Türk Hava Yolları'nın TK208 no.lu uçuşu ile saat 17:15'te Singapur'a hareket.

Saat 09:00'da Singapur'a varış. Singapur'da bekleme süresince ister havaalanında kalarak hoşça vakit geçirebilirsiniz, isterseniz de şehre inerek Singapur'u arzu ettiğiniz gibi gezebilirsiniz. Öğle yemeği serbest. Akşam saat 20:35'te Air Niugini Hava Yolları ile Avustralya'nın kuzeydoğusundaki dağlık ülke Yeni Gine Adası'nın güneydoğu kıyısında bulunan Papua Körfezi'nde (Mercan Denizi) yer alan, Papua Yeni Gine'nin başkenti Port Moresby'e hareket.

Saat 05:15'te Port Moresby'e varış. Karşılamadan sonra, kahvaltı için şehir merkezindeki bir otele transfer. Daha sonra, içinde Papua Yeni Gine Üniversitesi'nin bulunduğu, nesli tükenmekte olan vahşi yaşam türlerinin yanı sıra birçok çiçek türünün ve Ulusal Orkide Bahçesinin barındırdığı Tabiat Parkı gezisi. Yerel bir restoranda öğle yemeğinden sonra, havalimanına dönüş ve Air Niugini Hava Yolları ile saat 15:15'te hareketle 16:40'ta Doğu Yeni Britanya Adası'nın kuzey ucunda bulunan Tokua havalimanına varış. Papua Yeni Gine'deki Bismark Takımadaları'nın en büyüğü olan Yeni Britanya (New Britain) Adası, Batı Yeni Britanya ve Doğu Yeni Britanya'dan oluşur. Papua Yeni Gine, Pasifik Ateş Çemberi boyunca yer alan ülkelerden biridir. Meydana gelen büyük volkanik süreçler sonucunda oluşan adanın kıyı şeridinin bir kısmı sarp uçurumlar halinde uzanır, diğer kısmı ise düz ve mercan kayalıklarıyla sınırlanır. Üç defa dünya turu atan eski bir korsandan, araştırmacı, tüccar ve gezgin karışımı bir maceraperest denizciye dönüşen İngiliz William Dampier, 1700 yıllarının başlarında bu bölgeye ulaşan ilk Avrupalı olmuş ve adayı Latince "Nova Britania" olarak adlandırmış. 1884-1914 yılları arasında Alman İmparatorluğu tarafından "Neu Pommern" (Yeni Pomerania) adıyla yönetilir. Pasifik Savaşı sırasında ise 1942-1945 yılları arasında Japon İmparatorluğu tarafından işgal edilir. Doğu Yeni Britanya'nın başlıca şehirleri olan Rabaul ve Kokopo, Yeni Britanya'nın doğu ucunu oluşturan Gazelle Yarımadasın'da bulunmakta. Daha önce Rabaul'da bulunan idarî merkez, 1994 yılındaki Tavurvur ve Vulcan yanardağlarının patlamasından sonra Kokopo'ya taşındı. Rabaul/Tokua havalimanına varışı takiben karşılama ve 10 kilometre uzaklıkta bulunan otelimize transfer ve yerleşme. Deniz kenarında yer alan otel, Blanche Koyu ve Tavurvur yanardağının muhteşem doğa manzaralarına hakim. Dinlenebilmeniz, yürüyüşe çıkabilmeniz, denizin berrak sularında yüzebilmeniz veya şnorkel yapabilmeniz için günün kalan kısmı serbest. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Kahvaltının ardından, Heybetli yanardağları, Pasifik savaşının kalıntılarını, gemi enkazlarını görebileceğiniz, Rabaul şehirlerini gezebileceğiniz Gazelle Yarımadası keşfi. 1910 yılında Alman Yeni Ginesi'nin başkenti olan, 30 kilometre kuzeydeki, hayalet kent olarak nitelendirilen Rabaul'a doğru yola çıkış. Yeni Britanya Adasın'da Ulawun (Papua Yeni Gine'nin en yüksek volkanı), Langila, Garbuna, Tavurvur ve Vulcan adlı birkaç tane aktif volkan bulunmakta. Kaldera, volkanik faaliyetler sonucunda yanardağın eteğinde oluşan su dolu çöküntülere verilen addır. Gazelle Yarımadası'nın ucunda alçakta yatan 8 x 14 kilometre genişliğindeki Rabaul kalderası, yaklaşık 3500 ila 1400 yıl önce oluşmuş ve bir zamanlar Yeni Britanya Adası'nın en büyük şehri tarafından kullanılan korunaklı geniş bir liman oluşturmuş. 19 Eylül 1994 sabahı meydana gelen Tavurvur Yanardağı'nın patlaması ve bir saat sonra meydana gelen Vulcan Yanardağı'nın patlaması, Rabaul kasabasını kalın bir ku?l tabakasının altında bırakmış. Patlamalardan önceki gece yoğun depremler başladığında, volkanologlar ve hükümet yetkilileri tüm şehri boşaltmışlar. Daha sonra, idarî merkez yakındaki Kokopo şehrine taşınmış. Rabaul'un çoğu halen küller altında yatmaktadır. Rabaul koyu, II. Du?nya Savaşı sırasında yaşanan Pasifik savaşlarında en hareketli limanlardan biri olmuş. Rabaul'daki küçük Avustralya garnizonunu, 23 Ocak 1942'de Japonların ele geçirir ve gerçek bir kaleye dönüştürür: Papua Yeni Gine, Solomon Adaları ve Avustralya'yı işgal etmek için yaklaşık 200.000 kişilik bir Japon ordusunu barındıran bir levazım üssü yapılır. Namanula Tepesi'nde, II. Dünya Savaşı'nın efsane komutanlarından Amiral Isoroku Yamamoto için savaş planlarını c?izdig?i ve yürüttüğü bir sığınak inşa etmek için Rabaul'un süngertaşı tepelerine uzun tüneller zinciri oyulur. Aralarında hastanelerin olduğu, tankların, uçakların ve hatta denizaltıların saklandığı bu uzun tüneller, Hintli ve Avustralyalı savaş tutsaklarıyla yöre halkına kazdırılmış. Amerikalılar etrafındaki tüm adaları almalarına karşın, bu adaya çıkartma yapmaya cesaret edemezler. Mu?ttefiklerin attıg?ı 20 bin ton bomba yu?zu?nden yeraltına c?ekilmeye zorlanana kadar Rabaul, Japonların elinde kalır. Japon askerleri, Japonya'nın teslim anlaşmasını imzalamasından iki yıl sonra ülkelerine dönebilmişler. Daha sonra, vadileri, yağmur ormanlarını ve dağları aşarak, Doğu Yeni Britanya'nın kuzeyinde egemen olan "Duk-Duk" Tolai halkının yaşadığı bölgeyi keşfetmek üzere, Kevarat'a doğru yola çıkış. Kuzeydoğusundaki Yeni İrlanda Adası'dan 200 yıl kadar önce Yeni Britanya'ya göç ettiği sanılan Tolailer bölgedeki yerel kabileleri tropik ormanların sıklaştığı adanın içlerine doğru sürerek, sahiller, Keravat Nehri kıyıları ve Baining Dağları'nı kapsayan bölgelere yerleşerek ada da tartışmasız bir hâkimiyet kurmuşlar. 1878, 1937 ve 1994'te felaketlere yol açan yanardağlar, Tolai kültüründe birer ruh olarak kabul edilir. Tolailer, topluluğu kara büyü ile kötü kaderden koruyan ve ruhu temsil eden, gizli gizli ürettikleri Duk-Duk adlı maskeleri, gizli sembolleri ve ezoterik törenleriyle meşhurdurlar. Öfkeli ruhlara karşı düzenledikleri ayinlerde erkekler "Duk-Duk" adlı erkek maskesi, kadınlar ise "Tubuan" adlı kadın maskesi takarlar. Tolai topluluğunun Köy ve evlerini gezerek, kil tencerelerde hazırlayıp, sıcak taşlar üzerinde pişirdikleri "Aigir" adlı geleneksel yemeklerini paylaşarak, yerel danslarını izleyerek, bu güler yüzlü insanlarla zaman geçirerek geleneksel yaşam tarzlarını öğreneceğiniz gezinin ardından, otele dönüş. Öğle yemeği piknik şeklinde. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Kahvaltının ardından dileyen yolcular, yunuslarla yüzebilecekleri ve şnorkel yapabilecekleri bir tekne gezisine (ücretini ödeyerek) katılabilirler.
Daha sonra, otelden yaklaşık 15 dakikalık sürüş mesafesinde bulunan Doğu Yeni Britanya'nın yeni idarî merkezi Kokopo'ya hareket. Sömürge döneminde, Alman yönetimi Alman Yeni Ginesi'nde bir kaç kasaba kurar ve bunlardan Kokopo, 1880'lerin sonlarında inşa edilir. Doğu Yeni Britanya'daki daha sağlıklı iklim nedeniyle, 1899'da Alman Yeni Ginesi'nin başkenti Friedrich-Wilhelmshafen'den (Madang) Kokopo'ya taşınır. Burada bulunan, taro, yam, buai, daka, cumbung gibi sebzelerle değişik meyvalardan oluşan yerel ürünlerin yanı sıra balık ve deniz ürünlerinin satıldığı bölgenin en güzel pazarının gezilmesi. Kokopo'dan sonra, Rabaul kasabasına ve Simpson limanına hakim Namanula Tepesi'nde bulunan, Japon hükümeti tarafından finanse edilen ve Pasifik'teki en önemli Japon anıtı olan Japon Barış Anıtı gezisi. İnşaat sırasında Avustralya İdaresi tarafından Japon işgali sembolü olarak görüldüğünden dolayı ihtilaf yaratan çarpıcı anıt, yıllar geçtikçe savaşta hayatını kaybeden birçok insanın anısına dikilen, yerel halkın kabulüyle bir barış kanıtına dönüştü. Gezinin ardından otele dönüş. Dinlenebilmeniz için günün kalan kısmı serbest. Son gecemizde, Baining Klanı'nın, özel bir kutsal Ateş Dansı gösterisini kumsalda izleme. Baining halkı isimlerini yaşadıkları dağlardan almışlar. Tolai halkının Bainingleri dağların derinliklerine zorla sürdüklerini söylenir. Büyülü ateş dansı sadece, büyük kuş görünümlü yaratıklara dönüşen Baining erkekleri tarafından gerçekleştirilir. Davullar eşlig?inde, ateşi so?ndu?rmek ic?in alevlerin ic?inden çıplak ayaklarıyla atlayarak közler üzerine basarlar. Ritmik vurmalı çalgı olarak bambu kullanırlar. Bambunun sesi, ateş dansı kadar etkileyicidir. Dansçılar ormanın ruhlarını temsil eden maskeler kullanırlar. "Kavat" olarak bilinen ve yaprak, ağaç kabuğu, bez ve bambudan oluşan bu maskeler, Baining erkekleri tarafından yaratılmakta. Ateş dansı, ölülerin anılması, doğum kutlaması veya bereketli bir hasat gibi özel günlerde yapılır. Gösterinin ardından otele dönüş. Öğle yemeği, akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, havalimanına transfer ve Air Niugini Hava Yolları ile saat 07:05'te hareketle 08:25'te Port Moresby'ye varış. Saat 10:00'da hareketle 11:00'da ülkenin kuzeyindeki Mount Hagen'e varış. İki gün boyunca keşfedeceğiniz "Western Highlands" yani Batı Yüksek Topraklar'ın başşehri Mount Hagen ve çevresi, verimli yukarı Wahgi Vadisi'nde yer almaktadır. Karşılamadan sonra, deniz seviyesinden 1.700 metre yükseklikte yer alan Mount Hagen yakınlarındaki ormanlarla kaplı dağlık bölgeye hareket. Yerel halkın geleneksel kimliklerini ortaya çıkaran ve tipik Yüksek Topraklar'ın mimari tasarımına sahip bir lodge'da öğle yemeğinin ardından, güzel manzaralar eşliğinde bazı kuşları, bitkileri ve orkideleri görebileceğiniz doğal bir ortamda yürüyüş. Güzellikleriyle tanınan muhteşem Papua Yeni Gine kuşlarını bu bölgede izlemek çok ilginç bir deneyim olacak. Bazı kuş türleri dışa dönüktür: özenilmiş kur gösterileriyle gurur duyarlar. Diğerleri ise daha çekingen olduğndan, izlenmeleri zor olabilir. Papua Yeni Gine'de bulunan cennet kuşu gibi doğal mirasının önemli bir parçası bağzı eşsiz türlerin nesli maalesef tükenmektedir. Yapacağınız gezi ve doğa yürüyüşü sırasında Reggiana Cennet kuşu (Paradisaea Raggiana) gibi rengarenk kuşları habitatlarında görebilirsiniz. Gezinin ardından, Mount Hagen'e dönüş ve tropikal bahçelerin ortasında yer alan otelimize yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Papua Yeni Gine'nin dağlık bölgeleri, dünya topluluğuna getirilen son büyük etnik grupları barındırıyordu. Melpa halkına ev sahipliği yapan Mount Hagen ve Wahgi Vadisi, 1933 yılında altın arayıcısı olan Avustralyalı Leahy kardeşlerin Wahgi Vadisi'ne gelişine kadar dış dünya tarafından keşfedilmemişti. Yaşam tarzı birçok yönden günümüzde nispeten değişmemiş. Bu insanlar dünyanın ilk bahçıvanları arasında sayılabilirler (burada, yaklaşık 9000 yıl önce erken tarımsal drenaj sistemleri ile ilgili bulgulara rastlanmış). Bugün bile tatlı patates yetiştirmek ve ticaretini yapmak bölgedeki ekonominin temelidir. Domuzlar ise, Melpa halkı arasında bir zenginlik işaretidir. Sıkça, ailenin domuzlarına bakıp, tatlı patateslerini yetiştiren kadınlara rastlayabilirsiniz. Melpa halkı, karmaşık geleneksel bir toplum olmasından dolayı, antropologlar tarafından kapitalizme yatkın olarak tanımlanırlar. Bu toplumda, çok etkili bir birey olan "büyük adam"lık statüsü servet biriktirerek kazanılır ve sonra ritüelleşmiş bir değişim sistemi olan "Moka" töreninde hepsi bağışlanır. Daha fazlasını vermek, verene daha fazla prestij kazandırır. Melpa halkındaki en büyük değişiklik, gruplar arasında sıkça çıkan savaşların bastırılmış olmasıdır. Eskiden savaş becerilerine, büyücülüğe ve ritüel bilgisine önem veren geleneksel kültürel değerler, günümüzde daha fazla maddi prestije dönüşmüş. Kahvaltının ardından, "Western Highlands" daki Mount Hagen çevresinin ve 1930'lara kadar varoluşları bilinmeyen Melpa halkının keşfi. Dağlık, ormanlarla kaplı Nebilyer Vadisi'ne hareket ederek Mount Hagen' den yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta bulunan bir köy gezisi. Bugün, çevre ile mükemmel uyum sağlayan köy ortamı içersinde Papua'nın inanılmaz kabileler ile gerçekten bir bağ hissetmeye başlayacaksınız. Kültürlerini paylaşmayı seven dost canlısı insanlarla zaman geçirmek inanılmaz bir deneyim olacak. Zengin süslemeleri sergileyen geleneksel kıyafetleri içindeki kır saçlı köyün şefi ve beş karısı sizi karşılayacak. Bu kabilede de insanların serveti, diğerlerindeki gibi sahip oldukları domuzların sayısı ile ölçülür. Mülklerin önem sırası önce toprak, sonra domuz ve eş olarak sıralanır. Domuzlara bakmak, takas etmek ve ikinci bir eşin parasını ödemek amacıyla daha fazla domuz için para biriktirmek ilk eşin vazifesidir. Ondan sonra, iki eş üçüncü eş için aynı şekilde domuz biriktirir ve bu böyle devam eder. Köyün keşfi sırasında yüz boyama, cennet kuşu tüyü teşhiri ve vücut süsleme hazırlığı; kur yapma töreni; ok ve yay kullanarak geleneksel dövüş; geleneksel nikah; domuz, para ve diğer değerli eşyaların değiş tokuş edilmesi; sıcak taşlarla toprakta hazırlanmış geleneksel yemeklerin yapılışının yanı sıra geleneksel kıyafetleri ile dans eden farklı grupları seyredebilirsiniz. Yerel mutfağın tipik örneği, geleneksel şenliklerde ikram edilen ve kızartılmış domuz, tatlı patates (kau kau), pirinç ve yeşillikten oluşan "Mumu"nun şölen esnasında paylaşılması, sizlere kabile kültürüne tanıtan olağanüstü bir deneyim olacak. Gezisin ardından, Mount Hagen'e dönüş. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Papua Yeni Gine'nin keşfi, meşhur bir pazar ziyaret etmeden tamamlanmış sayılmaz. Kahvaltının ardından, Papua Yeni Gine'deki en büyük ve en iyi pazarlardan biri olan Mount Hagen pazarını ziyaret. Çok çeşitli taze ürünlerin yanı sıra, kadınlar tarafından doğal elyaf ve geleneksel dokuma teknikleri kullanılarak elde dokunulan Papua Yeni Gine'ye özgü bir çanta olan, bahçeden eve veya pazarlara sebze ve meyve taşımak için, bebekleri taşımak için, törensel kutlamalarda veya günlük çanta olarak kullanılan "bilum" gibi el yapımı ürünler ve çok daha fazlasını bulabilirsiniz. İnsanların sattıkları ürünlerinden ne kadar çok gurur duyduklarını görebileceğiniz bu Pazar yeri, Yüksek Topraklar'daki inanılmaz yetiştirme koşullarını yansıtmakta. Gezinin ardından, "Eastern Highlands" yani Doğu Yüksek Toprakları'nın başşehri Goroka'ya doğru yola çıkış. Dağlık bir omurga oluşturan "Highlands" (Yüksek Topraklar), Yeni Gine adası boyunca doğudan batıya uzanan dağlar arasında 1200-2000 metre yükseklikte bir dizi vadi ve havza içermektedir. 1968 yılında, kıyı şehirler Lae-Madang arasında açılan karayolunun sonraki yıllarda Mount Hagen'e kadar uzatılması, Highlands illeri için tarihi bir dönüş noktası oldu. Ondan önce Doğu Yüksek Toprakları'nın, ilk misyonerler ve altın arayıcıları ile Avustralyalı devriye memurları olan "Kiap" lar dönemine ve ardından İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki Avustralya yerleşimcilerinin akınına kadar batılılarla sınırlı temasları oldu. Yolun açılmasından sonra, yeni bir dinamizm ortaya kondu ve yörenin ekonomik gerçekliği ortaya çıktı. Highlands'larda, öğle yemeği molası dahil bir kaç mola vererek ilerlerken, yol boyunca büyük vadileri, yüksek dağlık arazileri, nehirleri ve küçük yerel pazarları görebilirsiniz. Bir köy gezisi sırasında oldukça renkli görüntülere sahne olan kur yapma ritüellerinin izlemesi. Akşamüstü, Goroka'ya varış. Ilıman iklimiyle "Sürekli Bahar" olarak tanımlanan Goroka, 1950'lerde ki küçük bir karakoldan bugünkü cazip, iyi organize edilmiş bir kasaba haline dönüşmüş. Goroka'ya varışın ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Kahvaltının ardından, hazırlıklara tanık olabilmek için etkinliklerin yapılacağı alana transfer. Çamur Adamlar anlamına gelen ünlü "Asaro Mudmen" lerin yaşadığı bölge olan Goroka, her yıl Eylül ayında, iki gün boyunca müzikler ve danslar eşliğinde inanılmaz bir renk cümbüşü izleyeceğimiz, ülkenin en önemli iki kültür festivalinden biri olan ve Goroka Kültürel Şovuna ev sahipliliği yapmakta. İlk etkinlik, 1957 yılında adanın farklı kabilelerini biraraya getirmek için Goroka'da düzenlenmiş. O zamanlar, 40 binden fazla boyalı savaşçı "Kundu" davullarının ritimleri eşliğinde şarkı söyleyip dans ederlermiş. Kabileleri bir araya getiren bu başarılı performans, zaman içerisinde orijinaline bağlı kalınarak ülkenin önemli bir turistik aktivitesi haline gelmiş. Aynı zamanda Papua Yeni Gine'nin Bağımsızlık Günü'nü kutlandığı bu büyük festival, günümüzde Highlands'lardan ve Papua Yeni Gine'nin kıyı bölgelerinden 50'den fazla etnik dans grubunu ağırlıyor. "Sing-sing" adı verilen etkinliklerden sonra, etkileyici bir şekilde süslenmiş ve boyanmış göstericilerin arasına girip yakından fotoğraf çekme, hatta onlarla sohbet ederek kültürlerini öğrenme imkanı bulabilirsiniz. Yüzyıllarca birbirinden izole yaşamış olmasından dolayı şaşırtıcı bir şekilde farklı dil konuşan grupların genetik olarak da birbirinden oldukça farklı olduğunu görebilirsiniz. Pek çok kişi ticaret, alışveriş ve benzeri ilişkilerde basitleştirilmiş İngilizce ve yerel dillerin karışmasıyla oluşan melez bir ilişki dili olan "Pidgin" veya yerel adıyla "Tok Pisin" konuşmakta. Efsanevi "Asaro Mudmen" leri şova katılan en ilgi çekici kabilelerden biri. Rivayete göre, yüzyıllar önce Asaro savaşçıları bir kabile savaşında düşmanlarına kendilerini vahşi göstermek için Asaro Nehri kenarında buldukları çamuru kullanarak vücutlarını griye boyayıp, başlarına yine gri çamurdan ürkütücü kalın maskeler geçirerek, yaktıkları ateşin dumanları içinden hayalet görüntüsüyle çıkarlar. Ölülerin ruhlarını gördüklerini sanan düşmanlar ürküp, döğüşmeden kaçarlar. Bu kabileleri festivalde görmek mümkün. Ayrıca etkileyici Çamur Adamları'nın ilginç geleneklerini daha yakından tanıyabilmek için, öğleden sonra bir Asaro köyü gezisi. Ülkenin ikonik kültürel gruplarından biri olan Çamur Adamları Goroka'nın batısında, yarım saatlik mesafedeki Asaro Vadisi'nde yaşamaktalar. Köy gezisinden sonra, Goroka'da yer alan, kabile hayatının izlerini yansıtan ve oldukça cezbedici olan McCarthy Müzesi'ni ziyaret. Müze adını, Bölge İdaresi Daire Başkanı ve Papua Yeni Gine Yasama Meclisi üyesi olan John Keith McCarthy'den (1905-1976) almış. Kimsenin gitmediği izole bölgelere gidip birçok devriye istasyonu kuran McCarthy ülkenin erken kalkınmasına büyük ölçüde katkıda bulunmuş. Müze, müzik aletleri, giysiler, silahlar, şaşırtıcı yas kolyeleri ve çanak çömleklerinin yanı sıra 1930'larda çekilen harika bir fotoğraf koleksiyonunu sergilemekte. Bu fotoğrafları önemli ve ilginç kılan şey, Avrupalılar ile Highlands halkı arasındaki ilk ve erken temasları canlandırmasıdır. Gezinin ardından, otele dönüş. Öğle yemeği piknik şeklinde. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Kahvaltının ardından, birbirlerinden bağımsız yaşayan, farklı kabilelerin buluştuğu festival alanına transfer. Öğle saatlerine kadar, coşkulu renkleri ve gösterileriyle olağanüstü etkinliklerin izlemeye devam. Öğle yemeği piknik şeklinde. Ardından, havalimanına transfer ve Air Niugini Hava Yolları ile Port Moresby'ye uçuş. Şehir adını, 1873 yılında buraya gelen ilk Avrupalı İngiliz kaptan olup, daha sonra amiralliğine yükselen John Moresby'den almış. Dev dağlık adanın en eski sakinlerinin buraya, Güneydoğu Asya'dan yaklaşık 50.000 yıl önce, buzul döneminde geldiği sanılmaktadır. Avustronezya dilleri konuşan halklardan oluşan büyük bir göç ise, Milat'tan yaklaşık 3.000 yıl önce gerçekleşmiş. İlk yerleşim birimlerini kuran Papualılar, yoğun ormanlarla izole edilmiş gruplar halinde yaşadıklarından dolayı, bir sosyal düzen gelişmemiş ve günümüzde bile, burada yaklaşık 800 dil ve lehçe konuşulmaktadır. XVI. yüzyılın başlarında adayı ilk keşfeden Portekizli denizci Jorge de Meneses buraya, kıvırcık saçlı insanların toprağı anlamına gelen "ilhas dos papuas" ismini verir. İspanyol kaşif İnigo Ortiz de Retes ise, Afrika'daki Ginelilerle bu adadaki Papualılarn birbirlerine çok benzemelerinden dolayı, adaya "Yeni Gine" adını vermiş. Kaşifler, o dönemde kullanılan deniz yollarından uzak olduğu için adaya önem vermediler. Ancak XIX. yüzyılda sınırlı keşifler yapıldıktan sonra, burada birkaç yerleşim oluşur. 1884 yılında "Alman Yeni Gine" olarak adlandırdıkları Papua Yeni Gine'nin kuzeyinin yarısı Almanların ellerine geçer. İngilizler ise adanın güney yarısına hakim olurlar. 1906 yılında Avustralya, bir yıl önce Papua Bölgesi olarak değiştirilen İngiliz Yeni Gine'yi devralır. I. Dünya Savaşı'nda Alman Yeni Gine, Avustralya askerinin kontrolü altına girer. 1920'de Milletler Cemiyeti, adaları Avustralya manda yönetimi olarak tanımıştır. Bu görev Aralık 1941'de ki Japon işgaline kadar devam eder. 1949 yılında BM kararıyla Avustralya idaresine verilen ada, Yeni Gine ve Papua'dan oluşan "Papua Yeni Gine" adıyla birleştirilir. 1973'te özerklik verildikten sonra, 16 Eylül 1975'te Papua Yeni Gine Avustralya'dan bağımsızlığını kazanır. Bağımsızlığını kazandığından beri ülkenin temel zorluklarından en önemlisi, bir zamanlar izole olan yüzlerce farklı yerel toplumu yaşayabilen tek bir ulus olarak yönetmektir. Başkente varışı takiben panoramik Port Moresby şehir turu için hareket. Balık pazarı ve tahta kazıklar üzerinde oturan evler hızla gelişen başkentin ilginç bir manzarası oluşturmakta. Gezinin ardından, başkentte geceyi geçirmek üzere otele transfer ve yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Kahvaltının ardından, baskentin gezisine devam. 16 Eylül Papua Yeni Gine'nin bağımsızlık günü olduğundan gün içerisinde başkentte kutlamalarla karşılaşmanız mümkün. Bir "Haus Tambaran" şeklinde tasarlanan, mimarisi ve kabile yaşamını betimleyen geniş duvar resimleriyle Ulusal Parlemento olan "Parliament Haus" un görülmesi. Haus Tambaran, Papua Yeni Gine'nin Doğu Sepik bölgesindeki bir tür geleneksel ata ibadet evini tanımlayan bir "Tok Pisin" (ülkenin üç resmi dilinden biri olan Kreol dili) deyimidir. Parliament Haus'un cephesi her eyaleti temsil eden muhteşem bir mozaik duvar resmi ile kaplı. Daha sonra, büyüleyici bir koleksiyona sahip Papua Yeni Gine'nin Ulusal Müze ve Sanat Galerisi ziyareti. Müze, ülkenin 19 ilininden gelen sanat eserlerini, maskeleri, heykelleri ve tarihi kayık örneklerini barındırmakta. 16 Eylül Papua Yeni Gine'nin bağımsızlık günü olduğundan başkentte kutlamalarla karşılaşmanız mümkün. Öğle yemeğinin ardından, havalimanına transfer ve Air Niugini Hava Yolları ile saat 14:50'de hareketle 19:20'de Singapur'a varış. Saat 23:30'da, Türk Hava Yolları'nın TK55 no.lu uçuşu ile Singapur'dan İstanbul'a hareket.

Saat 05:35'te İstanbul Havalimanı'na varış.