Würzburg'tan Münih'e Romantik Yol

Romantik Yol rotası, ikinci dünya savaşı sonrasında Almanya’yı işgal eden Amerikan askerlerince keşfedilmiş ve günümüzde milyonlarca turistin akınına uğramaktadır. Eh, ne de olsa II. Dünya Savaşı sonrası : Dünyada Romantizm'in yükselişi, Avrupa’nın 18. yüzyıla dayanan bu Romantik köşesini gözden kaçırmamışlar. Batı Bavyera’dan başlayan ve Avusturya sınırına kadar uzanan, 350 km.lik bu romantik rota, 28 şehir, kasaba ya da köyü içerir. Adını da 18. yüzyılın sanatına damgasını vuran Romantizm akımından alır; dönemin ünlü şair, yazar ve ressamları bu rota üzerindeki köy ve kasabaları çok severlermiş. Romantik Yol'da ilerlemeye başladığınızda, Würzburg’da UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Residenz Sarayı'nın Barok stilini şaşkınlıkla seyredip, şehri çevreleyen bağların inanılmaz lezzetli şarabını tadabilir veya Rothenburg ob der Tauber’in ortaçağ sokaklarında kendinizi 365 gün Noel şenliklerini kutlar gibi hissedebilir, gece bekçisi'ni takip ederken, çağlar öncesinin bütün dedikodularını da öğrenebilirsiniz. Bir ortaçağ mücevheri olan sevimli Dinkelsbühl'den geçip, Füssen’e ulaştığınızda Hohenschwangau ve Neuschwanstein Şatoları nefesinizi keser. Birde Romantik Rota'da olmayıp da programa ilave ettiğimiz Heidelberg, Nürenberg ve UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Bamberg Şehirleri'ni keşfedince, ne kadar dolu dolu bir yolculuk yaptığınızı, Almanya gibi endüstrisiyle ön plana çıkan bir ülkede ne müthiş doğal güzelliklerin ve sanat eserlerinin bulunduğunu göreceksiniz. Kaçırılmayacak bir yolculuk...

TURUN ÖZELLİKLERİ

  • Frankfurt’ da başlayıp, Münih’de biten, Romantik Yol ve ötesini içeren bir yolculuk;
  • UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan Residenz Sarayı ve Bamberg’in keşfi;
  • Heidelberg, Nürenberg ve Bamberg şehirlerinin keşfi;
  • Füssen şehrinde geceleme;
  • Rothenburg ob der Tauber'de Gece Bekçisi Turu;
  • Bir çok Müze ve tarihi eser gezisi;
  • Çok iyi seçilmiş merkezi oteller ve konforlu otobüs,
  • Her zamanki gibi, tüm gezi ve yemeklerin programa dahil olduğu bir yolculuk,

02 Haziran 2019 Pazar İstanbul - Frankfurt - Heidelberg

Türk Hava Yolları ile, İstanbul Havaalanından saat 07.55'de hareket ederek 10:10'da ile Almanya'nın ticaret ve finans merkezi Frankfurt'a varış. Karşılama ve şehir merkezine transfer. Frankfurt, dünyanın en yaşanılabilir kentleri arasında ilk sıralarda olup satın alma gücüne göre Avrupa'nın en zengin şehri sayılır. Frankfurt'a bankalar ve fuarlar şehri de denilebilir. Gökdelenlerin ve klasik Alman binalarının bir arada yükseldiği özel bir siluheti vardır. Şehrin keşfine ilk olarak 1880'de inşa edilip 1944'de bombalarla tamamen yok edilince sadece dış duvarları ve cephenin bir kısmı ayakta kalabilip, daha sonra yeniden inşa edilen Alte Oper(Eski Opera) Binası'nı dıştan gördükten sonra, resmi adı Saint Bartholomew İmparatorluk Katedrali olan Frankfurt Katedrali ile başlayacağız. Kentteki en büyük dini yapı olup İmparatorlar'ın taç giyme törenleri burada yapıldığından dolayı Kaiserdom olarak da anılmaktadır. Günümüzde gezdiğimiz yapı 19.yüzyılda yapılmış olup, ilk inşaat izleri 7.yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ardından, Alman mimarisinin göz alıcı bir örneği olan ve hem modern hem de tarihi renkli binaları ile ilgi çeken Römberg Meydanı'na doğru yürüyüşe devam. Burada öğle yemeğinin ardından, ilk defa 1868'de yayalar için inşa edilip 1993'de yenilenen demir İron Köprüsü'nden geçerek ünlü yazar Goethe'nin evine varış. Orijinal yapı, Goethe ailesinin konutuydu. Bugün ise müze olarak kullanılmakta. Daha sonra Almanya'nın en büyük sanat eserleri koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan Städtische Galerie gezisi. Ortaçağdan şimdiki dönemlere kadar 3000 tablo ki bunlardan 1000 tanesi sürekli sergide, 100.000 çizim ve baskıdan oluşan grafik koleksiyonu, 4000 fotoğraf, 600 heykel ve 115.000 kitabın sergilendiği Städel Sanat Müzesi ve Şehir Galerisi'nin önemli eserlerini gördükten sonra Heidelberg'e hareket. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

03 Haziran 2019 Pazartesi Heidelberg - Würzburg

Sabah, kahvaltının ardından, İkinci Dünya Savaşı'nda bombalanmamış tek Alman şehri olan Heidelberg'in keşif turu. Orta Çağ'dan kalma masalsı şehir, Ren ve Neckar Nehirleri'nin arasında kalan vadide kurulmuş. Sevimli olduğu kadar da romantiktir ve bu nedenle Almanya'nın en romantik kenti olarak anılır. Ich hab mein Herz in Heidelberg verloren (kalbim Heidelberg'te kaldı) şarkısı bu şehir için söylenmiş ve bu şarkı üzerine iki de film çevrilmiştir. Heidelberg, aynı zamanda bir üniversite şehridir. 1386 yılında kurulan Heidelberg Üniversitesi Avrupa'nın en eski üniversitesidir. Ünlü Alman filozof Georg Wilhelm Friedrich Hegel 1816-1818 yılları arasında Heidelberg Üniversitesi'nde bulunmuş. Ayrıca, bu üniversitede çalışan profesörler üçü fizik, üçü kimya, üçü de tıp alanında olmak üzere toplam dokuz farklı Nobel Ödülü kazanmışlardır. İlk olarak 1788 yılında yapılan Alte Brucke'de (Eski Köprü) bir mola. İkinci Dünya Savaşı'nda yıkılan köprü, savaş sonrası şehir halkı tarafından yeniden yaptırılmış. Asıl adı Carl Theodor Köprüsü'dür ve üzerinde köprüyü yaptıran kral Carl Theodar'a ve Roma tanrıçasına adanan iki heykel bulunmaktadır. Köprüden Eski Şehrin görüntüsü muhteşemdir. Buradan Marktplatz Meydanı'na doğru yürüyüşe devam. Meydanda, şehri Fransızlara karşı koruyan halkın kahramanlığını simgeleyen Herkül Heykeli ve Çeşmesi bulunmakta. Ardından yürüyerek Studentenkarzer'e (Öğrenci Hapishanesi) devam. Eski üniversitenin arka tarafındaki bu yapı, 1914'e kadar, çeşitli düzensiz hareketlerden dolayı cezalandırılan talebelerin, cezalarını çektiği yerdi. Üç günden dört haftaya kadar süren bu tutukluluk halinde öğrenciler derslerine katılabilirler fakat sonrasında vakit geçirmek için duvarlara resim yapardı. Öğrencilerin bu süreçte yaptıkları sanat eserleri bugün ziyaret edilebilir(Pazartesi günleri kapalıdır). Son olarak, buradan bir kartpostal görünümündeki Heidelberg Kalesi (Schloss)'ne füniküler ile çıkış. Kalenin içerisinde Alman Eczane Müzesi ve 185.500 litre hacminde ki, 18. yüzyıldan kalma dünyanın en büyük ahşap şarap fıçısını görebilir, lezzetli bir şarap degüstasyonu yapabilirsiniz. Öğle yemeğinin ardından Würzburg'e hareket. Kısa bir yolculuğun ardından Main Nehri kıyısında bulunan Würzburg'a varış ve Romantik Yolun bu güzel şehrinin keşfi: İkinci Dünya Savaşı'nda %90'ı harap edilen şehir, savaş sonrası yeniden inşa edilmiş ve bugün tarihi yapısı, UNESCO Dünya Mirası listesindeki yapıları ve şarap bağları ile öne çıkmaktadır. Geziye, Main Nehri'nin batı yakasındaki bir tepede bulunan Marienberg Kalesi ile başlıyoruz. Buradan şehrin en güzel manzarasını görebilirsiniz. Başlangıçta, burada bulunan bir Kelt Kalesi'nin üzerine 8. yüzyılda bir kilise yapılır ve 12. yüzyılda ise kale kilisenin etrafına inşa edilir. Bu kalede 1719 yılına kadar Würzburg'u yöneten prensler oturur. Kale'yi gezdikten sonra Main Nehri'ni, Prag'daki Charles Köprüsü'nün küçük bir kopyası olan Alte Mainbrück Köprüsü üzerinden geçerek aşıp, tarihi şehir merkezine yürüyüş ve eski Belediye Sarayı'nın bulunduğu Şehir Meydanı'na varış. Son hali 16. yüzyıldan kalma olan sarayın yanında görülen Rönesans tarzı Roter Turm Kulesi ise 1660 yılında eklenmiş. Yürüyüşün devamında, Domstrasse Caddesi üzerinde, savaş sonrası yenilenen ve Almanya'nın dördüncü büyük Romanesk Katedrali olan St. Killian Katedrali'ni görebilirsiniz. Son olarak, 1720-1744 yılları arasında yapılan ve Viyana Saraylarını anımsatan, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Residenz Sarayı gezisi. Binanın içi muhteşem büyük salonlar, geniş merdivenler, altın kaplamalar, heykeller ile dolu olup tasarımı Barok, Rokoko ve Neoklasik Mimari'sinin bir karışımıdır. Duvarlardaki freskler ise Venedikli Tiepolo'ya aittir. Sarayda Osmanlı Sultanları'nın portrelerini görebilirsiniz. Gezi sonrası otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

04 Haziran 2019 Salı Würzburg - Bamberg - Nürnberg

Sabah kahvaltının ardından, Almanya'nın Yukarı Frankonya Bölgesi'nde ve Regnitz Nehri üzerinde bulunan, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Bamberg'e hareket. Almanya'nın en güzel yerleri arasında ve Bavyera Bölgesi'nin incisi olarak anılan şehir İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuş olup nehir ve kanallar ile bölünmüştür. Ortaçağdan kalma sokakları ise neredeyse hiçbir modern unsur barındırmaz. Şehrin keşfine, rengarenk, yüksek çatılı germen tarzı evleri, balkonlardan fışkıran sardunyaları, küçük bahçe ya da taraçalarıyla eski bir balıkçı yerleşimi olan Küçük Venedik'ten başlıyoruz. Buradan, Regnitz Nehri'ne çakılan kazıklar üzerine 1467 yılında inşa edilen şehrin en ilginç binası Altes Rathaus (Belediye Binası)'a doğru geziye devam. Nehrin üzerindeki bir adacıkta ve iki köprü ile karaya bağlı bulunan yapının Rottmeisterhaeuschen denen kısmı ise yalnızca binanın ana duvarından destek almakta ve adeta nehrin üzerinde asılı durmakta. Bir yangından sonra, 1756 yılında gördüğü tadilatta bina barok ve rokoko tarzına bürünmüş ve ön, arka cephelerine freskler yapılmış. Buradan Bamberg Katedrali'ne doğru yola devam. Asıl adı Bamberger Dom St. Peter und St. George olan katedral, 11.yüzyılın başında inşa edilmiş ve ihtişamlı 4 kulesiyle bir zamanlar başpiskoposun evi olarak kullanılmış. Bugün gördüğümüz romanesk yapı ise 13. yüzyılda tamamlanmış. Domplazt'da, adeta bir çift kanat gibi inşa edilmiş olan Neue Residenz 17. ve 18. yüzyıllarda psikoposluk sarayı olarak hizmet vermiş. Binanın arkasındaki gül bahçelerinden şehir manzarasını izledikten sonra öğle yemeği ve Nürnberg'e hareket. Bu şehrin kaderinin en ilginç noktası hiç şüphesiz II.Dünya Savaşı öncesi ve sonrasıdır: Savaş öncesi en ateşli Nazi mitingleri bu şehirde yapılmış ve Hitler'in en sevdiği şehir olmuş ama kader budur ki savaş sonrasında da savaş suçluları Nürnberg Mahkemesi'nde yargılanmışlar. Nazi mitinglerinin yapıldığı yerler bugün müzedir. Ama, bunun yanında Ortaçağ Alman ressamı Albrecht Dürer de bu şehirde doğup yaşamıştır. Şehrin Türk nüfusu oldukça fazladır. Savaşta tamamiyle tahrip olan şehir, sonrasında onarılıp yeniden inşa edilse de bu eski İmparatorluk Kenti'nin tarihi yapısal görünümünün büyük bölümü sonsuza kadar ortadan kaybolmuş oldu. Şehre varışta geziye Nazi Partisi Dokümantasyon Merkezi ile başlıyoruz. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin mitinglerinde kullanılmak üzere 1933'te Hitler'in emriyle ve halkı etkilemek için inşa edilmiş olan bu alandaki binalardan bir tanesi 1994 yılında müzeye dönüştürülerek, Nazi Almanyası'nın sebep olduğu olaylar ile bunların etkilerini gözler önüne seren ''Hayranlık ve Terör'' adını taşıyan kalıcı sergiye ev sahipliği yapmakta. Ardından, şehir duvarları ile birlikte Avrupa'nın ele geçirilmesi en zor Orta Çağ askeri yapılarından birisi olan Kaiserburg Kalesi gezisi. Eski Şehir'in yakınındaki bir tepede bulunan kale, oldukça güzel bir manzaraya sahiptir. Buradan Eski Şehir'e doğru yürürken, ressam Albert Dürer'in 1509'dan ölümüne kadar yaşadığı yarı ahşap evi görebilirsiniz. 1871'de müze haline getirilmiş olan evin içinde dönemin mobilyaları, sanatçının atölyesinin aslına uygun bir kopyası ve eserlerinden oluşan dönüşümlü bir koleksiyon sergilenmekte. Eski Şehrin merkezine doğru olan yürüyüş esnasında, orijinali Cermen Ulusal Müzesi'nde bulunan, 14.yüzyıldan kalma Gotik stilli Güzel Çeşme'yi (Schöner Brunnen) göreceksiniz. Üzerindeki 40 renkli figür Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nun dünya görüşünü temsil eder. Daha sonra, 14.yüzyılda Yahudiler'in hedef alındığı bir toplu linç hareketi sırasında yıkılan sinagogun yerine inşa edilen Nürnberg Kilisesi (Frauenkirche - Church of Our Lady) ziyareti. Bünyesinde çok sayıda Orta Çağ sanat koleksiyonunu barındıran binanın balkonu, 1948 yılından beri Noel Pazarı'nın açılış seremonisine ev sahipliği yapmakta. Kilisenin en önemli objelerini ise 1506 yılında girişin üst kısmına yerleştirilen saati ile 1988'de Klais Orgelbau tarafından tasarlanan piyanosu oluşturmakta. Geziden sonra, Nürnberg'in ana meydanı olan Hauptmarkt'de serbest zaman. Eski Kent'in kalbinde yer alan meydanın çevresi keyifli kafe ve restoranlarla dolu. Ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

05 Haziran 2019 Çarşamba Nürnberg - Rothenburg ob der Tauber

Sabah, Rothenburg'a hareket etmeden önce Nürnberg gezisinin tamamlanması: Kahvaltının ardından, inşaatı 1477 senesinde tamamlanan ve Gotik mimarinin en güzel örneklerinin başında gelen Aziz Lorenz Kilisesi'nin (Lorenzkirche) gezilmesi. II. Dünya Savaşı'nda kullanılamayacak duruma gelen bina restorasyon çalışmaları sayesinde günümüze ulaşmış. Görkemli iki kuleye sahip mabedin iç kısmındaki duvar motifleri, vitraylar ve portreler görülmeye değer. Daha sonra, şehrin eski merkezine doğru son bir yürüyüş ve Rothenburg ob der Tauber'e hareket. Bir buçuk saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra, adı "Tauber Nehri üzerindeki Kırmızı Kale" anlamına gelen bu tanınmış ortaçağ kasabasına varış. 6. yüzyıl başında kurulan şehir, 1803 yılına kadar, direkt imparator tarafından yönetilen bir özgür imparatorluk şehri olmuş, bu tarihten sonra ise Bavyera Eyaleti'nin bir parçası haline gelmiş. Alman manzara ressamı Eugen Bracht ve romantizm çağının temsilcilerinden Carls Spitzweg gibi sanatçılar, şehre verdikleri önemle Rothenburg'un ününü kazanmasında öncü olmuşlar. Bu, onbin civarı nüfusa sahip küçük şehrin surlarını aşıp, içine girdiğinizde, kendinizi yüksek çatılı rengarenk evler ve pencerelerden sarkan çiçekler ile adeta bir Andersen Masalı sahnesinin ortasında bulursunuz. Şehrin keşfine, muhteşem bir şekilde korunmuş surları ve kapıları ile başlayacağız. Surları takip ederek kısa bir yürüyüşün ardından, Rödertor Kapısı'ndan geçip şehir merkezine ulaşacağız. Burada bulunan Marktplatz'da 16. yüzyıldan kalma ve cephesinde Kutsal Roma Germen İmparatoru'nu seçen prenslerin tuğralarını görebileceğiniz, harika bir Belediye Binası yer almakta. 13.yüzyıldan kalma Gotik Belediye Binası, rönesans dönemi binasına bir iç avlu ile bağlanmakta. Meydandan baktığınızda, Rothenburg Şehri Rönesans Çeşmeleri'nin en tanınmışı olan ve 100.000 lt. su kapasitesiyle hem şehrin ihtiyacını karşılayan, hem de yangın anında kullanılabilen, 8 mt. derinliğindeki St. Georges Çeşmesi'ni ve bugün turizm ofisi olan Ratstrinkstube'yi (Asiller Hanı) görebilirsiniz. Bu binanın cephesindeki saatler ve içerdikleri efsane kişilikleri ilginçtir. Öğle yemeği molası ardından şehrin keşfine devam. Meydanın yakınında bulunan Dominiken Tarikatı'na ait St. Jakobs-Kirche (Aziz Jacques Kilisesi), içinde bulunan, Alman Usta Tilman Riemenschneider tarafından yapılmış ve İsa'nın kanının ihtiva ettiği düşünülen bir kutsal emanetten dolayı, asırlardır hıristiyan hacıların önemli bir ziyaret yeri olmuş. Yürüyüşün devamında güzel bir rönesans yapısı olan, şehrin meşhur taş duvar ustası Leonard Weidmann'ın yaşadığı ve çalıştığı Baumeisterhaus'u görebilirsiniz. En son olarakta, Plönlein'e (Küçük Meydan) vararak, Almanya'nın en pitoresk ortaçağ manzaralarından birini görebilirsiniz. Daha sonra, bu sempatik şehirde arzu ettiğiniz gibi dolaşabilmeniz için serbest zaman ve ardından otele yerleşme. Erken akşam yemeğinin ardından, şehrin ortaçağ hayatını, gece bekçisi giysilerine bürünmüş sempatik bir rehberin peşine takılarak, sokak sokak hatta ev ev keşfedeceğiniz Nightwaechter Turu. Geceleme otelde.

06 Haziran 2019 Perşembe Rothenburg - Dinkelsbühl - Nördlingen - Augsburg - Füssen

Sabah, Romantik Yol'un en güzel manzaralarının ortasında iki gece geçireceğiniz Füssen'e doğru hareket. Kısa bir otobüs yolculuğundan sonra ilk mola, Almanya'nın en iyi korunmuş ortaçağ kasabalarından biri olan Dinkelsbühl'de. Şehrin, Wörnitz Nehri'nin kıyılarından başlayan surlarında yürüyüş ve üzeri armalarla süslü Rothenburter Şehir Kapısı'nın görülmesinin ardından, eski şehir merkezinden nehre doğru yürüyüşe devam. Yol boyunca Altes Rathaus'u ve ahşap detaylı yüksek çatılı, pencereleri çiçekli Tüccar Evleri'ni görebilirsiniz. Yine eski şehrin tam kalbinde bulunan, Gotik ve Romanesk Mimari'nin bir karışımı olan harika St. George Kilisesi gezisi. Daha sonra, 14 milyon yıl kadar önce dünyaya çarpan bir meteorun açtığı, 25 kilometre çaplı bir çukurun içerisine kurulmuş Nördlingen'e doğru yola devam. Diğerleri gibi ortaçağdan kalma surlarla çevrili bu şehrin, Allstadt denilen merkezi oldukça geniş. Şehrin güzel sur kapılarını gördükten sonra, merkezdeki St. George Kilisesi'nin Daniel Kulesi'ne çıkarak şehri tepeden seyredip, öğle yemeği için bir molanın ardından Augsburg'a hareket. Bavyera Eyaleti'nin üçüncü büyük şehri olan Augsburg, İmparator Augustus döneminde, askeri merkez olarak kullanılmış, ismini buradan almış. Mozart'ın babası, ünlü kompozitör Leopold Mozart, ressam Holbein ve Bertold Brecht bu şehirde doğmuşlar. Şehri tanımaya, Belediye Binası olan Rathaus'dan başlıyoruz. Bu bina, Alpler'in kuzeyinde kalan en önemli rönesans yapılarından biri olarak tanınır. Dışından fazla içi ilginç olan binanın en etkileyici odası, muhteşem kapıları, duvar resimleri ve altın varaklı tavanıyla Goldener Saal veya Altın Salon'dur. Goldener Saal'in bitişiğindeki önemli konuklar için tasarlanan Fürstenzimmer veya Prens Odaları bulunmaktadır. En son, Fugger Ailesi tarafından 1521 yılında yaptırılan ve 67 ev 147 daire, kilise, çeşme, bunları çevreleyen duvarlar ve bahçeden oluşan Fuggerei Sosyal Konut Kompleksi gezisi. Bu kompleks, tarihin en eski sosyal konutları olarak bilinir. Gezinin ardından, akşam geceleyeceğimiz Füssen'e hareket. Akşam yemeği yerel bir lokantada ve geceleme otelde.

07 Haziran 2019 Cuma Hohenschwangau ve Neuschwanstein Şatoları - Linderhof Sarayı - Füssen

Sabah, kahvaltının ardından Swangau'ya hareket. Marienbrücke' ye vararak Romantik Yol'un en muhteşem şatolarını gezmeye başlıyoruz. İlk olarak, göllerin ve şatonun uzaktan manzarasını seyrederek, Bavyera Kralı II. Ludwig'in babası II. Maximilian'ın yazlık ikametgâhı olan Hohenschwangau Şatosu'na varış. Bu Şato, Prens II. Maximilian tarafından satın alındığında bir harabeymiş. Gotik üslupta yeniden yapılmış ve zaman içinde II. Maximilian ve ailesinin en sevdiği yer olmuş. Ortaçağın kahramanlık hikayeleri, özellikle Lohengrin'in resimleri ile süslenmiş olan şatoda, Kahramanlar Salonu, Şövalyeler Salonu ve Kraliçe'nin Odası birer sanat eseri niteliğindedir. Şato gezisi esnasında bazı tavan resimlerinde Beylerbeyi, Küçüksu manzaralarını görebilirsiniz. Ardından devletin kasalarının erimesine neden olan Neuschwanstein Şato'su gezisi. Şato, Forggensee, Alpsee ve Schwansee Gölleri üzerinde muhteşem bir dağ manzarasına hâkim. Alpler'in eteklerinde bir masal dünyasını anımsatan bu şato Disneyland'ın logosunda da bulunmakta. Şato'yu büyük hayallerle yaptıran II. Ludwig, burada ancak 3 hafta yaşayabilir. Şato'nun bahçelerini gezerken, Marienbrücke Şelalesi'nin üzerinde bulunan iki dağı birleştirerek yapılan ince çelik seyir köprüsüne geçerek doğayı ve şatonun çok gizemli atmosferini izleyebilirsiniz. İki şatoyu gezdikten sonra, öğle yemeği molası ve ardından, yakın bir mesafede bulunan, Fransız etkisinde inşa edilmiş Linderhof Sarayı gezisi. Sarayın giriş holündeki at üstünde XIV. Louis'nin bronz heykeli ile tavandaki Güneş Kralı'nı simgeleyen yaldızlı kabartma, bu etkinin en önemli göstergeleridir. Genelde Rokoko tarzının hakim olduğu sarayın duvarlarında çok miktarda goblen görebilirsiniz. Sarayın duvarları, tavanları, zeminleri neredeyse hiç boş yer kalmamacasına çiçek, yaprak, dal motifleri, melekler, armalar, kıvrım kıvrım her köşeye yayılan altın varaklı kabartmalar bezenmesi Kral II. Ludwig 'in zevkini yansıtıyor. Kırmızı ve altın renginin hakim olduğu yemek odasında, Ludwig'in yemek yediği masa da Grimm Kardeşler'in bir masalından uyarlanmış. Asansör sistemine sahip olan porselen masa, zemindeki bir delikten mutfağa iniyor, hizmetliler masayı kralın istediği yemeklerle donatıp tekrar yukarı yolluyormuş. Sarayın bahçelerini de gezdikten sonra Füssen'e geri dönüş. Romantik Yol'un göreceğimiz son kasabası olan Füssen'in, dar sokaklarında dilediğiniz gibi gezip renk renk gotik evleri son kez göreceğiniz serbest akşam üstü. Akşam yemeği şehirde, lokal bir restoranda, geceleme otelde.

08 Haziran 2019 Cumartesi Füssen - Münih - İstanbul

Sabah, kahvaltıdan sonra, Bavyera'nın başkenti Münih'e hareket ve şehrin günümüzde ayakta kalan üç kapısından biri olan Isartor'dan Münih'e varış. Isartor, şehrin doğu kapısı olup, 14. yüzyılda yapılmış ve sonra yıkılınca 1835 yılında aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Eski şehirde otobüsü terk edip, yürüyerek şehir turu: İlk olarak şehrin ana meydanı olan Marienplatz'da mola ; Kentin kurulduğu 1158 yılından bu yana önemli bir meydan olan Marienplatz geçmişte suçluların idam edildiği ve düelloların yapıldığı alandı. 1638 yılında dikilen Bakire Meryem Sütunu meydanın ortasında yer alır. Altes Rathaus (Eski Belediye Sarayı) ve Neues Rathaus (Yeni Belediye Sarayı) ile St. Peter Kilisesi meydanın önemli yapılarıdır. 19. yüzyıl Neo-Gotik mimarinin tipik bir örneği olan Neues Rathaus 1867 ile 1909 yılları arasında inşa edilmiş. 85 metre yükseklikteki kulesinden şehrin muhteşem bir panoramasını görebilirsiniz. Meydanın doğusunda bulunan Altes Rathaus ise, Jörg von Halspach'ın 15. yüzyılda yaptırdığı orijinal binanın çok benzeridir. Meydanda bulunan ve şehrin en eski ve en önemli ibadethanesi olan St. Peter Kilisesi'nin ilk yapılışı 11. yüzyılın başlarına kadar gider. 14. yüzyılda bina yangından zarar görmüş ve tüm bina gotik tarzda yeniden inşa edilmiş. 17. yüzyıla gelindiğinde ise kilise Rönesans çizgilerine göre yeniden şekillendirilmiş. Sanatsal ve mimari şaheserlerle dolu olan kilisenin gezisinden sonra, öğle yemeği molası. Yemeğin ardından, 1809 yılında açılan Botanischer Garten'de gezinti ve saat 18.30'da kalkacak olan Türk Hava Yolları'nın İstanbul uçuşu için havaalanına transfer. Saat 22.05'de İstanbul Havaalanı'na varış.
Heidelberg:Marriott Hotel Heidelberg 4 *
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Würzburg:Novotel Würzbourg 4 *
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Nürnberg:Novotel Nuernberg Centre Ville 4 *
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Rothenbourg: Hotel Goldener Hirsch Özel Kategori
Tripadvisor'a Git
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Füssen:Hotel Füssen 4 *
video thumbnail
video thumbnail
video thumbnail
Rezervasyon Şartları:
Talebiniz üzerine tura kaydınız opsiyonlu olarak 7 gün tutulur. Bu süre sona ermeden toplam tur bedelinin % 25 ini kapsayan ön ödemeyi yaptığınız takdirde rezervasyonunuz kesinlik kazanacaktır. Opsiyon süresi sonunda ön ödeme yapılmadığı takdirde talebiniz otomatik olarak iptal edilecektir. Bakiye, yurtiçi gezilerde seyahatin başlamasından 30 gün öncesine kadar, yurtdışı gezilerde seyahatin başlamasından 45 gün öncesine kadar tamamlanmalıdır. Ödemelerin belirtilen süre içinde yapılmaması durumunda rezervasyon iptal olmuş sayılır.
Ücrete dahil olan hizmetlerimiz
  • İstanbul/Frankfurt ve Münih/İstanbul ekonomi sınıfı uçak biletleri ;
  • 1. günden 6. güne kadar 6 akşam yemeği;
  • 1. günden 7. güne kadar 7 öğle yemeği;
  • Yukarıda belirtilen veya benzeri otellerde oda+kahvaltı geceleme;
  • Programdaki geziler ve ören yerleri girişleri;
  • Rothenburg ob der Tauber'de Gece Bekçisi Turu;
  • Havaalanı vergileri;
  • Rehberlik hizmetleri;
  • Tüm bahşişler ( Tur Lideri Bahşişi hariç* ) ;
  • Seyahat sigorta paketi*.
Ücrete dahil olmayan hizmetlerimiz
  • Programda belirtilmeyen geziler;
  • Tur lideri bahşişi**;
  • Her türlü kişisel harcama;
  • Vize ücretleri;

* Dünyanın Renkleri özel seyahat sigortası paketi tüm seyahat ücretlerine dahil olup, Dünyanın Renkleri Seyahatleri'ne katılan bütün yolcuları kapsar. İlk ödemeyi yaptığınız anda size verilen poliçenin : Mesleki Sorumluk bölümü ödenen ücretin % 100 'ünü, Zorunlu Nedenlerle Seyahat İptali bölümü ise ödenen ücretin %80'ini teminat altına almaktadır.
80 yaş ve üstü yolcularda Zorunlu Nedenlerle Seyahat İptali durumunda ödenen ücreti sigorta kapsamamaktadır.


* Turlarımızda, sizin takdirinize bağlı olduğunu düşündüğümüzden dolayı ücrete dahil etmediğimiz Tur Lideri bahşişi için , bu turda kişi başına 35 $ düşünmek gerekir.

Vize

Almanya için Schengen Vizesi ve 6 ay geçerli pasaport gerekmektedir.
ÖNEMLİ DUYURU:
Seyahate katılacak gezginlerin pasaportlarında (yeşil pasaportlar dahil) gidecekleri her ülke için, en az ve karşılıklı iki boş sayfaları olması gerekmektedir. Bazı ülkelerde karşılıklı iki sayfanın boş olmaması sorun yaratabilmektedir.