1. Gün İstanbul - Kıyıköy - Vize - İğneada

Sabah, saat 07.00 de Kadıköy evlendirme dairesi önünden ve saat 07.30 da Taksim, Dünyanın Renkleri ofisi önünden, özel tur aracıyla
Kıyıköy'e hareket. Adı, pırıltılı, kutsal, güzel yer anlamına gelen Salmydessos iken, M.Ö. 400'lerde Helenler bu bölgeyi Bal yiyenlerin yurdu ve Darı yiyenlerin yurdu diye adlandırmışlar. Neron, Trakya valisi iken dinlenmek için geldiği Kıyıköy, Osmanlı döneminde ise Istrancalardaki av partilerinden sonra dinlenilen yerdir. Savaştan sonra, Kıyıköy, mübadele sonucu Selanik'ten gelen Türklere vatan olmuştur. Pabuçdere ve Kazandere arasında yarımada gibi uzanan ve Karadeniz'e bakan yüksek bir tepede bulunan Kıyıköy'de halk geçimini balıkçılık, tarım, hayvancılık ve ormancılıktan sağlamakta.
Bir balıkçı barınağında mevsim balıklarından ve deniz mahsullerinden oluşan öğle yemeği. Ardından Vize'ye hareket. Yol üzerinde
Aya Nikola Manastırı gezisi. Dünyanın en eski taş oyma manastırlarından biridir. 6. yüzyıldaki I. Justinianus dönemine ait olup, kaya manastırlarının en iyi örneklerindendir. Kayalara oyulmak sureti ile oluşturulan manastırın zemin katı kilise, daha aşağıda bulunan bodrum katı ise ayazmadır. Geziden sonra,
Cittaslow (sakin şehir) unvanı ile Türkiye'deki 10 ilçeden de birisi olan
Vize'ye doğru yola devam. Tarihte değişik isimlerle anılan kent Byzia, Bizye, Bida, Biza, Vyza, Vizii ve son olarak da Vize olarak bilinmektedir. Bu şirin kasabada Kale, Antik Tiyatro kalıntıları ve Dionysos Mabedinin kalıntıları üzerine 6. Yüzyılda Bizans İmparatoru Jüstiyen zamanında inşa edilen
Küçük Ayasofya Kilisesi gezileri. Osmanlı Döneminde Gazi Süleyman Paşa tarafından camiye dönüştürülen kilise, 1997 yılında onarımdan geçirilmiş ve günümüzde hala cami olarak kullanılmaktadır. İğneada yolu üzerinde, Demirköy'den 4 km. içeride bulunan
tarihi Dökümhanelerin gezisi. Fatih dönemi ve daha öncesinde yöredeki zengin demir yatakları göz önünde tutularak, buraya demir döküm merkezi kurulmuş ve Fatih, İstanbul'un fethinde kullandığı top güllerini burada döktürmüştü. Demirköy Tophane-i Amiriye İşletmeleri olarak anılan dökümhanede, 15. yüzyıl ortalarından 19. yüzyıl sonlarına kadar aralıksız üretim yapılmıştır. Daha sonra
İğneada'ya varış ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
2. Gün İğneada Longoz ormanları - Dupnisa Mağarası - Kırklareli - Edirne

Sabah, kahvaltıdan sonra,
Longoz Ormanları gezisi : longoz ormanları, Istranca Dağları'ndan Karadeniz sahillerine doğru akan derelerin taşıdığı alüvyonların birikmesi ve mevsimsel olarak sular altında kalması sonucunda oluşmuş. Bu alan bir Milli Park olup 3155 hektarı kapsamakta. Burada, uzunluğu 10 km kadar olan kumullar üzerinde kendine has bitkiler yaşamakta. Bu kumullar karadaki bataklık, göl, longoz gibi tatlı su ekosistemleri ile denizi birbirinden ayırmaktalar. Ormanların keşfinden sonra,
Karadeniz Kıyısı'nda lezzetli bir balık yemeği. Daha sonra, Sarpdere Köyü sınırları içinde bulunan ve Trakya'nın turizme açılmış tek mağarası olan
Dupnisa Mağarası gezisi. Yeşilin her tonunu görebileceğiniz yoğun bitki örtüsüyle kaplı bir bölgede, ikinci jeolojik zamanda mermerler içerisinde birbirine bağlı iki kat ve üç mağaradan oluşmuştur. Toplam uzunluğu 2720 metre olan sistemin üst katını, Kuru ve Kız Mağaraları oluşturur. Gelişimini tamamlamış bu mağaralardan, 50-60 metre aşağıda Sulu Mağarası yer alır. İçinden devamlı akışı olan bir yer altı nehri akan ve deniz düzeyinden 345 metre yukarıda giriş ağzı bulunan bu mağaranın toplam uzunluğu 1977 metredir. Son noktası ise, girişten 61 metre yukarıda yer alır. Mağaranın alt kısmı, burada yaşayan yarasaların çiftleşme dönemlerinde ziyarete kapandığından, sadece üst kısmını gezmek mümkün olabilmekte. Mağaranın keşfinden sonra, bulunduğu konum sebebiyle yüzyıllar boyunca hem batı hem de doğu kültürünün etkisinde kalmış olan
Kırklareli'ne doğru yola devam. Varışta şehir turu: 1383 yılında Köse Mihalzade Hızır Bey tarafından yaptırılanmış olan ve zengin kalem işi süslemeleri ile erken Osmanlı dönemi yapılarının bir örneği olma özelliği taşıyan
Hızırbey Camii; 1577 yılında kare planlı olaran yaptırılmış olan
Kadı Camii ve şehir merkezinde mola. Ardından
Edirne'ye doğru yola devam. Varışta otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
3. Gün Edirne - Karaağaç

Sabah, Kahvaltıdan sonra, Osmanlı İmparatorluğu'nun 2.ci başkenti ve serhat şehri
Edirne'nin keşfi: Osmanlı padişahı II. Selim'in 90 yaşındaki
Mimar Sinan'a yaptırdığı ve Sinan'ın ustalık eserim dediği,
Dünya Mirası listesinde bulunan Selimiye Camii ve Külliyesi, Eski Cami, Üç Şerefeli Camii, Sultan 2. Beyazıt tarafından, 15.ci yüzyılda, Tunca Nehrinin kıyısında tıp medresesi olarak yaptırılan
2. Beyazıt Külliyesi, ve Kale içinde bulunan
Edirne Büyük Sinagogu. Gezilerin bitiminde
meşhur ciğerci Kazım Usta'da öğle yemeği. Yemekten sonra
Karaağaç'a hareket. Bir çok defa Yunanistan eğemenliğine geçen Karaağaç Lozan anlaşmasıyla Türkiye sınırlarında kaldı. Burada bulunan
Karaağaç Tren İstasyonu, II. Abdülhamit devrinde Mimar Kemalettin Bey tarafından İstanbul'daki Sirkeci Garı örnek alınarak yapılmış ve bugün Trakya Üniversitesi Rektörlük Binası olarak kullanılmakta. Gar binasına dışarıdan göz attıktan sonra, yine Trakya Üniversitesi Rektörlüğü alanı içerisinde bulunan
. Edirne'ye geri dönüşte Meriç köprüsünde mola ve ardından Kapalıçarşıda serbest zaman.
Akşam otobüsle Tunca Nehri kıyısındaki Hanedan Restoran'a hareket. Bizim için özel olarak hazırlanan yayın balığı şiş tadımından oluşan akşam yemeği menüsü. Geceleme otelde.
4. Gün Edirne- Uzunköprü - Lüleburgaz- Tekirdağ - İstanbul

Sabah, kahvaltının ardından,
Uzunköprü'ye hareket. Uzunköprü'nün tarihi, Edirne'nin Osmanlı İmparatorluğu'na 92 sene başkentlik yaptığı döneme dayanır. 1393 metre uzunluğundaki tarihî taş köprü bu güzel şehrin
Dünya Kültür Mirası Listesi'ne eklenen tarihî eserlerinden biridir ve dünyanın en uzun taş köprüsü olarak bilinir. Ergene Nehri'nin üzerine inşa edilmiş olan eşsiz taş köprünün eski adı Cisr-i Ergene'dir ancak zaman ile Uzunköprü olarak anılmıştır. Daha sonra 1443 yılında Sultan II. Murat döneminde yapılmış olan
Muradiye Camii gezisi. Ardından, 1873 yılında inşa edilip Çanakkale Savaşı'nda büyük bir rol üstlenen
Uzunköprü Tren İstasyonu' nunda ve 1914 yılında inşa edilip bugün ilçe kütüphanesi olarak hizmet veren
Türk Ocağı Binası ile Mustafa Kemal Atatürk'ün çalışma arkadaşları arasında bulunan Mazhar Müfit Kansu tarafından kaymakamlık dönemin inşa edilen
Demokrasi Anıtı'nda birer mola. Daha sonra
Lüleburgaz'a hareket. Yol üzerinde
Babaeski Köprüsü gezisi. Bu köprü 1633 yılında, 4. Murat döneminde, Babaeski Deresi üzerinde inşa edilmiş olup, Osmanlı ordularının İstanbul'dan Rumeli'ye doğru uzanan sefer yolunun önemli geçiş noktalarından biri olduğundan tarihte yeri büyüktür. Muntazam kesme taş kaplı ve kargir bir köprü olan yapı nehir taştığında zedelenmemesi için, kemer aralarında büyük delikler bulunmaktadır. Nöbet hücreleri taş işlemedir. Kuzey tarafındaki nöbet hücresi aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır. Daha sonra, ikinci mola
Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü'nde. Sokullu Mehmet Paşa tarafından
Mimar Sinan'a yaptırılan bu köprü Lüleburgaz Deresi üzerinde bulunmakta. Kervan ve posta yolları üzerindeki suları aşmak için yapılan köprünün Lüleburgaz tarafı orijinal piramit görünümünü korurken, diğer tarafı tamirat sırasında koni biçiminde inşa edilmiş. Daha sonra Lüleburgaz şehir merkezine gelerek öğle yemeği molası. Ardından Sokullu Mehmet Paşa tarafından,
Mimar Sinan'a yaptırılan
Camii, Külliye ve Hamam ile daha sonraki devirde
2.Mahmut zamanında inşa edilen, Barok tarkı 12 kenarlı ve etekli mermer
Şadıvan gezileri. Daha sonra, şehrin çıkışında bulunan, 1938 yılında açılan 21 köy enstitüsünden biri olan
Kepirtepe Köy Enstitüsü'nün terkedilmiş binalarında mola ve İstanbul'a doğru yola devam. Yol üzerinde son mola
Barel Vineyards olacak. 2010 yılında Akın ailesi tarafından hayata biraz daha tat katmak amacı ile Tekirdağ'ın Karaevli köyünde kurulmuştur. 1997 yılında 150 dönümlük arazi üzerine kurulan tesis, kendi bağlarından aldığı üzümlerini 2009 yılında tekrar aynı bağların içinde kurulan butik işletmesiyle üretime taşımıştır. Burada kısa bir ürün tadımı ve ardından İstanbul'a dönüş. Akşamüstü, Taksim ve Kadıköy'e varış.