignano’nun
(UNESCO) bulunduğu Piazza Carignano’yu gördükten sonra, iç mekanı Art Nouveau tarzındaki dekore edilmiş bir lokantada öğle yemeği. Ardından, Torino’nun simgelerinden biri olan, tasarım harikası
Mole Antonelliana’nın keşfi. Mole Antonelliana’nın içinde yer alan Avrupa’nın en büyük
Sinema Müzesi gezisinden sonra geziye devam ederek
Via Po caddesi, Piazza Vittorio Veneto, Ponte Vittorio Emanuele Köprüsü ve
Fiume Po Nehri'ni görerek
FIAT şehri olarak anılan ve uzun yıllar yüz binlerce ailenin geçimini bu işden sağladığı yerleşim bölgesi
Lingotto’nun keşfi için otobüsle hareket. Önemli bir sanayi ve ulaşım merkezi olarak da tanınan ve XX. Yüzyılın başından beri FIAT
(Fabbrica Italiana Automobili Torino) fabrikasına ev sahipliği yapan Torino, İtalya otomotiv endüstrisinin kalbini oluşturmuş. Fiat fabrikaları, yönetim merkezini burada bırakıp üretimi başka bir bölgeye taşıyınca, dev FIAT fabrikasının yeniden tasarlaması ile Lingotto alışveriş, otel, kültür, sanat ve iş merkezinden oluşan dev bir komplekse dönüştürülmüş. Burada bulunan
“Museo dell’Automobile” gezisi: Bu müze, motorlu binek ve yarış araçlarından oluşan bir asırlık gelişimi, estetiği ön planda tutarak çok güzel sergilemekte. Bu keyifli gezinin ardından, eski FIAT fabrikasının karşısında açılan enogastronomiye adanmış gastronomi cenneti “Eataly” de serbest zaman. Daha sonra, otele dönüş. Akşam yemeği, şehirde bir retoranda. Geceleme otelde.
16 Haziran 2018 Cumartesi Torino - Cenova

Sabah,
Cenova'ya hareket. Barolo, Barbaresco, Alba, bağlarının bulunduğu bölgenin yakınlarından, tepelerdeki üzüm bağlarının, kasabaların etkileyici manzaraları içinden geçerek Cenova'ya varış ve öğle yemeği. Ardından, ince bir kıyı şeridi üzerine kurulan Cenova’nın
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan tarihi merkezini gezmek için hareket. Tarihinin yanı sıra zengin sanat, müzik, gastronomi ve mimari geleneklerinin sayesinde Cenova 2004 yılında Avrupa kültür başkenti oldu. Art Nouveau binalarıyla
Piazza de Ferrari meydanı; Carlo Felice Tiyatrosu; Via Garibaldi caddesi; “Palazzo Ducale” dukalık sarayı; San Lorenzo Katedrali; “Piazza Fontane” Çeşme Meydanı; “Rosso”, “Bianco” ve
“Doria-Tursi” saraylarıyla
“Strada Nuova” Sokağı; Liman bölgesindeki dünyanın en eski ve en uzun deniz fenerlerinden biri olan XII. yüzyıldan kalma kentin gerçek sembolü
“Torre Della Lanterna” görülecek yerler arasında. Gezi sırasında
Kristof Kolomb'un doğum yeri olan Cenova’nın ünlü denizcilk tarihini ve kültürünü de öğrenme imkanı bulacaksınız. Akşam üstü, otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
17 Haziran 2018 Pazar Portofino - Cinque Terre

Sabah erken, küçük fakat o kadar da ünlü
Portofino’ya otobüsle hareket. Şair Guy De Maupassant XIX. yüzyılda, İtalyan “Rivyerası”nda, doğa parkı ve deniz rezervi ile sınırlı, Portofino'yu tarif ederken, “Hilal şeklinde, sakin bir koyun kenarına uzanan küçük bir köy” diye yazmıştı. Eski deniz kültürü, lüksü ve Akdeniz kişiliği ile tanınan bu muhteşem deniz sayfiye yeri, her zaman artistlerin ovdüğü, ünlülerin ve yazarların çok sevdiği yerler arasında oldu. İnternasyonal sosyetenin buluşma noktası Piazzetta Portofino’nun sembolü olurken, karakteristik renkli evleri ile liman, denizcilik geleneklerini simgeleyen tarihi merkezinin ikonasıdır. Denizcilkte bu kadar becerikli oldukları için yerli halkı Yunanlılar ve Romalılar tarafından “Delfini” yani “yunuslar” olarak adlandırılmaktaydılar. Portofino gezisinin ardından,
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan
Cinque Terre Milli Parkı’na doğru yola devam. “Beş Toprak” anlamına gelen Cinque Terre falezlerin üzerine konumlanmış, birbirinden güzel beş köyden oluşmakta. Cinque Terre’nin eşsiz ve büyüleyici manzaralarının trenle, tekneyle ve belirli bölümlerinin de yürüyerek keşfi: yüksek evleriyle
Riomaggiore'den başlayıp, ünlü
“Via dell’Amore” yani “aşk yolu” nu yaya olarak takip ederek üzüm bağlarıyla kaplı tepeleriyle hatırlanan Manarola’ya varış. Akabinde, trenle ve tekneyle (hava şartlarının uygun olması halinde)
Corniglia’dan ve
Vernazza’dan geçerek
Monterosso Al Mare’ye doğru yola devam. En büyük “Terre” (toprak) olan Monterosso’dan sonra Cenova'ya geri dönüş. Öğle yemeği gezi esnasında, akşam yemeği ve geceleme otelde.
18 Haziran 2018 Pazartesi Cenova - Sanremo - Monaco - Nice

Sabah, otelden Nice istikametinde hareket. Yaklaşık ikibuçuk saatlik bir yolculuğun sonunda, bir zamanlar şarkı yarışmalarıyla meşhur olan
Sanremo'ya varış. Ligurya denizi kıyılarında, çiçeklerle donanmış, antik bir Roma Köyü. Sevr anlaşması burada hazırlanmış. Yine son Osmanlı Padişahı VI.Mehmet 1926 da burada vefat etmiş. Bu şirin kentin gezisine, ilk yerleşim yeri olan
La Pigna'nın çevresinden başlayarak eski şehrin son derece sempatik küçük sokaklarını,
San Siro Meydanı'nı ve
Katedrali'ni,
Ortodoks Kilisesi'ni gezerek, ana caddesi olan Corso Giacomo Matteotti'de sebest zaman. Ardından,
Fransa'nın incisi diye adlandırılan
Menton Kasabası'nda öğle yemeği ve kısa bir serbest zaman. Daha sonra,
Monaco Prensliği'ne doğru yola devam. Varışta, yaklaşık iki kilometre karelik kayalık bir alana kurulu Monaco’da küçük turistik tren ile yapıcağınız tur esnasında şehrin en güzel ve en ilginç yerlerini görebilirsiniz: Place d'Armes Meydanı; lüks yatları ile Herkül Limanı; otomobil yarışı Grand Prix Formula 1‘in düzenlendiği ve piste dönüştürülen caddeler; Casino Meydanı ve lüks otelleri ile Monte Carlo; şehir merkezi; Grimaldi Hanedanının sarayı, Katedral ve devlet bakanlığı binası yer aldığı tarihi şehir… Ardından, Kaptan Cousteau’nun müzesi olarakta tanınan Okyanus Bilimleri Müzesi, botanik bahçeleri ve Grace Kelly’nin mezarının bulunduğu katedral ziyaretleri. Son olarak da şık caddeleri, lüks butikleri ve otelleri ile dünya jet sosyetesinin kumar merkezi olan Monte Carlo’yu yürüyerek gezme. Akşamüstü, tünelleri ve nefes kesen uçurumları ile “Corniche de la Riviera” üzerinden Nice'e varış. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
19 Haziran 2018 Salı Antibes - Cannes - Biot - Vence - Saint Paul de Vence

Sabah, sevimli Akdeniz kenti olan
Antibes’e hareket. Bu ortaçağ kentinde pitoresk yerel çarşıyı, dar sokaklardaki butikleri, surları ve “Milyarderler rıhtımı” ile Avrupa’nın en büyük yat limanını gezdikten sonra Pablo Picasso Müzesi’ni ziyaret. Ressamın atölyesinin bulunduğu XIV. yüzyıla ait Grimaldi Kalesi içerisinde yer alan Picasso Müzesi’nde sanatçının eserleri sergilenmekte. Daha sonra, her yıl mayıs ayında dünyaca ünlü Uluslararası Film Festivali’nin düzenlendiği, Fransız Rivierası'nın en gözde şehirlerden
Cannes’a doğru yola devam. Tüm dünya sosyetesini çeken Cannes’nın yürüyerek keşfi: Yat limanı; güzel sahil; ünlü plajlar; merdiveninde ünlü aktör ve aktrislerin poz verdiği Festival Sarayı; lüks butikler ve başta Croisette olmak üzere, kentin anacadde ve sokakları... Öğle yemeğinden sonra, cam işciliğinde tanınmış
Biot Kasabası'nda mola. Bir Ortaçağ Dağ Köyü olan Biot'un sempatik sokaklarında gezip bir cam atölyesinde buraya özel kabarcıklı camların yapılışını gördükten sonra tarihi eski Roma’ya uzanan
Vence Kasabası'na doğru yola devam. Vence’ta, Matisse’in gerçeği aramaya adadığı hayatındaki en önemli eseri olarak tasarladığı Rosaire Şapeli’ni ziyaret. Daha sonra, aralarında önemli sanatçıların eserlerinin satıldığı, ressam ve heykeltıraşların sanat galerileri ve hediyelik eşya dukkanlarının bulunduğu, adeta bir açık hava müzesi olan
Saint Paul de Vence gezisi. Büyüsüne kapılacağınız bu Ortaçağ köyünü gezdikten sonra Saint Paul de Vence’da serbest zaman. Akşamüstü, Nice’teki otelimize dönüş. Aksam yemeği yerel bir lokantada. Geceleme otelde.
20 Haziran 2018 Çarşamba Nice - Eze - İstanbul

Sabah, otobüsle hareket ederek,
Villefranche ve
Cap Ferrat’nın büyüleyici manzaraları eşliğinde Nice’in doğusunda,
kartal yuvası gibi konuşlanmış ortaçağ kasabası Eze’ye varış. Köyün dar sokaklarında, pitoresk evlerin arasında bir gezinin ardından parfüm üretiminin önemli isimlerinden Fragonard fabrikasının butiğinde parfüm, sabun, aromatik yağ ve kozmetik gibi bölgeye has ürünlerini tanıma imkanı. Ardından, şehir merkezine yapıcağınız bir başka önemli gezi ise meşhur İngiliz kordonu üzerinde bulunan
Villa Massena Müzesi olacak. Nice’deki
“Belle Epoque” mimari tarzının en iyi örneklerinden birini oluşturan bu villa ve bahçeleri XVIII. Yüzyılın sonundan XX. yüzyılın başına kadar uzanan döneme ışık tutmakta. Daha sonra, Nice’in tarihi mahallesi olan Vieux Nice’te öğle yemeği. Öğleden sonra, nostaljik bir atmosfere sahip
Vieux Nice’i yürüyerek tanıma:
Çiçek ve antika pazarlarının kurulduğu
Cours Saleya; yan yana dizilmiş küçük dükkânları ve renkli evleri ile dar sokaklar;
Barok mimarisi kiliseler ve
Opera Binası. Şehrin tanınmıs cadde ve meydanlarında gezintiden sonra, saat 16.00 da havaalanına transfer ve 18.35 deki Türk Hava Yolları uçuşuyla İstanbula hareket ve saat 22.25 de İstanbul'a varış.