1. Gün İstanbul - Sille - Konya (Tren ile)

Sabah, saat 06:45'de Taksim, Dünyanın Renkleri ofisi önünden, Söğütlüçeşme Tren Garı'na transfer. Saat 08:02'de kalkan Konya Hızlı treni ile hareket ve saat 12:58'de Konya'ya varış. Karşılama ve Karabuğa Dağları ile Takkeli Dağı arasında Sille Çayı'nın açtığı vadide bulunan, Roma, Bizans döneminde Kudüs yolu üzerinde yer aldığı için önemli bir dini merkez olan, daha sonra Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde ise tarihi İpek ve Baharat yolları üzerinde olması nedeniyle önemini hiç yitirmeyen
Sille'ye doğru hareket. Yerel mutfağı tadacağınız öğle yemeği ve ardından, şehrin taş sokakları ve evlerinin oluşturduğu güzel dokuyu keşfetme. Aya Eleni Kilisesi ile Subaşı ve Çay Camileri'ni gezdikten sonra, Konya'nın tarihi merkezine hareket. İlk olarak, 13.yüzyılda, Sultan II. İzzeddin Keykavus devrinde inşa edilen
Karatay Medresesi gezisi: En güzel Selçuklu dönemi eserlerinden olan medresede, günümüzde Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çini ve seramik tabaklar kandiller ve alçı buluntuları sergilenmekte. Ardından
İnce Minareli Medrese gezisi: Binanın taçkapısı, Selçuklu Devri taş işçiliğinin en güzel örnekleri arasındadır. Cumhuriyet döneminde restore edilen Medrese, 1956 yılında Taş ve Ahşap Eserler Müzesi olarak hizmete açılmış. Selçuklular'ın sembolü olan çift başlı kartal ve kanatlı melek figürlerinin en güzel örnekleri bu müzede sergilenmektedir. 1901 yılında yıldırım düşmesiyle birinci şerefeden itibaren yıkılan minaresinden dolayı, medrese" ince minareli" olarak anılmaktadır. Ardından, Alaeddin tepesinde kısa bir yürüyüş: 1.Alaeddin Keykubad'ın bir höyük üzerine inşa ettirilen
Alaeddin Camii Türk sanatının en değerli eserlerinden biri olup 2.Kılıçarslan, 1.Alaeddin Keykubat gibi önemli Selçuklu hükümdarlarından bazıları burada defnedilmişlerdir. Son olarak
Mevlana Müzesi ziyareti: Eskiden Mevlana'nın dergâhı olan bina 1926 dan beri müze olarak faaliyet göstermektedir. Yeşi kubbenin altında bulunan ve dört fil ayağı üzerinde yükselen Mevlana'nın Türbesi'nden dolayı Müze bu adlada anılır. Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olması Türbe'ye özel bir önem verilmesini ve iyi korunmasını sağlamıştır. Geziden sonra, Mevlana Müzesi'nin yanında bulunan çarşıda serbest zaman ve ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme Novotel'de.
2. Gün Konya - Çatalhöyük - Binbir Kilise - Manzan - Karaman

Sabah, kahvaltının ardından,
Dünya Mirası listesinde yer alan, 9000 yıllık yerleşim yeri olup burada bulunan neolitik döneme ait çok önemli kalıntılar sayesinde dönemin aydınlatılmasında çok önemli yer tutan
Çatalhöyük'ü tanımak üzere yola devam. Çumra'da, Konya Ovası'na hakim bir noktada yer alan Çatalhöyük'te yaşam 2.000 yıl boyunca kesintisiz devam etmiş olup, döneminde Mezopotamya dışında oluşmuş en kalabalık yerleşimdir. Çatalhöyük, gerek, birbirine bitişik olarak planlanmış, kapısı çatıda olan, ölülerin içeride gömüldüğü evleri, gerekse çok ileri formlar ve bezemelerle yaptıkları çanak çömlekleri ve halkının yaşam şekli ile köylerden kentsel hayata geçişin önemli bir kanıtıdır. Gezinin ardından, Çumra'da öğle yemeği ve Karaman istikametinde yola devam. Yol üzerinde, Madenşehir Köyü'nde mola vererek, Bizans döneminden kalma
Değle & Bin Bir Kilise örenyeri gezisi. Daha sonra, Kapadokya yeraltı şehirlerini andıran, kireç taşına oyulmuş beş katlı toplu yerleşimlerin bulunduğu
Manazan'a doğru yola devam. İlk Hıristiyanlar tarafından, İki bin yıl öncesinin imkanlarıyla kayalara oyulmuş ve günümüzde diye anılan yerleşimlerin içinde salonlar, avlular, kiliseler, odacıklar bulunan bu ilginç mağaraları gezdikten sonra, dönüş yolunda
Fisandon Kilise-Camii'nde mola
Karaman' varışta otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme Grand Karaman'da otelde.
3. Gün Karaman - Alahan Manastırı - Ermenek

Sabah, kahvaltının ardından kısa bir
Karaman şehir turu ve ardından
Alahan Manastırı'na doğru hareket. Evliya Çelebi'nin "Ustasının elinden yeni çıkmış gibi duruyor" diye anlattığı Alahan Manastırı, Geçimli köyü civarında, 1300 m yükseklikte ve Göksu Vadisine bakan dik bir yamaca inşa edilmiş. 440-442 yıllarında yapılmış olduğu tahmin edilen Alahan Manastır'ı, Kiliseler, Manastır binası ve kayalara oyulmuş keşiş odacıkları ile mezarlarından oluşur. Kilise binaları, Ayasofya Müzesi ile ortak mimari özellikler taşır ve zengin taş oymacılığının görüldüğü süslemelerle bezenmiştir. Ancak, bu muhteşem manastır kompleksinin özellikle konumu ve hakim olduğu manzaralar nefes keser. Gezinin ardından,
Mut' üzerinden
Ermenek'e doğru yola devam. Varışta, yemyeşil bir doğanın içinde, her köşesinden suların aktığı
Zeyve Pazarı'nda keyifli bir öğle yemeği. Ardından, Ermenek'in tarihi ve tabii mirasının keşfi: İlk olarak Karaman Oğulları Devrinde yaptırılan ilk büyük medrese olan
Tol Medrese gezisi: tarihi bina günüzde, etnografik malzemeler ve taş eserlerin sergilenmesi için kullanılmakta; daha sonra, ceviz ağacından işlenmiş kapı kanadı üzerindeki kitabesine göre Karamanoğlları devri eseri olduğu anlaşılan ve ağaç sutunların taşıdığı kirişler üzerine oturtulmuş toprak damlı bir yapı olan
Ulu Camii ziyareti; son olarakta, geçmişte
Firan Kalesi olarak bilinen,
Evliya Çelebi'nin: "Göklere ser çekmiş kırmızı bir dağın ortasında Tanrı kudreti ile yapılmış bir kaledir. Ben karada ve denizde 32 yılda 18 padişahlık yer gezdim böyle bir kale görmedim" diye bahsettiği Ermenek Kalesi ve altında bulunan
Maraspoli Mağarası gezisi; 196 metre uzunluğunda olan mağarada bulunan yeraltı nehri şehrin içme suyunu karşılamakta olup Dünyanın üç büyük mağarasından biri olarak bilinir. Ermenek ve çevresine elektrik sağlayan hidroelektrik santralini çalıştıran su da bu mağaradan çıkmaktadır. Geziden sonra otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme Selçuklu Otel'de.
4. Gün Sarıhacılar Köyü - Altınbeşik Mağarası - İbradı - Ormana

Sabah, kahvaltının ardından
Akseki istikametinde yola çıkış. Bir saatlik bir yolculuktan sonra Manavgat Bölgesi'nde sahil yolunu terk ederek
Toros Dağları'na doğru tırmanış. Muhteşem manzaraları izleyerek ve yol üzerinde molalar vererek
Sarıhacılar köyüne varış. Tarihi Romalılar dönemine kadar uzayan bu köy Selçuklular döneminde İpek Yolu üzerindeki kervanların güvenliğini sağlıyordu. Buradan geçen ve üzerinde yürüyüş yapacağınız bu yol, Roma döneminde, Sagalassos'un güneyinde ki
Döşemealtı'nda başlayan Via Sebaste'nin bir devamıdır. Köyün 650 yıllık camiine hayran kalmamak mümkün değil. Bu köyde ve civar köylerde göreceğiniz
Düğmeli Ev tabir edilen geleneksel Akseki Evleri ise başlı başına bir seyahat nedeni olabilir. Bu evler iki katlı ve taş duvarlıdır. 60- 70 cm. genişliğindeki taş duvar, esas taşıyıcı gibi görünse de, asıl taşıyıcı ahşap iskelettir. Ahşap iskelet ve yığma taştan oluşan bu karma sistem Akseki'ye özgüdür ve Anadolu'da benzerine rastlanmaz. Taş duvarların aralarına atılan kısa ahşapların ucu, 20-25 cm. dışarıda bırakılır. Bu ahşap uçlara yöre halkı "düğme" adını vermekte ve evlerin adı da buradan gelmekte. Köyü, evleri, camii ve kervan yollarını gezdikten sonra
İbradı'ya hareket. İbradı'da öğle yemeği ve kasabanın keşfi. Burası Oğuzların Salur boyundan, Teke Türkmenlerinin çoğunlukla yaşadığı bir bölgedir. Akseki - İbradı havzasında Öz Türkçenin kullanımı çok yaygındır ve yöre halkı Orta Asya adetleri hala korur. Bu yörede oğlak, keçi, çebiç, teke eti çok fazla tüketilir. Kasabada gezerken bu özellikleri gözlemleyebilirsiniz. Daha sonra,
Altınbeşik Mağarası'na doğru yola devam. Bu mağara ilk kez 1966 yılında, bölgede Oymapınar Barajı ile ilgili yapılan araştırmalar sırasında bulunmuş. Mağara içinden çıkan suyun yeraltından Beyşehir Gölü ile irtibatlı olduğu boya deneyi ile kanıtlanmış. Burada, mağaranın keşfini botlarla yapacağız. Botla, mağaraya 200 metre uzunlukta bir yeraltı gölü üzerinden girerek suyun sonunda ki, güzel görünümler sunan traverten oluşumları görebilirsiniz. Gezinin sonunda
Ormana'ya doğru yola devam.
Ormana Kasabası çok güzel düğme evler barındırmakta. Geceleyeceğimiz butik otel kasabanın göbeğinde bulunduğu için, sempatik Ormana sokaklarını dilediğiniz gibi keşfedebilirsiniz. Akşam yemeği ve geceleme
Ormana Butik Otelde.
5. Gün Yılkı Atları - Beyşehir Gölü - Eflatunpınar - Konya - İstanbul (Tren ile)

Sabah, kahvaltıdan sonra,
Yılkı Atları'nı izlemek için Eynif Ovası'na doğru yola çıkış. Atların ovada, özgürce koşuşturmalarını gördükten sonra, muhteşem manzaraların ortasından, Türkiye'nin 3.cü büyük gölü olan
Beyşehir'e doğru yola devam. Gölün hemen kıyısında kurulmuş olan Beyşehir, yüzyıllardır önemli bir yerleşim yeri oluşturmuş. 1299 yılında inşa edilen
Eşrefoğlu Camii ise Türkiye'nin en büyük ahşap tavanlı ulu camii olup ahşap işçiliği ve kök boya ile yapılan süsleri bir şaheserdir. Camii ve hemen yanında bulunan Bedesten ile İsmail Ağa Medresesi gezisi. Öğle yemeğinde göl balıklarının tadımı. Daha sonra, kısa bir yolculuğun ardından,
Eflatunpınar Hitit Çeşmesinde mola: Bir doğal su kaynağına yapılmış olan ve üzerinde fırtına ve güneş tanrılarının kabartmaları bulunan bu ilginç geç hitit anıtı üzerine çok fazla bir bilgi ve araştırma bulunmamakta. Hitit Çeşmesi'ni gezdikten sonra Konya istikametinde yola devam. Akşamüstü Konya'ya varış ve Tren Garı'na transfer. Saat 17:30'da kalkacak trenle İstanbul'a hareket. Saat 22:27'de Söğütlüçeşme Tren Garı'na varış, karşılama ve özel araçla Taksim'e transfer. Yolculuğun sonu.