İstanbul'dan 21.15'te Türk Hava Yolları TK427 tarifeli seferi ile gece yarısından sonra 01.05'te Kazan'a varış. Otele transfer ve geceleme

Sabah kahvaltının ardından 16. ve 17. yüzyıldan kalma üç farklı manastırı ziyaret etmek ve ayrıca çok güzel doğal anıtlar ve manzaraların keyfini çıkartmak için Sviyazhsk Adası'na doğru yola çıkış. Yeşile doyacağınız adada aynı zamanda eşsiz temiz havanın ve doğal güzelliklerin tadını çıkartma fırsatı. Volga ve Sviyaga Nehirleri'nin birleştiği bu güzel adayı ziyaret ettikten sonra Kazan'a dönüş. Ünlü Bauman Sokağı'nda serbest zaman ve öğle yemeği. Ardından şehir gezisi, 2000 yılında Dünya Kültür Mirasları Listesi'ne alınan arkeolojik, tarihi ve mimari açıdan önemli yapılara ve eserlere sahip Kremlin'le başlıyor. Kremlin'de, aynı alanda Qol Sharif Camii ve St. Nicholas Kilisesi'ni görebilmek ilginç. Tarihi şehir merkezinde 19. yüzyıl ve 20.yüzyılın başlarından kalan eski konakları, geleneksel evleri, endüstriyel ve kültürel binaları görerek Kaban Gölü, Bulak Kanalı, Tatar Drama Tiyatrosu ve Millennium Park'ı gördükten sonra İtle Restoran'da akşam yemeği ve otele geri dönüş. Geceleme otelde.

Sabah, kahvaltının ardından 13. ve 14. Yüzyılda Moğolistan döneminde Bulgar halkının yaşadığı yer olan Bolgar arkeolojik sit alanına yolculuk. Prototürkler ile ilgili dünyadaki en kapsamlı müze olan ve Dünya Mirası Listesinde yer alan 7 katlı Bolgar Müzesi ile başlayacak, sırasıyla Katedral Cami ve Büyük Minare, Kuzey Türbesi, Güney Mezarı gezileri. Kasabanın tarihi ekmek değirmeninde mola: Burada ekmeğin nasıl yapıldığını tüm aşamalarını gördükten sonra öğle yemeği. Yemeğin ardından Kazan'a dönüş ve otelde kısa bir dinlenme. Ardından Dom Tatarskiy Kulinariya Restoran'da Kazan'a veda yemeği. Geceleme otelde.

Sabah erken kahvaltı ve saat 07:30'da tren istasyonuna transfer. Transsibirya treninin ikişer kişilik kompartmanlarına, Sibirya'nın harika manzaraları ortasında, Ekaterinburg'a kadar 12 saat 49 dk sürecek bir yolculuk için yerleşme. Öğle ve akşam yemekleri trende serbest. Trenin büfesinde veya uğranılan istasyonlarda her türlü snack yiyecek bulabilir veya trenin restoranında akşam yemeğinizi arzunuza göre, makul fiyatlarla alabilirsiniz. Saat 23.35'de Ekaterinburg'a varış ve otele yerleşme.

Gün boyu, 300 yıl önce bir madenci kasabası olarak kurulan ve şimdilerde Urallar bölgesinin ekonomik, politik ve kültürel merkezi olan Ekaterinburg'un keşfi. Ekaterinburg Dünyaca önemli bir metalürji merkezidir. Fabrikaların ürünleri, dünyanın en ünlü mimari yapılarını yaratmak için kullanıldı. Paris'teki Eyfel Kulesi'nin yapımında Urallar'daki fırınlarda eritilen özel bir demir alaşımı, New York'taki Özgürlük Heykeli'nin yapımında Urallar'daki bakır kullanıldı. İngiliz Parlamentosu binası da Ekaterinburg demir çatısıyla kaplıdır. Ekaterinburg'da, Kuzey Yarım küre'deki en yüksek iki gökdeleni görebilirsiniz: "Iset" kulesi (209 m) ve "Vysotsky" iş merkezi (188m). İkinci Dünya Savaşı sırasında, Sovyet yöneticiler Urallar'ı güvenli gördüğü için, Ermitaj Müzesi koleksiyonlarını Ekaterinburg'da saklamışlar. Sovyetler Birliği döneminde önemli askeri tesislerin yer aldığı Ekaterinburg'a 1990'lara kadar yabancılar girmemiş. Sabah ilk olarak, son Çar'ın ve tüm ailesinin Bolşevikler tarafından 1918'de idam edildiği Villa Ipatiev'in yerine 2000'lerde inşa edilen Tüm Azizler veya Kan Kilisesi ile Rusya Federasyonu Devlet Arşivleri'nden benzersiz belge, fotoğraf ve Romanovlar'a ait orijinal öğeleri göreceğiniz Kraliyet Ailesi Müzesi ziyareti. Ardından, kentin en yüksek noktalarından biri olan Voznesenskaya tepesinde bulunan, inşaatına 1792 senesinde başlanıp 100 yıl süren, Ekaterinburg'da ayakta kalan tek Barok tarzı mimari eser olan Yükseliş Kilisesi gezisi. Ardından, şimdilerde valilik rezidansı olarak kullanılan, klasik ve İtalyan gotik mimariden dokunuşlar taşıyan, eklektik bir üslupla inşa edilmiş ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i de ağırlamış olan Sevastyanova Evi'ni dışdan gördükten sonra Avrupa ve Asya'yı ayıran sınır çizgisine gidiş. Daha sonra, üç yüz milyon yıllık Chartachsky granit masifine ait olan, son derece ilginç Chartache Taş Çadırları'nın görülmesi: Arkeolojik verilere göre, bu eşsiz nesnelere adını veren Shartash Gölü çevresinde, üç bin yıl önce yaşayan insanlar granit kayalardan sunak olarak faydalanıyordu. Şehir merkezinde öğle yemeği. Öğleden sonra, zümrüt, malakit ve Urallarda çıkarılan diğer mineraller ile bunlardan yapılan son derece ilginç objeleri keşfedeceğiniz Kesme Taş ve Mücevher Sanatı Tarihi Müzesi gezisi. Akşam üstü, kalan zamanda, sadece Ekaterinburg'da görebileceğiniz, 6.5 km.lik Kırmızı Çizgi boyunca kısa bir yürüyüş yaparak, yol boyunca sergilenen sanat eserlerini görebilirsiniz. Akşam yemeği, şehirde lokal bir restoranda. Geceleme otelde.

Sabah, kahvaltının ardından otelden çıkış ve Sverdlovsk Bölge Yerel Kültür Müzesi gezisi. Bu müzede, çeşitli ilginç etnografik objenin yanısıra, Büyük Idol Chighirsky diye adlandırılan, MÖ 8. Binlerde, Mezolitik Çağ'da, taş aletlerle yapılmış, 9.500 yaşında olup Mısır Piramidleri'ndede eski olan Dünyanın en eski ahşap heykelini görebilirsiniz. Ardından , Nevyanska ilçesine doğru yola çıkış. Varışta ilk olarak Demidovlar Eğik Kulesi'nin bulunduğu alana gidiş. 1725 yılında inşa edilen bu eğik kule, zamanın en iyi mimarisi ve inşaat teknolojisi kullanılarak yapılmış. Daha sonra, Rusya'da imal edilmiş en ilginç araçları göreceğiniz Araba Müzesi gezisi ve öğle yemeği. Öğleden sonra, Ekaterinburg'a geri dönüşte, şehri ikiye bölen İset Nehri kıyısında, Rusya'nın eski devlet başkanlarından Boris Yeltsin anısına açılmış olan Yeltsin Merkezi'nde mola. Merkezde bir kütüphane, toplantı salonları, şehrin panoramasına nazır büyükçe bir teras, kafeler ile Yeltsin'in makam arabalarını, meşhur çizmelerini ve fotoğraflarını sergileyen Yeltsin Müzesi bulunmakta. Daha sonra, Weiner Caddesi'nde serbest zaman: Caddedeki binaların çoğu, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında inşa edilen eski tüccar malikhaneleri ve ticarethaneler olup mimari anıt eser sayılırlar. Ardından akşam yemeği. Saat 23.00'de tren istasyonuna transfer. İkişer kişilik kompartmanlara yerleşerek, Omsk'a hareket. Yolculuk boyunca trende geçireceğiniz tek geceleme. Sabah, erken kalkanlar çay veya kahvelerini içerken, günün ilk ışıklarıyla muhteşem Sibirya manzaralarını seyredebilirler.

Sabah, trende kahvaltı, öğle yemeği serbest. Saat 14.35'da Omsk şehrine varış. Sibirya'da, adını aldığı Irtysh ve Om nehirlerinin birleştiği yerde bulunan Omsk, Rusya'nın en büyük on şehri arasındadır. 17. Yüzyılda, Om nehrinin haliçinde bir yerleşime ihtiyacı duyan Rusya, 1716 yılında, adını kıyısında bulunduğu nehirden alan Omsk şehrini, ülkenin güney sınırlarını koruyan bir kale olarak kurmuş. Şehir 20. yüzyılda büyük gelişme göstermiş ve İç savaş sırasında, 1918-1920 yılları arasında, Rusya'nın başkenti olmuş. Günümüzde Sibirya'nın en büyük ikinci şehridir. 19. yüzyılın sonunda, büyük Rus yazar Fyodor Dostoyevski dört yıl boyunca Omsk'a sürgün edilmiş ve bu nedenle yazarın adıyla şehirdeki birçok yerde karşılaşmak mümkün. Varışta karşılama ve Omsk şehrinin incisi Dormition Katedrali'ni de göreceğiniz şehir turu. Ardından, Vroubel, Chichkine, Répine ve Aïvazovski gibi ünlü Rus ressamların resimleri ile efsanevi kuyumcu Fabergé'nin sanat eserlerini ve 17. ve 20. yüzyıllardan kalma ikona koleksiyonunu göreceğiniz, eski bir sarayda bulunan M. Vroubel Güzel Sanatlar Müzesi gezisi. Daha sonra, şehrin güney sınırlarını göçebelere karşı korumak için 18. ve 19. yüzyıllarda inşa edilen ve şehrin doğduğu yer olan Omsk Kalesi ile gezi kompleksi gezisi. Otele yerleşme. Akşam yemeği şehirde, lokal bir restoranda.

Sabah, kahvaltı sonrası, Ptictchya Gavan Kuş Parkı gezisi. New York'tan sonra, bir şehrin göbeğinde bulunan Dünyada ki ikinci doğal su parkı olup, Bu sanayi şehrinin kalbinde yer alan eşsiz bir parktır. Pitoresk manzaralarına hayran kalacaksınız. 12 metrelik deniz fenerinin tepesine çıkarak, nefes kesen manzaraları izleyebilirsiniz. Ekolojik bir gezi yolunda yolunda ilerleyerek, kuşlar hakkında ilginç bilgiler keşfedecek ve gözlemleyeceksiniz. Daha sonra öğle yemeği ve 14.30'da Tren istasyonuna transfer. İkişer kişilik kompartmanlara yerleşerek Novosibirsk'e hareket. Harika Sibirya manzaraları eşliğinde keyifli bir tren yolculuğu. Akşam yemeği trende serbest. Trende veya uğranılan istasyonlarda her türlü snack yiyecek bulabilir veya trenin restoranında akşam yemeğinizi arzunuza göre, makul fiyatlarla alabilirsiniz. Akşam, 23.40'da Novosibirsk'e varış. Karşılama ve otele transfer.

1,5 milyon nüfusu ile Rusya'nın en büyük üçüncü şehri ve Sibirya bölgesinin en büyük şehri olan Novosibirsk, 1893'de Ob Nehri üzerinde yapılan demiryolu köprüsü etrafında, Rusya'yı doğudan batıya birleştiren Trans Sibirya demiryolu hattını canlandırmak amacıyla kurulmuş ve Çar III. Aleksander onuruna Aleksandrovskiy olarak adlandırılmış. 1925'de ise adı Novonikolaevsk Novosibirsk olarak değiştirilmiş. Günümüzde, huzurlu gölleri ve gümüş huş ormanları ile dikkat çeken şehir, Dünyanın tek bilim şehri olarak kabul edilen Akademgorodok'a ev sahipliği yapmaktadır. Sabah, Kahvaltının ardından şehir turu: Şehrin eski mahalleleri, Eski Ahşap Evler'in bulunduğu Gorki Caddesi, Kızıl Cadde, Dünyanın en büyük Opera binası olan Devlet Akademik Opera ve Bale Binası ve Lenin Meydanı, 1896-1899'da Neo-Bizans mimari tarzında inşa edilip şehrin ilk taş yapılarından biri olan Alexander Nevsky Katedrali, Yükseliş Katedrali, şehrin etrafında inşa edildiği meşhur Tren Yolu Köprüsü ve Alexander III Heykeli, Ob Nehri Kıyıları ile Sibirya Çiftlik Pazarı görülecek yerler arasında. Ardından öğle yemeği. Öğleden sonra, Trans-Sibirya Demiryolu boyunca çalışmış eski trenler ile eski Sovyet arabalarını, kamyonlarını, traktörlerini göreceğiniz ünlü Sibirya Demir Yolları Açık Hava Müzesi ile Rusya Bilimler Akademisi Sibirya Arkeoloji ve Etnografi Müzesi gezileri. Akşamüstü, erken akşam yemeği ve saat 19.30'da Havalimanına transfer. Saat 21.30'da Irkutsk'a uçuş ve 01.00'da varış. Karşılama ve otele transfer.

Sabah, kahvaltının ardından, Doğu Sibirya'nın başkenti İrkutsk'un keşfi. Moğolların kuzeydeki en önemli alt gruplarından biri olan Buryat yerli halkının yaşam tarzını görmek için, İrkutsk'un 70 kilometre kuzeydoğusundaki Ust Orda adlı yerleşime hareket. Kuda Nehri'nin pitoresk bir vadisinde bulunan Ust Orda, Buryat halkının yerleşimi olup, geleneksel Buryat kültürünün merkezi olması ile ünlüdür. Buryatya'da ilk koloniler 1600'lü yıllarda kurulmaya başlanmış. 1917'deki Bolşevik Devrimi ertesinde, 1923 yılında Buryat-Moğol Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyetiyken günümüzde Rusya Federasyonu'na bağlı federe bir cumhuriyettir. Buryatların hayatları avcılık, balıkçılık, hayvancılık, tarım ve el sanatları üzerine kurulmuş. Buryat Cumhuriyetinde yerel halk arasında hakim olan inançlar en çok Şamanizm ve sonra da Budizmdir. Buryat halkının kökeni, kültürü, dünyaya bakış ve inançları hakkında bilgileneceğiniz Etnografya Müzesi'ni ziyaret. Gezi sırasında Buryat müziği eşliğinde bir dans gösterisini seyrettikten sonra Buryat halkının en önemli kültürel özelliklerinden biri olan şamanlığın bir ayinini izleme fırsatını da bulacaksınız. Geleneksel Buryat yemeklerinden oluşan öğle yemeğinin ardından, Doğu Sibirya'nın başkentini gezmek üzere İrkutsk'a dönüş. 1661'de Kazaklar, Buryat'larla kürk ticareti yapmak için Angara'nın kollarından biri olan Irkut Nehri kıyısında bir yerleşim kurarlar. Hevesli Ruslar güçlerini Doğu'ya doğru kaydırarak Sibirya'yı fethederler. Buryat kadınları ile evlenen yeni Rus öncülerinin gelişiyle şehir Angara kıyılarında büyür. İrkutsk hızla Sibirya'nın ve Rusya'nın diğer bölgeleri ile Tibet, Çin ve Moğolistan arasında önemli bir ticaret merkezi haline gelir. XIX. yüzyılda altın keşfedilince burada bir "altına hücum" yaşanır. Şehir zenginleşince güzel binalar inşa edilir ve Sibirya'nın Paris'i diye andlandırılır. Irkutsk, Sibirya'daki en büyük XIX. yüzyıl ahşap mimarisi yapılarına sahiptir. Birçok Rus sanatçı, subay ve aristokrasi mensubu Sibirya'ya sürülünce, İrkutsk Sibirya'nın entelektüel merkezi olur. 1814 yılından itibaren gizli örgütler kuran "Aralıkçılar-Dekabristler", subay ve aydınlardan oluşan Rus üst sınıfı devrimcileriydi. Sibirya'ya sürülmüş ve 1825 ayaklanmasının ardından cezaevine gönderilmişler. Bazı siyasi sürgünler ve mahkumlar cezalarını çektikten sonra Batı Rusya'daki evlerine dönme iznini reddederek Irkutsk'a yerleşirler. İrkutsk, o günlerden kalan mimari ve sanatsal üstünlüğünü hâlâ koruyor. Şehir turu esnasında Znamensky Manastırı'nı ve Decembrist-Dekabristler Müzesi'ne dönüştürülen Trubetskoy ailesi'nin evini ziyaretleri. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Tam gün tarafından Dünya Mirası olarak kabul edilen Baykal Gölü'nün keşfi. Kahvaltının ardından, tayga ormanlarının pitoresk manzaraları eşliğinde şamanların, efsanelerin gölü Baykal'a doğru yola çıkış. Sur, kilise, ahır, su değirmeni, okul, ev gibi XVII.-XIX. Yüzyıllar arasındaki Çarlık Rusyası'nın geleneksel ahşap mimari yapılarını barındıran Taltsy Etnografi Açık Hava Müzesi ziyaretinin ardından, Baykal Gölü'nün kıyısındaki, tütsülenmiş balıklarıyla meşhur balıkçı kasabası Listvyanka'ya varış. Angara Nehri'nin doğduğu yerde bulunan Listvyanka'da öğle yemeği. Bu olağanüstü nehir Baykal'dan Yenisey'e doğru akan tek ırmaktır. XIX. Yüzyıldan kalma Aziz Nicholas Kilisesi'ni gezdikten sonra göl ile ilgili tüm bilgileri edinebileceğiniz ve alanında Rusya'nın en önemli kurumu olan Limnoloji Enstitüsü/Baykal Gölü Müzesi'ni ve Balık Pazarı'nı ziyaret. Baykal Gölü, kendine has bir ekosisteme sahiptir. Ardından, bölgenin endemik balık çeşitlerini ve gri-gümüş renkli Nerpa adlı fok balığı türünü görebileceğiniz Akvaryum gezisi. Daha sonra, Sibirya'nın güneyinde bulunan yeryüzünün en büyük tatlı su gölü devasa Baykal'ın nefis manzaralarını tepeden keşfedeceğiniz Chersky seyir noktasına kadar teleferikle çıkış. Turkuvaz rengindeki Baykal gölü'nde Şaman Kayası'nı görebileceğiniz bir saatlik Tekne Turu'nun ardından İrkutsk'a geri dönüş. Rusya'daki son akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.

Sabah, kahvaltının ardından, Havalimanına transfer ve Ulan Batur'a uçuş. Varışta karşılama, şehre transfer ve öğle yemeği. Yemekten sonra Cengiz Han'ın heykelinin bulunduğu Sukhbaatar Meydanı'ndan başlayarak başkent gezisi. 1924 yılında Moğol Halk Cumhuriyeti kurulduğu sırasında yeniden isimlendirilen ve Moğolca'da "Kızıl Bahadır" anlamına gelen şehrin eski ismi Urga'dır. Meydanın çevresinde bulunan Parlamento, Ulusal Opera, Kültür Sarayı ve Belediye Meclisi Binaları ile tanınan bu büyük meydan başkentin ruhunu yansıtmakta. Bir sonraki durak Zaisan Tepesi: bu küçük tepeden bütün Ulan Batur görülebilmekte. Ardından, Taş Devri ve Bronz Çağ'dan başlayarak Türk ve Moğol krallıklarına, Budizm'in yükselişine ve komünist rejim dönemine ait mükemmel bir koleksiyona ev sahipliği yapan Ulusal Tarih Müzesi gezisi. Akşamüstü Ulusal Tiyatroda Folklor Gösterisi'ni izlemenin ardından yerel bir restoranda akşam yemeği. Geceleme otelde.

Sabah, havaalanına transfer ve Güney Gobi'ye uçuş. Asya'daki en büyük çölü olan Gobi, Moğolistan yüzeyinin yaklaşık üçte birini kapsar. Kuzey Çin ve Güney Moğolistan arasında uzanan Gobi Çölü'nün geniş ovaları, yükselen dağları ve kum tepelerinden oluşan manzara çeşitliliği ile dünyada bir benzeri daha yok. Moğolistan'ın güneyinde bulunan Dalanzadgad'a varışı takiben Gobi Gurvan Saikhan (Gobi'nin Üç Güzelleri) Milli Parkı'nda bulunan eşsiz Yol Vadisi gezisi için hareket. Vadi, Zuun Saikhan Dağı'ndan akan bir nehrin oluşturduğu dar bir kanyon. Dik kaya duvarlarının yüksekliği 200 metreyi bulmakta. Kanyonun başlangıcı müthiş yeşil çayırlarla kaplı olsa da derinliklerine gittikçe kalın buzul tabakaları görülebilir. Yaz yağmurları süresince duvarların tepelerinden akan sular etkileyici şelaleler oluşturmakta. Kanyonda yürüyüş esnasında bölgeye has, nadir bulunan Argali cinsi yabani koyunu, Ibex dağ keçisi ve sakallı kartalları görme şansınız olabilir. Daha sonra, kurak bitki örtüsü, sayısız şaşırtıcı kaya oluşumları, çöl boyunca koşan vahşi hızlı antilop sürüleri, düz, taşlı ve kumdan oluşan çöl manzaraları eşliğinde Khongor Kumulları'na doğru yola devam. Birkaç saatlik bir yolculuğun sonunda, öğleden sonra Khongor Kumulları'na varış. Servei ve Zuulun sıradağların kuzeyinde yer alan 7 ila 20 kilometre arası enindeki harikulade Khongoriin Els Kumulları 180 kilometre boyunca uzanmakta. Rüzgarın kaldırdığı kum kütlelerinin sesi uzun mesafeden duyulabilir. Bu sesin oluşturduğu melodiden dolayı 200 metre boyundaki kumullara "şarkı söyleyen kumullar" denmiş. Bu bölgede, yaz mevsiminde çarpıcı bir yeşillik sergileyen Khongor Nehri adında bir vaha bulunmakta. Burada, evcilleşmiş meşhur Baktriyan develeri yaşamaktadır. Besleyici yağ deposundan oluşan iki hörgüç ve kırmızıya çalan yünümsü tüylere sahip Baktriyan develeri Gobi Çölü'nün şiddetli soğuğuna dayanıklıdır. Deve yetiştiricilerinin günlük hayatına tanık olup, "Yaşayan Dinozor" ve "Gobi Prensi" isimli develere binebilirsiniz. Akşam yemeği ve geceleme kampta.

Kahvaltının ardından, "Flaming Cliffs" yani "Alevli Uçurumlar" olarak bilinen Bayanzag gezisi için hareket. Gezi esnasında bu kurak çölde yaşayan deve sürüleri ve onları besleyen göçebe aileleri görebilirsiniz. 60-70 milyon yıl önce oluşan kırmızı kaya oluşumlarının bulunduğu Bayanzag, 1920'lerde Moğolistan'ı ziyaret eden Amerikalı kaşif Roy Andrew Chapman tarafından alevli uçurumlar olarak adlandırılmış. Orta Asya'nın çöl bölgelerine özgü, büyümesi yüzlerce sene süren gür çalı ve bodur ağaç görünümündeki "Saxaul" ağaçlarıyla çevrili olan nefes kesici kırmızı Bayanzag uçurumlarında her yerde dinozor fosilleri, yumurtaları ve kemiklerini bulabilirsiniz. Kamp'ta öğle yemeğinin ardından biraz daha kuzey yönünde ilerleyip, uçsuz bucaksız bozkırda yolculuk yaparak, akşamüstü Ongiin Khiid Manastırı'na varış. XVIII. Yüzyılda inşa edilen manastır Güney Moğolistan'ın en önemli Budist felsefe, astroloji ve tıp merkeziydi. Manastırın kalıntılarını gezdikten sonra yerel küçük Ger Müzesi'ni ziyaret. Yakın bir tepeden, muhteşem gün batımını izlemenin ardından kampa yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme ger kampında.

Büyük Moğol İmparatorluğu'nun eski başkenti, Moğolların Harhorin dediğiKarakurum'a doğru yola çıkış. "Saygıdeğer bir asaletle ve tabiatla uyumlu olarak varlıklarını asırlardır sürdüren istikrarlı ve güçlü göçebe kültürünün liderliğinde gelişen ticaret ağı, yönetim, pazarlama, askeri ve dini yaşamların merkezi" tanımlarıyla tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Orhun Vadisi'nde 1220 yılında kurulan Karakurum, 140 sene boyunca efsanevi İpek Yolu'nun durak noktalarından biriydi. Karakurum'un Moğol tarihinde önemli bir yeri vardır. Cengiz Han'ın torunu Kubilay Han, kurduğu Yuan Hanedanlığı'nı Pekin'e taşıyana kadar Karakurum, Büyük Moğol İmparatorluğu'nun başkenti idi. Burada bulunan Moğol Budizmi'nin ana hazinelerinden biri olan Erdene Zuu Manastırı'nı ziyaret. Ana tapınağın yakınında, yaklaşık 800 yıllık dev taş kaplumbağa heykelini görebilirsiniz. Moğolistan'ın ilk Budist manastırı olan Erdene Zuu Manastırı, eski başkentin kalıntıları üzerine Cengiz Han'ın torunlarından Avtai Sain Han tarafından 1586 yılında inşa ettirilmiş. Bu manastır, üzerinde 108 adet görkemli stupanın bulunduğu beyaz duvarlarla çevrili. Burası yüzyıllar boyunca Moğolistan'ın ruhani ve entelektüel merkezi olarak kalmış. Manastır, sıra dışı Budist resimleri koleksiyonu, paha biçilemez dini objeler, Tsama dini dansları için özel kıyafetler ve gerçek Moğol ve Tibet tarzı Budist heykellerine ev sahipliği yapmakta. Aralarında ilk Türk devletine ait eserlerin sergilendiği Orhun Vadisi'nde ki önemli bir müze olan Karakurum Müzesi'ni ziyaret. Gezinin ardından kampa yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme ger kampında.

Sabah, Orhun Vadisi'nindeki Karakurum ve Khushuu Tsaidam çevresinde bulunan meşhur Orhun Yazıtları'nı ziyaret. Yazılış tarihleri MS. VIII. yüzyılın başlarına dayanan ve 1889'da Orhun Vadisi'nde bulunan yazıtlar, II. Göktürk Kağanlığı'na ait. Öğle yemeği için kampa dönüş. Öğleden sonra, Tibet sığırı olarak da anılan yakları görmek üzere Orhun Vadisi gezisine devam. At yetiştiricisi bir aileyi ziyaret ve kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan, az alkollü, ekşi bir içecek türü olan Moğol geleneksel içeceği airag (kımız) yapma deneyimi. "Airag" ve diğer süt ürünlerinin tadımından sonra, gerçek Moğol ahşap eyerlerinin üzerinde at sürme fırsatı. Bu gezinin ardından, dünyanın en kuzey kum tepeleri, ormanlar ve kayalık dağların bir arada bulunduğu farklı doğal manzaralarıyla eşsiz bir yer olan Bayangobi'ye hareket. Çok fazla hayvan, bitki ve yerli göçebe yerleşiminin bulunduğu Gobi Çölü, bu nedenle "zengin çöl" diye adlandırılmış. Kamp alanına 20 km mesafede bulunan Erdene Khambyn Khuree Manastrı'na hareket. Heybetli Khugnu Han Dağı'nda kurulu olan manastırı ziyaret. Buradaki Uvgun ve Zaluu tapınakları, bir dini lider, filozof, sanatçı ve heykeltıraş olan aydın Bogd Gegeen Zanabazar tarafından yaptırılmış. 1688'de Batı Moğol halkı olan Oyratlar'ın soylusu Galdan Boshigt'in askerleri tarafından manastırlar tahrip edilip keşişler katledilmiş. Gezinin ardından doğal bitkiler ve yaban hayvanları milli parkı olan Hustain Nuruu'ya doğru yola devam. Akşamüstü kampa yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Ulan Batur'dan 100 kilometre mesafede olan Hustain Milli Parkı'nın önemli bir özelliği, yabani atların koruma alanı olmasıdır. Bugün hala neslini devam ettirebilen sadece bir yaban atı türü vardır. Bu at Orta Asya'da, Moğolistan'ın soğuk ve ıssız ovalarında yaşar. Diğer tüm atlar ya evcilleştirilmiş ya da daha önce evcilleştirilmiş atların soyundan gelmiştir. Siyah kısa ve dik yeleleri, ağır ve iri başları, küçük kulakları, uzun kıllı kuyrukları ile evcil atlardan farklılık gösterirler. Moğolistan yaban atı ve "Takhi" olarakta bilinen "Przewalski atı", adını aldığı Rus araştırmacı Nikolay Przhevalsky tarafından 1881 yılında keşfedilmiş. 1985-1990 yıllarında yapılan araştırmalarda doğada Przewalski atı neslinin neredeyse tükenmekte olduğu görülmüştü. Birkaç Moğol ve uluslararası kuruluşun çabaları sayesinde ciddi bir koruma programı uygulanarak 1992'de birleştirilmiş iki grup yetiştirmiş Przewalski atı açık steplerdeyaşamaları amacıyla, yeniden Moğolistan'a götürdüler. Milli Park ve Takhi atları hakkında bilgi edinebileceğiniz küçük müze/bilgi merkezi ziyaretinden sonra, araçlarımızla parkın keşfi. Yapacağımız bir yürüyüş sırasında eğer şansınız varsa bu atları görebilirsiniz. Kamp'ta öğle yemeğinin ardından, Ulan Batur'a dönmek üzere yola çıkış. Yaklaşık 2 700 000 olan ülke nüfusunun 1 000 000'u başkentte yaşamakta. Öğleden sonra ise "Yeşil Saray" olarak da bilinen Tuul Nehri kenarındaki Bogd Han Saray Müzesi'ni ziyaret. Saray 1903'te Moğolistan'ın son hanı ve Tibet Budizmi'nin lideri 8. Bogd Gegeen anısına inşa edilmiş. Moğolistan'ın ilk Bogd Gegen'i Zanabazar ve öğrencileri tarafından yapılan eşsiz bronz dökümler, ipek boyamalar, kağıt resimler, mineral boyamalar, tanrı heykelleri, kraliyet giysileri ve kar leoparı derisinden yapılan kraliyet ger çadırı bu sarayda sergilenen en ilgi çekici eşyalar. Son alışverişler için serbest zaman. Yerel bir restoranda akşam veda yemeği. Geceleme otelde.

Sabah, kahvaltının ardından Havalimanına transfer ve saat 09.20'deki Türk Hava Yollarının TK237 no.lu uçuşu ile İstanbul'a hareket. Saat 13.00'de İstanbul Havalimanına varış.