
Sabah, 06.10'da, Türk Hava Yolları ile İstanbul Havalimanı'ndan
Iğdır'a uçuş. 08.15'te varış, karşılama ve Doğubeyazıt'a doğru hareket.
Ağrı Dağı'nın eteklerinden geçen yolu takiben
Doğubeyazıt'a varış. İnşaatında değişik mimari sitillerin büyük bir uyumla kullanıldığı, şehre tepeden bakan bir konumda bir derebeyi kalesi görünümündeki
İshakpaşa Sarayı gezisi. Geziden sonra, İran sınırını takip eden yol boyunca ilerleyerek
Muradiye Şelalesi'ne varış ve öğle yemeği. Öğleden sonra, tarihte Urartu Krallığı'nın başkenti olan ve
Van Gölü kıyısında bulunan Van şehrine doğru yola devam. Akşam üstü, yapılışı M.Ö. 9. yüzyıla dayanan bir Urartu yerleşimi olan
Van Kalesi ve antik şehir harabeleri gezisi. Akşam yemeği ve geceleme Otelde.

Kahvaltıdan sonra, önce sempatik Van Kedileri'ni görmek için
Kedi Evi'nde bir mola ve ardından
Çavustepe' ye hareket:
Urartular zamanındaki adı Sardurihinili olan Çavuştepe, Milattan önce 764 ile 735 yılları arasında devleti yöneten II. Sarduri tarafından yaptırılmış ve adının Urartu Dili'ndeki anlamı Sarduri'nin kurduğu kenttir. Aşağı ve Yukarı Kale olarak ikiye ayrılır. Yukarı Kale'de büyük bir kale platformu ve Tanrı Haldi'ye ait bir tapınak, Aşağı Kale'de ise çok sayıda atölye, taş surlar, depo, saray, mahzenler, su sarnıçları, tuvaletler (en eski tuvalet örneği), kanalizasyon sistemi bulunmakta. Buradaki Urartu sulama kanalları günümüzde de kullanılmakta. Geziden sonra
Hoşap'a doğru yola devam. Doğu Anadolu'nun sembol yapılarından olan ve Türkiye - İran yolu üzerinde stratejik bir noktada, sarp kayaların üzerinde yükselen Hoşap Kalesi, Urartular zamanına kadar uzanmakla birlikte tipik bir Orta Çağ yapıtıdır. Kale gezisinin ardından, öğle yemeği için,
Akdamar Adası'nın iskelesi konumundaki
Gevaş'a hareket. Yemekten sonra gemiyle adaya geçiş ve
Akdamar Kilisesi gezisi: Kudüs'ten İran'a kaçırıldıktan sonra 7. yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç'ın bir parçasını barındırmak maksadıyla Kral I. Gagik'in emriyle, 915-921 yıllarında Mimar Manuel tarafından inşa edilmiş olan kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır. Kızıl andezit taşının kullanıldığı kilisenin dış cephesi, alçak rölyef şeklinde işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriyle ve Kutsal Kitap'tan alınma sahnelerle bezenmiştir. Kilise bu özelliğiyle de Ermeni mimari tarihi içinde eşsiz bir konuma sahiptir. Son yıllarda restore edilen kilisede, yılda bir kez ayin düzenlenmekte. Geziden sonra karaya dönüş ve
Tatvan' a doğru yola devam. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, çok iyi korunmuş bir Selçuklu mezarlığının bulunduğu
Ahlat'a hareket. Yol boyunca gölün çekici manzaralarını seyretmek biçin bir çok mola vererek Ahlat'a varış. Burası Ortaçağ Türk mimarisinin 11. ve 12. yüzyıldan beri özelliğini yitirmemiş, 8.000 civarında mezar taşını içeren bir açık hava müzesini andırır. Kırmızıya dönen tonlardaki taşlardan yapılmış anıt mezarlarla yeşil çimlerin muhteşem bir görüntü sergilediği Ahlat'ı keşfettikden sonra, yerel bir lokantada öğle yemeği ve
Nemrut Krater Gölü'ne doğru yola devam. En son lav fışkırtmasının 1441 yılında meydana geldiği Nemrut, uyuyan bir volkan olup Doğu Anadolu'nun en yüksek dağlarından biridir. Krater etrafında ki en yüksek tepe olan Sivritepe 2935 mt'ye ulaşır. Nemrut'ta patlamalar sonucunda oluşan kraterin ağız genişliği 48 km2 olup.,deniz seviyesinden yüksekliği 2.247 mt'dir. Kraterin içinde bulunan ve üçü mevsimlik olan beş gölün en derin noktası 155 mt'yi bulur. Bunlardan en büyüğü olan Nemrut Gölü, Dünya'nın en büyük ikinci krater gölü olup ay biçimindedir. Çarpıcı renklerin ve ışık oyunlarının gözlenebildiği Nemrut Gölü'nün suları tatlı ve soğuktur. Nemrut Gölü'nün harika manzaralarını seyredip, civarında bir gezinti yaptıktan sonra Tatvan'a geri dönüş. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, kahvaltının ardından,
Bitlis'e hareket. Yol üzerinde, Anadolu'nun en büyük kervansaraylarından biri olan
El Aman Han'da mola ve ardından Bitlis'e varış. Selçuklu ve Osmanlı devletlerine ev sahipliği yapmış şehirlerden biri olan
Bitlis'te eski taş yapıların otantik görüntüleri ve arasındaki sokaklar çekici bir güzelliğe sahiptir. Şehrin ilginç tarihi yapılarından, Selçuklu Dönemi'ne ait
Islahiye Medresesi, Ulu Camii ve
Etnoğrafya Müzesi gezileri ve ardından
Muş'a doğru hareket.
Muş Ovası'nın, bu mevsimde çiçeklerle donanmış, olağanüstü güzellikteki manzaralarını seyrederek şehir merkezine varış ve yerel bir lokantada öğle yemeği. Daha sonra şehrin taş yapıları arasında gezinti.
Yıldızlı Han, Ulu Camii ve
Muş Kalesi'ni gezdikten sonra
Solhan Yüzen Adalar'a hareket. Bu ilginç tabiat oluşumu, esasında bir krater gölü içindeki birbirinden bağımsız üç adanın, rüzgarın itmesiyle sal gibi hareket etmeleridir. Çok büyük olmayan göl, 300 m2 lik bir alanı kapsar. Daha sonra
Bingöl'e doğru yola devam. Vakit müsaitse Bingöl Şehir Merkezi'nde mola ve ardından Bingöl Havaalanı'na transfer. Türk Hava Yolları ile 18.10'da İstanbul Havalimanı'na uçuş, 20.20'de İstanbul'a varış.